03-03-2007, 14:09 | #61 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-11-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 248
|
Rica ederim yardımcı olabildiysem ne mutlu. Saygılar...... |
03-03-2007, 16:29 | #63 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Faruk Tuzcuoğlu hoşgeldiniz. Karaburun İzmir'in en sevdiğim yeri. Ne taraftan yer aldınız. Seneler önce Karaburun'da çok çeşitli kelebek türleri olduğuna dair yazı okumuştum. Belki zamanla rastlarsınız. |
04-03-2007, 00:40 | #64 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
Merhaba memet bey, Benim arsam yukarida merkeze yakın, anayol ustunde. Kaymakamlık binasinin güneyinde çukurda kalan zeytinlikte. Sakız ağacını araştırmam kendim için değil. (Kendim için birşey istiyorsam ........) Sayın belediye başkanımız Serdar Yasa'nın isteği üzerine Karaburun için bir proje üretmeye çalışıyoruz. Gruba sorularım olacak ama once ben topladığım bilgileri bir paylaşmak istiyorum. En azından cevap verecek kişiye kılavuz olur düzey konusunda. Sanırım yarın bu yazıyı hazırlayabilirim. Sevgi ve saygılarımla, Faruk tuzcuoğlu |
11-03-2007, 11:10 | #66 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 15
|
selamlar, evim istanbul da ama karaburun küçükbahçeli sayılırım, halen yazın orda kalıyoruz ,, sakız ağacı işine merak sardım bende bir iki tane yetiştirip köylüye de tanıştırmak istiyorum... karaburun civarında fide satan yerler var mı... |
13-03-2007, 12:45 | #68 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
Sakızagacı giller konusunda dokumanlar (ingilizce )
Degerli arkadaşlar, Gecikmem nedeni ile eleştirmekte haklisiniz. Halen de durumum çok sıkışık. Size topladığım dokumanlardan tercüme yapacak, konuyu toparlayacaktım. Ne varki galiba birkaç işi birden yüklendiğim dar bir zamana denk geldi. Yine de konuyu daha fazla savsaklamak istemiyorum. Kısacası, topladığım dökümanları "Rapidshare" dosya paylaşım sitesine yükledim. http://rapidshare.com/files/20806205...CARDICEAE_.rar kısayolundan indirebilirsiniz. Tabii böyle bir ortamda benim gibi bir tasarımcının oturup birşey yazmasi da herzaman hata yapmaya açık bir kapıdır. Haddim olmayarak yaziyorum. Hatam olursa Tasarımcılığıma verin. Tohumdan ekme ve çelik dikimi konusunda güzel "REÇETE" bilgiler var. Örneğin ; Tohum ekimi önceden tohumlara uygulanacak reçeteler. Çelik ekimi konusunda çeliklere uygulanacak reçeteler var. Ben de AŞILAMA çubuklarına uygulanan REÇETEYİ ARIYORUM. Aşılama çubuğu aşı sırasında bir sıvıya daldırılıp, kök bitkiye oyle yerleştiriliyor. Bu sıvıya batırılmayan aşi çubukları başarılı olamıyor. Benim konum bu. Reçeteyi bilen veya kitap, kişi tavsiye eden varmı ? Sevgi ve Saygılar, Faruk Tuzcuoglu Düzenleyen Faruk Tuzcuoglu : 13-03-2007 saat 13:01 Neden: ANACARDICEAE |
13-03-2007, 13:08 | #69 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
asped kardeş merhaba, Karaburun'da fidan satan yok bildiğim kadarı ile. Ben daha çok doğadaki yaban durumdaki sakız ağaçlarının rehabilitasyonu ile ilgileniyorum. Sakızı bahcenizin rüzgar almayan güney veya dogu tarafına dikmenizi tavsiye edeceğim. Çok sıcak, iyi sakiz ağacı. Selamlar, Faruk Tuzcuoğlu |
13-03-2007, 13:40 | #70 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
Alıntı:
