agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bitki Dünyası > Mantar
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 18-12-2006, 01:07   #1
Yeni Üye
 
magus's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-12-2006
Şehir: ankara
Mesajlar: 12
Mantarlar

Dünyada insanların doğuşuyla birlikte, insanlar tabiatta hazır buldukları yiyeceklerle zorunlu olarak ilgilenmişlerdir. Şüphesiz ki ilk insanların yenen ve zehirliler konusunda bilgileri yoktu. Elde ettikleri bilgileri hayatlarını kaybetmek pahasına öğrenmişlerdir. Bu öğrenme ancak yerleşme yerleri çevresinde, dar bir alanda kalmıştır.

İlk yazılı belgeler, M.S. 79 yıllarında yaşamış olan PLINIUS tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın belirttiğine göre; Roma Kralı NERON’ un oğlu, annesi, muhafız alayı komutanı ve arkadaşları mantar zehirlenmesinden hayatlarını kaybetmişlerdir. Tarihi bilgilere göre, Buda dininin kurucusu Siddhaerta GOTAMA, 1534 yılında Papa KLEMENS VII, 1740 yılında Bavyere Kralı KARL VII, bunlardan başka Fördere MOZARTS kendisi, karısı, çocukları ve arkadaşları ile birlikte bilmeyerek yedikleri zehirli mantarlardan hayatlarını kaybetmişlerdir.

Antik çağlardan beri varlığı bilinen mantarlara insanların ilgisi günümüzde de devam etmektedir. Eski Çin, Mısır, Roma ve Yunan uygarlıklarında mantarların gerek besin olarak gerekse ilaç yapımında kullanıldıkları bilinmektedir. Aztek ve Maya’ların günümüze kadar ulaşan eserlerinde mantar figürlerine oldukça sık rastlanmaktadır. Amerikan yerlilerinin zehirli bir tür olan Amanita muscaria (L.) Pers.’ yı dini ayinlerinde keyif verici olarak kullanmaları oldukça şaşırtıcıdır (Doğan 2001). İngiliz arkeoloji kayıtlarına göre puf mantarları ile kav mantarının yaklaşık 2000 yıl önce kanamaları durdurmak amacı ile kullanıldığı anlaşılmaktadır (Watling ve Steaward 1976).Eskiden sadece doğadan toplanıp tüketilen mantarlar, ilk defa 16. yüzyılda Fransa’ da kültüre alınmıştır (Chang & Miles 1989). Daha sonra bu alanda yapılan çalışmalar gelişerek devam etmiş ve günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde önemli bir sanayi kolu haline gelmiştir. Türkiye de kültür mantarı üretimi ile ilgili ilk çalışmalar 1960’ların ilk yıllarında başlamış, daha sonraki yıllarda mantar tüketim alışkanlığının artmasıyla mantar yetiştiricilerinin sayısı da artmıştır. Bu nedenle gıda ihtiyacının karşılanması ve ekonomik olması sebebiyle kültür mantarı yetiştiriciliği dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artmaktadır. Makromantarlar diğer özelliklerinin yanında çok uzun zamandan beri insanlar tarafından kullanılan doğal kaynaklardan biridir. Tarih boyunca birçok hastalığın tedavisinde mantarlardan hazırlanmış ilaçlar kullanılmıştır. Günümüzde makroskobik mantarların birçok konuda tıbbi etkiye sahip oldukları bilinmektedir. Makromantarlar antibiyotik, antibakteriyal, antifungal, antiviral, antiprotozoal etkilerinin yanı sıra bağışıklık sistemi düzenleyici, karaciğer koruyucu, kollesterol önleyici, diyabet önleyici etki gösterirler (Wasser ve Weis 1999).

Mantarlar, klorofilsiz, heteretrof, ipliksi yapıda, spor oluşturan, parazit, saprofit ve simbiyoz olarak yaşayan eukaryotik organizmalardır. Doğada geniş yayılım gösteren bu canlılar ekosistemdeki enerji döngülerinin genel düzenleyicisi olarak bulunurlar. Bazı mantarlar otsu ve odunsu bitkilerin su temin etmelerine, ölü organik maddelerin parçalanmasına yardımcı olurken, bazıları bitki ve hayvanlar üzerinde parazit olarak yaşamaları sonucunda önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bazı türleri ise alglerle ortak bir yaşam içine girerek Liken adı verilen organizmaların yapısına katılırlar. Mantarlar bu özelliklerinin yanında maddelerin biyolojik dönüşümünde, özellikle mineralleşme ve humuslaşmada önemli rol oynarlar. Mantarlar zehirli maddeler üretmeleri yanında, bünyelerinde ağır metal biriktirmeleri ile de önem taşırlar. Bu maddeler bakır, civa, çinko, gümüş, kadmiyum, kobalt, kurşun, mangan, molibden, nikel, selenyum, sezyum, stronsiyum, talyum, uranyum şeklinde verilebilir (Işıloğlu et al. 2001). Mantarlar bünyelerinde biriktirdikleri ağır metal nedeniyle kirlilik indikatörü olarakta kullanılırlar (Doğan 2001).

