08-08-2006, 11:59 | #1 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 25-08-2006
Şehir: İzmir / Türkiye
Mesajlar: 23
|
Nilüfer (Nymphaea sp.)
NİLÜFERGİLLER (NYMPHAEACEA) Ilıman ve tropik bölgelerde yetişen bu bitki, Dünyadaki tüm su bitkileri ile karşılaştırıldığında mazisi en eski ve tamamen gerçek bir su bitkisidir. Tamamen gerçek dememin sebebi ise diğer su bitkileri ya su dışında yaşıyan suyada adapte olmuş bitkilerdir ****. Yosunlar ile uzak-yakın akrabalıkları vardır. Yeryüzündeki ilk bitki su altında evrimleşmiştir ve bunlardan biride nilüferdir. Kök saplı, yüzer yapraklı olan bu büyük bitkiler ılıman ve tropikal bölgelerde yaşamalrına rağmen soğuğa da bir hayli dayanıklıdır. Fakat soğuk bir ortamda yaprak ve çiçek vermezler. Çiçeklerinin renkleri kırmızı, sarı, mavi, mor, pembe gibi renklerdir, bazen alacalı sarı-kırmızı, beyaz-pembe, kırmızı-mor gibi renklerde görülür. Nilüferlerin ana vatanları olarak kabul edilen 3 yer vardır: Afrika, Avusturalya ve Güney Amerika... Buralardan dünyanoın bir çok ılıman bölgesine yayılım göstermişleridir. En çok tanınan üyesi olan nymphaea alba nerdeyse dünyanın tüm ılıman bölgelerinde bulunur, beyaz, pembe **** pembeye çalan renklerde çiçekleri vardır. Nilüfer ailesi oldukça geniş bir ailedir ve alt türleri vardır. Akvaryumlarda son zamanlarda gözde olan bu bitkiler aslında akvaryumlar için uyumlu değildirler. Büyük akvaryumlar olması gereklidir. Özellikle bazı türleri çok hızlı büyüme gösterirler ve büyük yaprakları vardır, bu yüzdende akvaryumlar için elverişsizdirler... Şimdi sizlere nilüfer bitkisinin akvaryumlar için elverişli olan türlerini anlatıcam... 1- NYMPHAEA ALBA (BEYAZ NİLÜFER - BURSA NİLÜFERİ ) NYMPHAEA ALBA ılıman bölgelerin bitkisidir ve aile içinde soğuğa en dayanıklı olanıdır. Ülkemizde de bol miktarda bulunan bu tür en çok Bursa ilimiz ve çevresinde görülür. Akvaryumlar için elverişlidir fakat yüzey yaprakları diğerlerine nazaran daha fazla ve daha hızlı büyüdüğü için budanması gerekir aksi halde diğer bitkilerinizin ışıklarını engellerler.Akvaryumlarda Co2 (karbondioksit) ve gübre ihtiyaçları bir hayli fazladır. Buna karşılık bir o kadarda ışık ihtiyaçları vardır. Genelde ekvatoral kuşakta yaşadıkları için gün içinde uzun bir süre aydınlık isterler. ÖZELİKLERİ; Aile : Nymphaeaceae Kökeni : Afrika kökenlidir. Yakın ülkelere de yayılmıştır. Türkiye de dahil. Boy : 20 - 80 cm Genişlik : 25- 60 cm Isı : 20 ila 30ºc arası ısılarda yaşayabilir. Ancak sabit bir ısı olması gereklidir. Sabit ısıda daha iyi gelişir... Işık ihtiyacı : Çok fazla ışık sever. Su kimyası : PH : 6,5 pH gibi asidik suları severler. Suyun sert olması daha da hoşlarına gider. Gh : 10º -15º Nh3 / Nh2 / No3 : Bu değerler sıfıra yakın olmalıdır. Üretimi : Tecrübe gerektirir. Bakımı : Kolaydır. Özel gereksinimleri : Çakıl yerine akvaryumlar için kum, havuzlar için çamur kullanılması gereklidir. Sıvı gübre yerine tablet gübreler kullanılırsa nilüfer için daha yararlı olur. Akvaryumu : Büyük ve yüksek olmalıdır. Havuz : Derinlik çok önemlidir çok fazla derin olursa su yüzeyine ulaşamayan yapraklar çürürler. Ulaşabilenler ise çok fazla enerji harcadıkları için kök bozulabilir AKVARYUMLARDA YETİŞTİRİLEBİLEN DİĞER TÜRLER: 2-NYMPHAEA CANDİDA (NİLÜFER) 3-NYMPHAEA LOTUS (NİLÜFER) 4-NYMPHAEA PUBESCENS (NİLÜFER) 5-NYMPHAEA RUBRA (NİLÜFER) 6-NYMPHOİDES AQUATİCA (NİLÜFER) 7-NUPHAR JAPONİCA (NİLÜFER) 8-NUPHAR LUTEUM (NİLÜFER) 9-NUPHAR SAGİTTİFOLİUM (NİLÜFER) |
