06-07-2011, 13:00 | #421 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Durumunuzu yansıtmaya devam ediyorsunuz. Sizin işinize gelecek şekilde yanıt verecek değilim herhalde. Bu arada "durumunuz" tam olarak nedir, anlaşılmıyor. Siz bu gibi ürünleri alıyor musunuz, satıyor musunuz, hangisi? Alıyor olsaydınız, artık yüz keredir tekrar ettiğim, bana göre de düğüm noktası olan gramlar hakkındaki yalan beyan konusunda bir şey söylerdiniz. Fakat, almadığınızı söylemiştiniz galiba. Merak etmeyin AT-80 konusunda uyarıya gerek yok. Spekleri de belli, ki az sapmayla gayet uygun, raporu da belli, tartınca da da düzgün çıkıyor, fiyatının da ne olduğu belli. Aynı uyaryı düzgün çıkmayanlara da yapıyor musunuz? |
06-07-2011, 17:00 | #422 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-03-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 270
|
Tüm Okuyuculara, Sn.MeyveliTepe tüm söylediklerinize % 100 katılıyorum (Siz ve birkaç arkadaşımız 3 madde halinde yazdi tekrar etmeye gerekyok ) ve sizi gönülden desteklediğimi yazmak istedim. Bu başlığı benim gibi ilgiyle izleyen ve yararlı bulan ama çok fazla yazı yazmayan tüm okuyuculara sormak istiyorum . Sizler ne düşünüyorsunuz ? |
06-07-2011, 18:48 | #423 |
Ağaç Dostu
|
Benim durumum ortada. Ben sizin yürüttüğünüz karalama kampanyasına engel olmaya çalışan bir forum üyesiyim. Bundan başka da kimseyle bir organik bağım yoktur. Ne kaolin alırım, ne de satarım. Benim söylemek istediğim şu, siz insanları yalan beyanla suçlarken, bu karalama kampanyasından galip çıkabilmek için her yol mübah mantığı ile henüz piyasaya yeni çıkan bir üründen kendi literatürünü sorarken ve olması gerekliliğini savunurken, bizzat sizin önerdiğiniz ürünün başka bir ticari markanın broşür ve literatürünü kullandığını söylediğim için bana kızıyorsunuz. Bir önceki mesajda da söyledim. Literatürü olmayan firmanın OMRI belgesinin olmasıda beni düşündürüyor diyorum, onada kızıyorsunuz. Olsaydı her halde web sitesinde yayınlardı diye düşünüyorum. Sabry beyin benden çekinmesine gerek yoktur. Çünki ben Kaolinin spektleri ile ilgilenmiyorum. Çünki bugün iyi dediğiniz ürüne yarın kerameti kendinden menkul bir test uydurup o ürünede tukaka diyebilirsiniz. Bu yüzden sizden çekinmesini önerdim. |
06-07-2011, 20:48 | #424 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-08-2010
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 388
|
Alıntı:
bu deneyleri ben yapsam bu sözleri ben sarfetsem hiçbir önemi yoktur ama sayın meyvelitepe söylediği zaman çok çok kötü reklam olur. Çok yanlış buluyorum. Bu güne kadar sn meyvelitepe şu ürünü kullandım çok memnunum dese gözüm kapalı o ürünü alırdım eminim birçok kişide benim gibi düşünüyordur. Sayın meyvelitepenin bloğunun tamamını birkaç kere okumuşumdur çok değerli paylaşımları olmuştur teşekkür ederim. evet bende ubyi nin sessiz kalmasını yadırgıyorum şimdiye kadar okuduklarımdan hatırladığım kadarıyla kaolini üretmesi için sayın Ensar ı teşvik etmemişlermiydi . Ubyi ve meyvelitepe kaolin örneklerini beğenmemişlermiydi. Ne oldu, birden bire ne oldu da bu günlere geldik. Destek olmak varken köstek olmaya ne gerek var. |
|
06-07-2011, 21:13 | #425 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Sn.Ajanse1978, teşekkür ederim. Başlığı ve konunun tekniğini takip edenler her şeyin farkında zaten. Sn.Suna, size de teşekkür ederim. Söyleminizin arkasında temel bir soru var. Aslında sıralı ve objektif olarak takip ederseniz o sorunun yanıtını bulursunuz. Bu konudaki hassasiyetimizi ise bu yazımızda yazmıştık, devamındaki gelişmeler ise bu yazıya gelen tepkilerden bu güne geldi. Neden hassasiyet gösterdiğimize gelince sebebini siz de yazmışsınız. Yoksa bize ne, öyle değil mi? Hoş, linkini verdiğim yazımıza tepki olarak yazılan, bizi elimize tutuşturulan broşürleri bellemiş birileri olarak niteleyip, üstüne üstlük bu işin literatüründe manipülasyon yapılarak belirli bir grup bilim adamının hiç söylemediği bir şey söylenmiş gibi yazılmamış olsaydı, yine bize ne, kim ne yaparsa yapsın olurdu. Nasılsa ortalıkta böyle 8-10 tane ürün var. |
06-07-2011, 21:40 | #426 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Sn Doğasever işte sorduğum ve merak ettiğim konu bu idi. |
06-07-2011, 22:20 | #427 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sn. meyvelitepe bu gücünün farkında ve o gücünü kullanmaya çalışıyor zaten. Ama insanlar kendilerine olan bu inancı narsizme dönüştürürler ve kendilerine inananları yanlış yönlendirmeye başlarsa, ellerindeki bu güç kendilerine zarar vermeye başlar. Dünyayı kendi eksenlerinde dönüyor zannetmeye başlarlar ama hiç ummadıkları hatalar içine düşerler. Bir markayı öne çıkarıp diğer bir markayı kötülemek kimin haddine. İnsana sorarlar bu gücü kendinde nasıl buluyorsun diye. Benim gibi delinin biride çıkar "-Kral çıplak" diye bağırıverir. Forumda gözü kapalı kendisine inanan insanlarda her halde yeniden bir durup düşünürler. UBYI nin sessiz kalmasını bende bu yüzden yadırgamıştım ama krala en küçük bir eleştri yapan hemen çete suçlaması ile yaftalanıyor. Belkide millet bu yüzden yazmaya çekiniyordur. |
|
06-07-2011, 22:58 | #428 |
Ağaç Dostu
|
Geçmişte bir ürünün yanında olmakla başka ürünlerin hakkında çok bir şey söyleyememiş hatta yeterince sorgulayamamış ve hakkaniyeti tarafsız birisi olarak istediği gibi dile getirememiş birisi olarak şunu söyleyeyim ki bu başlıkta gerçekleşen olaylardan son derece üzüntü duyuyorum zira benim yaşadığım benzer olayların bu başlıkta da yaşandığına şahit oluyorum ya da olduğumu düşünüyorum. Sonucun aynı olacağınıda biliyorum aslında. Herkes kendi ürününün peşinde olmalı işine gücüne bakmalı ve işin doğrusu bu şekilde olmalı. Ürün kendini ispatlayabiliyor mu mesele budur. Bir ürün uğruna ürünlere izin veren makamların işini yapmaya kalkışmak ya da kontrol mekanizmalarının işini yapmaya kalkışmak tüm rakiplere karşı sizi hedef yaptığı kadar ne denli zorlu bir mücadeleyi göze almış olmak bir, ürünü olan kişinin o ürünün bir şekilde karalandığını görerek o zorlu mücadelenin karşı tarafı olmak ve bunlardan ciddi düzeyde etkilenmek o ürünü pazarlamaktan çok çok daha zor ve anlamsız iki. Hele hele karşılıklı taraflarının iyi niyetli olduğunu bildiğinizde bu daha anlamsız bir hal alıyor, resmen bu anlamsızlığı sorgulayıp duruyorsunuz, bu tıpkı kısır döngü gibi ve her yeni çıkan üründe bu döngüye insanların kapıldığına şahit oluyorum bu anlamda başka ürün isimleride verebilirim işin aslı bu Türk tarzı gibi bir şey ya da Türkün ürünle imtihanıda diyebiliriz. Bir ürünün peşinden koşmanın değeri o ürünü ispatlamakla ölçülür ürünü ispatı bilimsellik dışında üreticinin ürününün üzerinde görülür ancak zira kimsenin umrunda değil bilimsel sonuçlar o sadece otokontroldür belgelendirmedir belgesi olmayan şeyin uygulaması da yoktur bilimselliğide yoktur zaten. Başka ürünler varsa ispat mekanizması ürünlerin etkinliğinin karşılıklı ortaya konulmasıyla ölçülür, bunun dışındaki ölçüleri yönetmelikler, kontrol makamları ve izin veren makamlar belirler. Bu başlıktaki mesajları aslında okumuyorum ama saolsun Hamdi bey (Acun beyin hamdi beyi değil agaclar.netin Hamdi beyi )neredeyse günlük haberini taşıyor, tabi farklı kanallardan da başlıktan haberim oluyor. Bu forum nedense hayatımın hep bir yerinde dışarda olsamda bir şekilde geri çekiyor beni. Dolayısyla dönüp tıpış tıpış okuyorum. Elime benzer amaçlı ve daha fazla özellik olduğu söylenen zeolit tozu geçti hatta forumdaki bu tartışmaya uğramadan işine gücüne bakan buradaki tartışmayı kafaya o kadarada fazla kafaya takmayan bir arkadaşımdan bizaat kendim istedim, ayrıntıları çok anlatacak değilim ama buradaki tartışmalardan sürekli kafamda sorgulayarak anladım ve kanaat getirdim ki piyasadaki bir çok ürün var olmak için ya alternatif ürün geliştiriyor ya da arge ürünü niteliğinde değişik etkili karışımlar piyasaya sürüyor ve ürün değişimlerindeki farklılıklar buradan geliyor yoksa sizlerde sepiolit-bentonit-kalolin-zeolit karıştırın kullanın o kadarda çok mahsuru yok. Diyelimki piyasaya sürülen ürünün sahteliği var o zaman yapılacak iş bakanlığa ufak bir dilekçe vermektir ve doğru mekanizmada budur. |