ANACARDICEAE sakizagacigiller ailesi genelde birkaç türden den oluşuyor. Kategori:Anacardiaceae Sınıflandırma Alem : Plantae - Bitkiler Bölüm : Magnoliophyta - Kapalı tohumlular Sınıf : Magnoliopsida - İki çenekliler Takım : Sapindales Familya : Anacardiaceae - Sakızağacıgiller Maddeler Bu kategoride 4 madde var. Antep fıstığıgiller Antepfıstığı Menengiç Sakız ağacı Pistacia lentiscus (Mastic Tree, Evergreen Pistache) SAKIZ AĞACI Pistacia terebinthus (Terebinth) MENENGİÇ AĞACI Pistacia vera (Pistachio) ANTEP FISTIĞI Pistacia atlantica (Mount Atlas Pistache, Mount Atlas mastic tree)Atlas (dağları) sakızı Pistacia chinensis (Chinese Pistache) ÇİN Fıstığı Pistacia xsaportaeBurnat (Anacardiaceae) Rootstock for Pistacia Vera (için dönör bitki) Maki ve ağaç ayırımı bilimsel mi acaba ? Yoksa sadece fizksek görünüşe mi bakıp söylüyorlar bu ayırımı bilmiyorum. Bunlar aynı aileden ama hepsinin cüssesi farklı. Antep fıstıgı bile normal sakız ağacının yanında dev kalıyor.(pistacia vera) Gözümle gördüklerim. Pistacia Atlantica ailenin en devlerinden. Yorum bukadar basit. Sevgiler, saygılar, Faruk Tuzcuoglu |
|
13-03-2007, 16:56 | #72 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
Bu Sakiz Başka Sakiz, Hatta Fistik
Sayın Mahir Ersin bey, Sanırım hitapta bir uslüp hatası yaptım, yazarken 1945 i görmemişim. Hoşgörünüze sığınıyorum. Ayrıca PISTACIA ATLAS hakkında daha geniş açıklamalar, paylaşıma sunduğum dökümanlarda var. Ülkemizde kaç adet Atlas Sakızı yetişiyor bu ağaçlar hangi bölgede vs gibi soruların cevapları var dökümanlarda. Yine dünyanin neresinde kaç ağaç var sorusuna da yanıt bulabilirsiniz. Yine Pistacia ların Turkiyede dağılımını rahatlıkla görebilirsiniz. 1949 Faruk Tuzcuoğlu |
13-03-2007, 17:21 | #73 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Nasılsa hepimiz kardeşiz. Bu açıdan bakınca hata görünmüyor. |
|
14-03-2007, 22:55 | #75 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Biz teşekkür ederiz. Hayırlı olsun, bataklıktan çıktığına sevindim. |
|
15-03-2007, 13:48 | #76 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 15
|
faruk bey, cevabınız için teşekkürler öncelikle , karaburun yöresinde yerli dil ile "miniğiç" dedikleri ağaçlar galiba sakızın aşılandığı ağaçlar( menengiç ) ama aşı için de sakız dalı bulmak gerek öyle değil mi |
16-03-2007, 16:55 | #77 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
Alıntı:
menengiç, miniğiç, menengüç, gibi benzer isimler oluyor. Malüm, kulaktan kulağa nasıl algılanırsa. Ben de aslında konuda daha çok yeniyim, ama aşı ile ilgili, bende de şu anda fazla bilgi yok. Aşı dalı bulsanız da onun tutması için gereken işlemi henüz bilmiyoruz. Bildiğim birşey varsa o da aşı dalının 2-3 yaşındaki genç bir bitkiden alınması gerektiğidir. Yaşlı ağaçtan alınmış dalın tutma şansı azalıyor. Hatta sıfıra inebiliyor. Gruba paylaştığım çalışmalarımda bunlar var. Gelişme olursa zaten gruba yazarım. Sevgi ve selamlar, Faruk Tuzcuoglu |
|
16-03-2007, 17:09 | #78 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
Alıntı:
Sayın lerdemir, Ben sözümde durdum calışmalarımın hepsini yolladım. Ama sizden hiç ses çıkmıyor. Sabırsizlik ve merakla beklediğiniz bigiler hakkındaki görüşlerinizi yazmayacak mısınız. Doğrusu herkesin birşeyler daha katacaağını umuyordum... sevgi ve selamlar Faruk |
|
16-03-2007, 18:00 | #79 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 15
|
teşekkürler ilginize farukbey |
31-03-2007, 09:27 | #80 | |
Ağaç Dostu
|
