agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama)
(https)




Beğeni Düzeni9Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 29-06-2009, 13:02   #1021
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.gilan ;

Bionemin içerisindeki bakterinin öldürüldükten sonra içerisindeki enzimlerin ve yağların etkisini göstermek için yaptığımız çalışma sonucu .

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 16:02   #1022
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Denemelerden, bakterinin öldürülmüş olmasının işe yaramadığı, canlı olmasının şart olduğu gibi görsel bir sonuç çıkıyor.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 16:18   #1023
Ağaç Dostu
 
gilan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: San Francisco / ABD
Mesajlar: 3,988
Galeri: 8
Ben de "bakterisi ölü bir Bionemin bile bir miktar faydası vardır" gibi bir sonuç çıkarmıştım

gilan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 17:17   #1024
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
İyi sonuç alabilmemiz için bakteriyi kesinlikle öldürmememiz gerekiyor.

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 17:19   #1025
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Bakırlı preparatlar , Kimyasal ilaçlar Bakteriyi öldüreceğinden dolayı. Mutlaka Bakırlı ve sistemik ilaçlar ile arası 15 gün , Kontak etkili ilaçlar arası 3 günlük uygulama sürelerine dikkat etmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istedim.

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 17:51   #1026
Ağaç Dostu
 
gilan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: San Francisco / ABD
Mesajlar: 3,988
Galeri: 8
Tabii ki bakteriyi öldürelim demiyorum ama "ölü bakterili Bionem" uygulanan bitkiler az da olsa kontrol gruplarından farklılar gibi geldi bana.

gilan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 17:52   #1027
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.gilan;

Gözleminiz kesinlikle doğru .

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 21:56   #1028
Ağaç Dostu
 
akcan67's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-04-2009
Şehir: kdz.Ereğli
Mesajlar: 464
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper Mesajı Göster
İyi sonuç alabilmemiz için bakteriyi kesinlikle öldürmememiz gerekiyor.
Oğuz Bey merhaba

Soruyu birde tersten soralım.Bakterilerin keinlikle ölmemesi için ! kesinlikle dikkat edilecek hususlarıda belirtirseniz seviniriz.

akcan67 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 22:13   #1029
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Bakterilerin kesinlikle ölmemesi için ! kesinlikle dikkat edilecek hususlar :

1-Bionem in su ile karşımını hazırladığınız kap, bidon kesinlikle temiz olmalı

2-Uygulama için kullandığınız sırt pompası , pülverizatörler ve taral makinaları ile filitreli temizlenmiş , hortumları da aynı şekilde temizlenecektir.

3-Uygulama yapacağınız bitkilerinize daha önceden sistemik kimyasal ilaç , bakırlı preparatlar ile uygulama periyodu arasında ki süre 15 gündür. Kontak etkili ilaçlarla 3 gündür.

4-Bionem kök uıygulaması yaptığınız bitkilerinize aynı gün kimyasal NPK veya organik gübre ve benzeri uygulamaların yapmamaya özen gösterilmesi gerekmektedir.

Bu uygulama kurallarına uyduğunuz taktirde mükemmel sonuçlar alabilirsiniz.


Düzenleyen Oğuz Alper : 30-06-2009 saat 01:34
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-06-2009, 23:37   #1030
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Sn.Oğuz bey,
aşağıdaki iki madde bionem kutusu üzerinde,

'depolarken dikkat edilmesi gereken hususlar' da yer alıyor.

1_ Ürün, serin, kuru, iyi havalanabilen yerlerde -5C +40C arasında muhafaza edilmelidir,

2-Ürün, normal şartlarda, özelliklerini en az 2 yıl muhafaza eder, der.

Yukarıda ki limitler ne kadar aşıldığında bakteri ölür?

Saygılar

Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2009, 00:16   #1031
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.Halil Bey ;

1. maddede :Etiket te belirttiğimiz hususların en ufak töleransı yoktur. ( -5c + 40 derece )

2. maddede :Normal şartlardaki kasıt 1.maddede belittiğiniz koşullardır.

Hiçbir koşulda Bionem ambalajını veya hazırladığımız karışımı güneşe direk maruz bırakmamamız gerekiyor . Uygulamalarımızı da sabah serinliğinde yapmamızın sebebi de budur.