06-07-2011, 23:01 | #429 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Burada kişilerin değil, ürünün tartışmasını izliyoruz. Böyle bir tartışma var diye kimsenin Sn. Acemi Çaylak'ın değerli çalışmalarını izlemekten vazgeçeceğini sanmıyorum. |
|
06-07-2011, 23:26 | #430 | ||
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Alıntı:
Peki, sizin karalama diye nitelendirdiğiniz şey nedir? 6 adet ürüne ait elde edilebilir, bildirilmiş ya da bildirilmemiş bilgilerden bir tablo yapmam, öyle değil mi? Üstelik de, o tabloda, tabloların yayınlanış tarihi itibarıyla yanlış bilgi varsa memnuniyetle düzeltebileceğimi yazmışken. Peki, o tabloda yanlış olan ne vardı? Renk gri olarak yazılmıştı. Bakın bunu "kirli beyaz gri tonda" şeklinde düzelttim. Çünkü grinin binlerce tonu var. Rengi tam beyaz olmayanları da benzer şekilde düzelttim. Formülasyon konusunda, ürünler hakkında bilinen ve bilinmeyen (varsa analiz, yoksa söylenmiş ya da söylenmemiş) bilgiye göre tabloya koydum. Ürünlerin bana ulaşan, sorduğumda cevap verilen ya da verilmeyen bilgilerine göre, rafinasyon, kalsinasyon ve parçacık dağılımından oluşuyordu. Şu ana kadar bu bölüme yazılı olanları değiştirecek bir bilgi gelmedi. En önemlisini sona bıraktım. Ürünlerin bildirilen serbest yoğunluklarını yazdım. karalandığını düşündüğünüz ürün için 315 gr ilan edilmişti. Doğru mu? Yapabileceğim en basit test ise elime ulaşan 6 örneği tartmak idi. Tarttım ve 315 gr diye ilan edilmiş ürün 580gr geldi. Bu da doğru mu? Aslında bu noktada kalmak da yeterliydi. (bunu tekrar tekrar yazmaktan bıktım artık) Ürünün serbest yoğunluğundaki ilan edilen ve ölçülen arasındaki iki misline yakın fark, bu grup ürünleri hiç bilmeyen, dokunmamış, kullanmamış, ne anlama geldiğini bilmeyenler için küçük ve önemsiz bir ayrıntı olabilir. Fakat işin aslı öyle değil. Çok somut bir durum. Dikkat ederseniz, vurguladığım en temel şey budur. Bunun önemini ve işlevini daha önce bir çok kere yazdım. Size hitaben de daha önce yazdım. Bir ürün hakkında bu kadar önemli bir noktada müşterilere doğrunun söylenmemiş olması, insanların ticari kaygılarla yanıltılmış olması anlamına gelir. "karalama" diye bir şey varsa tam olarak budur. Bahsettiğiniz gibi bir forum üyesiyseniz yapmanız gereken, bu ürünün tam da ilan edildiği gibi bir litresinin 315gr olduğunu ispat ederek beni yalancı çıkarmanızdı. Düğüm noktası budur. Bunu size kaç kere yazdığım halde bunu düzeltmek için hiç bir şey yapmadınız. Bu bir karalama ise lütfen öyle olduğunu gösteriniz. Belki bilmeyenler anlam veremiyorlardır. Bu nokta, ürünün kullanım dozu, kalitesi, parçacık dağılımı, saflığı, fiyatının anlamına kadar bir çok şeyi belirliyor. 580gr olarak ilan edilmiş olsaydı ne olurdu? Ürün ile ilan edilen değer ile uyumlu olurdu. Belki tabloda yine kırmızı alanlar olurdu, ürünün efsafının uygunluğu dışında da başka söylenecek bir şey olmazdı. Doğru mu? Ya da, daha iyisi, ürünü tarttığımda 315gr çıksaydı ne olurdu? Size söyleyeyim, hemen o üründen yarım ton sipariş ederdim. Çünkü öyle bir kaolinde benim deneyimime göre tablodaki bütün alanlar yeşil çıkardı. Peki bunun yerine siz ne yaptınız? Yukarıda bahsettiğim şeylerin yanından bile geçmediniz. Oysa gayet somut şeyler. Ortada bir karalama varsa çok basit bir şekilde öyle olduğunu gösterebilirdiniz. Onun yerine kişisel saldırıya geçip, size göre kişiliğimin detaylarında dolandınız, çamur attınız, ne narsistliğim kaldı ne de insanları yanlış yönlendirdiğim. Oysa arkadaş değiliz, tanışmamışız, konuşmamışız, böylece sizce yıpratarak