agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   İçimizden Biri (http://www.agaclar.net/forum/icimizden-biri/)
-   -   Sûz-i Dilârâ (http://www.agaclar.net/forum/icimizden-biri/11192.htm)

malina 10-11-2008 14:12

Sûz-i Dilârâ
 
Agaclar.net'e geliş maceranız nasıl oldu?

Okuduğum bir kitapta bol bol geçen ağaç isimlerinin görüntülerini merak edip “google” da aratırken rastgelmiştim, site çok hoşuma gitmişti, üye olmuştum lâkin bir ara işlerimin yoğunluğundan giremedim. Tâ ki çiçek mevsimine erişip de renk renk açan petunyaları, ipek çiçeklerini, gardenyaları, sardunyaları vs. görünceye kadar…

Eve birkaç hafta boyunca taşıyıp durduğum çiçeklerin bakımları konusunda da müracaat edeceğim bir tek adres vardı; “
agaclar.net”. O günden sonra hemen her gün buradayım diyebilirim. (Tatilde olduğum süreyi saymazsak.)

Burada neler öğrendiniz?


Neler öğrenmedim ki! Her şeyden önce bitkilerin dilini. Onların da aynen insanlar gibi farklı farklı kişiliklere sahip olduklarını. Kimisi çok güneşi, az suyu severken kimisinin nazenin olduğunu, çok ışığın onu rahatsız ettiğini, bunun için gölge yerleri tercih ettiğini veya çok su istediklerini, sevdikleri toprak türlerini vs.

Ve her şeyden önemlisi “seviyorum” dediğim tabiat hakkındaki uçsuz bucaksız cahilliğimi gördüm.

Diğer üyeler sizden neler öğrendi?

Utanarak itiraf etmeliyim ki bitki bakımı hakkında hiçbir şey, zaten bildiklerimin hepsini de buradan öğrendim. Ayrıca dostlarımın hepsi o kadar bilgili ve bu işin ehli ki benim onlara öğretecek bir şeyim olduğunu da sanmıyorum. Ama benim onlardan öğreneceğim daha çoook şey olduğunu biliyorum. Çünkü bilgili oldukları kadar bildiklerini paylaşmayı da seviyorlar. Ancak belki daha ilerleyen zamanlarda yeni üyelere, eskilerden öğrendiklerimden ve tecrübelerimin öğrettiklerinden yeri geldikçe aktarabilirim.

Sizi tanıyalım


Eylül 1980 doğumluyum. Memleketim Kahramanmaraş’ta 18 yıllık ikâmetin ardından üniversite okumak üzere Konya’ya geldim. İletişim Fakültesi Radyo Tv ve Sinema bölümünden 2002 yılında mezun oldum. Okuldan sonra Konya’da, 5 yıl özel bir şirkette Halkla İlişkiler bölümünde çalıştım.

9 yıllık Konya macerasının sonrasında evlenip eşimin vazifesi sebebiyle Van’a taşındım. “Mezara kadar eğitim” diyen biri olarak, tarih, edebiyat ve anadil öğreniminin gerekliliğine olan inancımın da tetiklemesiyle tekrar üniversite sınavına girdim, Tarih öğretmenliği bölümünü kazandım. Bu yıl yeniden çiçeği burnunda üniversite öğrencisi olacağım inşallah.
:)

Bu genel bilgilerin haricinde diyebilirim ki okumak günümün önemli bir kısmını alır, Bütün küreselleşme ve yok etme çabalarına rağmen dünya üzerindeki mevcut kültürel renkliliğe hayranım ve bu renkliliğin yaşatılması gerektiği yolundaki inancıma paralel olarak da kendi kültürüm olan Türk kültürüne de derin ve sonsuz, sevgi ve saygı hisleriyle bağlıyım. Bu amaçla ve yukarda yazdığım sebeple de kültürüme ait ne varsa öğrenmek ve yaşatmak niyetiyle eğitime devam kararı aldım ve buna Türk tarihiyle bir giriş yapmak istedim. Umarım muvaffak olurum.