Mantarların vejetatif yapısı silindirik tüpsü iplikçiklerden meydana gelmiştir. Bu tüpsü iplikçiklerin her birine hif adı verilir. Hifler bir araya gelerek ağ şeklinde bir yapı oluştururlar. Buna miselyum denir. Miselyumlardan mantarın esas vejetatif yapısı olan tallus meydana gelir.
Mantarların çeper yapıları çoğunlukla kitin içerir. Bazı mantarlarda ise selülozdur. Birçok mantarda çeper yapısı saf kitin **** selüloz değildir. Bu ana çeper maddelerine tür ve hifin yapısına bağlı olarak lignin, kalloz ve diğer bazı organik maddeler girebilir. Hücrelerinde bir veya daha fazla sayıda çekirdek ve her çekirdek içinde mutlaka bir çekirdekçik bulunur. Nükleus içinde 2-8 arası kromozom bulunur.

Mantarlar klorofilsiz ve genel olarak renksizdirler. Fakat bazı türlerin özellikle çeperlerinde melanin maddesinin birikmesiyle koyu bir renk ortaya çıkar. Yedek besin maddesi olarak glikojen, yağ ve bazen de mannitol depo eder, nişasta bulunmaz.

Mantarlar hem eşeysiz hem de eşeyli olarak ürerler. Eşeysiz üreme çeşitli sporlarla meydana gelir. Suda yaşayanlarda kamçılı ve çıplak zoosporlar vasıtasıyla, karada yaşayanlarda ise sporangium (kapalı keseler) adı verilen spor keseleri içinde oluşan endospor veya hiflerin ucunda oluşan ekzosporlar ile üreme sağlanır. Eşeyli üreme ise izogami (birleşen gametlerin morfolojik yapıları aynı, fizyolojik özellikleri farklı), anizogami (gametler kamçılı biri büyük, diğeri küçük), oogami (gametlerden biri büyük ve kamçısız, diğeri küçük ve kamçılı), gametangiogami ve somatogami ile gerçekleşir.

MANTAR ZEHİRLENMESİ NEDİR?
Bazı şapkalı mantarların içerdiği zehirliği bileşiklerin neden olduğu hastalık belirtileri “mantar zehirlenmesi” ya da “misetismus” olarak tanımlanır. Zehirli olduğu belirlenen mantarlar zehir etkisi gösteren bazı bileşikleri ihtiva ederler. Bunlar; Amanitin, Alloviroidin, Crustilinol, Dermocybin, Gyromitrin, İbotenik asit, İlludin, İnvolitin, Koprin, Muscarin, Muscimol, Muscozone, Naemotolin, Orellanin, Phalloidin, Phallisin, Pistillarin, Virodin, Xerocomik asit vb (Bresinsky & Besl 1990, Mat 2000).
Belirtilerin şiddeti yenen mantar miktarına göre değişiklik gösterir. Mantarı yedikten sonra ilk belirtilerin görülmesine kadar geçen süreye latent dönem denir. Lamelli (gilli) şapkalı mantarlardan şimdiye kadar yaklaşık olarak 4000 tür tespit edilmiş ve ancak bunlardan 30 veya 40’ ının zehirli olduğu anlaşılmıştır. Zehirli olanların zehirli olduklarına dair yüzeylerinde herhangi bir işaret yoktur.


Mantar Zehirlenmelerinde Nasıl Davranılır?

Hasta ilk imkanda hemen doktora gösterilmelidir. Doktor gelmeden önce, küçük dile dokunmakla veya içinde tuz eritilmiş ılık su, tuzlu yağsız ayran veya başka bir kusturucu içirmekle hasta kusturulmaya çalışılmalıdır. Mide ve karın ağrıları sıcak bir şeyle bastırmak suretiyle teskin edilebilir. Eğer hasta ateşli ise, alnına ve beline bir buz kompresi konulmalıdır. Kalp faaliyeti (eğer ihtiyaç varsa), kuvvetli koyu kahve ile veya tuzlar koklatarak tahrik edilmelidir. Eğer hasta baygın ise, şuursuz ise, yüzüne soğuk su serpmeli veya amonyak buharı teneffüs ettirilmelidir. Ayıltmak için asla hiçbir alkollü içki kullanılmamalıdır. Nihayet, laboratuar muayenesi için mide kusmukları muhafaza etmek esastır, çünkü bunlara dayanarak daha sonraki tıbbi müdahale tayin edilecektir.