bahsettiğiniz karalamaya engel olmaya çalıştınız. Bunu yaparken de önceden ayarlanan bir grup kişi ile birlikte yaptınız ve devam ediyorsunuz. Bravo! İnsanların kişilikleriyle uğraşmayı seviyesizlik sayarım. Bu yüzden ne sizin ne de başkasının kişiliğine dokunmamak için azami özen gösteririm, ama dokunursam da feci olur. Öte yandan almadığınızı, satmadığınızı, organik bağınız olmadığını söylüyorsuz, ki öyle olmadığını biliyoruz. En azından objektif olmanızı engelleyecek bağlarınız var. Bakın geçen sene ne yazmışım. #51, #81. Şimdi sizce farklı bir şey mi söylüyorum? Sanıyorum bu hengame içinde çok rahatsızlık veren bir şey daha var. Galiba da esas rahatsızlığı da o veriyor. Ortaya birden bire bir ürün daha çıktı. Bir rakip. Hem de aslında sadece en iyiler diye saydığımız ürünlere rakip, diğerlerine değil. Üstelik de bu güne kadar; Alıntı:
Bu ürün karşılaştırma tablosunda açık yeşille gösterilen bir minör sapma dışında bu güne kadar söylenen her şeye uygun. Fiyatı ise fecaat(!) Şimdi bu yeni ürünü satanlar, yukarıdaki alıntının aynını söylemeyi hakkediyorlar mı, etmiyorlar mı? Benim hedefte olma sebebim ise, aniden çantadan böyle bir şey çıkarmam oldu galiba Çünkü, her şeyi yıktı geçti. Oysa benim çantadan böyle bir şey çıkarmama hiç gerek kalmadan, en azından bu efsaftaki ürün (tercihan daha da iyisi), en azından bu yeni ürünün fiyatıyla gelmeliydi. Söylenmişti ve zor değildi. Üstelik de çiftçiye doğru ürünleri gerçekten uygun fiyatlarla sağlamak konusunda da yalan söylemiyorsak. Ben bunu beklerdim. Ya siz? Not: Engelleme çabalarınızda sözünü ettiğiniz web sitesi vb. şeyleri oradaki iletişim bilgilerine ulaşarak, ilgililerine sorabilirsiniz. Sürekli tekrarlayarak sanki o ürünlerle bir bağım varmış intibaasını yaratma gayretiniz gereksiz. Madem ki, bizim önerdiğimiz ürünler bir çok kişi tarafından uygun kabul ediliyor, biz de bu sorumluluğumuz çerçevesinde şimdilik üç ürün öneriyoruz. Kullanıcı arkadaşlar hangisi uygun ise onu alıp kullanırlar. Kimse kusura bakmasın, bizce uygun olmayan ürünü önerme sorumluluğunu almayız. Önermediğimiz ürüne karalanıyor demek de diyenlere aittir. |
||
06-07-2011, 23:43 | #431 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Sn.Soilless, kaolin bazlı ve parçacık film teknolojisine oturan yeni bir ürün geliyorsa lütfen doğru düzgün rafine ve kalsine olsun, parçacık dağılımı da %90 <2 mikron olsun. Öyle olursa beyazlık, optik özellikler filan da kendiliğinden olur. Hoş gelir, sefalar getirir Not: Yanında başka mineral filan da istemez, mümkünse sade olsun |
07-07-2011, 00:46 | #432 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
söz konusu olan kaolin ve zeytin ise; kaolinin ''zeytinde fazla hızlanan bir sürecin olumsuz etkileri '' sürgüne yansıyorsa bu istenen bir durumdur. Zeytin sürgün verdiği yerde meyve verir. Sürgün yoksa meyve yoktur. Üretici zeytin her yıl sürgün versin ve meyve tutsun diye bor ve benzeri ürünler_ yaprak gübreleri_ kullanır. Kaolin, metabolizmayı hızlandırıp metrelerce zeytine sürgün verdirmez. Keşke verdirse meyvesine toplasak, sonra budasak. Hatta var yılı_ yok yılını azaltan ürün budaması yapsak. Ben kaoline sadece bor karıştırıp sürgün vermesini istiyorum. Zira sürgün versin ve meyveye yatsın diye mebor _5 ' kullanıyorum. Hem bir ağacın başına iki kere gitmekten kurtulurum. Saygılar |
|
07-07-2011, 01:39 | #433 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Bir hafta gibi oldu atılalı. 400 lt. lik taralla motorun üzerinden atıldı. Atanlardan biri ben bir de Ayhan kaptandı. Kullanılan kaolin ise, Sungurt ... Sevgili Meyveli tepe ile aynı yıl kaolin uygulamasına başladık. Bu da geçen yıl Ayhan Kaptanın zeytinlerinde uyguladığımız kaolin. Kullanılan ürün Sunguart... Uzaktan bakınca Temmuzda Zeytinlere kar yağmış gibi... Bu da benim armutlarda geçen yıl Ensar beyin deneme için gönderdiği kaolin uygulaması.... Bu üç resim de 3 yıllık tecrübe ve üç kişi tarafından kullanıldı. Şimdi bu üç resmi aklınızda tutun... Bir resim daha ekleyecektim, yapamadım.... ( diğer resmi bu sayfaya ekleyecek yeteneğim yok, ayrı yazacağım.) |
