Konuyu başından beri izleyenlerden biri olarak, kişisel düşüncelerimi belirtmek isterim.
Benim anladığım, aslında buradaki herkesin motivasyonu aynı.
Doğal yollarla, doğayı anlayarak onun farkına varmak, üzerine insan olmanın verdiği düşünme, çözümleme ve deneyleyerek daha iyisini bulabilme, uygulayabilme yeteneklerini de katarak en azından var olanı koruma, mümkünse daha iyiye doğru götürebilme düşüncesi.
Bu anlamda, özellikle doğal ve sürdürebilir tarım/yaşam üzerine yıllarını vermiş, bilimi ve deneyimlerini kullanarak sonuca ulaşmaya çalışan insanları gözardı etmek/bir takım çıkarlar doğrultusunda algılamak ne kadar doğrudur sorusunu sormadan edemiyorum.
Dogma, bilim denince her zaman peşimizde midir ? Bu tür insanlar/bilim olmasaydı halen depremlerin filler yüzünden olup olmadığını tartışıyor olmaz mıydık ?
Birileri sırf bu tür araştırmaları/deneyimleri paylaşıyor diye onu yok saymak, zaten ticaretini yapıyor o yüzden böyle konuşuyor demek ne kadar etiktir ?
Bu konu özelinde şimdiye kadar kimse, şu kimyasal/genetik hızlandırıcıyı kullanmak gerekir, labaratuvar koşullarında bulunan gen iyileştirmeleri tohumun dış jeli üzerinde uygulanarak yaşam süresini şöyle uzatır ya da hastalıklara karşı direncini böyle arttırır demiyor/demedi.
Özünde, evladiyelik tohumlar üzerine ( konu özelinde domates ) geleneksel yöntemleri kullanarak tohumların yaşatılması, sürdürülebilir geleneksel tohum alma yöntemlerinde iyileştirmeler ve araştırmalar üzerine tartışılıyor.
Bu anlamda yöntemler farklı olabilir, konu özelinde Sn. birnefestoprak' ın bu tür tohumlara olan özenli yaklaşımı nedeni ile araştırıp, uygulamalarına ve deneysel sonuçlarına güvenerek kendi uyguladığı bir yöntemi söylenildiği gibi satış odaklı ( bence söyleyenin biraz da önyargısı ile ) değil insani ve içtenlikle paylaştığını düşünüyorum.
Sn. MeyveliTepe' de herzamanki detay hassasiyeti ile bilgisini, tecrübesini, deneyimlerini ekleyip bilimsel makalelere de atıfta bulunarak konuya katkı sağlıyor.
Bu paylaşım üzerine teknik detaylarda farklı görüşler olabilir, olmalıdır da.
Farklı görüşler yine bilimsel metotlarla/uygulamalarla tartışılabilir. Gerekirse karşılıklı çürütülebilir.
Sadece karşı olmak için karşı olmak ve bunu sürdürürken kendi fikrinin ispatlarını sunmak, geleneksel deneyimleri belgeleriyle ortaya koymak yerine sürekli karşı fikrin açıklarını yakalamaya çalışmak, konuyu "felsefi" tartışmalara çekmek doğru bir metod olmasa gerek.
Beni üzen/yazmama sebep olan şey, konu özünden ayrılarak, detaylardaki cümleler üzerine bakış açılarındaki farklılıklarının sanki bir hata/suç gibi algılanıp sunulması.
Bu konudaki hiç kimse GLOBAL ( kapital odaklı ) TOHUM ŞİRKETLERİNİ savunmadı. Aksine, bu tür oluşumlara karşı duruşlarından, geleneksel yöntemlerden, bildiği/araştırdığı kadarı ile uyguladığı/uygulanması gerektiğine inandığı tezlerden bahsetti.
Detaylarda kaybolmak yerine motivasyonumuzun benzer olduğunu bir kez daha hatırlayarak, söylediğimiz anlık (anlamsız/gereksiz) cümleleri tekrar gözden geçirerek, "kapital" bilimin değil, sürdürülebilir yaşam olasılığında varlığımızın değerini öngören bilimin ve geleneksel uygulamaların sentezine ulaşmaya çalışmak hepimizin ortak isteği diye düşünüyorum.
Moderator kimliğimle değil bu tür konulara ilgisi olan bir üye duyarlılığı ile yazdığımı bir kez daha hatırlatarak, içimizdeki kurdu değil kuzuyu beslememiz dileklerimle...
|