Herkese merhaba,
Biz "yazarlar" çoğu kez yaşadıklarımızdan, tanıklıklarımızdan yola çıkarak "öyküleme " yaparız. Edindiğimiz her deney, tanıdığımız her kişi, duyduğumuz her öykü eserlerimizde bir biçimde yerini alır. En azından ben böyle bir "yazar"ım.
Örneğin her oyunumda çiçek seven bir karakter, anı ve çiçek türü mutlaka vardır. Bunlardan biri de "mum çiçeği"dir.
Ceyhan'ın Papaklı köyü babamın işi dolayısı ile ailemin iyi bildiği bir köydür( ben hariç). Annemin köyü ilk ziyaretinde gördüğü en muhteşem şey, mum çiçeği olmuş. Köy evinin önünde asmanın yerleştirildiği gibi bir düzenek düşünün. Tavanı küçük boş karelerden oluşan bir pergola. Her karenin içinde ampul gibi sarkan mum çiçekleri. Solgun bir aydınlatma ile geceleyin buz dansı yapan mum çiçeklerinin olağanüstü görüntüsü.
Bu betimlemeyi annem 25 yıl önce aktarmıştı bana. Hiç unutmadım... Belki o ev yıkılmış, mum çiçeği ölmüştür. Belki de daha farklı bir düzenekle başka bir şaheser yaratılmıştır, bilmiyorum. Ama benim de böyle bir bahçem ve böyle düzenlenmiş bir mum çiçeğim olacaktır. Şimdilik oyun karakterlerim bu zevki yaşıyorlar.
Yani "tavana kadar uzayan mum çiçeği" benim için ilginç değil. Gerekli ayarlamayı yapsam benim çiçeğim de tavanı geçer. On yıl boyunca beni çiçek açmadığı için kıvrandıran bu muhteşem bitki geçen yıl üç tane çiçek açtı. Şimdi tek eksiğim bahçeli bir ev.:=))
|