View Single Post
Eski 14-05-2007, 23:30   #25
gece
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,670
eleştiri ve iftira...

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Balıkçı Mesajı Göster
Yapılan her güzel işe bile ters tarafından bakan ve görmeye alışık oldukları hortumları arayanlara kim ne yapabilir, nasıl hizmet götürebilir acaba, ben de bunu merak ediyorum.

Merak ettiğim bir başka konu da çimler şehir şebeke suyuyla mı sulanıyor?

Erguvan Muhibbi sağ duyulu yaklaşımın için teşekkürler.

Kanaatim, bilmediğimiz konularda tanımadığımız insanları suçlamak yerine, bildiğimiz bir yolsuzluk varsa bunu ilgili makamlara duyurmak gerektiğidir.

Aksi halde iftiracı durumuna düşmek tehlikesi bulunduğu kadar, güzel bir şeyler yapmaya çalışan insanları küstürme ihtimali de mevcut olur.

Selam ve sevgiler.
Merhaba, Balıkçı ağabeyimizin samimiyeti tüm yazılarında çok açık olduğu ve ben bu güzel yazıları zevkle okuyup sevdiğimden dolayı, yukarıdaki yazısından kendimce cevap hakkı çıkartıp, okuyucuların takdirine sığınıyorum.

Öncelikle, "her güzel işe ters tarafından" da bakmak gerektiğini düşünüyorum, Ama bunu kör bir önyargıya dayanarak yaptığımı sanmıyorum, kantarın topuzu konusunda belki çok hassas olamamış olabilirim. Ancak unutmamak gerek ki bu bölüm "sorun ve eleştiri" bölümü, hem zaten sevgili yöneticilerimizin çevresi sizce de dalkavuk ve yalakalar ile bu kadar dolu iken, bize onları pohpohlamak için sıra gelir mi sanıyorsunuz?

Çimlerin bakımı konusunda şebeke veya tankerle sulanması veya artezyen ile sulanması çok çok da fark etmiyor bence, benim eleştirim "taşıma toprak, taşıma çim, taşıma su, sürekli bakım isteği vs. " gibi bütüne ilişkin, kabul etmek gerek ki çim, düzenli bir şekilde özel ve masraflı bakım isteyen bir bitki.

"Bilmediğimiz konularda tanımadığımız insanları suçlamak" konusunda söyleyebileceğim; son yılların en kurak yılında bu denli yoğun çim ekimine karşı olduğumu söylemekten ibaret. Forumumuz açısından bilirkişi olmak şart değil, kendimizce bilgi ve fikirlerimizi paylaşıyoruz sadece, bu kusursa suçumu kabul ediyorum.

Kim bilir belki konunun uzmanları çimin kurak zamanların en uygun bitkisi olduğunu düşünüp, ekonomisi kendi ayakları üzerinde duramayıp, ancak ve ancak dış borçlanma ve özkaynaklarının yabancılara satışı ile kıt kanaat geçinen ve hemen hiç kimsenin kendini ve ailesini paranoya derecesinde gelecek endişesinden kurtaramadığı bir ülkede, "bütçede para yok" diye hastalara ilaçtan ekonomi yapılır, anlamsız yere binlerce insan sigorta primin eksik, "50 yaşın altındaki insanlar sosyal güvenceden yararlanamaz" gibi nedenlerle SSK ve hastane kapısından içeri bile alınmazken halkın parası ile yüksek meblağlarda çim, lale yatırımı yapılmasının en doğru seçim ve çözüm olduğunu düşünebilirler.

Ben sıradan insanım, bu kadar ulvi düşünemeyebilirim. Unutulmamalı ki onlar başkasının parasını harcıyor, biz ise sadece ve sadece makul ve mantıklılık arıyoruz.

Üstelik motosiklet kullanan bir motorcu olarak bu şehirde çim sulama terörüne birçok gengecik motorcuyu kurban vermiş (burada sağduyulu olmam mümkün değildir! tarafım, üstelik sonu gelmeyen bir kıyımın mağdur tarafıyım!) olmayı belki onaylamayıp lanetleyebilirim ama bu tutumu artırarak devam ettirme yaklaşımını bana sağduyumu da koruyarak kabul ettiremezsiniz. Kabul etmem, üstelik beklenmedik duygusal tepkiler bile verebilirim, sırf üç beş kişiyi zengin etmek adına, 18-20 yaşındaki gençleri öldürmeyi umursamayan ve bunun için yollara, virajlara dökülen kumlara, sıkılan sulara karşı).

"Bildiğimiz yolsuzluğu yetkili yerlere bildirme" konusunda ise kendi adıma yolsuzluk konusu değil benim bahsettiğim, İstanbul'daki olağan genel uygulamalar. Yıllardır ağaçları kesilen, bir yılda birçok kez kazılıp betonlanıp, asfaltlanan yollardayım ben, kusura bakmayın bunlar hizmet aşkı değil, hizmet aşkı kaldırımın bir kez doğru düzgün yapılması ile biterdi, şayet olsaydı, senede üç kez kaldırımı kırıp dökmek, bu arada insan yaşamını felç etmek meslek aşkı değildir, başka bir şeydir.

Söyler misiniz, çim yerine virajlar, yollar sulanmıyor mu bu şehirde, kara yoluna altı aylık, senelik kaldırım değiştirme aşkı adına kum dökülüp, motorcu öldürmek doğal karşılanmıyor, hatta suç ölmüş motorculara atılıp, "haketmişti" demeye kadar vardırmıyorlar mı? (yolda kum var, kum, siz hiç asfalta dökülmüş kumda motor veya bisiklet sürdünüz mü, üstelik bunu, bu şehrin akan trafiğinde denediniz mi!) kuma ve sulamaya tüm ölümlere rağmen tam gaz devam edilmiyor mu? Ya da Beyoğlu'na ve Beyoğlu'nda yaşayanlara yapılanları onaylayan tek bir Beyoğlu'lu gösterebilir misiniz? Hemen her gün rögarlarda niye "lağımda boğulmak suretiyle" bizim çocuklarımız ölüyor ve ölümler bir türlü azalma eğilimine bile giremiyor? Hiç düşündünüz mü?

Bunlar gerçek değil iftira ise ben iftiracıyım. Gerçekse ve ben (yani bu şehrin vatandaşları, tüm bu pahalı masrafları tıkır tıkır ödeyenleri) ölürken onlar küserlerse küssünler canım. Şirinlik yarışmasında değil, hayat mücadelesinin birçok kurban aldığı bir şehirde yaşamaya çalışırken, yanımızda değil karşımızda olmaktan vazgeçmeyen yöneticilerimizden bıkmış, usanmış isek, refleks olarak sadece kötümser olabiliyorsak, tek ve değişmeyen suçlu biz miyiz yani.

Sağduyusuz, iftiracınız olarak sağduyusuz, iftiralı yazımı yine ve yeniden "..hepinize, şırıl şırıl suların aktığı, binbir çeşit kuşun cıvıldadığı yemyeşil çimenlerle birlikte envai çeşit bitkilerin çiçek ve meyve kokularının karıştığı günler" dileyerek bitirmek istiyorum.
Selam ve Sevgiler...

gece
pisi pisine insan canı alınmasına sağduyulu yaklaşması mümkün olmayan forum üyesi...

gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön