View Single Post
Eski 30-12-2012, 13:45   #344
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
Kaliforniyadaki oylama, bu eyalette gdo içeren gıda maddelerinin zorunlu olarak GDO içerir şeklinde etiketlenmesi içindi.

Yani insanlar satınalma aşamasında gdo'lu olanı alıp almamakta özgür olsunlar, seçme hakları olsun diye idi.

Oylamadan 1-2 ay öncesi yapılan anketler %70'lere yakın etiket zorunluluğu yönündeyken son 10-15 günde bu oran düşmeye başladı ve %50'nin altına indi. Oylamada da %47'de kaldı.

Yani Kaliforniya'da oy verenlerin %47'si, her şeye rağmen ve ne pahasına olursa olsun satılan gıdalar gdo içeriyorsa etikette belirtilmesini istiyorlar, bunun için oy verdiler.

Peki ne oldu da %70'lerden %47'ye indi?

Bununla ilgili yapılmış pek çok analiz var. Bunlardan en çarpıcı olanı şöyle imiş;

Kaliforniyalı bir Amerikalının önüne, içinde aynı çeşit yiyecekler olan iki tabak konur, ancak birisi GDO'lardan diğeri ise GDO'lu olmayanlardan yapılmış denir ise, tercihin GDO'suz olandan yana kullanılacağına muhakkak gözüyle bakılıyor.

Buradan yola çıkılırsa, şayet etiket zorunluluğu olursa artık Kaliforniyada GDO'lu gıdaların satılmayacağı ve bir şekilde bu eyalet için GDO'suz girdilerin kullanılması gerektiği sonucuna varılmış. Buradan da ortalama bir aile için yılda $400 civarında mutfak masrafı artışı hesaplanmış.

Bunu hesaplayanlar tabii ki GDO şirketleri. Yukarıda anlattığım maliyet artışı da oylama öncesi yoğun bir şekilde yapılan "etiketleme karşıtlığı" reklamı.

Reklamın vermek istediği mesaj; "etiketleme olmasın, ne yediğinizi bilmenize gerek yok, bu yüzden GDO'suz girdi kullanmak zorunda kalmayalım, mutfak masrafınız da değişmesin" şeklinde. Bunu yaparken sağlık sektöründe 2023 yılına kadar yapılan projeksiyonlarda, bu insanların ne denli bir maliyet artışı ile karşılaşacağına dair hiç bir şey söylemediler tabii ki.

Bu reklamlar için 45 milyon dolardan fazla para harcandı. Bu para başta Monsanto olmak üzere Coca-Cola, Pepsi Cola, Kraft vb. gibi gdo veya gdo'lu gıda üreten şirketlerce karşılandı.

Aslında bakıyorum da, 45 milyon USD ne ki, bu şirketler 450 milyonu, hatta 4,5 milyarı çoktan gözden çıkartmışlardı. Olayı kendilerince (şimdilik) çok ucuza kapattılar.

Bu oylamada etiket zorunluluğu çıksa idi, diğer eyaletlere çok hızlı sıçrayacak, devlet desteği ile ayakta duran kale içten çatıradayacak, gdo şirketleri çok büyük yara alacaktı. Kendi halkına şimdiki gibi rahatça GDO yediremez duruma gelecekler, dış politika ve başka ülkeler üzerinde güç kullanmanın belki de en önemli silahı haline gelmiş gdo'lu tohum ve ürünler önemli ölçüde zayıflayacaktı. Elbette böyle bir şeye razı olmaları beklenemez.

Şayet etiket zorunluluğu çıksaydı, Dünya Ticaret Örgütünü bir baskı unsuru olarak kullanmaları zorlaşacak, ülkelere yaptıkları tehditler zayıflayacak, diplomatik birimleri, ülkelerin kurumları içinde bulunan lobileri, o ülkelerde birlikte çalıştıkları veya doğrudan sahibi oldukları şirketler, yine o ülkelerdeki doğrudan veya dolaylı irtibatlı kamuoyu grupları, önemli sorunlarla karşı karşıya kalacaklardı.

Sevincin buralara kadar gelmiş olmasının sebebi de kanımca budur çünkü yukarıda saydığım organların tümü ile zaten buradalar. Konu ile ilgili duyduğunuz, okuduğunuz her şeyde görür ve tanırsınız.

Etraflarında kullandıkları, "gdo olmasa bütün dünya aç kalır" yalanına ilave, gdo yemek istemeyenleri de "teknoloji karşıtı" olarak ilan edip beyin yıkamaya çalışırlar. Sanki teknoloji Monsanto ve BT mısır, RR Soya'dan ibaretmiş gibi, teknolojiyi kendileriyle özdeş bir şeymiş gibi göstermeye çalışırlar.

Oylamaya cesaret edilmesi bile kendileri için çok önemli bir tehdit oluşturuyordu, sonucun etiketleme yönünde çıkması erken yıkım olurdu. Gayretleri sonucu böyle çıkmış olması onlara hem zaman kazandırdı hem bunun gerçekten bir tehdit olduğunu gördüler.

Bundan sonra daha temkinli davranıp böyle tehlikeli durumlara baştan izin vermemeye çalışacaklardır.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön