Tekirdağ-Şarköy-Uçmakdere Köyü
 

Çocukken babam ve dalgıç arkadaşlarıyla beraber o zamanki annemin tabiriyle nerede izbe yer var gitmişizdir :) Uçmakdere'ye gidişimiz de orada o zamanlar (30 yıl kadar önce) bolca Orfoz Balığı bulunmasıydı. Babam ve arkadaşları bu yerleri büyük bir sır olarak saklarlardı. Her haftasonu yollara düşerdik ve daha Cuma gününden annemin dudakları uçuklardı. Ben ve abim annemin korkusuna şaşardık çünkü bizim için lunapark gibiydi o yollar ;) Neyse fazla uzatmayayım Uçmakdere maceramız da böyle başladı. İsuzu kamyonetle yola çıktık. Anayoldan ayrılıp toprak yola girince yolda keçilerini otlatan bir köylüye sordu babam: "Buralarda Uçmakdere diye bir köy var varmış dayı? "
Köylü amcanın cevabı: "Kuş uçmaaazz, kervan geçmez Uçmakdere aşağıda bak evladım. Ne işiniz var sizin buralarda?" :) Kafamızı uçurum kenarından uzatıp bir baktık ki iki- üç tane ev köy dedikleri yer. Buraya kadarki yol otobanmış meğerse ;) ordan sonra annemin çığlıklarıyla acaip uçurumlardan, muhteşem manzara eşliğinde aşağıya vardık. Ve o zamana kadarki hayatımın en güzel denizi karşımızda duruyordu. Babam her zaman daha iyisini isterdi ve hep ileriye gidelim orası daha güzeldir takıntısı vardı. Baba bu taşlarda bu kamyonet gitmez dedik ama dinlemetedik tabi. Derken kamyonetin tekerleği koca bir kayaya takıldı ve denize doğru kaymaya başladık :) Hemen köylüler koştular traktör getirdiler ve bizi kurtardılar. Ve çam ağaçlarının altında müthiş bir koya kampımızı kurduk. Fazla uzattım ama bu köye bir daha gitmedim. Bizim köyler başlığı için internetten araştırayım dedim ve oldukça güzel fotoğraflarla karşılaştım. Sizlerle de paylaşmak istedim....İstanbul'lu doğaseverler için haftasonu gidilebilecek bir yer. (Dalgıçlar heveslenmesin Orfoz yaklaşık 20 senedir kalmadı hemen hiç bir yerde)
Eklenti 18614
Eklenti 18615

Bende geçen seneki şarköy tatilimde burayada uğramıştım güzel ama ıssız bir yer yoluda hala bozuk...

Biraz da köy hakkında bilgilere bakalım:
Doğal özellikleriyle Marmara kıyılarının ender köşelerinden biri Uçmakdere. Ganos Dağı eteğinden yol alırken, Marmara'yı hiç bu kadar yüksekten ve bu açıda görmediğinizi fark ederken, karşınızda uzanmış yatan Marmara Adası ve Hayırsız Ada'yla da selamlaşıyorsunuz. Birbirini izleyen koyların doyumsuz güzelliğine sonbaharın sarı-turuncu cazibesi de eşlik edince, Uçmakdere yolu size usta bir ressamın fırçasından çıkan yağlı boya bir tablonun içine çekiyor sanki. Hele bir de Uçmakdere'ye ulaştığınız zaman... İşte o zaman cennettesiniz!
"Uçmakdere Köyü", İstanbul'a sadece 200 km. uzaklıkta ve Tekirdağ'ı 34 km. geçince Marmara sahilinde yer alıyor. İnsan eli değmemiş doğal güzellikleriyle Marmara Bölgesi'nin ender kıyılarından olan Uçmakdere, kışın ulaşım zorluğu nedeniyle bozulmamış.
Uçmakdere Köyü öyle bir yere kurulu ki, ne denizden görülebiliyor ne de yoldan.500 yıllık anıt çınar ağacının yanından geçip köye girince tütün dizili ahşap evler dikkatinizi çekiyor.
Köy halkının babaları, 1924 yılında mübadelede aynı köyden kalkıp gelmişler.
Uçmakdere'de tütüncülük ve bağcılık yapılıyor. Bağlar o kadar dik yamaçlara yapılmış ki, sabah saatlerinde bağlara çalışmak için gelenler uyku sersemi aşağı yuvarlanmamak için bellerinden bir iple kendilerini yukarıdaki bir ağaca bağlar öyle çalışırlarmış... :)
Yamaç paraşütü için de çok uygun bir bölge...
Şimdilik derlediklerim bunlar...
http://www.sihirlitur.com/gezi/ucmakdere/yorum.html
Eklenti 18616Eklenti 18617
Eklenti 18618

Eklenti 18628Eklenti 18624
Eklenti 18625Eklenti 18626

Eklenti 18630Eklenti 18631
Eklenti 18632Eklenti 18633
Eklenti 18634

Eklenti 18635Eklenti 18636
Eklenti 18637Eklenti 18638

işte bu başlıkta http://www.agaclar.net/forum/showthr...?t=3201&page=5 anlatmak istedeğim köy evi modeli bu Sn.GLCN'nin bahsettiği gibi "güzel ama ıssız bir yer yoluda hala bozuk..." işte benim hayalim bir köy...
Bir çok resimde de görüldüğü gibi saf ve bozulmamış kendi halinde...
Paylaşım için teşekkür ediyorum.

Hakan Bey o zaman sonbahar sonuna kadar gidip görün :) Kışın ulaşım tamamen kapanıyormuş. Dediğim gibi 30 yıl kadar önce gitmiştik halen aynı kalmış. Su sorununu bilmiyorum ama araştırmak gerek. Ama Marmara denizi o zamana göre çok kirlendi tabi bunu unutmayın.
Kazdağlarında da çok güzel köyler var Hakan Bey. O tarafları da araştırın derim ben. Hem su sorunu hiç yok, hem de Ege Denizi bir başka güzel oluyor...

Uçmakdere yolu bir süredir yapılıyor. Sahilden hem ŞArköy'e hem de Tekirdağ'a ulaşan yolda iyileştirme çalışmaları vardı.
İlk gittiğimde, buraya bir daha gelinmez, arabalara günah, demiştim.
İkinci gidişimde, çınarların altı da ne kadar serin, yola da alıştık galiba.:p
Daha sonrakilerde, deniz harika ama yine de dönüş için geceye kalmayalım.
Bu sene gidemedim.
Yolun son durumunu da o yüzden tam bilmiyorum.

1980'li yıllarda (yılını tam hatırlamıyorum) yazları şarköy'e giderdik
koruk'u orada öğrenmiştim (sanırım oradaydı)
ve ayrıca hayatımda ilk olarak orada bana laf atılmıştı
bunu hatırlamam övünülecek bir şey olduğu için değil
atılan "lafın" saflığındandır ve elbette hissettiğim utançla karışık gülümseme
neyse sonra sene geldi belki 94-95'e
yolum bir kez daha şarköye düştü
bu sefer şarköy kokundan durulmaz olmuştu
ondan beridir uğramam
ama şarköy'ün anıları güzeldir bende

İlk kez Uçmakdere'den geçtiğimde yıl 1993'tü ve Şarköy'e giderken yanlış yola saptık dolana dolana Mürefte üzerinden vardık ama ödüm patladı o yollarda; bir an mahzur kalacağımızı sandım.. Son üç dört yıldır her bahar bir kaç sefer Uçmakdere yollarına düşmek hobi haline geldi özellikle bahar aylarında.. Eskisi gibi korkulacak halde değil yolları ve manzarası bir harika sevgili Limon.. :D

Segili limon eski günleri hatırlattın ben yanılmıyorsam 1990 yılında gittim ancak ben Mürefte tarafindan gidiyordum Şarkoyde 10 gün kadar kaldım uçmak dereye giderken heyalanlı büyük bir uçurum vardı ve hala kayma devam ediyordu, orayı tam gaz geçiyor bitiminde bir şarap fabrikasının yanında büyük ağaçların olduğu büyük bir bahçe vardı, büfede vardı şalaşça buraya uzun süre kalmak için karavanları ile gelen buraya müftela insanlar ne için geliyorlardı biliyormusun 1.huzur veren sessizlik 2.Bu sessizliği bozan kıyıyı yalayan denizin o ninnisi 3.Deniz sustuğu zaman o ninniyi tamamlayan kuş sesleri (ama kuş göremiyorsunuz) . Tv. radyo vs hiç kimse kullanmıyor. Uçmakdere huzur demek bence. Dönüşümu sizin dediğiniz yoldan yapmıştım buda ayrı bir anı konusu olur. "Anılar şimdi gözümde canlandılar" diyor şarkı teşekküler sevgili limon. Sevgi ve selamlar.

