View Single Post
Eski 06-01-2013, 00:38   #374
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
IFPRI raporunun içeriğine baktığımızda öncelikle oturtulan zemin ve bakış açısı gözümüze çarpıyor.

"Her şeye rağmen, bizim analizimiz BT-Pamuk ve çiftçi intiharları arasıda doğrudan nedensel veya karşılıklı ilişki olasılığını gözden düşürmek üzere yeterince iyi dökümante edilmiştir." (s.38)

Zemini açıklamakta yeterince net.

"Bu çalışmanın bir sonucu, bir teknoloji olarak BT-Pamuk etkisinin, adapte edildiği ortamdan (context) tamamen ayrılmasının kritik ihtiyacıdır." (s.43)

Raporun bakış açısını ortaya koymakta anahtar bir cümledir. Rapordaki her argümanın bu bakış açısına göre yorumlanması gerekir.

Biraz açıklık kazandırmak istersek;

"BT-Pamuk (bollgard) içinde 450gr tohum barındıran silindirik kutularda satılır. Bu kutunun içi BT-Pamuk teknolojisidir.

Bu kutunun fiyatı, satanlar, alanlar, reklamları, pazarlanması, propagandaları, ayırtılan tohumlar için toplanan avanslar, alınan borçlar, borç verenler, ekilmesi, toprağa ve iklime uygunluğu, gübre isterleri, sulanıp sulanmaması, direnç geliştirmiş veya geliştirmemiş zararlıları, uygulanan pestisitler, hasat edilmesi, verimi, nihai ürünün fiyatı vb. silindirik kutunun dışında ne varsa bunlar "ortam" (Context) dır ve kutunun içindeki "teknoloji"den tamamen ayrıdır.
" şeklindedir.

Bu raporun sonucu olarak da söylenen şey;

"1. Mevcut veriler içinde çiftçi intiharlarının son beş yılda tekrar arttığına dair delil yoktur.
2. BT-Pamuk, adapte edildiği ortamda (context) bazı bölgeler ve bazı sezonlarda hayal kırıklığı yaratmış olsa da BT-Pamuk teknolojisi Hindistanın tümünde çok etkili olmuştur.
3. BT-Pamuğun çiftçi intiharlarının gerçekleşmesinde ne gerekli ne de yeterli şart olduğunu analizimiz açıkça gösterir.
" (Abstract S. vi)

Bu raporun 2002-2007 yılları arasındaki veriye dayalı olarak 2008 yılında yayınlanmış olduğunu not edelim. Dolayısıyla 2008-2012 yıllarına ait son beş yıl için herhangi bir şey söylememektedir. Eskiliği sebebiyle çok fazla üstünde duracak bir şey olmamakla beraber, yukarıda bahsettiğim "bakış açısı" bazlı bazı saptamalar önemli olabilir.

2.ci maddede söylenen "BT-Pamuk, adapte edildiği ortamda (context) bazı bölgeler ve bazı sezonlarda hayal kırıklığı yaratmış olsa da" ifadesinde bahsedilen bu bazı bölgelerin Andhra Pradesh eyaletinin Warangal bölgesi ile Maharashtra eyaletinin Vidarbha bölgesi olduğu anlaşılıyor. Bu bölgelerin söz konusu eyaletlerin ve ülkenin önemli pamuk yetiştirme alanları olduğu ve çok yüksek BT-Pamuk adaptasyonu yapıldığı biliniyor

Raporun 28.ci sayfasında da Andhra Pradesh eyaleti için bu bölgede "BT-Pamuk adaptasyonu ile intiharların artışı arasında kısmi korrelasyon olduğunu reddedemeyiz" itirafında bulunmuşlar.

3.cü maddedeki "BT-Pamuğun çiftçi intiharlarının gerçekleşmesinde ne gerekli ne de yeterli şart olduğunu analizimiz açıkça gösterir" ifadesine karşın, raporun 29. sayfasında,

"Herşeye rağmen, belli eyalet ve yıllardaki çiftçi intiharlarındaki artışında BT-Pamuk çeşitlerinin potansiyel rolü inkar edemeyeceğimiz bir şeydir." (S.29) şeklinde de bir itiraf mevcut.

