Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ
Canım balkon sayfanı görünce ne meraklanarak açtım bilsen. Malûm bugünlerde sitede sadece gezinebiliyorum o da minik böceklerimden fırsat buldukça.
Anlatımın her zamanki gibi nefis, sürükleyici, etkileyici, çiçeklerin de çok çok güzeller. Sümbüllerin aklımı başımdan aldı diyebilirim. O nefis kokular buralara kadar geldi. Bizim daha başımızdan aşağı karlar yağıyor, geçen iki gün biraz yağmur serpeledi leğen, kova ne bulduysam çatı altlarına koşturdum ki çiçeklerime biraz can suyu yetiştireyim.
Benim sümbüllerim henüz topraktan başlarını yeni çıkardılar açmak bir yana.  Çuha en sevdiklerimden biridir ama acemi olduğum zamanlardan yazı bir türlü atlatamadığım için şimdilerde cesaretim kırık alamıyorum.
Kış ortancan harika izlemeye doyamadım, fotoğraf çekimlerin çok net ve görüntüler oldukça güzel açılardan yakalanmış.
Fincan hanım oldukça büyümüş sanırım bizim Maviş'le çağdaştılar, Maviş büyüdükçe kuduruk bir talancı, yağmacı oldu. Hastanede olduğum yirmi gün içinde çiçek odamın kapı altından girip bir güzel bütün saksıları devirmiş, hepsiyle oynamış oynamış, topraklarını dağıtmış, soğanlı bitkilerim onun topu olmuş, minik sukulentlerim daha da minik olmuştu geldiğimde  kayınvalidemin de haberi olmamış, sesleri duymamış, çok sonra farkettiğinde de iş işten geçmiş. Telefonla beni aradığında sinirden ağlıyordu kadıncağız.  "Güzelim çiçeklerin mahvoldu kızım" diye. Ne yapalım olan olmuş teselli ettim kadıncağızı, akşam eve geldim sırf bu yüzden, çiçeklerimi tanıyamadım budanmış bitmiş. Sen nasıl getirdin o zavallıları o hale, sanki bir kedi değil beş kedi girmiş odaya. Şimdi şimdi toparlıyorlar kendilerini saksı-toprak değişimi yaptım. Fincan'ın çiçeklerin yanında akıllı uslu oturduğunu görünce aklıma bizim kız geldi, acaba onu saksıların yanına koysak neler yapar düşünmek bile istemiyorum
Unutmadan sümbüllerin ilk yıl saksıda olsa da ikinci yıl mutlaka bahçeye ekilmeleri gerektiğini okumuştum. Bilgin olsun.
Yazamasam da takipteyim
|
Canım,
Dünyanın en güzel iki çiçeği hayatında bu kadar önemli bir vakti kaplamışken, zaman bulup sayfamı ziyaret etmen ve bu güzel mesajı yazman beni gerçekten çok mutlu etti.
Benim de senin gibi soğanlılara karşı ayrı bir sevgim var biliyorsun. Benimkiler sürekli yağmur suyuyla sulandı. Hâlâ topluyorum yağmur sularını. Seninkilerin daha yeni uyanıyor olması gayet doğal bence. Biz bile bir türlü baharı tam yaşayamıyoruz. Bir gün güzelse, ertesi gün neredeyse kar yağacakmış gibi soğuk olabiliyor hava. Ben de bahçeye ekebilmeyi isterdim ama yıllardır saksıya ekiyorum tüm soğanlıları. Kayıplar oluyor elbette ama çok kötü değilim sanırım bu konuda

Hatta lalelerim çoğaldı bile. Elbette gönül isterdi şöyle güzel bir bahçeye sahip olup, bu güzelliklerin toprağa doymalarını sağlamayı.
Çuhaları sıcakta korumakta oldukça zorlandım ben de. Ama "kalan sağlar bizim!" görüldüğü gibi. Bence sen de denemelisin. Uzun süre çiçekte kalmasıyla baharı müjdeleyen renkleri balkonuna neşe katacaktır eminim ki.
Çılgınlık konusunda Fincan Hanım'ın da Maviş Hanım'dan geri kalır tarafı yok aslına bakacak olursak. Demek bu devrin çocukları(pisiler)böyle oluyor. Fincan perdelere tutunarak tavana çıkıyor. Düz duvara tırmanmak bu olsa gerek! Ev içindeki çiçeklerimden saksıları tepetaklak olmayan, oyuncak edilip yaprakları dişlenmeyen yok neredeyse. Yukkamın gözünün içine bakardım, ama şimdi 10 tırtıl girmiş sanki yapraklarına. Sallanan yaprakları keyifli bir oyuncak! Difenbahya (ki zehirlidir)ondan geri kalmış değil. Fil kulağının yeni çıkan yapraklarını ısırıp duruyor. Saksıların içine, çiçeklerin köklerine kıvrılıp yatıyor. Rahatsız olur da yatmaz diye pomza taşı koydum ama o da çözüm olmadı.
(Bir kedi gördün mü sanki?)
Geçen gün gardenyamın yeni çıkan filizlerini kemirmiş. Kedi çimi alıp ektim. Ama nafile; bir kere tadına bakmadı. O minicik sukulentleri ektiğim yerden söküp, ağzında tintintin kaçırma sahnelerini ise görmen lazım. Daha dün sabah gözünün içine baktığım maviş saksısını düşürdü. (Şükür ki bir hasar yok)
Tek korkusu var: Kolonya

Nefret ediyor kolonyadan. Ben de çiçeklere yaklaştığı zaman elime kolonya şişesini alıyordum ilk başlarda. Şimdi "kolonya geliyor" diyorum ve suçlu çocuk edasıyla kaçıp saklanıyor. Ben çiçekleri kıskandığını da düşünüyorum doğrusu. Balkondaki saksılara bolca arı geliyor ya, bunu da çok seviyor bizim kız. Bakalım ne zaman bir arı tarafından sokulacak bu gidişle?
Sen o iki güzel çiçeğin yanında, o Maviş cadıya da, sokaktaki canlara da, bitkilerine de en güzel şekilde bakmak için elinden geleni yaparsın biliyorum. O güzel yüreğin için bir kez daha kutlamak istiyorum seni Canım. Yazamasan da her zaman beklerim...