Faruk Bey merhaba, Bazı arkadaşların bildiği üzere, uzunca bir süredir internete bağlanamama sıkıntısı yaşıyor idim. Dün gece itibarı ile bunu halletmiş bulunmaktayım. Konunun geri kalanını okuyup hemen yazacağım. Saygılar. Alıntı:
|
|
31-03-2007, 17:30 | #82 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: gümülcine
Mesajlar: 19
|
sayın üstadlar değerli bilgileriniz için teşekkürler bede size sormak istediğim [Pistacia lentiscus] sakız ağacı Çeşmede mi yetişir yoksa sadece Çesmede kiler mi sakız yapar |
31-03-2007, 23:51 | #83 |
Ağaç Dostu
|
Üstad değil, ama ilgili biri olarak bilgimi paylaşmak adına yanıtlıyorum: P.lentiscus, bizim "sakız" olarak bildiğimiz maddeyi reçine misali salgılayan ağacın literatürdeki adıdır. Dolayısı ile P.lentiscus'un istediği koşullar sağlandıktan sonra her yerde sakız verir bence. Ancak ticari verim ve değer için sadece Çeşme'nin güneyi ve Kios Adası'nın kuzeyi elverişli diyor okuduklarımız. Antep'te bolca fıstık ağacı var. Onlara aşı yapılırsa ben sakız elde edileceğini zannediyorum, tabii elde etmiş olmak için. Ticari verim alınabilir mi hocalara sormak lazım. "yoksa sadece Çesmede kiler mi sakız yapar": Sakızı ağaç durduk yerde yapmıyor; belli mevsimde uyugun olgunluktaki ağaçların gövdelerine belirli şekillerde açılan yaralardan reçine damlatmak yolu ile elde edilir bu "sakız" adını verdiğimiz gıda maddesi (aynı zamanda kozmetik maddesi, farmakolojik madde) |
01-04-2007, 08:25 | #84 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Şu anda az miktarda sakız ağacı bulunmaktadır, ancak dediğim gibi yol kıyıları bile halk arasında çitlenbik de denen menengiç ve sakız çalılarıyla doludur.Yetiştiriciliği ve ıslahı için pek çok proje ortaya konsa da şimdiye kadar hayata geçen yoktur. Bu arada fidanının söküme uygun olmadığını da belirtelim. Doğadan sökülen fideler tutmamakta, teşebbüs etmek isteyenler için bu notu da düşelim. |
|
12-04-2007, 16:54 | #85 |
agaclar.net
|
Nisan – 2007 DOĞAL SAKIZ BİTKİLERİ (Pistacia lentiscus L.)’NİN EKONOMİYE KAZANDIRILMASI Prof. Dr. Şenol BOZTOK Ege Üniversitesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi senol.boztok@ege.edu.tr Giriş Ege ve Akdeniz Bölgesi’nin doğal bitki örtüsü olan Pistacia lentiscus, Terebinthales ordosunun Anacardiaceae Familyasından Pistacia genusuna dahildir. Aynı familyanın diğer önemli üyeleri; P. atlantica (Çitlenbik), P. terebinthus (Menengiç), P.vera (Antep fıstığı) dır. Milat’tan önceki yıllardan beri birçok ülkede bunların yapraklarından reçine ve meyvelerinden drog (ilaç etkili madde) olarak yararlanılmıştır. Pistacia lentiscus günümüzde de ilaç ve gıda sanayinin önemli bir hammaddesidir. Ekonomik değeri yüksek olan bu bitki, sıcak, kurak ve doğrudan güneş alan, denizden etkilenen kıyı şeridinde, toprağın erozyona karşı korunmasında etkili bulunmaktadır. Bu özellikleriyle bölge ekosisteminde önemli yere sahiptir. Ayrıca, gösterişli habitüsü ile yeşil alan düzenlemelerinde vazgeçilmez bir bitkisel materyali olabilir. Botanik Özellikleri ve Üretimi Pistacia lentiscus, Türkiye’de İstanbul Boğazı’ndan, Ege ve Akdeniz kıyısındanİskenderun’a kadar geniş bir alana yayılmaktadır (Davis, 1967). İç Anadolu’da da bazı bölgelerde belirli yüksekliğe kadar rastlanmaktadır. Bu geniş yayılıma rağmen ülkemizde halen bu bitkiden ekonomik olarak yararlanılamamaktadır.Dünyada ekonomik açıdan üretim sadece Sakız Adası’nda yapılmaktadır. Oysa, Ege ve Akdeniz sahil kuşağı özellikle Çeşme Yarımadası, Pistacia lentiscus’un reçinesinden yararlanmak için elverişli koşullara sahiptir. Ilık iklim bitkisi olan sakız, güneşli ve sert rüzgarlardan korunaklı yerleri sevmektedir. Kışın çok düşük ve yazın çok yüksek sıcaklıklar, sakız verimini olumsuz etkiler (Gratani, 1995). Kireçli, taşlı topraklar başta olmak üzere, hemen her türlü toprakta yetişebilir. Kök boğazında biriken sudan zarar görür. Ancak düzenli sulanan bitkiler hızlı gelişir. Deniz kıyılarında tuzlu suya toleransı iyidir. Derin kök sistemi sebebiyle kuraklığa dayanıklıdır. Normal şartlarda 5 - 6 metre boy yapan kültür formdaki Pistacia lentiscus L., Mart-Nisan aylarında çiçek açar. Dioik karakterdedir. Erkek bitkilerin dişilerden daha fazla verdikleri reçine, daha çabuk donmaktadır. Herdem yeşil bir bitki olup bu özelliği ile doğada Pistacia genusunun diğer türlerinden kolayca ayırt edilir. Genellikle 2-4 çift yaprakçık içermekle birlikte 3-5-7 yaprakçıklı formları da mevcuttur. Yaprakçık sayısında belirli bir standart yoktur. Yaprakçık şekli oblong (oval) veya oblong - lanceolat (merceksi) olup uçları serttir (mucronat). Yaprak ekseni kanatlıdır. Yaprakçık sayı ve şekillerine göre değişik formları mevcuttur. Browicz (1987) ve Zohary (1952)’nin de belirttiği gibi bu farklılıklar varyete düzeyinde bir bölünme gerektirmemektedir. Aynı bitki vejetasyonun farklı dönemlerinde farklı yaprak şekli gösterebilmektedir. Hatta bir bitkinin alt yaprakları ile üstteki yaprakları dahi farklı olabilmektedir. Çalı formda olup budanarak terbiye edilen bitkinin de yaprak şekli değişmektedir (Boztok, Zeybek, 2004). Browicz (1987), Sakız Adası’ndaki kültür formlarının varyeteden ziyade, uzun yıllar verime göre selekte edilmiş bir kültivar olduğunu belirtmektedir. Bazı araştırmacılar, reçine elde edilebilen bitki olarak sadece Sakız Adası’ndaki “Chia” varyetesinden bahsetmektedir. Oysa Bailey (1963), varyete veya form farklılığının ötesinde anacardiaceae familyasına dahil türlerin benzer nitelikte reçine verdiğini belirtmektedir. Pistacia lentiscus’ un üretimi, daldırmayla, tohumla, çelikle, aşıyla ve in-vitro şartlarda mikro üretimle yapılabilir. Aşıyla ve daldırmayla üretim diğerlerine göre daha kısa sürede verim sağlar. Doğada bol miktarda bulunan çalı formdaki bitkilerin uygun şekilde budanarak ağaç şeklinde 2-3 gövdeli terbiye edilmesiyle de 2-3 yılda verim sağlanabilir. Yine doğada bolca bulunan çitlenbik (Pistacia atlantica) üzerine sakız aşılanması suretiyle de 2-3 yılda verim alınabilir. Fidan dikimi suretiyle yapılan tesislerde ise 5 veya 6. yıldan itibaren verim elde edilebilir. Sakız Bitkisinin Üretimi ve Reçinenin Elde Edilmesi Doğada, P. lentiscus bitkisi toprak yüzeyine yatma eğiliminde olup çalı formda gelişmektedir. Bu formuyla reçinesinden yararlanmak mümkün olamamaktadır. Zira, Browitcz (1987)’in de belirttiği gibi, ancak güneş görerek ısınan kalın dallarda reçine akışı hızlı olmaktadır. Bu durumda, doğada yaygın bulunan ve halkın yabani olarak nitelendirdiği çalı formdaki bitkilerin uygun şekilde budanarak terbiye edilmesi gerekir. Nitekim, 2003-2004 yılında yapılan bir çalışmayla doğada çalı şeklinde olup terbiye edilen değişik Pistacia lentiscus formlarının, Sakız Adası’ndan getirtilen damla sakızı ile benzer nitelikte reçine verdiği kanıtlanmıştır (Boztok, Zeybek, 2004). Hışıl vd (2001) da, Çeşme Damla Sakızı ile Sakız Adası örneğinde uçucu yağ bileşenlerini mukayese ettiği çalışmada her iki örneğin de benzer nitelikte olduğunu saptamıştır. Sakız reçinesi (mastik) elde etmek maksadıyla bitkiler kış döneminde budanır. Fazla dallar çıkarılarak gövdenin güneş ışınlarını ve deniz rüzgarını alması sağlanır. Mayıs-Haziran aylarında ağaç taç izdüşümü ot ve çöplerden temizlenerek tesviye edilir. Toprak üzerine birkaç cm kalınlıkta beyaz pekmez toprağı (diatoma) serilerek silindirlenir. Çeşme şartlarında, 8 - 10 cm üzerinde çapa sahip dalların korteksinde toplanan reçine, kabuk üzerinde 1-2 mm kalınlıkta açılan çiziklerden akıtılır. 10-15 gün sonra toprakta donarak sertleşen sakız taneleri toplanır ve ikinci çizim yapılır. Yine 10-15 gün sonra toplam işlemi yapılır. Eylül ayında, sezon sonuna doğru dal ve gövde üzerindeki reçineler de toplanır. Hasat edilen sakız elekten geçirilerek toz topraktan arındırılır. Sonra sabun tozlu soğuk suda karıştırılarak yıkanır ve temiz suda durulanarak bez üzerine kurumak üzere serilir. Bu işlemden sonra çakı ile reçine üzerine yapışık yabancı maddeler temizlenir. Sonra değişik çapta eleklerden geçirilerek ; Pitta, İri Gözyaşı ve Ufak Gözyaşı gibi kategorilere göre sınıflandırılır (Pericos, 1993). Alt ürün olarak ta toz ve temizlenmemiş ıskarta malzeme kalır. Bunlar alkollü içki imalinde kullanılmaktadır. Sakız Standardı Sakız standardı, salgının şekli ve iriliğine göre belirlenmektedir.(Pericos, 1993). Bunlar; 1. Pitta: Sakız köpük görünümünde ve birçok damlanın bir araya gelmesinden oluşur. Oval, ufak levhalar halinde 3-7 cm2 büyüklüktedir. 2. Fliskri: Pittadan daha küçük ve daha temizdir. Ağaç gövdesinde asılı bulunur. Spatül ile toplanır. 3. Daktilidopetra: Filiskriden daha küçük bir değerli taşı andırır. 4. Tear: Kabuk üzerinde açılan çizikte asılı kalır. Gözyaşı şeklinde olup en değerlisidir. 5. Rolling: Ufak yuvarlak damlacık şeklindedir. 6. Anapinada veya Neropinada: Düşük kalitede ve taş toprakla karışık durumdadır. 7. Volarida: Sakız daneleri birbirine yapışık küre şeklindedir. 8. Powder: Toz gibi ufak parçalardır. Temizlenen zemin artıklarıdır. Sakız Reçinesi ve Kullanım Alanları Sakız reçinesi (mastik), yapısında bulunan başta izomastikadienonik asit, majör ve minör komponentler sebebiyle Milattan önceki yıllardan beri bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Bilhassa Mısırlı ve Araplar tarafından; kuduz hastalığı, uyuz ve yılan ısırmaları, mide yanmaları, balgam söktürücü olarak akciğer hastalıklarında çok kullanılmıştır. Mısır’da bazı maddelerle karıştırılarak mumya hazırlanmasında diş hastalıkları tedavisinde ve ağız kokusunu gidermek maksadıyla da yararlanılmıştır. Eski Yunanlılar ve Romalılar da sakızın drog etkisinden çokça faydalanmışlardır. Osmanlılarda da ilaç yapımında kullanılan bitkisel kökenli maddelerin içinde bulunmuştur. Mastik, %1-3 oranında uçucu yağ içerir. Sakız bitkisinin yapraklarından da %0,8 oranında uçucu yağ elde edilebilir. Bu uçucu yağın en önemli komponentleri Alpha Pinen, Myrcen, Beta Caryophyllen, Limonene, Anethol ve Alpha Humulene’dir (Boztok, Zeybek, 2004). Mastiksden elde edilen uçucu yağ komponentleri çoğunlukla monoterpenik ve seskuiterpenik yapıdadır. Monoterpenler sekrolitik, ekspektoran, sedatif ve tonik etkileriyle bilinirler. Seskuiterpenler, yapıdaki fonksiyonel