View Single Post
Eski 18-09-2012, 08:40   #354
s.serdar
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-10-2011
Şehir: ankara
Mesajlar: 1,489
Evin verandasında otururken mazıların altında bir şeyin gezindiği dikkatimizi çekti. Eşim de bende sincap olacağına kanaat getirdik. Ancak bizim coğrafya buğday tarlalarından oluştuğundan ve en yakın orman Beynam, kuş uçuşu 20 km uzakta kaldığından ve şimdiye kadar civarda hiç sincapa rastlanılmadığını bildiğimizden, bayağı meraklandık. Bu ne ki diye.

Bir ara gelincik olabilir mi diye düşündük. Gelinciği hep gece gördüğümüzden ve bu gördüğümüzün birkaç katı irilikte olduğunu bildiğimizden, merakımız giderek arttı. Hatta iri bir tarla faresi olma ihtimalini bile değerlendirdik.

Hareketlilik devam edince, eşim fotoğraf makinesini alsana, belki yakalarsın görüntüsünü deyince, istemeye istemeye içeri gidip makineyi aldım. Zira mesafesi bize 15 m. kadar uzakta ve çok seri hareketler içerdiğinden, zoom desteği ile makinenin vizöründen ya da lcd ekranından takip edip görüntü yakalamanın olanaksız olduğunu düşünüyordum.

Elde makine, hanımın yönlendirmesi ile (elmanın altında, kapıya doğru gitti. Şimdi mavi gülün arkasında gibi) hem ışık hem mesafe ayarı da yapmaya çalışarak bir iki kare görüntü almaya çalıştım. Bir karede zayıfta olsa görüntüyü yakalayabilmişim. Makine ekranından zoom yapıp bakınca yavru bir gelincik olduğu konusunda fikir birliği yaşadık.

Name:  g.jpg
Views: 891
Size:  55.3 KB

Forum gerçek boyutlu fotograf yükleme imkanı vermediğinde, kırpılmış orginal görüntüsü aşağıda.

Name:  g1.jpg
Views: 800
Size:  65.1 KB

Üzerimizde bulunan hava sahası ve bize 1 km uzaklıktaki arkamızdaki tepe, askeri helikopterlerin uçuş ve alçalma hatta yere inme eğitimi yaptıkları bir alan. Bu arada yine helikopter faaliyetleri başlayınca ve elde fotoğraf makinesi hazır olunca arka bahçeye yönelip acaba birkaç karede helikopter fotoğrafı alsam mı diye düşündüm. Öğleden sonraları ışık karşıdan geldiğinden ve helikopterler de hep öğleden sonra geldiklerinden şimdiye kadar pek fotoğraf almamıştık ya da aldıklarımızdan iyi bir görüntü çıkaramamıştık.

Ya nasip deyip arka bahçeye geçtim. Çekim mesafesi 1 km yakın olduğundan makinenin titrememesi için tel örgüye yaslanıp hızlı ve çoklu çekim modunda 80-100 kare görüntü aldım. Artık yeter deyip yaslandığım tel örgüden doğrulduğumda gözüm ayaklarımın hemen dibinde duran az önceki gelincik yavrusuna takıldık. 3-4 saniye için göz göze geldik. İki ayağının üstüne kalkmış benim görüntü almaya baktığım istikamete bakıyordu.

O an için boş bulunduğumdan, hatta biraz irkilmiş olduğumdan, elimdeki makineyi gelinciğe yöneltmeyi akıl edemediğim gibi pistttt, hoşttttt ve buna benzer birkaç anlamsız söz ile gelinciği kovalamaya çalıştım. Bu ısrarlı uzaklaştırma çalışmalarım karşısında, bizim gelincik istemeye istemeye tel örgü boyunca uzaklaştı. Giderkende bir iki defa durup, Niye beni kovalıyorsun ! Hem sen biraz önce ne yapıyordun? Orada ne var dı ? gibisinden sorular içeren bir ifade tarzı ile bana baktı.

Ön bahçeye dönüp durumu eşime anlattım. Vahşi bir hayvan olduğunu bilmesine rağmen, bana niye yakalayıp getirmedin, severdik diye çıkıştı. Hatta tuzak kurup yakalayalım. Besler, bakar büyütürüz diye ısrar edince, akıl tulması içinde nasıl tuzak kuracağız diye sordum. Eşim hiç düşünmeden; yuvarlak eleğin bir kenarına ucuna ip bağlı sopa kor, eleğin altına yiyecek bırakırız, yemeğe gelince ipi çeker eleği üzerine düşürür ve yakalarız yanıtını verince ayaklarım yerden kesildi. Demek ben arka bahçede helikopter resmi çekmeye çalışırken, aklından bunun planlarını yapıyormuş. O gün akşam üzeri toparlanıp Ankara döneceğimizden, bu işle uğraşmaya zamanımız olmadığı gibi vahşiliğini de bildiğimiz için üzerinde fazlaca durmadık.

Ancak benim bu satırları yazdığım şu anda, eşim hala onu nasıl yakalayıp sever ve besleriz ve hatta ehlileştirebilirizin hesap ve planlarını yaptığına kesinlikle eminim.

s.serdar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön