23-06-2015, 17:47 | #151 |
Ağaç Dostu
|
Sellukayı pencereye sardırdım ama pencere de yeterli gelmiyor artık. Plumeria çubuk kraker gibi uzamaktan vazgeçip sağlıklı gövde ve yaprak çıkarmaya başladı. Yalnız kalp Akşam sefalarımız da ilk çiçeklerini açtı. Balkonun bu bölümünde batmak üzere olan güneşin ışığı bitkilerime geliyor bayılıyorum. Lalegüller de tomurcukta |
23-06-2015, 17:55 | #152 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-02-2014
Şehir: İstanbul/Bağcılar
Mesajlar: 1,606
|
Lalegül mü? Aman Ya Rabbi, ismi bile bana hitab ediyor Nasıl bir şey bu Sûz-i Dilârâ ablacım ya anlatsana biraz |
23-06-2015, 17:56 | #153 |
Ağaç Dostu
|
Bu ortada gördüğünüz şişkinlik sümbülteberimin çiçek tomurcuğu. Böyle frezya, glayör ve sümbülteberde gördüğüm bu tomurcuk çıkarma şekli çok hoşuma gidiyor. Hamile kadın gibi Biberlerim, bunlar çok acı cin biberler Gloksinyalar tomurcuk dolu, açma zamanı gelenler tomurcuk sapını uzatarak ileri uzanıyor ve çiçeğine alan oluşturuyor. Sardunyaların bir kısmı. |
23-06-2015, 18:08 | #154 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bu başlıkta inceleyebilirsin. Lisianthus |
|
23-06-2015, 18:17 | #156 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-02-2014
Şehir: İstanbul/Bağcılar
Mesajlar: 1,606
|
Alıntı:
|
|
23-06-2015, 18:24 | #158 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-02-2014
Şehir: İstanbul/Bağcılar
Mesajlar: 1,606
|
Hmm tamam ablacım çok teşekkür ederim |
24-06-2015, 00:10 | #159 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 12-02-2014
Şehir: İstanbul-Beykoz
Mesajlar: 1,670
|
Belkide o kadar acı değildir bee |
24-06-2015, 00:29 | #160 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-05-2012
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 9,354
|
Sevgili Sûz-i Dilârâ sellukana maşallah, belli ki seni de çok sevindirmiş, sümbülteberinin çiçeğini de merakla bekliyoruz. Emeklerine sağlık, rastgelsin inşallah... |
24-06-2015, 07:56 | #162 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sümbülteberi ilk kez Van'dayken hocam100'den almış, bir tanesine de çiçek açtırmayı başarmıştım. O güzel kokusu, çiçeği aklımdan hiç çıkmadı, buraya gelir gelmez de hocam100'ü takibe aldım, tekrar soğan sipariş verdim. Yavrularla birlikte yedi saksı. Yavrular bu sene açmaz artık büyürler. Bir de sayın telato'dan gelen bir adet pembe sümbülteberim var o da seneye çiçeklenecek artık ömrümüz olursa görürüz. |
|
24-06-2015, 08:01 | #163 |
Ağaç Dostu
|
Eğer bulamazsan sonbaharda toprağıyla söker gönderirim sana yılbaşılarla ve olursa istediğin diğer bitkilerle birlikte, şimdi tomurcuk döneminde yerinden sökülmez bitki biliyorsun. |
24-06-2015, 10:59 | #165 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-02-2014
Şehir: İstanbul/Bağcılar
Mesajlar: 1,606
|
Çok teşekkür ederim ablacım ama hiç sökme sende kalsın, rahatsız etmeyeyim Lalegülü Ben bulurum bir yerlerden. Tekrar çok teşekkür ederim. |
25-06-2015, 16:44 | #166 |
Ağaç Dostu
|
Bu Ramazan ayı bana yaradı. İkindi vakti mutfağa geçmeden hemen önceki zaman boşluğu fotoğraf yüklemem için ideal. Normal zamanlarda bu fırsatım olmuyor. Ben de bol bol değerlendireyim. Gloksinyalardan birinden genel görüntü aldım. Çok tomurcuklular ben köye gitmeden açsaydı bari diye gün sayıyorum. Ahududu gibi görünse de o ağaç minesinin tohumu Telgrafın bu fırçayla sürülmüş gibi lila rengini çok beğeniyorum. Fuller bol katmerli iri çiçeklerle açmaya devam ediyor. |
30-06-2015, 09:40 | #167 |
Ağaç Dostu
|
Bu fideler ahmeter abiden sellukayla birlikte geldi, toplam altı taneydiler, birini alt komşuma verdim. Bende kalanlardan ikisi yaşamadı, diğer üçü de "tutma bizi, öleceğiz!" de ısrarlı gibiydiler. Yılmadım; suladım, gübreledim, ışık ihtiyacını balkonun farklı yerlerinde tecrübe ederek sonunda öğleye kadar bol güneş alacağı balkon duvarının üzerine koydum, burayı sevdi ve sıcaklarla birlikte atılıma geçtiler. Komşumdaki ölmüş. Tabi bu arada bitkilerimi, -kaktüsler-sukulentler hariç- kışın hazırladığım enzimlerle suladığımı belirteyim. Kıştan bu yana iki kere npk 20 hariç kimyasal gübre vermedim. Evde pirinç, mercimek, ıspanak yıkandıktan sonra elde edilen su, haşlanmış lahana, brokoli, yumurta suları soğutularak, çay posası, sade kahve telvesi sulandırılarak bitkileriminden denk gelenlerine verildi. Küçükbaş hayvan gübresinden şerbet yaptım birkaç kez. Bu fotoğraftaki bitkiyi burada caddelerde görüyorum ağaç hallerini tabii. Mayıs ayı içinde açık mor renkli çok tatlı çiçekleri vardı. İsmini ilgili başlıkta soracağım buraya yazarım. Sordum, adı Jakarandaymış. Mücevher Çalısı'na teşekkürlerimle. Gloksinyaların tomurcuklarından renkleri anlaşılmaya başladı. Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 30-06-2015 saat 11:43 Neden: Yanlış yerde virgül kullanımı :) |
30-06-2015, 09:48 | #168 |
Ağaç Dostu
|
Mavişler açmaya devam ettikçe saksı güzelleşiyor. Gelecek kış ve erken baharda daha güzel olur diye ümit ediyorum. Crassula springtime bütün çiçeklerini açtı, kaktüs sayfama eklemiştim bir tane de burada bulunsun. Hanımeli ikinci çiçeklenmeye hazırlanıyor. |
03-07-2015, 07:04 | #169 |
Ağaç Dostu
|
Bitkilerimden fotoğraflar: Gloksinyalardan ikisi açtı. Filizlenmeyen gloksinyanın da soğanı çürümüş, ne yaptıysam olmadı. Bir tanesi de bir türlü bulamadığım bir böcek tarafından yeniyor ve tomurcukları kararıp düşüyor Diğer bir tanesi de tomurcukta. Sümbülteber tomurcuğumuz. Pembe sümbülteberin saksı deliklerinden köklerin çıktığını görünce toprağıyla alıp bu yoğurt kovasına geçirdim. Lalegüllerin tomurcuklu halleri de çok güzel. |
03-07-2015, 07:15 | #170 |
Ağaç Dostu
|
Nikotinler büyümeye devam ediyor, inşallah ben köye gittiğimde açmazlar. Tohumdan yetiştikleri zaman dün gibi Ağlayan kalpler, bu duvarın arkasına aldım ancak uç kısımlarına değen sabah güneşi yapraklarının kurumasına neden oluyor. Bu da forumdan gelen farklı bir sardunya, çok tatlı, minik bir çiçek açtı. Diğer siklamenlerin suyunu kesip dinlenmeye aldım ancak bunlar geldiklerinde ölmek üzere olduklarından ve sonradan canlandıklarından bir süre daha uyanık tutmak istedim. Onlar da çiçekleniyorlar durmadan. Adeniumlarım, soldaki saç telinden biraz kalın tek bir damarla hayata tutunan. Şimdilerde çiçekleri geçti ve büyümek niyetiyle atakta. Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 03-07-2015 saat 07:48 |