gruba bağlı olarak değişkenlik göstermekle birlikte, antiinflamatuar etki gösterirler. Uçucu yağda çok az miktarda bulunan fenilpropan bileşikleri ise antiseptik ve kramp çözücü etkilere sahiptir. Antiseptik etki göstermesinden dolayı monoterpenlerin ve diğer madde gruplarının desteğiyle, peptik ülsere sebep olan Helicobacter pylori’yi inhibe edici özelliği de bulunmaktadır. Bilhassa yemekten sonraki çiğnenmesi antiseptik etki nedeniyle ağız hijyeni açısından önemlidir (Zeybek, 1971). Hussain (1997)’de Pistacia lentiscus’un etanol ekstrelerinin gr+ bakteriler için anti bakteriyel etkiye sahip olduğunu saptamışlardır. İspanya’da yüksek tansiyona karşı kullanıldığısaptanmıştır. Tassou (1996) tarafından yapılan araştırmada, Staphylococcus aureus, Lactobacillus plantarum, Pseudomanas fragi ve Salmonella enteridis aşılanmış kültür ortamına mastiks ilavesi ile bunların aktivitesinin durdurduğu saptanmıştır. Ortama etilendiamin ilavesi etkiyi daha da arttırmıştır (Lauk vd., 1996). Geleneksel olarak mastiks, gıda koruyucusu, hazmı kolaylaştırıcı olarak ve diğer sindirim sistemi rahatsızlıklarının iyileştirilmesi, diş ve ağız problemlerinde ve şeker hastalığının kontrolünde kullanılmıştır. Avrupa’da ise yanık, egzama, donma sonucu oluşan iltihapların iyileştirilmesi için hazırlanan cilt merhemlerinde, kolesterol, trigliserid, kan basıncını düzenlemede de kullanılmıştır. Hijyenik açıdan diş ve ağız yıkamalarında da kullanılmaktadır. İlaç firmaları, mastiksi tablet ve kapsüllerin, kendiliğinden absorbe olan ameliyat iplerinin üretiminde ve yara bandajlarında kullanmaktadır. Yunanlıların uzo gibi içkilerine olası mide ağrılarına karşı ilave edilmektedir. Günümüzde birçok araştırıcı mastikin ağız ve sindirim sistemi rahatsızlıkları üzerine olumlu etkisini bilimsel olarak kanıtlamışlardır. Atina Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde yapılan bir çalışmada da mastiks ve mastiks yağının, önemli bir antibakteriyel ve fungusidal etkiye sahip olduğu saptanmıştır (Anonymus, 2002). Mastikin gıda sanayinde yeri de büyüktür. Hazır çorba gibi gıdalarda koruyucu olarak kullanılır. Türk mutfağında birçok yemeğin ve tatlının içine ilave edilir. Günümüzde sütlü tatlılar ve dondurmalarda çok kullanılmaktadır. Pilav ve birçok etli yemeğin içine koku ve tat vermek maksadıyla baharat olarak ilave edilebilir. Yağla karıştırılarak koku almak maksadıyla balık üzerine sürülmektedir. Lezzet vermesi ve dayanma ömrünü uzatmak maksadıyla hazır çorba ve mahalli ekmeklerin içine de katılmaktadır. Mastik katkılı alkollü içkilerde enteresandır. Ayrıca, saç kepeklenmesine karşı bıttım sabununun yapımında kullanılmaktadır (Üçer, 2004). Sonuç ve Öneriler Yapılan çalışmalar ve incelenen literatürler ışığında; bu değerli bitkiden yararlanabilmek için kısa ve uzun vadelerde yapılması gereken bazı uygulamalarla ilgili öneriler aşağıda sıralanmıştır. Kısa dönemde, çalı formdaki Pistacia lentiscus bitkileri uygun şekilde budanarak terbiye edilip, ağaç formuna dönüştürülerek üç-dört yıl içinde bitkinin mastiksinden yararlanılabilir. Yine doğada yaygın bulunan P. atlantica bitkilerine P. lentiscus’un kültür formu aşılanarak üç-dört yıl gibi bir sürede mastiks salgılanabilir. Uzun vadede ise, kültür formu aşılanmış P. lentiscus fidanlarıyla yeni tesis kurulabilir. Bu durumda mastiksden yararlanma sekiz-on yılı bulabilir. Tesis, kapalı