Hayvanları ve özellikle atları çok seven biri olarak kendi kendime at binmeyi öğrendim. Şimdilik çocuğum yok ama onun yerine geçen ve çoğu insandan daha sağlıklı iletişim kurduğuma inandığım bir kedim var: Sütoğlan. Eşimden, birkaç arkadaşımdan, kedimden, kitaplarımdan, bitkilerimden ve agaclar.net’teki dostlardan oluşan küçük dünyamda mutlu mesut yaşıyorum:)

Zamanınızın ne kadarını bitkilere ayırıyorsunuz?

Her sabah uyandığımda çayı ocağa koyar, soluğu balkon ve pencerelerimdeki saksıların yanında alırım. Tomurcuklananların hangi aşamada olduklarını kontrol ederim, susamışlar mı, yeni yapraklar, çiçekler ne alemde? İnceler, hatırlarını sorarım. Sabah rutinlerimin yanında gün içinde de bir saat kadar ilgilenirim, bazen sırf konuşup hem onları hem kendimi rahatlatmak için, bazen ilaçlarını hazırlayıp onları örümcekten, sinekten, külden korumak için zamanımı onlara ayırırım.

Agaclar.net'te "şu da olsaydı" ya da "olmasaydı iyi olurdu" diyebileceğiniz neler var?


O kadar geniş düşünülerek hazırlanmış bir site ki insan; “acaba başka ne olabilir?” kısmına ekleyecek bir şey bulamıyor. En azından şimdilik benim bütün ihtiyaçlarıma cevap veriyor diyebilirim.

Diğer üyelere ne tür önerileriniz olabilir?


Üye sayımızın çokluğu ve fakat forumdaki yazışmalara katılan üye sayımızın azlığı arasındaki uçurum çok dikkatimi çekiyor, yazmaktan, sormaktan, çelik, tohum alışverişinde bulunmaktan çekinmesinler diyebilirim.

Bitkilerle ilgilenmek sizi nasıl etkiliyor? En çok ilgilendiğiniz türler hangileri?


“Keşke apartmanda oturmasaydık da eskiden olduğu gibi şöyle bahçeli, müstakil bir evimiz olsaydı” diyorum. Çünkü saksıdaki bitkilerle ilgilenmek bile insanı inanılmaz derecede rahatlatıp mutlu ediyor. Sizin ona verdiğiniz azıcık su ve toprağa karşılık o size top top, rengarenk, göz ve gönül okşayan çiçekleriyle ve ruhları dinlendiren güzelim yeşiliyle karşılık veriyor.

Diğer taraftan bir canlının hayatını devam ettirmesi sizin vesilenizle oluyor bunu bilmek dâhi bir dünya mutluluğa eş. Bir de bunun fidan dikimiydi, bahçede geçen ve toprakla uğraşılan süresi, bahçenin şöyle bir köşeciğine ekilmiş bostanı, meyve ağaçları, dalından koparılıp yenilen bir meyvenin, insanın hem ruhuna hem de damağına verdiği haz…


En çok ilgilendiğim türler kısmına da diyebilirim ki çiçekli ve kokulu olanların hepsi ama bilhassa yasemin, hanımeli, sardunya, menekşe, küpeli… Hele hanımelinin baharda evlerin bahçe duvarlarından taşıp sokakları dolduran, taze rüzgârda yüzünüze çarpan o baygın kokusu… Daha ne diyebilirim ki!

Bitkilerle ilgilenirken yaşadığınız en ilgi çekici, trajik ya da komik olay hangisi?

Çok komik bir şey değil ama çiçekleri satın alıp eve getirdiğim ilk sıralarda kedim çiçeklerden korkuyor, gözlerini belerterek, tüylerini dikip tıslayarak ve patileriyle vurarak onlarla savaşıyordu, çiçeklerin başından zorla ayırıyordum onu, bağırıp miyavlıyor, ordan çekmeye çalıştığım için bana kızıyor, ellerimi tırmalıyordu. Çiçekleri ondan korumak için hepsini balkonda toplamak zorunda kalmıştım ve tabi kediciğin de balkona çıkışı yasaktı.