"Andhra Pradesh'de özellikle Warangal bölgesinde, ekonomik literatürle de uyumlu olarak BT-Pamuğun performansı özellikle zayıftı. Kendilerinden bilgi alınan BT-Pamuk çiftçilerine göre verimlilik geleneksel hibridlere göre daha düşüktü, bollworm zararı da daha fazla idi. Üretilen pamuğun kalitesi de düşüktü, ki piyasa değeri de düşük oldu." (s.23)

Yine 23.sayfada Maharashtra eyaletinde yetiştirilen pamuğun %97'sinin sadece yağmur ile sulandığı belirtilmiş.

43. sayfada, "Andhra Pradesh ve Maharashtra eyaletlerinde borçluluk ve tarımsal zararın (net negative return) riskli, sulanmayan (rain-fed) arazi koşullarında yüksek maliyetli tarımın adapte edilmesi arasında hipotetik bağlantı tesbit ettik." denmiş. Yani, sulama imkanı olmayan topraklarda yüksek maliyetli tarımın, zarar ve borçluluğu arttırdığını tesbit etmişler.

"Kırsal kesimdeki hanelerin borçlu olması yeni bir olgu değil, yeni olan, borçların mahiyeti ve çiftçilerin iyi hasat elde edip borçtan kurtulmak umuduyla yüksek maliyetli tarıma yönelmeleridir. Bu, kaybedip iflas etme olgusu çiftçiler arasında artan intihar olaylarıyla muhtemelen ilgilidir." (S.25)

"2004 yılında özellikle intihar yoğunluğu yaşanan, düşük pamuk fiyatları ve kuraklığın olduğu, BT-Pamuk tohumlarının yüksek fiyata satıldığı Vidharba ve Marathwada bölgelerinde "teknoloji" başarılı olarak bildirilse bile o yılın performansı hakkında yeterli veri yoktur." (S.38)

Tam bu noktada rapor alıntılarından bir an için çıkalım. Hindistanın kırsal kesim sorunlarında uzmanlaşmış, bir çok uluslararası ödüle sahip gazetecisi P.Sainath verdiği bir röportajda tarımsal girdilerde uluslararası şirketlerin varlığı ile ilgili soruya şöyle yanıt vermiş;

"Onların bir avucu tüm dünyadaki ticareti kontrol ediyor. Vidarbha'daki büyük başağrılarından birisi, eyalette lehine propogandası ve reklamı yapılan BT-Pamuktur. İlk olarak, BT-Pamuk teknolojilerinin kendisi bir çok bakımdan şüphelidir. Buna rağmen bunların Vidarbha gibi kurak, sulanmayan yerlerde reklamının yapılması caniceydi. Aptalcaydı, öldürücüydü. 450gr'lık BT-Pamuk paketi 1800-1850 rupiye mal oluyordu. 1850 rupilik her bir pakette Monsanto'nun lisans bedeli 1250 rupi idi. Uluslararası Şirketlere dönecek olursak, onların krizdeki rolleri yıkıcıdır. Kendi faydalarına ve çiftçilere karşı devlet politikalarını önemli ölçüde yozlaştırıp lobi yaparak değiştiriyorlar." (1850 rupi = 60,12 TL, 1 kilosu 133,6 TL)

Satır aralarındaki bir çok itirafa rağmen raporun yazarları, "bir teknoloji olarak BT-Pamuk etkisini", süreçteki kritik hususlardan biri olan pazarlanmasından ayırıp buna "Ortam (Context)" demişler. Raporun hiç bir yerinde Mahyco-Monsanto'nun olağanüstü bir pazarlama ve reklam kampanyası ile bu yüksek maliyetli "teknoloji"yi beyin yıkayıp satmasından doğrudan söz edilmemiş.

Bu noktada, GDO lobisinin, ülkenin "gelenek ve göreneklerine" hazırlanmış "makul"(!) bir reklam örneğine bir daha bakalım.


