Başımızın belası köstebekler hiç durmuyorlar. Kendileriyle 20 senedir tanışıyoruz. Çok zarar veriyorlar. Soğan, sarımsak, patates, yumrulu ve soğanlı çiçekleri; henüz dehliz açmadıkları yerlerde yetiştirmeye çalışıyoruz. Ama eninde-sonunda o bölgeleri de keşfetmeleri uzun sürmüyor.
Köstebekler çok zeki canlılar, çok eskiden mekanik tuzaklarla uzun uğraşılar sonucunda 4 kez yakaladım. Toprak altında açtığı galerileri, dehlizleri detaylı inceleme fırsatım oldu. Mühendislik bilgileri, savunma içgüdüleri üst seviyede...
Uzaklaştırmak için elektronik kovucuları denedim. İşe yaramadılar. Alüminyum fosfit içeren tabletler kullandım. Bunlar toprağın nemiyle kimyasal reaksiyona girip, çok zehirli bir gaz olan fosfin salgılıyorlar. Açtığı tünellerden çıkan toprakları tahliye ederken oluşturduğu tümsekleri eşeleyerek tünel deliğini bulunca, iki adet tableti deliğin biraz ilerisine yerleştiriyor, delik ağzını tekrar toprakla kapatıyoruz. Ancak yaşam hakkına müdahale içimize sinmiyor. Sonuçta o da fıtratının gereğini yapıyor.
Kendileriyle telepati yoluyla iletişim kurmaya da çalıştık. Ekip-diktiklerimizin üçte-biri sizin olsun dedik, ancak onlar hepsini istiyor. Bir dadandılarmı, bize tadımlık bile bırakmıyorlar. Bakalım ilerde kim kazanacak!... Zararlıysa yok et diyen beynimiz mi? Vicdan, merhamet, Dünya hepimize yeter diyen yüreğimiz mi?!...
Yaprakları kızarmaya başlayan gilaboru fidanımız
Gilaboru fidanımızın 20 gün sonraki hali, sonbaharın hazan mevsimi olduğunu hatılatıyor.
Fidanları sulama ve gübreleme amacıyla oluşturduğumuz basit sistem