|
07-07-2011, 01:48 | #434 | ||||
Ağaç Dostu
|
Tüm iyi niyetimle yazdığım mesajlara rahmen nedense taraf olarak lanse edildim, Alıntı:
Uzaya yakın yaşamaya çalışın, haaa mustafa topaloğlunu görürseniz benden de selam söyleyin. "İyi ezberlemişsiniz. Yazılı verdiler galiba. " Vallahi bravo, nasılda bildin, senden korkulur müneccimlik tarafınızı bilmiyordum. "Kusura bakmayın, iyiye iyi, kötüye kötü derim." Bak bu cümlenizi sevdim, bende öyle düşünüyorum. Şu savunduğunuz ürünü çakma belgelerle savunmassanız bu cümlenize katılacağım, Sevgili sarıcan sormuştu, sizde sizin istediğiniz gibi cevap veremen demiştiniz ya, aynı şeyi bir başkasından da istemeyin o halde. "Süper tahminlerde bulunmuşsunuz ne diyeyim" Yok yaaa nerede ben size yetişemem, siz yakında müneccimlik dersleride vermeye başlarsınız. " Tek bilmediğiniz şey "sorumluluk"." Bak bunu da iyi bilmişsiniz çünkü bir tek sizde var, her şeyden sorumlu olduğunuz içinmi acaba uzaya yakın yaşamaya çalışıyorsunuz. "Sn.Epsody, Ben de bekliyordum, geç oldu, nerede kaldınız diye, klübe hoş geldiniz. " Sevgili meyvelipe gibi düşünmek onun yanın da yer almalısın öyle düşünmüyorsan hemen bir külübe sorgusuz olarak kaydını bile yaptırırlar, hatta ergenegoncu diye hemen iceriye alırlar. Haman haaa dikkat. Alıntı:
Yakındır sayın soilless'te üyelik kartı hazırlanıyor. Alıntı:
Siz şimdi onu köylülere hediye de edersiniz. Bu cümlenizi de sevdim. Peki belgesiz olarak bir ürünü kötü reklam etmeyi ne sayarsınız sevgili meyvelitepe. Alıntı:
Hangi ürün olursa olsun, Doğru söylediğinize ben nasıl inanayım, beyaza gri dedikten sonra. Bunun doğru olduğunu kanıtlıyan elinizde belge varmı? Gösterde inanalım. Sana da teşekkür edelim. Bu kadar uzatmanın alemi ne yaaa. Sizin testiniz allahın terazisimiiii Hani siz gönderin belgenizi deme hakkını görüyorsunuz ya, bende sizden iyi ya da kötü reklam ettiğiniz testlerin resmi belgesini istiyorummmm. Gönderin belgenizi inanalım. |
||||
07-07-2011, 02:20 | #435 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
kaolinin yaprakta ideal kaplaması bu ise; biz _siz de dahil_ yanlış yapıyoruz demektir. Bu şekli ile Temmuzda zeytine kar yağması mümkün değildir. Böyle bir kaplamayı tutturmak da mümkün değildir. Ki üretici bunu sırt tulumbası, motorlu sırt tulumbası _ benim yaptığım gibi_ ve taral ile atacak. Ve ideal kaplamayı hiçbir zaman başaramayacak. Sisleme dahi olsa milyonlarca parçacık bir 'an' kadar zamanda gecikme ile yaprağı ve meyveyi tamamen kaplıyor. Bu yukarıdaki resimde kaplama uygulama sırasında taa 10 metre ileride başka bir yaprakta serpme şeklinde görülüyor. Yani hedef dışında... Şimdi bir kaolin satıcısı bu resmi gösterir de, 'böyle kaplama yapacaksın' derse hiçbir üretici _ben de dahil_ kaolin alıp kullanmaz. Bir üründe kullanım kolaylığı aranır. Böyle zorluklardan dolayı bir çok faydalı ürün tarihin çöplüğüne gitti. Bunun en güzel örneği, bordo bulamacı ve gülleci bulamacıdır. Yapımdaki ve kullanımdaki zorluk, zehirleri ilaçların kullanım kolaylığı üreticiyi bu yöne çekti. Buna göre ve bana göre eğer kaolin_ yukarıdaki resim gibi_ bu kaplama şekli ile kullanılacaksa ve bizim uyguladığımız yöntem hatalı ve sağlıklı değil ise; kaolini çıktığı gibi, tarihin çöplüğünde bilin. ... Bana en çok yardımcı olan sizsiniz. Size saygım ve sevgim sonsuzdur. Kaolinle ilgili üzerinde hiç bir şey yazmayan çuvallardan geçilmiyor bu günlerde... Üretici bana da bu çuvallardan getirip gösteriyor. Tarımda kullanılan kaolinin nasıl olması gerektiğini _deneyle_ gösterdikten sonra sizin araştırmaya dayanan yazılarınızı referans gösteriyor ve yönlendiriyorum. Bu yönü ile emeğinize saygı duyuyor sizi kutluyorum. Saygılar |
|
07-07-2011, 07:31 | #436 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