Sonradan onların zararsız olduğunu öğrenip saksıların arasına girip yatmaya başladı, çiçeklerin yapraklarını koparıp atıyor ve saksılarla oynarken onları deviriyordu bazen de kumunu beğenmeyip gidip saksılardan birine def-i hacet ediyordu. Şimdilerde çiçeklerin varlığına iyice alıştı ve onları rahat bıraktı.

Foruma katıldıktan sonra ileriye dönük planlarınızda değişiklikler oldu mu?


Mutlaka.
Aslında ben köy çocuğuyum ama insan nimetin içindeyken nimetin farkına varmazmış. Köyüm ormanla, meyve bahçeleri, sebze tarlalarıyla dolu bir köydü, kırları da bir o kadar bereketliydi. Nimete aşinalıktan olsa gerek bahçeli bir evin, tarlada yetiştirilen bir sebzenin veya pencerenizin önünde size her sabah tebessüm eden bir erik ağacının değerini ancak onları kaybettikten, varlıklarına hasret kaldıktan sonra anlıyorsunuz.

Foruma katıldıktan sonra bunları hatırladım ve artık içimdeki kuru bir özlem ve yâd etme değil bilinçli bir yaşatma gayretine dönüştü. Köyümle irtibatı ne olursa olsun uzun süreli koparmamaya karar verdim. Ve bundan sonra taşınacağım evleri kesinlikle müstakil ve bahçeli olanlarından seçeceğime söz verdim kendime. Sefer tasında yaşıyormuş hissi veren apartmanlarda oturmak yok bundan sonra.

Bir de ileride kendime ait boş bir arsayı ağaçlandırıp ülkeme hediye etmek gibi bir hayalim var.

Agaclar.net toplantılarına katılıyor musunuz? Gözlemlerinizi yazar mısınız?

Hayır maalesef katılamıyorum.

Bitkilerle ilgili yararlandığınız ve önereceğiniz kitaplar hangileri?


Agaclar.net’in e-dergisini okumayanlara tavsiye edebilirim.

Doğa ve çevre ile ilişkisini örnek aldığınız ya da örnek diye gösterebileceğiniz insanlar var mı?


Annem çok üretken bir kadındır. Babam emekli olduktan sonra köye taşındılar, dedemden miras kalan boş toprakları bir yılın içinde adam edip cennete çevirdi. Kiraz, elma, armut, şeftali, kayısı, ceviz vs. bir dünya ağaç dikti o ağaçların aralarında da sebzeler yetiştirdi. Şimdi her meyvenin, sebzenin mevsiminde paylarımız ayrılır, reçellik, kurutmalık, salçalık ve taze olarak. Biz de beleşten yeriz. Toprakla çok barışıktır ve elini attığı her işten alnının akıyla çıkar. Onun gibi olmak isterim.

Üye olduğunuz diğer forumlar hangileri? Agaclar.net'i onlardan ayıran özellikler ne?


Agaclar.net haricinde çok sevdiğim bir sanatçının hayran (fan) kulübüne üyeyim. Her ikisini kıyaslamak doğru olmaz ancak diyebilirim ki agaclar.net forumunu diğer forumlardan ayıran özellik, üyelerinin kalitesi, Türkçe kullanımı konusunda hem üyelerinin hem de yönetimin gereken hassasiyete sahip olması, üyelerdeki bilgi derinliği ve tabiata duydukları sevginin agaclar.net vasıtası ile bir araya getirilmiş olması.

Bitkilerle ilgili mesleki bir eğitim aldınız mı? Almak ister misiniz?


Hayır almadım ama almak isterim.

Zamanınızın ne kadarını
agaclar.net'e ayırıyorsunuz?

İnternete hemen her gün girerim ve ilk açtığım sayfa agaclar.net olur. agaclar.net’te kalış sürem gün içerisindeki ihtiyacıma göre değişiyor, eğer bitkilerimle ilgili bir sorun varsa ilgili sayfalara girip okuyorum bu da biraz zaman alıyor tabii, bazen de sırf yazdıklarıma verilen cevapları görmek için bakıyorum, ortalama bir zaman vermek gerekirse bir –iki saat diyebilirim.