03-07-2015, 14:38 | #171 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-03-2013
Şehir: Konya Kırşehir
Mesajlar: 322
|
Ne güzel olmuşlar. Emeğinizin ve sevginizin karşılığını vermişler. Nazar değmesin) Hanımeliniz farklı bir tür mü? Benim de sarı beyaz klasik olandan var. Çiçeklenmemiz bitti. Yeni sürgünler ve yapraklar veriyoruz. |
03-07-2015, 17:03 | #172 |
Ağaç Dostu
|
Çok teşekkür ederim Betül hanım Hanımelim aslında Türkiye için klasik bir tür sayılır, sarı-beyazdan sonra en çok bulunan sarı-beyaz-kırmızı çiçekli lonicera periclymenum serotina. Sarı-beyaz kadar yoğun kokulu değil ama azımsanayacak kadar kokulu. Dün akşam açmış iki çiçeğiyle balkonu misler gibi kokutmuştu ve ben o kokuyla sarhoş, balkon temizledim Tatar hanımeli peşindeyim o daha yoğun kokuluymuş. |
04-07-2015, 00:19 | #173 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-05-2012
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 9,354
|
Mavişler gerçekten çok güzel bitkilermiş 2 senedir ben çiçeklerini göremediğim için anlayamamışım, bu sene daha fazlaca çiçek açınca çok güzeliz deyiverdiler. Geri kalan çiçeklerin de hepsi maşallah sevgili Sûz-i Dilârâ. Sümbülteberinin ne renk açacak bakalım, o yoğun çiçekli kaktüsüne de maşallah, çok güzel çok. Emeklerine, gönlüne sağlık. |
04-07-2015, 05:56 | #174 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Mavişler için Akdeniz çok sıcak ama ben kuzeye bakan balkonumda bu kadar oldurabildim. Geldiklerinde çok küçüklerdi ancak bu kadar büyüyebildiler, seneye daha güzel olacak inşallah. Güzel dileklerin için çok teşekkür ederim sevgili arkadaşım. |
|
04-07-2015, 06:53 | #175 |
Ağaç Dostu
|
Kahveye yazdığımda o dönem seçim dönemi olduğu için ana fikir seçim otobüslerinin çıkardığı gürültüydü ve gerçekten canımdan bezdirmişti. Tarsus'ta bana çok ilginç gelen bir motorsiklet bolluğu var, çok anlamam ama çıkardığı sese bakarak en eski modelinden en yenisine kadar. Evimiz cadde üstünde ve gün içinde belki yüz tane motorsiklet geçiyordur ve bunların çıkardığı gürültünün beynimde müthiş tahribat yarattığını ve belediyeye ya da ne bileyim en azından bir yerlere şikâyet edip içimi dökmeyi düşünürken ----- Ramazan ayıyla birlikte başıma bir de Ramazan davulcusu çıktı. Hayır bize gösterilen davulcu tiplemeleri mani okuyan, davulunu belli bir melodiyle çalan ve ne yaptığının az buçuk şuurunda olan kişiydi. Bizimki eline bir odun parçası geçirip çöpte bulduğu tenekesiyle mahallenin ortasında tenekesine zom zom vurarak koşturan mahallenin delisi gibi. Yani sırf geleneği yaşatmak adına bu gürültüye değer mi? Kendisi farz mıdır? Ki telefonsuz ve dolayısıyla çalar saatsiz ev kalmamışken ve kimse davulcunun sesiyle uyanmazken -uyuyanlar hariç- bu gereksiz gürültü neden? Tutan var tutmayan var, hastası olan, çocukları olanlar var. Mesela bizim Ece Ramazan girdi gireli bu korkunç gürültüyle bağırarak uyanıyor ve tekrar uyuması iki üç saati buluyor, sonra da sabah oluyor zaten dengesi bozuluyor çocuğun ve diğer çocukların, hastaların, sabah işe gitmesi gereken ve oruç tutmayan insanların. "E