oooo Halil bey hoş geldiniz. Artık dikkat çekiyor, ne zaman forumda bir tartişma çıksa hemen internete bağlanamaz köyünüze kaçıp, final bölümüne doğru ortaya çıkıyorsunuz. Şaka bir yana dün kendisi ve diğer arkadaşlarla beraberdik. Özlemişim kendilerini. Aramızdaki sohbetin temelini elbetteki son günlerdeki kaolin hakkındaki hararetli tartışmalar oluşturdu. Yaptıkları uygulamaları gördüm. Herkesin ellerine sağlık. Son derece teknik olan böylesi bir konuda tartışma bilimsel olmaktan çok taraf olup, renk bildirme, bazıları içinse ''sen beni falanca bölümde sıkıştırmıştın işte bak seni burada yakaladım'' a doğru gitmeye başladığından, biraz soğutulup, zamana bırakılmasını teklif ediyorum. |
07-07-2011, 07:49 | #437 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-12-2010
Şehir: İstanbul, Çanakkale, İzmir
Mesajlar: 646
|
Can-ı gönülden destekliyorum |
07-07-2011, 08:26 | #438 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Küçümsemeyin, "allahın terazisi" doğru tartar, yanlış ile doğruyu da tam olarak ayırır. Daha da güzeli, herkesde vardır bir terazi. Müneccimlik konusunda da ilerlemişim galiba gerçekten. Size yazdığım önceki mesajımda, tüm bu tartışmanın odak noktasını yazmış ve "Satılan bir malın ilan edildiğinden başka olması, ya da bir ürün için yanlış bilgi verilmek suretiyle alıcıların yanıltılmasının adı sizce nedir? Bırakalım hukuku, vicdani olarak nedir? Bu mesaja yanıt verirseniz şayet, son üç paragraftan hiç bahsetmiyeceğiniz düşüncesindeyim." demiştim. Öyle de oldu Onun yerine siz de başka bir seviyeden medet umuyorsunuz. Ne diyeyim. |
07-07-2011, 08:59 | #439 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Halil bey, İyi bir kaplama konusunda yazdıklarımın buradaki gereksiz tartışmalarla bir ilgisi yok, yanlış anlaşılmasın. Hangi ürünü kullanırsanız kullanın, bir parçacık film uygulamasının hemen akabinde malzeme kuruyunca yapraklarda gördüğünüz, kullandığınız alet edavat, elinizin ayarı vb. ye göre irili ufaklı beyaz lekeler. Mısır nişastası bile aynı şekilde görünüyor. Siz de uzun bir süredir bu gibi malzemeleri kullandığınıza göre farketmişsinizdir. Uygulamadan 3-4 gün sonra, 10 gün sonra ne oluyor, uygulamanız ne duruma geliyor? Bu kadar bir zaman geçince görmeniz gereken, belli belirsiz ama homojen bir kaplama olmalı. Bu kaplamanın elde edilmesinin de çok aykırı değilse (iri parçacıklalar, az sayıda parçacık vb.) kullanılan malzeme ile doğrudan ilgisi yok. Uygulamadan 10 gün sonra yapraklara yakından baktığınızda hala belirgin ve kalın beyaz noktalar görüyorsanız, bunların arası kaplamasız nisbeten geniş boşluklar şeklinde kalmış ise, ağaçlar hala beyaz görünmesine rağmen iyi bir kaplamanız olmamış anlamına gelir. Bir ağaca ilk kez uygulama yapılıp 10 gün sonra yapraklara bakıldğında kalın ve birikintili malzeme incelerek düzgün kaplama haline gelmiş olsa bile muhtemelen aralarda pek çok boşluk da görülecektir. Bu sebeple, 10-15 gün ara ile peş peşe üç uygulama yapılıp bu boşlukların yok edilmesi, kalın birikintiler yok olduktan sonra da geriye homojen bir kaplamanın kalması istenir. Bu filmin iyi ya da kötü, az ya da çok, iş yapması ise malzemenin detay özellikleriyle ilgili. Sonradan, kısmen mevsim sonunda, yapılan benzer araştırmalarda da iki-üç yıllık dönemlerde olumlu ve olumsuz etkilerin ayırd edildiği bildiriliyor. Ağaçların metabolizmalarının fazla hızlanması ise benim kişisel bir endişem. Metrelerce sürgün verenler naşiler. Zeytinler tepelerden 40 santim kadar fırça gibi sürgün verdi. Çoğu ilk budamada çıkarılacak. Dengedeki bir ekosisteme müdahalenin uygun ölçüsü nedir diye düşünüyorum. |
07-07-2011, 09:28 | #440 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Hiçbir üretici de buna bakmaz. İlacını atar gider başka tarlasına çiftini sürer, çapasını yapar. Üretici; 1.İlaç iyi yapışmışmı, 2. güneşten koruyormu, 3. bitkiye/ağaca sürgün veriyor mu yoksa durrurmuşmu, 4. Sineğe _ zararlıya_ etkilimi, bunlara bakar. Bunlardan bir ya da ikisi yoksa arkasına bile bakmaz. |