Bu başlığı açmakla ne iyi etmişiz. Daha kimbilir ne güzellikleri tanıyacağız. Dark'ın söylediği gibi, belki de köylerimiz net diye bir sitemiz olur :)

Sevgili Derya, ben genelde deniz kenarı veya deniz manzaralı köyleri çok seviyorum. Daha sizlerle paylaşmak istediğim çok köy var ama adlarını hatırlamaya çalışıyorum. Adlarını hatırladıklarımın da fotoğraflarını bulamıyorum internetten.

Sevgili Limon
70'li yıllarda babam yıllık izninde her yıl bizi Şarköy'e götürürdü. Başer pansiyonun arkasında Çıta Ahmet' in pansiyonunda kalırdık. 20 yıl kadar sonra eşimle hafta sonu gittiğimizde, bizim pansiyon ve o sıradaki bütün bağlar yok olmuş, hepsi apartman olmuştu.Yani Şarköy, Kumburgaz gibi bir yer olmuş. Deniz eskisi gibi tertemiz değildi. Aradım Çıta Ahmet' lerin evini buldum, karısıyla sarmaş dolaş ve birazda salya sümük ağlaştık. Ben gençliğimi hatırladım, o da bağını bahçesini. Mürefteye' de gittim ama Uçmakdere' yi görmedim. Hep yolu için korkutmuşlardı.
Ama fotoğraflarınız öyle güzel ki, yol da düzelmiş diyorsunuz.
İnşallah görmek kısmet olur.

Vildan Hanım, bol bol fotoğraf çekecek güzelliklerle karşılaşacağınızdan eminim.
Özellikle iniş yolunu yarılayınca uçurum kenarından denizin güzelliği muhteşemdi. O kadar yüksekten bile denizin dibi görülüyordu. (Denizi iri çakıltaşlıydı) Ama sizin de belirttiğiniz gibi, Marmara Denizi artık ne kadar berrak olabilir bilemiyorum.
Vildan Hanım siz de gezmeyi seven birisiniz sanıyorum. Hisarönü Körfezi'nde inanılmaz güzellikte deniz köyleri vardır. Merkezle ulaşımları halen toprak yollardan sağlanır. Hatta günlük gazete bulmak imkansızdır, şansınız varsa bir gün öncenin gazetesini bulabilirsiniz. O köylerin isimlerini hatırlayamıyorum. Domatesi tarladan kendi ellerimizle toplayıp almıştık. Her yer nar ağaçlarıydı.
Başka bir köyde de çok yaşlı bir teyze yabani domuzu evcilleştirmiş ağaca bağlamıştı :) Çok büyük çam ormanları vardı ve arıcılık yapılıyordu. Sabah 5-6 arası uyandığımda bir sabah ormandan gelen uğultu beni çok ürkütmüştü.
Meğer arılar yeni yerlerine alışmaya çalışıyorlarmış. İmkanı olan herkesin muhakkak görmesi gereken yerlendendir Hisarönü Körfezi, koyları ve köyleri.

Bu başlıkta olduğuna göre, bahsettiğiniz Hisarönü, Datça-Marmaris arasındaki koy değil herhalde.

Saygıdeğer Limon
Yaptığınız köy tanıtımları turizm katalogu gibi, çok başarılı kutlarım.

Yanlış başlıkta sordum ama sizi burada bulmuşken sorayım dedim :) Datça-Marmaris arasındaki koy evet.

Metin Bey, teşekkür ederim.

Vildan Hanım fotoğraflarından Uçmakdere'ye gitmiş olduğunu gördüm. Kır lalelerinin fotoğrafları çok güzel. Nasıl beğendiniz mi Uçmakdere'yi?

Sevgili Limon ,
Ellerine yüreğine sağlık Uçmakdere için.