Bitkilerden başka ilgilendiğiniz neler var?


Edebiyata çok düşkünüm, edebi eserleri okumak, dünyaya, insanlara, hayata bir de bu eserlerin, lâtif sözcüklerden seçilerek kurgulanmış sayfalarından bakmak bana son derece haz veriyor. Dinler tarihi de ilgimi çekiyor ama şimdilik o yönde bir şey yapamıyorum.

İyi bir Klâsik Türk Müziği dinleyicisiyim. Klâsik kemençe öğrenmek için ders alacağım bir sırada Van’a taşındığım için bu hayalimi ertelemek zorunda kaldım. Bunun dışında mutfakta reçel, turşu, marmelat vs. gibi uğraştıran ancak bir o kadar da yapmaktan zevk aldığım işler var. Bazen yemek için değil de sırf hazırlayıp kavanozlardaki görüntüsünü seyretmek için bu işlerle uğraştığımı düşünüyorum.


Bunun dışında hayvanları çok seviyorum evimde bir kedim var. Ve Allah’a hep dua ediyorum, bana geniş imkânlar ver ki sahipsiz, barınaksız, aç, sakat hayvancıklar için bir şeyler yapabileyim diye. Bu konuda çevremdeki insanlara da hep anlatıyorum, onların da en az bizim kadar yaşamaya ve rahat etmeye hakları var, onlara eziyet etmeyin, aç, susuz bırakmayın, soğukta kalanlara evinizde değilse bile hiç olmazsa bodrum katında veya ahırınızda bir yerler açın diye. Ne kadar geri dönüşümü olacak zaman gösterecek.

Bitki, tohum, çelik paylaşımlarına katıldınız mı? Neler düşünüyorsunuz?

“Kadın her yerde kadın” hesabı bana göre forumun en zevkli kısmı bu alışverişler :) Sağolsun dostların hiçbiri bu konuda beni kırmadılar.

Şu anda evimde, bu alışverişler neticesinde gelen mum çiçekleri (İklimsiz), arap saçı, cam güzeli, kaluce, kamış, kaktüs, reyhan (Tubay), yasemin (hala bir umut tutar diye bekletiyorum ama bir hareket yok) çelikleri (Minka), ipek çiçeği (Emel Yılmaz) tohumlarım var.

Paylaşmak çok güzel, insan bunun güzelliğini tekrar yaşıyor bu alışverişlerde. Kargo görevlisi kapıya geldiğinde sizin için Türkiye’nin taa öbür ucundan, daha sizi tanımadan, forumun verdiği güven ortamından güç alarak hazırlanıp gönderilmiş bir minik paket görüyorsunuz. İnsanı tebessüm ettiriyor. Misafirlerin yeni yuvalarından hoşnut kalıp büyüdüklerini görmek de ayrı bir memnuniyet…


Forumdaki hangi üyeler sizi olumlu yönde etkiliyor, neden?

Başta sevgili Güler Hanım’ı zikredeceğim. Bahçesinin fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla güzelliği, her şeyden önce verilen emeğin de çokluğunu gösteriyor. Bana o kadar olmasa da ona yakın güzellikte bir bahçe inşası için aşk ve şevk veriyor diyebilirim.

Ve diğer dostlar sevgili İklimsiz, Tubay, minka, Emel Yılmaz, Sehernaz, candost, günüm, olay9’un çelik ve bilgi paylaşımındaki cömert tutumları beni çok etkilemişti.

Diğer yandan sevgili Mahmut Leventoğlu, CemalS, Benben1967, tugo, turco’nun dostane, güven dolu arkadaşlıkları bu sitedeki dost çemberimi genişletmemi sağladılar.

İsmini unuttuğum arkadaşlarım varsa kusura bakmasınlar ama genel olarak siteden arkadaşlık kurduğum hemen bütün isimler benim için çok değerli ve üzerimde bir şekilde olumlu etkileri var.

Gönüllüsü olduğunuz Sivil Toplum Örgütleri var mı? Hangileri?


Konya’da TEMA’ya üye olmuştum, ağaç dikim çalışmalarına katılmıştım. Onun haricinde başka bir üyeliğim olmadı.

