Allah analı babalı büyütsün, maşallah.
|
Sevgili Sûz-i Dilârâ merhaba; geçtiğimiz dönemlerde sohbetlerimiz, beğenilerimiz olmuş idi... Fakat uzun bir süredir görüşemiyoruz; demek ki sebebi bu güzel miniciklermiş... Sizi tekrar gördüğüme sevindim, mutlu oldum.
Çok minicikler, çok da tatlılar. Hoşgelmişler, sana geçmiş olsun; Allah'ım analı babalı büyütsün, şanslarını güzel eylesin inşallah... |
Alıntı:
Bir de onlar için sembolik birer üyelik açmayı düşünüyorum;) okuma yazmaya başlayınca siteye girmeye de başlarlar. Bir şeylerin farkında olmaya başlar başlamaz onlara agaclar.net'i ve çiçek-böceğin isimlerini, tohumdan domates biber üretmeyi, sokak hayvanlarıyla hasbihal etmeyi öğreteceğim. :p |
Alıntı:
|
Alıntı:
:eek: |
Benim için de koklayın çok çok çok çok :)
|
Alıntı:
İyi dileklerin için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle. |
Alıntı:
Sevgilerimle... |
Kişiliğiniz çok renkli.Sizi tanımaktan memnun oldum. Bir de nickinizin anlamını çok merak ettim.
|
Araştırdım , bir musiki makamı imiş.
|
Alıntı:
;) Biraz geç oldu ama sorunuzu yeni gördüm, siteye fazla gelemiyorum. Okul, ev, ikizler derken internet artık lüks gibi bir şey oldu. ;) Sûz-i Dilârâ, bestekâr Osmanlı sultanlarından III. Selim'in bulduğu bir mürekkep (birleşik) makamdır ki manası da "yürek yanması, gönül süsleyen yangın, ateş" demektir. Tasavvufta Allah aşkının remzidir. Kalp, Allah aşkıyla yanıp tutuşur, acı çeker bir yandan, bir yandan da bu aşk ve ayrı kalış, gösterilen sabır kişiyi terbiye eder, hem gönlünü süsler. Çünkü çekilen acı ne olursa olsun, ister aşk ister başka bir şey kişinin karakterine artı değerler katar, kişiyi olgunlaştırır. Sûz ve Dilârâ Farsça kökenli kelimeler olup birincisi yangın, ikincisi gönül süsleyen anlamlarına gelir. :) Tabii tasavvufla ilgili söylediğim kısımlar işin teoride kalmış ve romantize edilmiş kısımları. Günümüz ve belki de o dönem gerçekliğiyle taban tabana zıt. |
Üstünden yıllar geçmiş, demek ki bu bölümü pek ihmal etmişim ben... Buna rağmen iki satır yazayım diye klavyeye uzandım ama zihnimde adeta çığlıklaşan cümlenizden:
Alıntı:
Oysa neler neler yazacaktım, bir 'sefer tasına' kurban gitti koskoca sözcük kolonim... :D |
Bu sayfaya uğramayalı iki sene olmuş tamı tamına:o Geriye dönük mesajlara baktım da, en son 2009 sonra hooopp 2013 iki tane bebek resmi:D Çok küçüklermiş ve çirkin:) 7 aylık prematüre doğdular, üç aylıkken dahi 0-3 ay bebek kıyafetleri bol oluyordu :rolleyes: En zor dönemleri 10 aylık olana kadar yaşadık hâlâ da çok zor ama en azından geceleri uyuyorlar ve bağımsız olmaya başladılar yavaş yavaş, kendime ayıracak minik zamanlar bulabiliyorum. Ne günlerdi geçti, gitti.
Bu arada YeniGine, olcim ve gokcegokce bu kadar uzun zaman da geçse aradan güzel mesajlarınız, dilekleriniz için çok teşekkür ederim;) Bu sayfayı güncelleyen, kısa da olsa beni geçmişe götüren sevgili A_NOMAD, o öküz benim göğsümde yıllardır çökülü kalmış artık onunla yaşamaya alıştım. Hâlâ bir sefer tasındayım çeşitli ve makûl sebeplerden. Bekleyip göreceğim (ya da çalışıp göreceğim) fani ömrümün bir kısmında bahçeli bir köy evine sahip olabilecek miyim olamayacak mıyım? Nasip... Bu sayfada mesajlarını gördüğüm ve artık siteye uğramayan eski dostlar, siz olmadan burası eksik, nerelerdesiniz:( |
Sevgili Suz-i Dilara merhabalar. Benim de çocuklarım Kaan ve Ece. Araları bir yaş. İkiz sanırlardı hep. Şimdi üniversitede okuyorlar. Gözümde hala bebekler. Güle güle büyütün güzellerinizi.. Sevgiler.. :))
|
Alıntı:
Artık yaşlanmaya başladım galiba, çocuklarımızı, gençlerimizi düşününce içim sızlıyor, hepsi Allah'a emanet. Allah onları geleceksiz, devletsiz, milletsiz ve topraksız-susuz-havasız-ağaçsız bırakmasın. |
Teşekkürler sevgili Suz-i Dilara. Güzel sözlerinize amin diyorum.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 08:49. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024