Konuya olan ilginize çok teşekkür ederim. Sevgiler


Düzenleyen Oğuz Alper : 30-06-2009 saat 02:01
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2009, 01:45   #1032
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Bazen çok fazla teknik konulara değinmemin sebebi forumu inceleyen çok değerli danışmanların ve Zıraat Müh. lerinin de foruma yüklemiş olduğum bilimsel yayınları ve 617 nolu mesaj , 741 nolu mesaj ,1012 nolu mesaj , 1013 nolu mesaj , 1014 nolu mesajları İNCELEMELERİ ve DÜŞÜNMELERİ , konuya dahil olmaları içindi.

Sn.İalp32 nin bir mesajında ( Forumun çoğu sayfasında insanlar dertlerine derman arıyor. ) ve Sn.Halil Önen nin bir mesajında ( bu site de Biyolog yokmu ) Sn.Denizakvaryumu nun mesajın da (Her zaman belirtiyorum; bionem için forumda bu konu başlığı olmasa bu kadar yazılıp resim eklenmese , bionem benim için sıradan bir mikrobiyel gübre idi. Oysa şimdi bu konu başlığı sayesinde organik tarım için olmazsa olmazlar arasında ) demesi ve ekleyemediğim bir çok (olumlu veya olumsuz) paylaşımlarla dolu toplam 35 sayfalık ve 1027 aded mesaj yazılmış 23188 gösterim olmuş bir konuya henüz foruma katılan Zıraat Mühendislerimizin , Danışmanlarımızın olumlu veya olumsuz bir tek cümle , soru , itiraz , paylaşım ve yorum getirmemesi gerçekten düşündürücü ve hatta üzücü diyebilirim.

Her halde konu başlığına hiç girip bakmıyorlar diye düşünüyorum. Umarım gerçektende bakmıyorlardır. Eğer bakıyorlar ve okuyorlarsa , susmayı tercih ediyorlarsa ;düşündürücü ve hatta üzücü kelimelerini de edemeden geçemiyorum.

Bu mesajlarımdan (617 nolu mesaj , 741 nolu mesaj ,1012 nolu mesaj , 1013 nolu mesaj , 1014 nolu mesaj) dolayı uygulamanın teknik tarafında olmayan üyelerimizin göstermiş oldukları ve bundan sonra da gösterecekleri anlayış için çok teşekkür ediyorum . Herkese sevgiler


Düzenleyen Oğuz Alper : 30-06-2009 saat 03:00 Neden: ekleme
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2009, 15:22   #1033
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Kimlerle mücadele içinde olduğumuzun gayet net bilincindeyiz.
İŞTE ÖRNEKLER :

Fritz Haber ve Carl Bosch iki Alman kimyacıdır. I. Dünya Savaşı başlarında amonyak ve onun nitrat türevlerinin sentezini keşfederler. Keşfederler de başları göğe mi değer? Neredeyse.

Bu önemli keşif bir yandan azotlu sentetik gübrelerin üretimini geliştirirken, diğer yandan da bomba ve benzeri kitle imha silahlarının üretiminde bir dönüm noktası olur. İki arkadaş bu sayede Nobel alırlar, çalıştıkları Alman BASF şirketi de bu buluşu 1913 yılında geliştirir ve kısa süre içinde nitrat gübresinden bomba üretmeye başlar. BASF, I. Dünya Savaşı boyunca dur durak bilmeden patlayıcı üretir. Kısa bir süre sonra savaş parasının tadına varacaklar ve işi büyütüp zehirli gaz üretmeye de başlayacaklardır.

Savaş biter, Almanya yenilir ama BASF yenilmez! Tutana aşk olsun! II. Dünya Savaşında zehirli gaz üretiminde nazilerle işbirliği yaparlar. Auschwitz toplama kampındaki Yahudileri bir taraftan fabrikalarında köle/işçi olarak çalıştırken, bir taraftan da esirlerin dut kurusuna dönmüş bünyelerini ortadan kaldırmak için Zyklon B gazını üretirler.

BASF bu marifetleri tek başına mı becerir? Hayır tabii! O zamanların (1925 ve ötesi) büyük Alman birleşik şirketler grubunu oluşturan IG Farben`in tüm ortakları (Bayer, Hoechst, Agfa) savaş esirlerini fabrikalarında çalıştırırlar ve savaş gazları ürettiler. Bundan dolayı da Nürnberg mahkemesinde IG Farben`in yöneticileri savaş olarak ceza almışlardır.