Doğa ve çevre konularında yapılan protestolara aktif olarak katılır mısınız, katılmak gerekir mi?


Katılmak isterim ve herkesin de bu konularda hassas olması gerektiğini düşünürüm. Yalnız sıra protestoya gelinceye kadar herkesin de üstüne düşen birtakım sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini de düşünüyorum. Mesela insanlar ormana gidip mangal yakıyorlar, dönüşte ortalığı çöp içinde bırakıyorlar, sonra bu kişiler dönüp protestolara katılsın böyle olmaz. Herkesin bireysel sorumluluklar alması ve yerine getirmesi gerekiyor, faydalı olamıyorsan hiç olmazsa zarar verme, kirletme.

TV ve radyoda bu konuları işleyen programları yeterli buluyor musunuz, nasıl olmalı?


Belgesel gösterimini kural ihlâli yapan kanallara ceza olarak veren bir ülkenin üst kurulundan, alt kurulundan, tv ve radyo kanallarından ne bekleyebilirsiniz ki! Önce bu zihniyetin değiştirilmesi ve insanlara bunun yanlışlığı öğretilmeli. Medya istediği zaman çok güzel bir kamuoyu oluşturabiliyor ama konu doğaya, çevreye geldi mi sırtını dönüyor!

Talebin de seyirciden gelmesi gerekiyor ama insanlar gelin-kaynana çekişmelerini veya iki çalgıcı çenginin reklam aşkını, kavgalarını izlemeyi daha çekici buluyor.

En azından belli saatlerde bizler gibi izleyiciler için belgesellerin konması gerektiğini düşünüyorum.

Hobi bahçeleri hakkında neler düşünüyorsunuz?


Apartmanlarda sıkışıp kalmış insanların stres atmaları, bir şeyler üretebilme ve kendi ürettiklerinden tüketme zevkini yaşamaları bakımından hoş bir düşünce. Sayıları artırılmalı.

Hepsinden sadece birer tane yazın: En sevdiğiniz;

ağaç:
Kestane
çiçek;
Hanımeli
kitap:
Çalıkuşu
şarkı:
Artık Yeşerecek Bir Dalım Yok
müzik grubu/müzik sanatçısı:
İncesaz -Umut Akyürek
ressam:
Ivan Aivazovsky
şair: Yahya Kemal
film:
Buz Devri 1-2
web sitesi:
açık
ara, agaclar.net

Günüm 10-11-2008 14:40

Sevgili Sûz-i Dilârâ..
Yazını da keyifle okudum. Seni tanımak çok güzel.
Hayatın o çok sevdiğin çiçekler gibi rengarenk geçsin.

papatyam 10-11-2008 15:39

Sevgili Sûz-i Dilârâ,
Sizi tanımak güzel, her şey gönlünüzce olsun.

Güler 10-11-2008 17:25

Sevgili Sûz-i Dilârâ, yazını zevkle okudum. Seni daha iyi tanımak da çok güzel.
En sevdiğin ağaç Kestane ağacıymış, meyvesini de seviyor musun? Şu an sobanın üstünde
kebap olmak üzere yığınla kestane var, buyur.

kazim polat 10-11-2008 19:48

Sevgili Sûz-i Dilara, en kısa zamanda kedinizin saksıların değil de, fidanların dibinde uyuyabileceği bahçeli bir eve kavuşabilmeniz dileğiyle.İyi ki varsınız.

Adalet Yağcı 10-11-2008 22:00

Sevgili Sûz-i Dilara;
Yazınızı başından sonuna büyük bir keyifle okudum, ifadenizdeki zenginlikten çok etkilendim.
Benim için, güzel konuşmak ve yazmak âdeta ibadet gibi ciddi yapılması gereken bir iştir, çok ciddiye alırım.

Ayrıca öğrenme isteğinizin aynı şevkle devam etmesini takdir ediyorum, benim kızım da Selçuk Üniversitesi Eğitim fakültesinden mezun, inşaallah iyi bir Tarih öğretmeni olarak, bahçe içindeki güzel evinizde, kedileriniz köpeklerinizle oynayan, dünya tatlısı çocuklarınızla mutlu bir yaşantınız olur.