|
07-07-2011, 09:51 | #441 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Teşekkürler dostum. Böyle durumlarda, Akdeniz insanının sıcak kanlılığına muhalefetim vardır. Biliyorsun köyde bir şeyler üretiyorum. Özellikle doğal yani hiç bir kimyasal gübre kullanmadan ve kalıntı bırakan zehir kullanmadan yapıyorum bunu. Köy kahvesinden beni izliyorlar. Olmaz yapamaz diyenler oldu. Şu anda fasulyelerim çıktı.Üçüncü defadır ortalama 20 kg. kadar çıkarıyorum. Örnek olsun diye yaptım. Ve ilk defa fasulye yetiştiriyorum İnan dostum insanlar gerçek fasulye tadını o kadar özlemişler ki, _ kimyasal gübre ve zehirli ilaç fasulyeyi lastik gibi yapar_ sipariş aldıktan sonra kendime bile kalmıyor. Sizlere birer kg. bile getiremedim. Şimdi de yukarı köyde kalan perma kültürcüler ısrarla 3. 5 gün önceden sipariş veriyor. Keşke daha çok dikseydim diye hayıflanıyorum. Köyden bir abinin dediği gibi; bu insanın _ ki benim köyün hanımları zor beğenir_ zehirli olana ve doğal olmayana karşı bir tepkidir. |
07-07-2011, 10:11 | #442 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Kaolin bir marka _ ondan elde edilenler birer ürün_ bu tartışmada zarar görmemeli. Kaolinin Tarım üzerinde oynadığı rolü belirlemeye kalkışmışken, bütün yazılanlardan sonra gereksiz ayrıntılarla uğraşmak olarak algılanacaktır. Kaolin uygulamaları daha bir çözüme ulaşmış değil_ ki üreticinin zehir atar gibi davranışı_ temel sorunlar varken ve daha işin başındayken; tam mükemmellik gerçekleştirilemez, 'o' na bir türlü erişilememesini kılar. Bizim yapmamız gereken en mükemmel olana göre yönlendirmektir ve elde ettiğimiz gelişmeyi ölçmemizi sağlamaktır. |
|
07-07-2011, 10:16 | #443 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-07-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 5
|
"Tüm iyi niyetimle yazdığım mesajlara rahmen nedense taraf olarak lanse edildim" ))))Bayıldım buna))) göz var izan var, el insaf. Benim bu bardak deneyinden ve yazılanlardan anladığım: Pazara gittim 1 kilo taze ceviz aldım, 50 tane aynı irilikte ceviz vardı, çok beğendim. Komşum da beğendi, nereden aldın diye sordu. Falancadan dedim, ertesi hafta yine aynı pazarcıya gidip birlikte aldık. Bir dahaki hafta bir de baktım ki eskiden tanıdığım biri de aynı cevizden satıyor. Tanıdıktan alayım bari dedim, 1 kilo aldım geldim. Eve gelince gördüm ki torbada 25 ceviz var, şüphelendim tarttım. Yine de 1 kg geldi. Hemen eski cevizciden 1 kilo ceviz alıp karşılaştırdım: Cevizler aynı boyda, ikisi de 1 kg. ama bir torbada 50 ceviz, diğerinde 25 ceviz var. Akıl erdiremedim, ama kazıklanmasın diye komşumu uyardım. Komşumu uyardığım için de ikinci pazarcı ve durumu anlamayan ya da anlamak istemeyenler bozuldu, beni suçladı. Her zamanki gibi bir haksızlığı dile getirdiğim için desteklenmek yerine suçlandım. "Kral çıplak" diye bağıran bendim, ama birileri beni kral sandı Gerisi alıcıların isteğine kalmış, isteyen istediğini alsın, ne isterse yapsın. Şimdi artık sadede gelelim de kaolin ile ilgili bitkiler üzerindeki gözlemler paylaşılsın, hakaret etmeye devam etmek isteyenler için ise "ayrı bir başlık" açılmasını rica ediyorum. |
07-07-2011, 10:30 | #444 |
Ağaç Dostu
|
Kaolin ve kaolin üzerine tartışmalar şeklinde iki ayrı konu başlığı açılması yerinde olacak. Ben karşılıklı atışmaların, laf yetiştirmelerin özellikle bu forumda olmaması gerektiğine inanıyorum. Hatta 2 ayrı konu başlığı açılması yerine bu konu başlığındaki işin tekniğinden uzak, "kişisel üstünlük içgüdüsüyle" yazılmış tüm yazıların-sataşmaların çıkarılmasından yanayım. |
07-07-2011, 10:35 | #445 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
başımızın üstünde yeriniz var. Hoş geldiniz. İsterseniz sizden başlayalım; biraz derin düşünmek ne kadar zor değil mi? Zira derin düşünmekte elinizin boş dönme ihtimali her zaman vardır. Ve derin düşünmek de sorunlu bir eylemdir. |
