Ağaç yaşken eğilir...
Cumartesi günü akşamüzeri evden dışarı çıktık. Birkaç saat sonra eve döndüğümüzde ise yalnız değildik. Bembeyaz tüyleri kir içinde kalmış olsa da, muhteşem gözleriyle "beni sev!" diye bakan; açlıktan bir deri bir kemik kalmış olsa da sevilmeye olan açlığı daha da fazla olan; evden atılmış bir pisiciği yanımıza katıp dönmüştük eve. Öyle hanımefendi bir pisicikti ki, sormayın! Ama benim küçük prenses yaptı yapacağını yine. Sanki elektrik çarpmışçasına dikerek tüylerini, bu kızcağızın "ben misafirim" kibarlığında vıyklamalarına rağmen misafiri sevmediğini dile getirdi. Fincan Hanım'a aldırmadan bir tabak dolusu kuru mamayı neredeyse nefes almadan yuttu misafir. Ne yapacağımızı bilemez haldeydik. Eylül de ben de onu dışarı bırakmak istemiyorduk ama Fincan cadılığıyla kavgaya hazırdı adeta. Yardım için bazı hayvanseverlere ulaşmayı başardım sonuçta ve pisicik sevileceği sıcak bir yuvaya gitti... O gece 3 kız yatarken, başımızı yastığa huzurla koyabildik...
|