Sizi daha yakından tanıdığıma sevindim.
Sevgiler.

Süha Şendoğan 11-11-2008 08:19

Sevgili Suz-i Dilara,
Ne kadar güzel kendini anlatmışsın.Sana hayatta daimi başarılar dilerim.
Herşey gönlünce olsun.

caucasus 11-11-2008 11:08

Sizi tanımak güzeldi Suz-i dilara, umarım hayalinizde ki bahçeye en kısa zamanda ulaşırsınız. Her şey gönlünüzce olsun.

Sûz-i Dilârâ 11-11-2008 17:06

Sevgili Günüm, papatyam, kazim polat, Adalet Yağcı, turco, caucasus iyi dilekleriniz ve güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Dilerim hep birlikte dileklerimizin gerçekleştiği bol ağaçlı, bol çiçekli günlerde yaşar ve biraraya gelebiliriz. ;)

Sevgili Güler Hanım size de çok teşekkür ederim, benim için ve daha birçok üye için de yeriniz apayrı biliyorsunuz. Her ne kadar şu sıralar okul, ev, dersler dolayısıyla siteye sık (ve hatta hiç denecek kadar az) gelemesem de bu sizi ve burdaki dostlarımı unuttum demek değil inanın aklım hep burda.

Kestane ağacının meyvesini, ağacından daha çok seviyorum:p ve her zaman şöyle söylemişimdir; "Allah; mısırı (özellikle haşlanmış), kestaneyi, Trabzon hurmasını ve mantarı benim için yaratmış" :dilli: Konya'da en son oturduğum ev sobalıydı ve o yıl bütün kış kestane market reyonlarından, piyasadan çekilene kadar her akşam sobanın üzerinde kestaneleri seve okşaya pişirerek tıka basa yemiştim.:p Buradaki Migros'a da kestane geleli bir hafta oluyor henüz bir kerecik almak nasip oldu:o ama bu yalnızca başlangıç.:p Gerekirse sokağın ortasına ateş yakar, közünde pişirir yine yerim. :dilli:

Güler 11-11-2008 17:55

Aramızda olduğunu hissettirdiğin için teşekkür ederim.
Lütfen fırsat yarat ve bizlere bir merhaba desen de razıyız. Seni seviyor ve özlüyoruz.
Bundan böyle her kestane yeyişimde sizi hatırlayacağımdan emin olun.

minka 11-11-2008 19:25

Sevgili ve güzel insan Suz-i Dilara,

Yazını zevkle okudum. Seni tanıdığıma memnun oldum. Bence yaptığın-yapacağın herşeyde bu kadar özenli olman seni daima başarılı yapacaktır. Paylaşımda bulunmak güzel. Senin için bir sarı bir beyaz yasemin ayıracağım yeniden. :) Sevgiler.

Sûz-i Dilârâ 11-11-2008 19:45

Sevgili minkacığım, yasemin aşkımızın başlattığı bu güzel dostluk umarım hep devam eder, birgün yüz yüze görüşmek de nasip olur;)

Sana güzel bir haberim var; Ben bu profili yazıp gönderdiğim sırada yasemin çeliklerim öyle boş boş saksıda dikili duruyordu ve hiçbir hareket de yoktu, ben de ne olur ne olmaz diye sökmüyordum. En son sarı yaseminlerden bir tanesinin uçlarında patlamaya hazır minicik tomurcuklar gördüğümde havalara uçacaktım, ama yine de tutmaz da kurursa diye kendimi fazla hayale de kaptırmak istemedim ama işte sonunda en sonunda incecik çeliğimin yan tarafından o minicik tomurcuk basbaya bir dal oldu.:cool: Siteye resmini eklemek isterim ama fotoğraf makinam yok köyde unuttuk geldik yazın.:( Şimdi elim ayağım titreye titreye küçük bir saksıya diktiğim yasemin çeliğimi incitmeden kurutmadan nasıl yaparım da büyük bir saksıya geçiririm diye kara kara düşünüyorum:o

bahtiyar02 11-11-2008 22:16

Sevgili Sûz-i Dilârâ.. sizinle tanıştığıma sevindim.Ayrıca okuma azminizi taktirle karşılıyorum. dediğiniz gibi sitede yüzlerce kişi üye olduğu halde sadece belli dostları sitede görüyoruz.Umarım tüm dostlar daha aktif olurlarda yeni dostluklar kurar ve bilgiler paylaşırız. saygılar sunuyorum.