Halk arasında zehirli ve yenen mantarların birbirinden ayrılmasını sağladığı ileri sürülen aşağıdaki inanışların hiçbir bilimsel değeri yoktur:

Doğru bilinen yanlışlar

  •  Mantar koparılınca zehirli ise iç kısmının rengi hemen mavileşir.
  •  Mantar gümüş bir kaşık veya para ile kaynatıldığında, mantar zehirli ise gümüş kararır.
  •  Zehirli mantarları salyangozlar yemezler.
  •  Hoş kokulu ve lezzetli olan ve şapkasından bir parça koparıldığında iç kısmının rengi değişmeyen mantarlar tehlikesizdir.
  •  Çayırlarda yetişen mantar türleri zehirsizdir.
  •  Ağaçlar üzerinde yetişen mantarlar zehirsizdir.
  •  Tuzlu veya sirkeli suda kaynatmak mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır. Zehirli veya yenen mantarlar ayrı ayrı topraklarda yetişir.
  •  Kurutulmuş mantar zehirli değildir.
  •  Pişirmek mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır.
  •  Mantarı yoğurt ile birlikte yemek zehirlemeyi önler.
  •  Canlı odunda gelişen mantarlar zehirsiz, ölü odundakiler zehirlidir.
  •  İlkbaharda çıkan mantarlar yenilebilir.
  •  Yanında paslı demir parçaları bulunan mantarlar zehirlidir.
  •  Kırıldığı veya ezildiği zaman süt gibi sıvı akıtan mantarlar zehirlidir.
  •  Yüzeyi yapışkan olan mantar türleri zehirlidir.
Mantarlar asıl olarak üç gruba ayrılır ;
A- Yenen Mantarlar Tabiatta kendiliğinden yetişen mantarlardır. 2000- 3000 civarında türü vardır. İnsanlar, yene mantarların biyolojik özellikleri ile yetişme yerlerinin özelliklerini tespit ederek tabiat şartlarını temin etmek suretiyle mantarları yetiştirmeleriyle kültür mantarcılığı ortaya çıkmıştır.
B- Zehirli Mantarlar Tabiatta kendiliğinden yetişen mantarlar olup, bilmeyerek yenildiğinde insanı, zehirleme yolu ile hastalandıran, daha ileri safhalarda insanı öldürebilen mantarlardandır. Bunlar sayı olarak 70 kadar türe sahip olup, bunların içinde 10 türü gerekli tedavi olmazsa öldürür. Diğer türleri zehirler fakat ölüm meydana getirmez.
C- Yenmez Mantarlar Tabiatta çok sık rastlanan bu mantarların 1500- 2000 kadar türü vardır. Bu mantarlar görünüşü, sertliği, rengi, kokusu ve iyi bir gıda değeri olmadığı için yenmez olarak tanımlanmıştır. Bu mantarlar yemeklik olarak kullanıldığında hazımsızlık gibi rahatsızlıklar verir, fakat insanı zehirlemezler.


Benim hazırlamış olduğum bi çalışmadır, sizlerle paylaşmak istedim.

KAYNAKÇA :
Mat, A. 2000. Türkiye’de mantar zehirlenmeleri ve zehirli mantarlar. Nobel tıp Kitabevleri Ltd.şti, 217s., İstanbul.
Bresisnsky, A. and Besl, H. 1990. A colour of Poisonous fungi. Wolf Publishing, 295p., London.
Breitenbach, J. and Kränzlin, F. 1984. Fungi of Switzerland. Volume 1., Ascomycetes, Verlag Mykologia, 310p., Switzerland.
Breitenbach, J. and Kränzlin, F. 1986. Fungi of Switzerland. Volume 2.,Nongilled Fungi,Verlag Mykologia, 412p., Switzerland.
Breitenbach, J. and Kränzlin, F. 1991. Fungi of Switzerland. Volume 3., Boletes and Agarics 1, Verlag Mykologia, 361p., Switzerland.
Breitenbach, J. and Kränzlin, F. 1995. Fungi of Switzerland. Volume 4., Boletes and Agarics 2, Verlag Mykologia, 368 p., Switzerland.
Buczacki, S. 1989. Fungi of Britain and Europe. W. Collins Ltd.,320p., Glasgow.
Ellis, M.B. and Ellis, J.P. Fungi Without Gills (Hymenomycetes and Gasteromycetes), London, 1990.
Evenson, V.S. Mushrooms of Colorado, Denver, 1997.

Moser, M. Keys to Agarics and Boleti, Stutgart, 1983.

Pace, G. Mushrooms of the World, Ontorio, Kanada, 1998.

Pacioni G. Mushroom and Toadstools, London, 1993.

Pegler, D. The Easy Edible Mushroom Guide , London, 1999.

Phillips, R. Mushrooms and other fungi of Great Britain and Europe, London, 1981.

Sümer, S. Türkiye’nin Yenen Mantarları, İstanbul, 1987.


Düzenleyen Mine Pakkaner : 18-12-2006 saat 01:19 Neden: kolay okuma için paragraf duzenleme
magus Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-09-2010, 22:23   #2
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
Zehirli olup olmadığı bilinmeyen mantarlara çıplak elle dokunmamakta fayda var.


Düzenleyen verdoque : 13-09-2010 saat 09:29
verdoque Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 02:17.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024