klima aç camları kapat" diyebilirsiniz ama ben klimaya karşıyım insan vücudunun sıcak havaya da ortalama bir soğuk havaya da adapte olması gerektiğini düşünüyorum -kışın soba yakacağız vücut ısımızı koruyacağız o ayrı mesele-, kaçacağım tek serinlik bir ağaç gölgesi olabilir. Serin, klimalı bir evden çıkıp sıcak dış ortama geçmenin de insan vücuduna hiç iyi gelmediğini düşünüyorum. Klimanın sebep olduğu hastalıkları ve çevreye verdiği zararı saymıyorum. Son iki gündür Oğuz Kağan da uyanıyor bizim davulcunun sesine, bugün mutfağa geldi ağlayarak, kucağıma aldım, davulun sesi susana kadar bekledi, sonra "anne nen nen" dedi, yatağına yatırdım, gözleri yarı kapalı: "anne dôm bitti" dedi, uyudu Klima konusu açılmışken bazıları "evindeki buzdolabını da at o zaman, şunu da kullanma bundan da vazgeç diyebilirler -ki diyenler de oluyor bu forumda, sitenin çevresel konulardaki genel düşüncesinin aksini savunanları da çok gördüm zamanında.- Şahsım adına vazgeçebildiğim, lüks olarak gördüğüm, olmasa da olur, bunun için elektrikli alete gerek yok, elektriksiz de halledebilirim dediğim her şeyden yavaş yavaş vazgeçiyorum, hepimiz bu kadar vazgeçebilsek yine epey bir mesafe de katedilmiş olurdu herhalde dünya adına. Konuyu bitkilere bağlamak gerekirse seher vaktinde çiçeklerimi suladım, hanımelim sabah serinliğinde misler gibi kokuyordu |
04-07-2015, 10:29 | #176 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-06-2014
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,340
|
Seçim otobüsleri ve davulcu konusunda haklısınız ben de aynı düşüncedeyim. Bir de o davulcuların para toplama olayı var ki evlere şenlik. Eline davulu alan kapıya dayanıyor. Bir de yaz gelince yapılan açık hava düğünleri meselesi var ki benim en şikayetçi olduğum konu. Evim bir otelle karşılıklı ve bahçesinde yapılan her eğlence evimin içinde resmen. |
04-07-2015, 11:49 | #177 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-04-2014
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,397
|
Sn sûz-î dîlârâ ve sn uyap : ) seçim arabasına katılıyorum gereksizler bence.Ama Dovulcunun olmadığı bir ramazan hayal edemiyorum : ) . istanbulun göbeğinde davulla uyanan insanlar tanıyorum , bu biraz dışarı illere çıkınca artacağını düşünüyorum . Zaten gelenek ve göreneklerimizi bıraka bıraka unuta unuta bu hallere geldik bişi olmaz bir aycık sabretsin minik kuş Sn uyap insanlar eğlenicekler : D yasak saatine kadar camlarınızı kapatın bence ya da taşının türkleri eğlencelerinden vaz geçirmek olanaksızdır bir şey , keyfimize düşkün insanlarız biz Oğuz kaan he hımm nen nen abla kargolaya biliyormusun ? biraz sevip geri kargolarım valla geri gönderirim : ) |
04-07-2015, 12:29 | #178 |
Ağaç Dostu
|
Usul ve erkanına uygun olursa tabii, ama nerede her şeyi yozlaştırdığımız gibi bunu da yozlaştırmışız. Geçen sene otuz ramazan boyunca evimize çok yakın camiinin hoparlörlerinin sesi dışarı verilince teravih ve yatsı namazlarını birlikte kılmıştık. Ha anlaşılır ve net bir ses gelse de uysak. Yankılanan, anlaşılmayan bir ses olunca rahatsız ediyor. Allah'tan bu sene şikayet olmuş, aynı şeyi yapmıyorlar. Sevgili Sûz-i Dilârâ, ne güzel sümbülteber çiçek sapı çıkarmış, mavişler açmış. Çok da güzel büyümüşler. Biz bir kaç adım geriden takip ediyoruz. Dilerim siz tatildeyken açıp çiçeklerini kaçırmazsınız. Sevgilerimle... |