minka 12-11-2008 11:43

Sevgili Suz-i Dilara,
Dostluğun her daim olması dileğiyle....Çok sevindim. :) Acele etmeyin. Bu başarı sizin. Toprağında sorun yoksa değiştirmeyin. Demek ki yerini sevmiş ve tutunmuş. Sevgiyle büyüyeceklerini biliyorum:) Bazen fazla su da çürümeye neden olabiliyor. Arada sıvı besinli su vermiştim benim denemelerimde, emin değilim ama işe yarar. Birkaç arkadaşa daha hazırladım, iyice köklenmelerini ve güçlenmelerini bekliyorum. Sevgiler...

Fatos_Karag 12-11-2008 13:02

Sevgili Sûz-i Dilârâ,
sizinle tanıştığıma çok sevindim. Yazınızdan etkilendiğimi önemle belirtmek isterim. Kendinizi çok iyi anlatmışsınız. Umarım sizinle daha çok sohbet etme fırsatını bulabilirim.

Cumhur Tonba 12-11-2008 15:21

Sayın Sûz-i Dilârâ
Tüm isteklerinizin yanında Hayvanlar için olan dileklerinizi gerçekleştirebileceğiniz her imkana en kısa zamanda kavuşmanızı diliyorum.
Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Başbahcivan 12-12-2008 14:18

Sevgili Sûz-i Dilârâ
Senin ve böyle iyi niyetli arkadaşlarımın başarıdan başarıya koşmalarını, başarılarınızın devamını dilerim.
Saygı ve sevgilerimle
ESENKALIN

BenBen1967 12-12-2008 14:46

Sevgili Sûz-i Dilârâ seni tanımaktan çok mutlu oldum. Gerçi isminizi yazarken klavye ile savaş versemde şapkaları yapmayı öğrendim. ;) Umarım gönlündeki müstakil evin sahibi olursun ve bende sana burdan, birtürlü alıp ekemediğim elma fidesini yollarım. ;)

Sûz-i Dilârâ 17-12-2008 09:19

Sevgili dostlarım, iyi dilekleriniz için hepinize çok teşekkür ederim, Allah bütün iyi insanların gönüllerinde olanları versin ki dünyamız daha güzel, daha yaşanası bir yer olsun. ;)
Sevgili Benben1967, müstakil evim olursa sizin o meşhur alamadığınız elma fidenizin ilk müşterisi benim unutmayın;)

Selim-i Ahir 17-12-2008 16:30

Hayat, tabiatı icabı olağanüstülüklere meyillidir, gerçeğinin en güzel göstergesi.
Çiçek sevgisi ve eğitim anlayışınız benimkiyle tamamen örtüşüyor.
Hayat felsefenize uygun bir ömür diliyorum.

cemal.S 17-12-2008 23:59

Merhabalar!

Yazdıklarınızdanda olsa sizi tanımak çok güzel. Doğaya olan sevginizi anlatmış yazdıklarnız.
Azminizi hisseder gibiyim. Eminim her alanda çok başarılı olursunuz.

Benim için bir kahvaltı salonunda otlu peynirli ballı bir kahvaltı yapın. Eşinize, Elek dağına,Toprak kaleye ve Akdamar adasına selam söyleyin olurmu.

Yalovadan selamlar.

