Yemekhanenin makinisti aşcı.
İlk makinistim bir arkadaşımdı. Bir süre sonra tatlı tatlı ayrıştık.
İkinci makinistimle beş gün çalıştık. Onlarla ilk konuşmam temiz olmaları şartı üzerine. Lezzet bile ikinci planda. Bu çok temizmiş ve tutumlu imiş. İyi. Ama temizlikten anladığı ilk T harfinde bitiyor. Halbuki yedi harf daha var.
Üçüncüsü çooook maaş istedi, çoobuçukkta anlaştık. Bir-iki yemek yaptı, çok iyi. Giysilerini almaya gitti.
Gelmedi.
Dördüncüsü ile konuştuk,anlaştık. İki gün sonra gelecek. Karadenizde bir işini halledecek bu arada.
Kardeşi aradı iki gün sonra, bizimki meğer, gitmişken Karadenizin taa karşı kıyısına geçivermiş. “Abla ben geleyim istersen, ben de aşçıyım” dedi.
Oldu canım.
Beşincisi çok tatlı, çok iyi, saf ve çabuk sıkılgangillerdendi. Burası dağ başı ya, oflar puflar, soluğu bir koşu şehirde alırdı.
Bir ay sonra bir sabah erken, saat yedide yerinde yeller esiyordu..
deAltıncısı bir Almandı. Onbeş yıldır Türkiye idi ve onbeş kelime Türkçe biliyordu..
Şahane temizdi, şahane bonfileler yapıyordu. Şahane milliyetçiydi, beni şahane delirtiyor, şahane sinelere çektirtiyor, şahane sabrımı zorluyordu.
Bir ay sonra “Türkler çokmezeyiyor-çorbameze-negerekvarçokmezeçorbameze” deyince şahane şahane ayrıldı.
Yedincisi şu an mutfakta. Ama eminim eli kulağında...
Ve tüm bu süreç sekiz ay.
Diyorlarki bana “Derya sen geç mutfağa, elin lezzetli”. Öleyim yani artık....
Düzenleyen çekirdek : 19-08-2012 saat 14:34
|