|
07-07-2011, 10:59 | #446 | ||
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Görünen kar mı yoksa görünmeyen kar mı? Alıntı:
Alıntı:
Halil Bey ve Sn Meyvelitepe mesajlarınız için teşekkürler. "Yaz ortasında kar yağdı" dediğinizde, karın yağıp yağmadığını belirleyen şey, kaolin süspansiyonunun (çözeltisinin) içindeki kaolin partiküllerinin boyutu ve yaprak üzerine düşen sıvı damlacığının boyutu ve düştükten sonraki davranışıdır. (Ben yıllarca metal yüzeylere sıvı çözelti uygulayıp Gümüş nitrat filmi ile kaplayarak metal yüzeyinden hidrojen çıkışını fotoğrafladım.) Her şeyden önce damlacığın çapı önemlidir. Bunu uygulama yapılan nozülün deliğinin çapı belirler. Yaprak yüzeyine düşen bir damlacık parçalanır ve küçük damlacıklara ayrışır. Bu küçük damlacıkların içindeki kaolin parçacıklarının bir kısmı yaprak yüzeyine yapışır. (Yaprağa yapışma kuvveti, damlacıkların birbirlerine yapışma kuvvetine karşı galip gelir. Bunun gerçekleşmesi için damlacık boyutunun ve partikül boyutunun mümkün olduğunca küçük olması gerekir!). Bir kısım damlacık ise (kritik bir çapın üzerinde büyük damlacıklar ve iri partikül içerenler), birbirlerine çekim kuvveti (her damlacık yüzeyindeki yüzey gerilim kuvvetinden ötürü birbirine yapışmaya eğilimlidir!), yaprak yüzeyine yapışma kuvvetinden daha büyük olduğu için yaprak yüzeyinde büyük damlacıklar oluştururlar ve böylece kururlar. Aslında Yaz ortasında kar yağdıran şey işte bu büyük damlacıkların kurumuş hallerinden başka birşey değildir. Bu damlacıklar kuruduklarında, öbek halinde veya iri yığılmış halde (yaprağa yapışmış değil! ya da daha zayıf kuvvetlerle yapışmış diyelim) beyaz partüiküller bırakırlar. Çekilen fotoğraflarda görülen de bunlardır. Çünkü 2 mikron kalınlığında bir tabaka zaten gözle görülmez. Aslında yaz ortası yağan kar bence asıl iş gören partiküller değildir. Asıl iş görenler gözle görülmeyen kar taneleridir. Yukardaki benim görüşümdür ve tartışmaya açıktır. Ek not 1: Yukardaki fikirden küçük çaplı nozül ile çalışmanın gereği anlaşılıyor ancak pratikte maalesef tıkanmayacak minimum çapta bir nozül ile çalışmak gerekiyor. Bu yüzden de, ister istemez görünen karla görünmeyen kar birlikte yağıyor! (Keşke hepsi gözle görünmeyen kar taneleri olsa ama pratikte bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil!) Ek not 2: Yine yukardaki fikirden 2 mikron çapındaki partiküllerin oranının yüksek olduğu bir malzemeyle çalışmanın da ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Düzenleyen Dogasever : 07-07-2011 saat 11:34 Neden: ekleme |
||
07-07-2011, 11:35 | #447 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Bu ek 'not' unuz çok önemli. Şu anda elimizin altında bulanan tabancaların çapı buna uygun değil ve bir an önce değiştirilmeli; daha ince ve daha yüksek basınçla olmalı, atılmalıdır. Bunu bir üreticinin tarlasında denediğimizde _ yeni aldığı taral ile_ çok güzel sonuçlar elde ettik. ( Ben yazarken iletinizi yenilemişsiniz.) Ek not 1. için yazdıklarınız çok daha önemlidir. Saygılar |
|
07-07-2011, 11:47 | #448 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Halil Bey, aklıma geldikçe pratik açıdan önemli olabilecek hususları ilave ediyorum. Asıl ben size teşekkür ederim. Sizin ve Sn Meyvelitepe'nin mesajları sonucu biraz beyin jimnastiği yapmış olduk. Saygılar. |
07-07-2011, 11:59 | #449 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Yardımlarınıza ihtiyacımız var. İyi düşünmek ve entellektüel düzeyi yakalamak zor değil. ( Bunu ben bile yapabiliyorsam) Teşekkürler |
|
07-07-2011, 12:14 | #450 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
"Ben bile" ne demek Halil Bey! Hepimizin birbirine ihtiyacı var. Yeter ki olayları kişiselleştirmeden sakin sakin tartışalım. En doğruları bulacağımızdan eminim. Sevgiyle kalın. |
|
|