Sûz-i Dilârâ 13-02-2009 20:00

Sevgili Cemal Bey, iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim, Van'da kahvaltı sofrasına çok sık gittiğimiz söylenemez ama mesajınızı okuduktan sonra gittiğimde sizin için de sofradaki her şeyden birer lokma aldım;), kulaklarınızı çınlattık eşimle;) Toprak Kale'yi ilk kez sizden duyuyorum onu bir fırsat bulup bizim hocaya soracağım, ama Akdamar Adası'nı bu baharda bademler çiçek açtığında tekrar ziyaret edeceğiz kısmet olursa, Erek Dağı da şu an karlar içinde, zaten yaz kış o kadar öfkeli bir görüntüsü var ki insan bakmaya korkuyor, yalçın, çıplak kayalardan mürekkep ve bir o kadar da keskin hatlı...
Ama Süphan Dağı bütün görkemiyle Van Gölü'nün karşı kıyısından bizi selamlıyor her sabah;), (Erek Dağı duymasın ama) o kadar asil ki:p

Sevgili Selim-i Ahir, çok teşekkür ederim, Allah herkese gönlüne göre yaşamak nasip etsin.;)

Sûz-i Dilârâ 26-03-2013 15:50

1 Eklenti(ler)
Merak eden arkadaşlarım için işte bizim minik böcekler, soldaki Ece, sağdaki Kağan.

feriha 26-03-2013 16:21

Maşallah..

Analı babalı büyüsünler inşallah, sağlıkla..

Kıyamam Ece ağlıyor..:(

minedo 26-03-2013 16:28

Maşallah...Dünyanın en güzel çiçekleri işte bunlar...Yalnız soldaki biraz solgun ve buruşmuş görünüyor suyunumu arttırsanız güneşemi koysanız ki..

nevsune 26-03-2013 16:33

2. nesil agaclar.net üyeleri huzurlarımızda;) Sûz-i Dilârâcım çok tatlılar bunlar, maşallah. Ece nazlı prenses, Kağan minyatür erkek:p

O kadar çabuk büyüyorlar ki. Bir bakmışsın koşturuyorlar, derken okula başlamışlar. Bir gün gelir, yuvadan uçuverirler. İkiz büyütmek gerçekten çok zor ama her anının tadını çıkar lütfen.

Anneleri, babalarıyla mutlu, sağlıklı ve huzurlu yaşasınlar. O güzel kokulu kapı gıcırtılarını bol bol öpüyorum:)

Sûz-i Dilârâ 26-03-2013 17:11

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi feriha (Mesaj 1127590)
Maşallah..

Analı babalı büyüsünler inşallah, sağlıkla..

Kıyamam Ece ağlıyor..:(


Çok teşekkür ederim, Allah herkesin çocuğunu ana babasına bağışlasın.

Ece böceği her daim ağlar teyzesi yeni yeni biraz ağlamaktan vazgeçip uyumanın tadını almaya başladı. İlkay Akkaya'nın Yolumuz Gurbete Düştü türküsü eşliğinde ve ağzından düşürmediği emziğiyle uyumayı öğrendi. ;) Bu ikiliyi çok seviyor;)

Sûz-i Dilârâ 26-03-2013 17:14

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi minedo (Mesaj 1127595)
Maşallah...Dünyanın en güzel çiçekleri işte bunlar...Yalnız soldaki biraz solgun ve buruşmuş görünüyor suyunumu arttırsanız güneşemi koysanız ki..

Teşekkür ederim. ;)

Kızcağızım her daim ağlar vaziyette olduğu için hep mor renkle geziyoruz, gerçek rengini uyurken yakalayabiliyoruz. ;) Günlük sularını veriyoruz belli ölçüde zaten mamaları da yeter ölçüde su içeriyormuş ama biz yine de su içiriyoruz.

Mernuş 26-03-2013 20:12

Çok tebrikler :-)) Allah analı babalı büyütsün, güzel günler göstersin. Hiç kucağınızdan indirmeyin, doya doya öpüp koklayın onları. Zaman öyle çabuk geçiyor ki...

loveforlife 26-03-2013 20:32

Canım, ne kadar tatlılar bu güzeller, MAŞALLAH! Seni ikisi bir arada zorlasa da o mis gibi kokularını hissederek onlara sarılmanın hazzı bambaşkadır mutlaka... Benim yerime de sımsıkı sarıl onlara...

Sevgi ve selam ile...


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 13:26.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024