04-07-2015, 17:30 | #179 |
Ağaç Dostu
|
Sn. Tilki Mete Toplum yapısı dinamiktir, çağa göre ihtiyaçlarını belirler, tedavülden kalkanı acımaz, atar ve yerine ihtiyacı karşılayacak yenisini koyar. Bunların atılması milleti yok etmez burada mihenk noktası ihtiyaca binaen alınan somut-soyut unsuru millîleştirebilmektir. Amma ve lâkin bu toplumu millet yapan birtakım şeyler var ki onların yok olması doğrudan milletin yok olması anlamına gelir. En temeli, en önemlisi: dil, dilimiz -kullanıcıları tarafından çağlardır hor görülen, onun bunun diliyle değiştirilen, güdükleştirilen Türkçemiz-, devlet, vatan, ortak tarihsel geçmiş bilinci ve millet tarihinin kendisi. Bunlar ortadan kalkarsa vay halimize! Bizim unutmamamız gereken milletine duyduğu büyük sevgiyle ün salmış Bilge Kağan, taşa kazınan, satır satır okuyup ezberlememiz gereken Göktürk kitabelerimiz, Oğuz'un atası Oğuz Kağan (Mete Han), Dede Korkut, Hoca Nasreddin, Koca Yunus, Keloğlan, Hacivat-Karagöz, Alparslan, Tuğrul-Çağrı Beyler, Hacı Bektaş, Ahmed Yesevî, Kaşgarlı Mahmud, Hacı Bayram, Atatürk (ki kendisi Türk olmanın, Türk isminin oldukça aşağılandığı bir dönemde bu soyadını gururla almış ve taşımıştır. Millî mücadele ve harcadığı insanüstü gayreti söylemeye gerek duymuyorum.) Fatih Sultan Mehmed, Cumhuriyet sonrası yetişen değerlerimiz, bilim, ilim insanlarımız vs. vs. bu liste uzar gider sonsuza. Tarihimize, kültürümüze, dilimize sahip çıktığımız sürece Ramazan davulcusunun tarihe yollanması devede kulak değil egzamalı bir derinin tedavisi olur ancak. Ramazan'da önemli olan Ramazan davulcusu değil, neden oruç tuttuğumuzun farkında olmamız ve kendimize güzelce sabretmeyi öğretmemiz. Karnı aç, kanı nikotinsiz kaldı diye sağa sola çatmak, bağırmak, iftara yetişmek için var gücüyle kornaya basıp insanları rahatsız etmek değildir. On dakika sonra oruç açtığında insan açlıktan ölmez ama çaldığın kornayla kul hakkına girersin vs. vs. Son olarak biz kadim, köklü bir milletiz bakmayın modern dünyada sonradan görme medenîler tarafından aşağılandığımıza. Bizim müzmin hastalığımız kendimizin farkında olmamamız. Bu konuyla ilgili artık yazmayacağım, hem burası yeri değil hem de bu konu burada tartışmaya açılıp üç-beş cümleye sığdırılacak basit, gündelik bir konu değil. |
04-07-2015, 17:50 | #180 |
Ağaç Dostu
|
Çiçeklerimize geri dönelim, balkonumun bir kısmından genel bir görüntü. Köye gideceğimiz gün yaklaştıkça çiçeklerimin hasreti de şimdiden beni sarmaya başladı. Yokluğumda ne olacak bunların hâli, komşum ihtiyaçlarını anlayabilecek mi düşüncesi beni çok yıpratıyor. Sardunyalarda yeniden yapılanmaya gideceğim Uzun, derin kare saksılara alıp balkon demirlerine asacağım hepsini. Böylece hem yerden tasarruf edebileceğim hem de boşalan saksılara diğer bitkileri geçireceğim. Üç renkli hanımelim kokusu çok güzel ve yoğun. |
Etiketler |
kokulu bitkiler, sardunya, sardunya bakımı, siklamen, soğanlı bitkiler |
|
|