Bir kişi her şeyi bilmeyebilir veya bildiği şey doğru olmayabilir, fikir yürütebilir, varsayımda bulunabilir, varsayım doğru da olabilir yanlış da. Öğrenme denilen süreç bunun için vardır.
Kişi bir şeyi bilmiyorsa ve bunun farkındayda artık yarı yarıya biliyor sayılır çünkü öğrenme yolu açıktır. Yapılacak tek şey bilgiye ulaşmaktır. Artık çoğunun sandığı gibi bilgi ulaşılamaz değildir, özellikle son 10 yılda gitgide artan ölçüde neredeyse her bilgi insanların burnun dibinde.
Kişi bir şeyi yanlış biliyorsa ya da edinmiş olduğu varsayım doğru olan değil ise, işte o zaman daha zor, çünkü bilgi burnunun ucunda duruyor olsa bile öğrenme kapıları kapalıdır.
Domatesin çekirdeğinden geldik buraya. Bir bakıma incir çekirdeğini bile doldurmaz.
Sebze Anadoluya tarihsel olarak çok geç gelmiştir. Batıda, o zamanki nüfusları bu güne göre çok daha fazla olan rum vatandaşlar biliyorlardı, sonradan mübadele vs. sebebiyle balkanlarda, yunanistan yarımadasında sebze kültürü almış vatandaşların Anadoluya dağılmasıyla hayvan ürünleri ve tahıl ile sınırlı tarım sebze ile çeşitlenmeye başladı.
Fakat, batıda bir kültür olan sebze üretim teknikleri ve bahçecilik fazlasıyla geri kaldı. Sonradan "yeşil devrim" ile gelen endüstriyel tarım, kimyasal gübreler, toksik zehirli pestisitler vs. sebze dahil tarımsal üretimin arttırılmasını sağladı ama bahçeciliğin ve bununla ilgili kültürün gelişimine katkı sağlamadı.
Bu yüzden şimdilerde bir çok insan, batıda yüzlerce yıldır uygulanmakta olan bahçecilik tekniklerini, uzak doğunun doğal tarım uygulamalarını, endüstriyel tarımın maskelediği, kararttığı bakış açısının arasından bulup çıkartmaya çalışıyor.
Son beş-altı yıldır batı bahçecilik kültüründen bir çok bahçe teknikleri, uzak doğudan faydalı mikroorganizmalar, işlevleri ve bunların ardındaki bilgilerle ilgili bir çok şey öğrendim. Öğrendiklerimi uygulamaya kalktığımda bir çok başka problemlerle karşılaştım. Her problem, çözülmesi, araştırılması, oluşturulması gereken yeni bilgi demektir. Kendimce ya problemi problem olmaktan çıkartacak çözüm yollarını, ya da problemin etrafından dolaşılacak yolları başkalarının deneyimlerinden de yararlanarak genellikle buldum.
Bunu yaparken ihtiyaç duyduğum bilgiyi eski ya da yeni, geleneksel ya da bilimsel makaleler, biyodinamik, ayurvedik veya USDA araştırmaları olmasına bakmadan her yerden kazımaya çalışmak alışkanlığını edindim.
Bir yerdeki bilgi, o bilginin doğruluğu ya da işe yararlılığı bakımından yeterli olmaz, doğrulanması, daha da önemlisi denenmesi de gerekir. Bu yüzden başkalarının uzun süreli ve dökümante edilmiş deneyimleri varsa hazine gibidir, son kertede de benim denemiş olmam gerekir. Bu şekilde, aslında hep hendi ihtiyaçlarım çerçevesinde şekillenen edindiğim bilgi daha alfabenin A'sı olmamıştır.
Batıdaki sebze bahçeciliği kültüründe hairloom denilen evladiyelik çeşitlerin büyük ağırlık taşır. Bu yüzden bu çeşitlere ait tohumların kaybedilmemesi çok önem taşır. Evladiyelik çeşitler, bazı yetiştiriciler tarafından oldukça uzun sürelerde sabırla uğraşılarak ortaya çıkarılmıştır. Tüm sebzeler içinde bambaşka bir yere sahip domateste bu özellikle böyledir. Bazı çeşitlerin oldukça hoş tarihleri vardır.
Aynı kültürün bir parçası olarak domatesten tohum almanın da eski yöntemleri var. Sn.birnefestoprak, bu yöntemlerden çok kullanılan, sonradan bilimsel araştırmalarla bazı patojenleri etkisiz hale getirmek gibi başka faydaları da tesbit edilen bir yöntemi, özellikle bahçecilere yönelik olarak anlattı.
Bu yöntem yeni değil, ülkemizde de bir çok kişi tarafından kullanılıyor, iyi, ucuz, etkili bir yöntem olduğu için işi tohum üretmek olan organizasyonların tümü de bu yöntemi biraz daha büyük ölçeklerle kullanıyor.
Bu yöntem anlatılırken de, "en iyi yöntem budur, sadece bu uygulansın, başka yöntemler zinhar yanlıştır" gibi bir yaklaşıma da girilmedi. Çok kullanılan, pratik, iyi sonuçlar verdiği hem geleneksel ve deneysel, hem de bilimsel olarak kabul görmüş bir yöntem.
Bu noktada ortaya çıkan şey ise galiba sadece bizim memlekette rastlanılır türden şeyler. Bir motivasyondan hiç bahsetmek bile istemem. Sadece anlatılanı değil, anlatanı sabote etmeye yönelik, karanlık, karmaşık bir motivasyon. Bir diğeri ise bu mesajın başında anlatmaya çalıştığım kapalılık galiba