BASF ve AGFA`yı ürettikleri fotoğraf filmlerinden ve bir zamanların teyip kasetlerinden anımsarız. Hatta dijital teknoloji çıkınca bunların haline üzülenler olduğunu da bilirim. 1970-80 yıllarında BASF`ın kromlu kasetlerini büyük keyifle açar, bir de koklardık iştahla, nedense? IG Farben`in bir ortağı da Bayer`di. Bayer bant üretmedi ama o da evimizden eksik etmediğimiz Asprin`i üreterek gönüllere girmenin yolunu bulan Almanlardandır. Bayerin kimyacıları bir yandan Asprin üretirken, bir yandan da organofosfat bileşiklerinin son derece güçlü bir zehir olduğunu (1930`larda)keşfederler. Bu keşif onlara savaşlarda kullanılan sinir gazlarını (serin, soman, tabun gibi) üretme fırsatı verir. `Ee biz ürettik birileri de tüketir` herhalde diyerek ürünlerini piyasaya çıkartırlar.

Bayer`de işler büyüdükçe büyür. Gün gelir Güney Afrika`da Amerikan kimya devi Dow ile birlikte dünyanın en büyük krom madenlerini işletirler; gün gelir eroini keşfedip üretirler; gün gelir Kongo Cumhuriyeti ve Ruanda`da koltan (kolumbit) madenleri üzerinde çevrilen oyunlara ve bunun sonucunda milyonlarca kişinin ölmesinde rol oynarlar.

Bayer`in krom ortağı Dow da şapkadan tavşan çıkartma işlerinde Alman ortağından aşağı değildir (bu arada Dow kimya bu gün BASF`dan sonra dünyanın en büyük kimya şirketidir). I. Dünya Savaşı kimyasal gazların bol kullanıldığı, ciddi bir zengin olma fırsatı sunar kimya şirketlerine.

Fırsatı gören Dow hardal gazı üretip satar. II. Dünya Savaşı`nda da napalm bombası üretecektir. Üstelik bu konuda Dow tekel olmuştur. Ardından Vietnam savaşı gelir, ABD ordusu eski napalmları yetersiz bulunca Dow daha güçlü napalm bombaları imal eder. Böylelikle piyasanın gurur kaynağı napalm-b ortaya çıkar. Özelliği, müthiş sıcaklık oluşturup ne var, ne yok bir çırpıda yakıp kavurmasıdır.

Dow ayrıca Vietnam savaşı için ünlü pestisit agent orange`ı da üretmiştir. Bu da bir kimyasal, uçaktan atınca aşağıda yeşil adına ne varsa öldürüyor. Kısa sürede arazi çırılçıplak kalıyor. Orada yaşayan diğer canlılar da nasibini alıyorlar elbet bu yok oluştan. Asker milletinin ormanla ilişkisi dillere destan malum, ya yakacak ya kurutacak. Boş vakitlerinde de vakıf kurup sağa sola meşe dikecek ki, dünya çöl olmasın! Neyse, dedikoduyu bırakalım da konuya dönelim, yoksa benim ocağa da bir incir ağacı diker birileri.


Agent orange`ı üretip pazarlayanlar arasında ünlü GDO`lu tohum üreticisi Monsanto da vardır. Monsanto bu günlerde ürettiği genetiği değiştirilmiş organizmalarla başımıza çoraplar örmekle ünleniyor ama eski şöhreti de yabana atılır cinsten değil. Hazretin ilk üretimlerinden biri Asprin.


Bakın siz şu işe! Monsanto da 1917`de Bayer`den izin alıp başlamış asprin üretmeye. Bakmışlar asprin satıp zengin olunmuyor, onlar da Bayer`in yolunu izleyip II. Dünya Savaşı sırasında askeri amaçlı kimyasal üretmeye karar vermişler.

Roket yakıtlarında kullanılan sentetik kauçukla başlayıp, TNT ve Vietnam`a atılan agent orange`a kadar bir dizi sempatik şey üretmişler, insanlık ve barış için tabii. Dünya barışı için çalışan devler liginin ilk beşinde ünlü DuPont da yer alıyor. DuPont ABD`de Exxon Mobil ve Dow`dan sonra üçüncü büyük kimya şirketi. Kim ne derse desin ben en çok bunları seviyorum. Bu sevginin birinci nedeni teflonu buldular, zehirli de olsa satıyorlar ve halen pilav tenceresi olarak kullanmaktan vazgeçemiyorum. İkinci nedeni de öyle asprinle, yollarda mendil, kalem, telefon şarjı satarak zaman kaybetmemişler.