26-08-2006, 01:52 | #3 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 25-08-2006
Şehir: İzmir / Türkiye
Mesajlar: 23
|
Teşekkür ederim.. Saygıdeğer Oğuz Sağlam'ın tavsiyesi üzerine geldim ve ortamı çok beğendim... Böyle bir ortam yarattığınız için sonsuz teşekkürler... SAYGILARIMLA.. |
28-08-2006, 12:28 | #4 |
Yeni Üye
|
Bu başlığa akvaryumumda bir süre baktığım Nymphaea pubescens'in geçen sene şubat ayında vermiş olduğu çiçekler ile katkıda bulunmak istedim. Süreç; çiçeğin yaklaşık bir haftalık yaşam evresini, son üç fotoğraf ise saat 19:00, saat 24:00 ve saat 06:00 arasını kapsamakta: Açıklama: Resimler hata verdiği için linkleri silmek zorunda kaldım uzaytek |
28-08-2006, 13:34 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-06-2005
Şehir: Şu an Mersin
Mesajlar: 1,742
|
Harika görünüyor.Tek kelime ile muhteşem.Teşekkürler paylaşım için. Kesinlikle paludaryuma bundan koymak lazım.Tabi bu çiçek sizin tecrübeniz sayesinde açtı.Biz de açtırabilirsek ne mutlu. |
28-08-2006, 13:36 | #7 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 25-08-2006
Şehir: İzmir / Türkiye
Mesajlar: 23
|
Resimler görünüyor... Murat hocam bu çiçek 3 hafta mı dayandı? Yanlış mı anladım yoksa 3 haftada mı açtı? Çiçekleri genelde en fazla 1 hafta dayanan bir bitkidir çünkü nilüferler... 3 Hafta dayandıysa müthiş bir şey bu... Paylaşım için teşekkürler bu arada. Çok güzel açmış... |
28-08-2006, 13:44 | #8 | |
Yeni Üye
|
Alıntı:
Can 3 haftayı nereden çıkardın? |
|
28-08-2006, 13:48 | #9 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 25-08-2006
Şehir: İzmir / Türkiye
Mesajlar: 23
|
Hocam yanlış okumuşum pardon.. "1 haftalık yaşam evresi" ile "son 3 fotoğraf" yazısı birbirine girmiş bende pardon İsak'ta fotoğrafları ben görmedim sanırım ya da gördüm hatırlamıyorum şuan.. |
28-08-2006, 13:56 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Murat Hocam, selamlar. Yeni açılan galeriye bu fotoğrafları eklemek arşiv amaçlı olarakta pek çok kişinin işine yarayabilir diye düşünüyorum. Harika bir izleme ve fotoğraflama olmuş, içim açıldı. Arzu ederseniz galerinin hızlı ulaşım linki şu şekilde: http://www.agaclar.net/gallery/kateg...179&ktg_id=574 saygılar, |
28-08-2006, 13:58 | #11 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
evet galeriye çok yakışacak gerçekten fotoğraflar arkadaşlar,Kemal beyin mesajına eklediği sitesini ara sıra ziyaret edin, daha önce konusu geçti, hatırlatmak istedim müzikle beraber çok zevk alacaksınız izlerken Düzenleyen memet : 28-08-2006 saat 14:01 Neden: ekleme |
28-08-2006, 18:12 | #13 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
http://www.agaclar.net/gallery/agac.php?id=5078 saygılar, |
|
31-08-2006, 11:11 | #14 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 267
|
Demek ki bütün sucul dostlar toplanmış, hem de nilüferleri konu yapmış... Hepinizin ellerine sağlık, Hepinize aşkolsun... Nilüferleri taksonomik, popüler bilimsel ve fotoğrafik anlatmak güzel de, balık gözü ve mitoloji kulağıyla çeşitlenmezse bir parça eksik kalır. Nilüferlerin (NYMPHAEACEA) yeryüzüne kazandırdığı günümüz materyal dünyasında yalnız doğal bir renk-tat ve doku olsa da bunun çok daha derin boyutları var. Bu su bağımlısı perilerin isimleri mitolojiden gelir. Nymphe’ler; Dağlarda, kırlarda, ormanlarda, derelerde yaşadıkları sanılan (ne demek sanılan görülmüyor mu ki oradalar, hatta evimizdeki akvaryum ve paludaryumlarda) peri kızlarına verilen isim. Daha doğrusu çok güzel birer kız şeklinde olan tanrıçalar (var mı bunun ötesi bre dostlar). Eski Yunanlıların inanışlarına göre bütün dünya Nymphe’lerle doluydu. Bunlar, yukarıda sayılan yerlerde yaşamayı adet edinmişlerdi. Artemis ile birlikte avlanırlar, Dionysos’la eğlencelere katılırlar, Apollon ve Hermes’e refakat ederlerdi. Güzel insanlara, yakışıklı delikanlılara gönül verdikleri de olurdu. Kirke, Kalypso birer peri oldukları halde Odysseus’u sevmişlerdi. Nomia, Daphnis’e; Galatea, çoban Akis’e gönül vermişti. Fakat onlara gönül veren ya da Nymphe’lere kendini sevdirenlerin başı muhakkak belaya girer. Bununla beraber, kahramanların çoğunun anneleri birer Nymphe’ydi. Anadolu yeryüzünün en güzide parçasıdır. Ne mutlu çoğumuza ki yeryüzünün sihirli küresi "mitoloji" ile aynı topraklarda doğduk. Ne mutlu çoğumuza ki yeryüzünün sihirli ateşsuyu-üzümsuyu ilk kez atalarımız tarafından bu topraklarda fermente edildi. Ne mutlu hepimize ki hem hayal hem gerçek binlerce hazine üzerinde oturuyoruz. Ne yazık ki, bu dev birikim üzerine örülmüş tezek tuğlaların dışına kireç boyanmış ve hiç birirnin farkına varmıyoruz. Nympheaların farkında olmayanlar çok şey yitirirler. Nilüferleri sevmeyenler suyun ruhunu hissedemezler. İSAK Forumlarında birkaç yıl evvel yazdığım bir nilüfer çeşitlemesini paylaşmazsam olmaz (önbilgi 1: Incisus - bir Avustralya rainbow balığı türüdür) (önbilgi 2: Lotus - kızıl yapraklı varyetesi de olan bir nilüfer türüdür) Ankara'da Incisus ve Lotus. Genişçe omuzlu, hafif kambur, uzun boylu ve narince bir duruşu vardı. Soğuk ve kibirli görünürdü ama zarif ve merhametliydi. Yüreği kendisi gibi kıpkırmızıydı. Etrafında kendisine benzeyen benzemeyen birçok türdaşı, cinsdaşı, familyadaşı vardı. Kendisi gibi nar kırmızısı olanlar, mavi, yeşil, sarı, turuncu olanlar, yedi renkli ebemkuşağı gibi akvaryum mahallesinin bir yanından diğerine tango yapar, zamanın vektörel doğrultusuna nispet yapar gibi kavislenirlerdi. Bir gün suyun yüzeyinden dibine kendi boyunun bir çeyreği kadar kara bir yumru süzüldü. Aynı mahalleyi paylaştıkları Flora ailesine konuk gelmiş olmalıydı. Yumru, mahallenin en güzel boş arsasına oturdu. Bu yeni konuğu bütün Gökkuşağı Ailesi hemen unuttu. Floragiller ise umursamadı bile. Incisus, başta biraz kızdı doğrusu. Çünkü, o arsada mahallenin yedi renkli zillileriyle oynaşmayı pek severdi. Ama zaman ilerledikçe, arsanın ortasında oluşmaya başlayan büyü, bu kızgınlığı önce meraka sonra bir garip tutkuya devşirdi. Bir tuhaf durgunluk vardı orada ve gittikçe büyüsü artıyordu. Lotus’un kırmızısı Incisus’un yüreği gibiydi. Lotus’un yaprakları büyürken Incisus’un kalbi büyüyordu. Incisus nasıl yaşayageldiyse öyle devam ediyor gibi görünüyordu.. edemiyordu. Lotus ona nispet mi yapıyordu yoksa kendi dilinde o da mı birşeyler söylemek istiyordu, orası anlaşılmıyordu. Incisus ne kadar yakın dursa, Lotus’un yaprağı o kadar güzel kızarıyor, yaprak ne kadar büyürse Incisus’un yüreği o kadar kızarıyordu. Konuşulamıyordu. Anlaşılamıyordu. Biri milyonlarca Incisustan biriydi, diğeri milyonlarca Lotustan biri. O güne kadar kaç Incisus kaç Lotus’a kur yapmıştı, bilinmezdi, kaç Lotus kaç Incisus’a gülümsemişti. Siz hiç, herhangi bir akşam üzeri, bir Incisus’un şarkısını dinlediniz mi? Ben dansını sormuyorum, onu herkes görebiliyor zaten. İlkyazın gün batımında, güneş Ankara ufkuna yaklaşarak ortalığı Incisus kırmızısına boyadığı zaman ve aynı güneş pencereler üzerine Incisus’un yanar döner pullarının parıltısını anımsattığı zaman dinlemelisiniz. Peki siz hiç Lotus’un hissettiklerini hissettiniz mi? Etrafınızda fırıl fırıl dolanan bir tutkunun ortasında hareketsiz yere çakılıyken, hayatın akışına karşı elinizden gelen tek “şey”in, renginizle verebileceğiniz bir şiir olduğunu, bir ses verememenin darlığını hissettiniz mi? Geçmişte hissetmişsinizdir mutlaka. Hissetmemişseniz şimdi hissediyorsunuzdur ya da ileride hissedeceksiniz. Bu bir vektör. Zaman. 