Ben doğal besinlerden yana olduğumu mesajımda belirttim.
Ancak aşırı tüketilmedikçe cipste bulunan miktarın da hiçbir zararı yok. Haftada bir paket cips yediği için hastalanan birini gördünüzmü? Bir milletvekilinin başka bir işi varmı yokmu bunu kendisi bilir ama bu ürünlerin üretim süreçlerini tasarlayan yüzlerce gıda mühendisi, gıda bilimci, süt ürünleri uzmanı da gıdalara aşırı MSG katılmasına ön ayak olacak kadar alçak ve hainmidir. Katkı maddeleri uluslar arası çok sıkı kodekslere bağlıdır. Bir ürüne hangi katkı maddesinin ne düzeyde katılacağı aylarca süren araştırma ve tüketici testleriyle belirlenir. Bu sürecin en önemli odak noktası insan sağlığıdır. Sermaye önce parayı ve karlılığı düşünür ama gıda mühendisi veya uzmanı için birinci derecede öncelik insan sağlıdır. Tabii kurumsal üreticilerden bahsediyorum.
Benim üzerinde durmak istediğim meseleyi "korku filmi" haline getirmek yerine dengeli beslenme ve obesiteden kaçınma. Yoksa bu katkılar hakkında yazılanların sonu gelmez. Geçenlerde bir listede kanserojen maddeler arasında E500 vardı. Kendisi bildiğimiz sodyum bikarbonat. Yani mutfakta kullandığımız karbonat. Permanganatla sebze yıkayan birçok insan permanganat tarafından yavaşça zehirlendiğinin ve permanganatın yaratacağı sorunların sebzeden alacağı patojenlerden çok daha büyük olacağının farkında mı?
Günde iki paket cips tüketen bir bireyin sağlıklı olmasında söz edilemez. Siz yoğurt demişken, süt ürünlerinde asıl korkulması gereken merdiven altı ve büyük şehir periferinde üretilen ve satılan sütler. Tabii medya müptelası profösörlerimiz suyu çeşmeden, sütü ineğin memesinden içmemizi tavsiye ediyorlar o başka. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde suyu içilecek temiz baraj havzası, şebeke ve hastalık bulaşmamış inek bulabilirseniz.
|