parsel şeklinde veya sınır bitkilendirmesi şeklinde olabilir. Kapalı tesiste bitki gelişinceye kadar değişik kültür bitkileriyle ara ziraat da yapılabilir. Çeşme Yarımadasında, anason, yemeklik soğan, enginar, kavun, başta nergis olmak üzere soğanlı süs bitkileri v.b ara ziraat olarak düşünülebilir. Derin kök yapısıyla kuraklığa karşı dayanıklılığı iyidir. Sulandığı durumda gelişmesi hızlı olur. Ancak kök boğazında suyun göllenmemesi gerekir. Bu sebeple meyilli araziler gelişmesi için daha idealdir. Tuzlu suya toleransı yüksektir. Deniz kenarında dahi gelişmesi iyidir. Derin kök yapısı ve sık yaprak dokusu ile rüzgar ve su erozyonuna karşı kullanılabilecek ideal bir bitkidir (Hamlyn, 1969; Pericos, 1993). Yangın gibi olumsuz koşullarda dahi kendini en hızlı yenileyen bitkilerdendir. Bu özelliği ile ölümsüz ağaç olarak da nitelenir. Pistacia lentiscus, diğer kültür bitkilerinin yetiştirilmesine uygun olmayan dağlık yamaç arazilerde de çok iyi yetişebilmektedir. Bu şekilde söz konusu arazilerden yararlanılması sayesinde bölgede yaşayan üreticilerin ekonomik açıdan güçleneceği düşünülebilir. Ülkemizde ortalama ağaç başına reçine veriminin 100-1500 gr ve reçinenin dünya piyasasında kg fiyatının 150 USD doları olduğu düşünülürse; halen büyük miktarlarda (tamamına yakın kısmı) ithal edilmekte olan reçineye ödenen dövizden önemli ölçüde tasarruf edilecektir. Ayrıca sakıza dayalı diğer sanayi tesislerinin kurulmasıyla da ekonomiye önemli katkılar sağlanabilir. Akdeniz iklimi ve toprak koşullarına iyi adapte olmuş ve güzel gelişme gösteren bu bitkinin ekolojik planlamalarda kullanım potansiyeli mevcuttur. Deniz kıyısına yakın, denizden etkilenen alanlarda ve yamaç arazilerde dekoratif formu ile çekici bir düzenleme bitkisi olması yanında herdem yeşil ve örtücü özelliği ile yağmur ve rüzgar erozyonuna karşı savaşta kullanılabilecek bir bitkidir. Bütün bu nedenlerle ekolojik dengeye çok önemli katkıları vardır. Ekonomik önemi tartışmasız olan P. lentiscus’un doğada mevcut bulunan çalı formdaki çeşitleri, koruma altına alınarak sahip olduğumuz genetik potansiyelin korunması sağlanmalıdır. Akdeniz iklim koşullarına sahip bölgelerde çeşitli nedenlerle tahrip olmuş vejetasyonun yeniden oluşturulmasında veya tamamlanmasında güvenle kullanılabilecek türlerin başında gelebilir. Revegetasyon çalışmaları için ihmal edilmiş çok önemli niteliklere sahip bir tür olarak dikkati çekmektedir. İnsan sağlığı için çok yararlı ve ekonomik değeri oldukça yüksek olan bu bitki ekolojik planlamalarda her zaman önemle dikkate alınmalıdır. |
16-04-2007, 18:47 | #86 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,239
|
Teşekkürler Miner hn. |
16-04-2007, 21:45 | #87 |
Ağaç Dostu
|
Mine Hn bilgi için teşekkürler. Yapılması gereken ile ilgili yönlendirme çok net tarif edilmiş. "-meli", "-malı"... "-melidir", "-malıdır"... Peki, araştırma merkezimizin raporlarını icraata döken bir merci olmuş mudur, bilen var mı? |
22-04-2007, 00:22 | #90 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-03-2007
Şehir: Izmir - Karaburun
Mesajlar: 360
|
Sakız Rehabilitasyonu Konusu
Mine hanıma cevap verme zorunluluğu hissettim. Karaburun'da şu an durum sakin. Benden istenen ve gereken tüm bilgileri ilgili kişilere rapor şeklinde aktardım. Budama değil ama aşılama için Ağustos ortası bekleniyor galiba. saygılarımla, Faruk Tuzcuoglu |
|
|