24.05.2004 Sözkonusu yazıya neden olan ikili, iki yıl önceki akvaryumumdan alınan bir fotoğraf karesinde (Fotoğraf Kemal SAKA). Nilüferler benim için çok önemlidir. Önemini vurgulamaya kelimeler yetmez. Gene 2004 civarlarında Muhterem Şair Ataol Behramoğlu'nun çok bilinen şiirini bir çay molasında gelen hezeyanla bir miktar deforme etmiştim (Nilüferleri ilgilendiren kısım): .... Yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var. Elin, ayağın, gözün, kulağın suya değecek. Gözünün değdiği her yere sudan manzaralar kuracaksın. Elinin boş bulduğu her köşeye hemen bir akvaryum, Rengini az gördüğün bir köşeye hemen bir zenkeri koyacaksın... Unutma ki suya yakın olan insan Çürümez. Aynı suyun çürümediği gibi. Unutmaki suya yakın olan insan Hayata yakın olan insandır. Unutma ki sudan uzaklaşırsan birgün Akvaryumdan kaçan balıklar gibi Kuru, Katı, Soluk, Ve Ölü olacaksın... Ben nasıl nilüferlere sadece nilüfer derim? Nasıl denilebilir? Denilebilir mi? Saygılar, |
31-08-2006, 11:34 | #15 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 267
|
İki üç günlük tatil sürecinde bu mahalleye birbirinden değerli sucul dostlar düşmüş. Hepinizin önünde saygı ile eğiliyor, hoşgeldiniz diyorum... Not: bir yukarıdaki mesajımda yer alan koyu kırmızı yazılar iki yıl önce İSAK Forumlarında yayınlanmıştır. |
31-08-2006, 13:18 | #16 | |
Yeni Üye
|
Alıntı:
|
|
31-08-2006, 15:01 | #17 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 267
|
Alıntı:
O teşekkür'ü teşrifinizden ötürü ben borçluyum. Bu arada sizin güzel çiçekli nilüferiniz var (dı) ise benim de çiçek açmasa da ayışığı ile danseden nilüferim var (dı). Önceki bir rainbow akvaryumumdan ve Sn. Saka'nın usta objektifinden benim çiçeksiz nilüferim (iki yıl evvelinde kaldı ama daha güzelleri Adariumda kök salmaya başladı ): Saygılar, |
|
14-01-2007, 01:08 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Nilüfer ile lotus çiçeğini aynı bitkiler sanırdım. Meğer farklı imişler. Nilüfer sudan 20 cm kadar yükselebilirken, lotus 2-3 metre yükselebiliyormuş. Budistlerin kutsal saydığı, budist simge haline getirdiği lotus çiçeği, ekolojik bir özelliğe de sahipmiş. Bitkilerin çoğu önce çiçek açıp, sonra meyve verirken; lotus meyvesi olgunken çiçek açıyormuş. Bu nedenle lotusun geçmişin ve şimdinin ve geleceğin bir aradalığının bir ifadesi olduğunu düşünüyorlarmış. HOŞ |
14-01-2007, 13:36 | #20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 345
|
ankara'da yaklaşık 60 cm derinliğinde bir süs havuzum var. Şu an üstü donmuş halde yaklaşıkda 1 aydır don zaten... Nilüfer yetiştirmek istiyorum hiç tecrübesi olan varmı Ankara uygunmu buzun kalınlığı ne kadar aşağı indi bilmiyorum . Kışın buzun altında kalabilirmi acaba? |
14-01-2007, 18:23 | #21 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 345
|
bahsettiğim kendi yapımım olan havuz . |
22-01-2007, 16:27 | #23 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 13-01-2007
Şehir: Malatya
Mesajlar: 14
|
