Dün meyve bahçesine gittim. Ağaçlar yazı atlatabilecekler mi diye. Çünki ne sulayabildim nede sürebildim.
Derler ya bakabileceğin kadar bahçe diye, Yeni bahçe ve evle ilgilenip eskisini ihmal edersen fırsatçı kanyaşılar hemen devreye girer.
Hayatta kalma ve çoğalma yeteneklerine saygı duysam da çok şerefsiz bir ot.
Tarlayı ele geçirmek üzere. Elle tek tek toplayıp mücadele durumu çoktan geçmiş. Kaldı ki sürdükçe yayılıyor. Ot kurutucu kimyasalların zararını biliyorum. Biliyorum amma başka pratik çözüm yok gibi.
Bu sarı ot bir başka çeşit bela .
Yaz başında yüzlerce kök salçalık biber, yerli domat, kavun, karpuz
vb ekmiştim. Güya ilaçsız hormonsuz ve de arıtmadan elde edilen gübresiz, doğal güneşte kurutulmuş salça yapacaktım.
Sen misin hayal kuran.Bir anda bütün sebzelerin bu sarı ot tarafından sarılıp sarmalandığını gördüm.Domat biber fidelerini misinayla boğar gibi boğmuşlar.
Elle, tırnakla temizlemeye çalıştım, hangi birini temizleyeceksin Git eşeğin tüylerini say daha iyi dedim vazgeçtim. Sulamadımda, sulasaydım sarı otun işine gelecekti.
Böylelikle domat. biber ve de kavun bonzaisini ilk ben elde ettim. Neredeyse kışa gireceğiz hala ilk dikildikleri fide gibiler.
Sarı elma, elmalarını üstünde tutarak can çekişiyor gitti gidecek.
Bu chandler ceviz fidanlarını ,rica minnet ve de oldukça pahalı almıştım.Şimdi kurumanın zamanı değil.
Bu sıcaklarda sabah erken ve akşam dışında, gölgeden dışarı kafayı çıkarmak çok zor. Bir kısmını kurtarmaya çalışacağım.