Doğrudan barut üretimiyle açmışlar gözlerini. 1802`de Delaware, ABD`de şirketi kurmuşlar (bir dalavere var bu işte diye espri yapmayın, ayıp). 1811`de ülkenin en büyük barut üreticisi olmuşlar. Bu başarıyı I. Dünya Savaşı`nda dumansız barut ihtiyacını karşılayarak büyütmüşler. II. Dünya savaşında baruta talep artar. Bu defa ürettikleri barut miktarı I. Dünya Savaşı`nda müttefiklerin ürettiği tüm patlayıcılardan %20 daha çoktur. Ne kadar mı? Vallahi madem şunun şurası biz bizeyiz, söyleyelim: 2.3 milyar ton patlayıcı pazarlarlar II. Dünya Savaşı süresince. Bunun dışında savaşta orduların ihtiyacı olan her türden sentetik malzemenin üretimini de üstlenirler. Arkadaşların asıl marifetlerini sona sakladık.

Projenin adı Hamford Projesiydi (veya Manhattan Projesi). Vaşington yakınlarında Colombia nehri
kıyısında II. Dünya Savaşı yıllarında (1943)başlattılar projeyi. DuPont ve ABD ordusu dünya kadar işçi aldı, aylarca çalıştılar... Çalışanlar ne ürettiklerini Nagazaki ve Hiroşima`daki patlamalar olduktan sonra öğrenebildiler. 2002 yılında da DuPont ABD ordusuyla yaptığı bir anlaşma çerçevesinde, askeri nanoteknoloji üretiminde ordunun önemli bir ortağı oldu.

Peki, bilin bakalım bu arkadaşlar şimdilerde boş vakitlerini nasıl geçiriyorlar? Hepsinin ortak eğlencesi bahçelerinde domates, biber, hıyar, mısır filan yetiştirmek. Evet, aynen öyle. Her biri büyük iştahla tohum yetiştiriciliğine giriştiler. Çevrelerindeki minik şirketleri satın aldılar, kendi aralarında da çoklu anlaşmalar yaptılar. Tüm dünya gıda pazarını ele geçirdiler.

Nasıl, iyi mi? Tarımsal kimyasalları da, tohumları da, teknolojiyi de bunlar üretiyorlar. Bunlar karar veriyor şimdilerde nerelerde, kimler doysun, kimler aç kalsın meselesine. Benim tarlama ne ekeceğime de; ülkemde kaç köylünün tarlasını, tabağını bırakıp gurbete çıkacağına da; açlık sorunu diye bir palavranın ardına oluşturulmuş uluslararası politikalara da...


Napalm bombasıyla ortalığı ateşe vermektense, ülkelerin tarım alanlarına genetiği değiştirilmiş tohum atıyorlar. Esir kampları kurmaktansa köylüleri bankalara borçlandırıp kurdukları sisteme köle ediyorlar. Sosyal sorumluluk projeleriyle ruhlarımızı ele geçiriyorlar. Farkında mısınız, bu para kazanma hırsı değil, bu dünyaya sahip olma hırsı. Bir zamanlar napalm alevinden kaçan Vietnamlıdan çok daha fazla şanslı değiliz şu anda. Domateslerini de yiyeceğiz, muzlarını da, teflon tavalarını da, Ruanda`da çıkarttıkları kolumnit`den yaptıkları DVD çalarları da, cep telefonlarını da.

Direnmemiz gerekiyor, zihinlerimizi formatlatmaya karşı direnmeliyiz, kurdukları eğitim sistemine karşı, ezberlerine karşı, medyaya karşı, domateslerine, mısırlarına ve bize `hayat` diye sundukları bu illüzyona karşı hep birlikte direnmeliyiz. Herkese sevgiler


Düzenleyen Oğuz Alper : 30-06-2009 saat 21:19
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2009, 20:50   #1034
Ağaç Dostu
 
ialp32's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-05-2009
Şehir: Isparta
Mesajlar: 215
Galeri: 8
Şimdilik ilk ürünler olarak kabak,fasulye tek tük acur ve salatalık la başladık. Unutmadan semizotu,ıspanak,pazı vs....... . Bunları neden yazdım;zehirsiz ürünlerim oldukları için , önümüzdeki günlerde biber,patlıcan ve en favori ürünüm domates bunlarıda zehirsiz tüketeceğiz inşallah. Meyve ağaçlarım daha bebek oldukları için çoğunda bu sene yok ama, meyvesi olacaklar ve diğerleri çok neşeli özellikle;üzümler. İyi ki bulmuşuz seni bionem,iyi ki varsın bionem ve iyi ki olacaksın ROA.

Oğuz bey fasulyede 2.uygulamayı 1 gün geciktirdim ve bu gün yaptım sizce kaç günde sonuç verir. Ben 3-4 gün sonra tekrar inceleyeceğim size haber vereceğim,inşallah bu sefer bu siyah pirenin önüne geçeriz yoksa ağır durumda olanları sökecem,insan gördükçe sinir oluyor.

ialp32 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-06-2009, 20:54   #1035
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.İalp32 ;

Paylaşımlarınız için teşekkür ederim. 48 saat sonra fasülyelerinizi kontrol edebilirsiniz. Bence şu anda siyah pireleriniz sinir krizi geçiriyordur.

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-07-2009, 07:02   #1036
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Forum üyelerimizden Gürsel Bey in Bionem ile yetişip ve yetişmekte olan ZEHİRSİZ çilekleri


Bionem ile kollardan yetiştirdiği çilek fideleri !!!

Eklenen Resimler
    
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-07-2009, 07:13   #1037
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Aydın Atça Ali Bey'in Bionem ile Zehirsiz olarak yetişen çilekleri

Eklenen Resimler
   

Düzenleyen Oğuz Alper : 01-07-2009 saat 11:46
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-07-2009, 09:53   #1038
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper Mesajı Göster
Zehirsiz yetişmekte olan salatalıklar !!!
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper Mesajı Göster
Zehirsiz yetişmekte olan domatesler !!!
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper Mesajı Göster
Forum üyelerimizden Gürsel Bey in Bionem ile yetişip ve yetişmekte olan ZEHİRSİZ çilekleri


Bionem ile kollardan yetiştirdiği çilek fideleri !!!
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper Mesajı Göster
Başka bir çilek üreticimizin resimleri
Sn.oğuz alper,

Sizi takip eden bir üye olarak, yukarıdaki gibi örnek uygulamalara dair bahislerinizde, görsellerin herhangi bir yerden alınmış gibi durmaması için, uygulamanın yapıldığı yere ve uygulayıcıya dair bilgi vermenizin daha iyi olacağını düşünüyorum.

Örneğin;

"İstanbul, Tuzla'da, XX Bey'in serasından Zehirsiz yetişmekte olan domatesler !!!"

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-07-2009, 11:22   #1039
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.lerdemir ;

İkazınız için teşekkür ederim. Gerekli eklemeleri yaptım.

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-07-2009, 14:16   #1040
Ağaç Dostu
 
feriha's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-10-2007
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 1,774
Galeri: 5
Oğuz Bey merhabalar..

Ben yukarıda belirttiğiniz bionem ile kimyasal kullanmadan yetişen ürünlere ulaşmak istiyorum.
Bunlar diğer ürünlerle aynı şartlarda mı pazara veriliyorlar?
İhracat mı yapıyorlar?
Bionemle yetişmiş ürünleri yemek nasip olacak mı?
Çok merak ediyorum..

feriha Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-07-2009, 14:39   #1041
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.Feriha Hanım ;

Yetişen ürünlerin çoğu ihracaat a gidiyor.Kalanı da iç piyasada değerlendiriliyor. Ne yazıkki kimyasal ilaçlarla yetişmiş olan ürünler ile ilaçsız yetişmiş ürünler ülkemiz de aynı kefeye konuluyor. Sadece dikkat ettikleri malın kalibreleri ve al benileri .

Ancak artık market zincirlerinde üreticilerden analiz raporu talep etmeye ve hatta bazı büyük market zincirleri analizleri de kendileri yapmaya başladılar. Bunun neticesin de kalıntı problemlerini kendileri de fark etmiş oldular. Ve doğal olarak yetişmiş kaliteli , tonajlı ürün arayışına başladılar.

Ancak bazı İhracaatçı firmalar ile Market zincirleri ile görüşmelerimiz sürüyor bu görüşmelerimiz neticesinde üreticilerimize fiyat farkı verilmesi hususunda sözleşme safhasına gelmek üzereyiz . İleri ki aşamalarda size bu ürünleri Ankara dan nereden temin edebileceğinizi de bildireceğim.

İlginize ve duyarlılığınıza çok teşekkür ederim. Sevgiler

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-07-2009, 22:57   #1042
Ağaç Dostu
 
ahmet salih's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 252
Sn.oğuz alper; bionem alabilmem için izmir ya da ege bölgesinde bayiniz varmı? sitenizin bayiler bölümü açılmıyor. şimdiden teşekkürler.

ahmet salih Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-07-2009, 01:50   #1043
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn. Ahmet Salih ;

İlginize teşekkür ederim. İhtiyacınız olan bilgileri size mesaj attım.Kullanım ile ilgili sorularınız olursa yardımcı olurum.

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-07-2009, 09:35   #1044
Ağaç Dostu
 
ahmet salih's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 252
teşekkürler sn.oğuz alper

ahmet salih Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-07-2009, 10:46   #1045
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Bionem in Akdeniz Üniversitesi Analiz Raporu , Batem in Raporu ( canlı bakteri sayısı sonucu )

Bionem in içerisindeki bakterinin DNA sı PARMAK İZİ Belgesi


Sonuç kısmını okuduğunuzda daha önceden de belirttiğim üzere ürünümüzün içerisinde zararlı mikroorganizma yoktur demiş ve başka bakterilere de antibakteriyel özellik gösterdiğini de söylemiştim. Analizi incelediğiniz de gördüğünüz gibi !!!

Eklenen Resimler
     

Düzenleyen Oğuz Alper : 06-07-2009 saat 10:17
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-07-2009, 10:47   #1046
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
DNA sı Parmak İzi

Eklenen Resimler
 
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2009, 07:44   #1047
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Bionem ile roa nın bakterileri farklı, birbirlerini etkilemeleri nasıl?

Sanırım bionem uygulanan yere roa uygulanamayacak?

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2009, 10:11   #1048
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Her iki üründe birbiri ile karışıp uygulanabiliyor. Bakterilerin ana grubu aynı sadece ırkı farklı .

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2009, 14:58   #1049
Ağaç Dostu
 
ialp32's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-05-2009
Şehir: Isparta
Mesajlar: 215
Galeri: 8
Bizim fasulyelerdeki pireler nakavt ama........................; Hangileri biliyormusunuz geride kalanlar,durumu ağır olanları kökünden söktük ve bahçeden attık neden derseniz pireli fasulyelerin tatlarında değişiklik vardı onun için,diğerlerini riske atamazdım zira başında o kadar çok fasulye varki ;onları kaybetmek istemedim,iyi ki varsın bionem.

ialp32 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2009, 16:58   #1050
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Mutfak Robotu ile Bionem/Yağmur Suyu Karıştırma Denemesi

Çalkalıyorum olmuyor, kendimi hırpalıyorum yok yine olmuyor.

Fotoğraflardaki ve tariflerdeki gibi süt kıvama hiç gelmiyordu benim karışımlarım.

Ben de, hanımdan "yine deney mi yapıyorsun?" sorusuna maruz kalmak pahasına (mutfaktaki gürültüye ayaklanınca kaldım nihayetinde) mutfak robotu ile karıştırayım dedim.

Robotun kabının hacminden ötürü 1.5 litrelik karışım hazırladım.

Süs bitkilerime yaprak uygulaması için 2,5cc yerin, uygun ölçeklme ile 3,75cc Bionem koydum 1.5litre yağmur suyuna.

5 dakika kesintisiz biçimde tam devirde karıştırdıktan sonraki görüntüde yine süt beyazı bir renk elde edemedim. Karıştırıcıya dikkat ettim, bir girdap oluşturduğu için yukarıdan alıp, ortadan içeriye çekiyor sıvıyı ve dolayısı ile yukarıdan karışma eksikliği olmuyor; yani renk yetersizliği bununla ilgili olamaz.

Kimbilir, belki de bu kıvam yeterlidir bile.

İşte fotoğraflar:

Önce uygulama öncesinde sadece yağmur suyu ile doldurulmuş karıştırma kabının ve suyun yakından görüntüleri:

Name:  IMG_0433e.jpg
Views: 563
Size:  25.8 KB

Name:  IMG_0434e.jpg
Views: 591
Size:  31.1 KB

Şimdi de 5 dakika tam devirde karıştırılmış halinin görüntüleri:

Name:  IMG_0435e.jpg
Views: 557
Size:  20.1 KB

Name:  IMG_0436e.jpg
Views: 593
Size:  19.8 KB

Eldeki hazır karışımı 1.5litrelik pet şişeye doldurduktan sonraki görüntü:

Name:  IMG_0437e.jpg
Views: 556
Size:  24.7 KB

Bundan daha fazla da beyazlaştıramadım doğrusu; yoksa robotun motorunu yakacaktım herhalde.

Uygulama açısından bir yanlışlık, eksiklik olmaz, değil mi?

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 08:34.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024