Benim de zenkeri red'im var. Yerini sevince hızı insanı şaşırtıyor. Benim en çok dikkatimi çeken yüzeydeki yaprakların üst kısmına suyun zarar vermesi. Hep aynı yere su sıçrarsa orası kolayca deliniyor. |
22-01-2007, 22:58 | #25 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 345
|
Beni mutlu ettiniz bu havuzdaki iki hayalimden biri nilüfer diğeri koi . Umarım bu sene ikisinide gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Suyu tam doldurursam 60 cm filan oluyor sanırım derinlik. Nilüfer için 70 cm yeterli diye duymustum . Zaten kışın çıkartırım galiba zira şu an sanki dibine kadar donmuş gibi havuz. Bu arada nilüferler için teşekkürler çok mutlu oldum onları görünce...) umaraım Ankara iklimine uyacak canlı Nilüferleride bir şekilde bulabilirim. |
25-01-2007, 01:14 | #27 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-11-2006
Şehir: Amsterdam
Mesajlar: 375
|
Sevgili Arkadaslar, Niluferler hakkinda ufak da olsa edindigim bir tecrubeyi paylasmak istedim sizinle. Yaklasik dort sene once birisinin havuzundan aldigim bir kok niluferi bahcemdeki buyukce bir kovanin icine koymustum, yaz kis onun icinde. Yerini cok sevmis olmali her sene bembeyaz cicekler aciyor. Kistan ve buzdan etkilenmiyor hatta uzun sure bir karis buz kapli oldugunu bile hatirliyorum. Bahar gelince tekrar canlaniyor ve yine cicekleniyor. Bir keresinde ciceklerden birini kendim elle dollemistim ve tohuma durdu, daha sonra suyun uzerinde sismis buyday taneleri gibi yesil biseyler belirdi ve bahara hepsi once kok saldilar ve ardindan yaprak vermeye baslayinca, dolledigim cicegin tohumlari oldugunu anladim, simdi yuzlerce niluferim oldu. Ulkemde olmus olsaydim hepinize dagitmak isterdim. Hepinize saygilar, sevgiler, |
25-01-2007, 09:57 | #28 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
O güzelliklerini uyar11, adıyla müsemma bir ruh haliyle, ona borçlu olmalılar. Sevgiyle yapılamayacak hiç bir şey yok. Çok güzeller uyar11, tebrikler... |
|
25-01-2007, 22:45 | #29 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 345
|
Alıntı:
|
|
26-01-2007, 00:19 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-11-2006
Şehir: Amsterdam
Mesajlar: 375
|
Sevgili Hasan, Dogrusunu istersen extradan hic bir sey yapmadim bu nilufer icin, ne toprak ne gubre. Sadece o kovaya koydugum zaman kokleri balcik ile kapliydi ve oylece ativerdim kovanin icine. Kovanin ici yagmur suyu ile doluydu, sanirim butun besinini buradan aldi. Hatta her sene sicaklar basladiginda suyun icinde niluferden baska canlilarda olusuyor, minik su yaratiklari, su salyangozlari, minik karidesler. Sanirim solmus nilufer yapraklari ve ciceklerini bu canlilar ve mikroorganizmalar curutup tekrar nilufere besin olarak geri veriyorlar. Ayrica resimde de gozuken kucuk su ustu bitkileri ve suyun icinde gelisen birkac yosun, suya gerekli oksijeni sagliyorlar. Durgun su olmasina ragmen, herzaman berrakligini koruyor. Size cok ilginc bir sey daha anlatayim; bahcemdeki kaktus serasinin icinde 100cmX100cm lik bir havuzum da var, ****** icinde baliklarim da, birgun bu baliklardan birini suyun uzerinde yan yatmis ve hareketsiz bir sekilde buldum, elime aldigimda hic bir hayat belirtisi yoktu, belki kuslar yer diye o kovanin icine attim, ertesi gun balik canlanmis ve yuzer halde buldum, cok sasirmistim ve ****** havuza geri saldim. O nu orada canlandiran neydi bilemiyorum. Neyse, bu bahar tekrar canlandiginda ve cicek actiginda size yine resimlerini gonderirim. Saygilarimla, |
Etiketler |
nilüfer |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|