Bizim vosvos camiasının gizli cennetlerinden birisi de UÇMAKDERE dir. Her yıl mutlaka bir grup arkadaşımız orada karavanlarla,vosvosları ile,çadırları kamp yaparlar ve yaparız. www.vkod.org.tr etkinlikler sahifesinde fotograflarını görebilirsiniz

Tekrar ellerine sağlık :)

Evet Sevgili Limon,
Uçmakdere'ye gittik. Ancak Kumbağ, Barboros yolunu sadece dönüşte kullandık. Bizim gezilerimizde yürümek öncelikli olduğundan,Tekirdağ çıkışına doğru soldan önce Ganos dağı eteğindeki köye gittik. Dağı tırmanıp inişte Uçmakdere'ye yürümeyi planlamıştık ama yokuşu görünce demokratik bir oylamayla Büyük çayır dedikleri mevkiye traktörle çıkmaya karar verdik.İyi ki de öyle yapmışız, ordan sonraki yaklaşık 2 km. bile zor bir çıkıştı. Yani etkinliklerimize arkadaşlarımızın verdiği isimle 'Traktrek' eklendi.
Zirveden manzara muhteşemdi. Hava parçalı bulutlu, bulutlar kar yığınları gibiydi. Zirveden aşağı iniş oldukça kolaydı.

Hele yol boyunca açan çiğdemler, kardelenler, sümbüller, papatyalar ve adını bilmediğim kır çiçekleri .Hayatımda gördüğüm en iri kardelenler olduğunu söylemeliyim. Çok zevkli bir yürüyüşten sonra Uçmakdere köyüne vardık. Güzel bir köy,sanırım baharda daha da güzel olacak. Dönüş yolunun manzarası da çok güzeldi.Uçmakdere görmeye değer bir yer.

(Kır lalesi fotoğrafları Kıyıköy ve Kastro 'dan)

Ganos Dağı Zirvesinde bir gölet ve köylülerin define çukuru dediği bir çukur var.

Vildan Hanım fotoğraflar sanki yaylada çekilmiş gibiler. Çok güzeller.
İstanbul'a çok yakın ne kadar güzel yerler var.
Sağolun Mahmut Bey.

türkiye bir cennetse, cennetin en güzel parçalarından biri bu kıyılar olsa gerek. yeniköy-uçmakdere-hoşköy-mürefte-şarköy. ev yapımı şaraplarından da tattınızmı tam ömer hayyamlık olursunuz. keyifli seyirler..

re;merhaba
 

Sabahları Şarköy'de uyanmak bir ayrıcalıktır.Güneşin renkten renge giren doğuşunu ve sürüler halinde dolaşan kırlangıçları izlemeye doyum olmuyor.Sakin ve gerçekten tam bir dinlenme yeri,en azından ben oraya gittiğimde hem bedenim,hem kafam rahatlıyor.Eyer sizlerde kendinizi dinlendirmek ve sağlıklı olmak isterseniz oksijeni en bol olan yere Şarköy'e gitmenizi ısrarla tavsiye ederim.

Sevgili Limon size çok teşekkür ederim öncelikle...
Güzel Tekirdağ'ımızla ilgili güzel şeyler yazmışsınız.Buranın daha başka görülmeye değer güzel yerleride var.Herkesi bekleriz efendim...
Saygılarımla

Uçmakdere'ye geçen sene arsa arayışlarım sırasında gitmiştim. Gerçekten çok hoş bir köy bir bakkalı ve bir kahvesi var.Yolu biz giderken yapılıyordu bazı yerleri gerçekten kötü ama kısa bir mesafesi, bizim Astra Sedan binek aracımız var rahatça gidebildik çok az bir sıkıntıyla.
Köyün ismi aslında bir anlamda gerçek çünki son yıllarda orada yamaç paraşütü aktiviteleri yapılmaktadır.
Tekirdağ Barbaros'tan gidilen bu yol gerçekten olağanüstü güzellikte manzaralar veriyor size. Uçmakderenin hemen bitimindeki çınarlı kahve ve oradan alacağınız ev yapımı şarabı unutmayın.Deniz ise pırıl pırıl hala Marmara da böyle yer varmı dedirtiyor insana.

Mürefte'ye gelince Aşağı Kalamış ve Yukarı Kalamış köyleri var, az kaldı yukarı kalamışta muhteşem manzaralı bir zeytinlik alıyorduk, fakat anadolu yakasında oturmamız ve dönüşün 3 ila 4 saat arasında sürmesi bizi caydırdı.Üzerinde 15 yaşlarında zeytinler olan 3,5 dönüm asfalta cephe su elektrik yanından geçen Marmara Denizi Avşa, Marmara adaları ve Çannakale Boğazı manzaralı bir arsayı, 25,000 YTL den alacaktım. Düşünenelere fikir vermesi açısından belirtmek istedim.