"Bollgard 2, Hiç Bir Şey Bundan Daha İyi Değil !"
İki kardeşten büyüğüne bir tarlanın 3/4'ü, küçüğüne de 1/4'ü miras kalıyor. Büyük kardeş bir traktör pamuk hasatı yaparken BT-Pamuk eken küçük kardeş bir sürü vagon dolusu pamuk hasadı yapıyor.

Bu reklamda insanların kılık ve kıyafetleri geleneklerine göreneklerine uygun olabilir ama söylenen yalanın gelenekler içinde ve makul olduğu söylenemez.

Raporda bile itiraf edildiği üzere "bollgard BT-pamuğu sayesinde çok yüksek verimli hasatlar elde edilip, tüm borçlardan kurtulunarak refaha erişilir" denilerek pahalı, iklime uygun olmayan tarımın tohumlarının satın alınması sağlanmaya çalışıyor. Rapor isim vermemiş ama bunu yapan uluslararası GDO şirketi çok açık bir şekilde Mahyco-Monsanto.

Rapor yazarlarına göre, şayet BT-Pamuk başarısız olursa, durum kötüye giderse, başarısızlıktan dolayı "teknoloji" suçlanmamalı, fakat kötü kredilendirme düzeni, iklim koşulları, sulama eksiklikleri, yetersiz bilgi, tohum pazarındaki yetersiz kontrol vs. ortam faktörleri - context- suçlanmalıdır.

Kitaplar yazıp sağda solda konferanslar veren, Hindistanın yerel tohumlarını ortaya çıkaran Navdanya'yı kuran hintli "bilmem kim" de bu raporun satır aralarına gizlenmiş itiraflardan başka bir şey söylemiyordu aslında.

"Çiftçilerin neden intihar ettiğini anlamak çok uzun sürmedi. İntihar ediyorlardı, çünkü borç içindeydiler. Borç içindeydiler çünkü eskiden kilosu 7 rupi olan tohum fiyatları, 1700 rupiye fırlamıştı.

Yeni tohumlar her yıl yeniden satın alınmadıkça güvenilir değil, zararlıları kontrol altında tutacakları varsayılmasına karşın, aslında yeni zararlıların ortaya çıkmasını teşvik ediyor, hedef alınmayan zararlıların. Öyle çok ki isimlerini aklımda bile tutamıyorum, unlu bit, yaprak bitleri, pamuk yaprak zararlıları (jassids), armi böceği; her yıl daha fazla pestisit püskürtülmesini gerektiren yeni bir zararlı salgını ortaya çıkıyor.

Sözde zararlıları kontrol altında tutacak bir mahsul olan BT piyasaya çıktığından beri pestisit kullanımı 13 kat arttı. Böylece tohum maliyeti, pestisit maliyeti, gübreler, sulama derken çiftçiler iyice borca battı, oysa milyoner olacakları söyleniyordu.

Hatta bir ara, çeşitli tanrılar ve azizler tarafından ikna edildiler, çünkü Monsanto reklamlarında onları kullanıyordu. Pencab’a yolunuz düşerse, orada Sih dininin kurucusu Guru Nanak’ı kullanıyorlar. Uttar Pıradesh’de BT pamuk satışı için Ramayan’dan sahnelerin kullanıldığını görmüştüm.

Biliyorsunuz, bizim çok sayıda tanrı ve tanrıçamız vardır, 300 milyon tane, ve hepsi bedavaya çalışan satış elemanlarınızdır. Hindistan bir inanç ülkesidir, insanlar bir reklamda Ram’ı görünce, Guru Nana Dev’i görünce inanırlar.

İşte borca battıklarında daha derin bir şaşkınlık yaşamaları bu yüzdendir. Günü geldiğinde alacaklılar, ki bunlar aynı zamanda tohum ve kimyasal getiren şirketlerin acentalarıdır, gelir ve “artık senin toprağın bizim toprağımız” derler, çünkü çiftçinin sahip olduğu tek şey budur, parası yoktur. Bunların hepsi tüm haklarını şirketlerin acentalarının eline veren küçücük bir imza, hatta genellikle parmak baskısı yüzünden başlarına gelir.
"

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön