agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (http://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   Su tasarrufunda "sadece bireysel önlemler" yetmez (http://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/5423.htm)

malina 10-08-2007 07:17

Su tasarrufunda "sadece bireysel önlemler" yetmez
 
Madalyonunun öbür tarafı...

Alıntı:

Kişisel su kısıtlamasına hayır! http://www.birgun.net/themes/default/images/pix.gif

Yaz sıcaklarının önceki yıllara göre daha yüksek seyrettiği yaşadığımız şu günlerde "tükenen su kaynakları", "küresel ısınma" konuları bilim insanlarının tartışma konusundan çıktı, gündelik hayatımızın içine girdi. Söylenenler doğru ise hayatın varlık sebebi olan 'su' bitiyor.

SUYU KİM TÜKETİYOR, KİM BİTİRİYOR?

Suyun hızla tükenmesine dair verilerden ve bunu gündelik yaşamımızda hissetmeye başladıktan sonra, suyun korunmasına yönelik kampanyalarda, aslında örtük olarak, suyu tüketenin kim olduğu, sorumlunun kim olduğu sorusuna da cevap verildiği iddiası vardır: Gündelik su tüketicileri. Yani siz, biz.

Örneğin: Tek bir kişi yılda ortalama 49 bin 140 litre suyu tuvaletlerde tüketir. 1000 litre yaklaşık 1 ton dersek, 1 kişi yılda 49 ton suyu sadece tuvalette harcıyor. Yine kaba bir hesaplama ile 10 milyonluk bir şehirde sadece tuvalet için harcanan su miktarı yaklaşık 490 milyon ton civarındadır. Bu ve benzeri hesaplara göre, azalan suyun sebebi bizleriz. Acaba öyle mi?

FARKLI ÖRNEK VE SAYIL VERİLER

Suyun tüketimine ait verilerde, bilinçli bir şekilde gösterilmediğini düşüneceğimiz başka veriler var elimizde. İşin ilginci bu verilere ulaşmak hiç de zor değil. Ancak bu verilere nedense hiç kimse bakmıyor, hiç kimse bu verileri sunmuyor.

1- Bir otomobilin üretimi için harcanan su miktarı yaklaşık 380.000 litredir. Bir motorlu taşıt üreten firma 2007 yılında 808 bin 463 adet araç üretti. Buna göre 1 yılda 808 bin araç için tüketilen su miktarı yaklaşık 30 milyon tondur.

2- Bir golf sahası için yılda hektar başına ortalama 10-15 bin metreküp su gerekiyor. 100 hektarlık bir golf sahasının bir yılda harcayacağı 1 milyon metreküp su, 12 bin nüfusu olan bir kasabanın yıllık su tüketimine denk geliyor. 10 milyonluk bir şehre göre düşünürsek dünyadaki 833 golf sahası, yılda 833 milyon ton su harcar.

3- Hayatın gerçek tadını veren bir meşrubat firması 2006 yılında 290 milyar litre su harcamış ve bu suyun yarısından fazlasını ürünü için değil "çalkalama, temizleme, ısıtma ve soğutma" gibi işlemlerinde kullanmıştır.

4- Bir bilgisayarın tüm parçalarının üretimindeyse (sadece yonga üretiminde 12 ton su) yaklaşık 33 ton su harcanır. Bir bilgisayar firmasının 1 saatte 600 bilgisayar ürettiğine bu firmanın bir yılda kaç ton su harcadığının hesabını da okuyucuya bırakıyorum.

Sanayinin harcadığı yeraltı sularının miktarı ise bu denklemde kocaman bir X olarak yer alır. Ayrıca bu hesaplarda sanayinin üretim sürecinde kullandığı elektrik tüketimine bağlı su harcaması hesaplamaya dahil değildir.

ASIL SORUMLU KİM?

Yukarıdaki kişisel ve sanayi tüketiminin yekûnları karşılaştırıldığında su tüketiminde ve bu bağlamda küresel ısınmanın sorumlusu tartışılmayacak biçimde ortaya çıkar. Bu nokta bu kadar açıkken, suyun tüketimi ile ilgili bireysel kullanımı ön plana çıkarmak çok da doğru bir davranış gibi gözükmemektedir.

Su sorununun aslında bizzat kapitalizmden kaynaklandığını da (aşırı üretim) ve çözümünde buna uygun örgütlendiğini söylemek yanlış olmaz. Liberalizmin ünlü diskuru olan "herkesin kapısının önünü süpürmesi" ifadesi su ile ilgili kampanyada da sanayi ve doğal olarak kapital devre dışı bırakılarak yapılmaktadır.

Bu kampanyada bireysel sorumluluk ön plana çıkartılırken, suyun gerçek tüketicisine, kapitalizmin ana damarı sanayiye, yönelik tek satır bir şey yapılmaması, önlem planı uygulanmaması, önerilmemesi düşündürücüdür. Hal böyle olunca, kişisel olarak bizler verilen öğütlere uyarak ne kadar su kısıtlamasına gidersek gidelim, bizlerden beklenen miktarda tasarruf sağlayamayacağız.

KAPİTALİZME KARŞI DOĞA

Ancak doğa son 30 yıldır, yaşadığı tahribatı düzeltmeye yönelik etkisiz eleman gibi gözükmesine rağmen, kendisinde oluşan değişimleri etkili eleman olarak tüm yaşama dayatmaktadır. Bu dayatmanın son noktasını yaşamın var olmasının temel nedeni olan suyun tükenmesi ile görmekteyiz.

İnsan ilişkilerinde bir ekonomik sistemin her türlü sistemden daha iyi olduğunu normal yollarla ya da kanlı biçimde "ikna" edebilirsiniz. Ancak doğayı ikna edemezsiniz. Doğa, bu noktada insan ilişkilerine karşı nötrdür. Doğa, sadece doğada ortaya çıkan bozulmaya çok daha şiddetli bir bozulma ile karşılık vermektedir, verecektir.

Tam da bu noktada bir birey olarak, suyun gerçek tüketicilerine karşı ve onların tüm karşı çıkışı olacak olan kâr güdülerine karşı, aşırı üretime karşı suyu tüketmelerindeki ciddi kısıtlamalara gidilmediği sürece, önerilen tüm kişisel su kısıtlamalarını reddediyorum ve herkesi bu reddedişe davet ediyorum.

Ne zaman ki kapitalizm kâr güdüsünden vazgeçerek (ki vazgeçmeyecektir) su tüketiminde dünyayı yaşanır kılar bir kısıtlamaya gidecektir, ancak o zaman kişisel su kısıtlamasına dahil olacağım.

Eğer insanlık suyun tükenmesiyle yok olacak bir duruma gelecekse, ben bireysel olarak yok olacaksam, ben yokolurken kârları ile yaşamlarını birkaç yıl daha uzatacak yaratıkların var olmasını kolaylaştıran, onların "su birikimine" katkı sağlayacak her türlü kişisel su kısıtlamasına HAYIR, HAYIR, HAYIR diyorum.

DOĞAN EMRAH ZIRAMAN

Kaynak : Birgün Gazetesi

COYOTE 10-08-2007 09:39

Ne yapalım? O zaman hep beraber açalım muslukları inadına o büyük şirketler kısıtlamaya gidince kapatırız. Bireysel su tüketimi bu sayılara göre az olabilir ama su kısıtlamasına kendi paçamızı kurtarmak için gitmiyoruz ki! Doğaya azıcık da olsa katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Kafidir değildir ben elimden geleni yapıyorum.

Hakan KINACI 10-08-2007 09:51

Bir ata sözü var "Damlaya damlaya göl olur" herkes ama herkes birey olarak üzerine düşeni yaparsa, suyu dikkatli kullanırsa suyumuz 3 senede biteceğine 5 senede biter yeterki israf etmeyelim. Bu yüzden ben her zaman kişisel su kısıtına gideceğim benden sonrakinide düşünmem lazım kimsenin hakkına tecavüz edemem.
Saygılar,

memet 10-08-2007 09:56

Su sorunun iki yüzü ortaya çıkıyor.
Bireysel önlemler alınırken, suyu oluk oluk harcayıp önlem almayan şirketler içinde sessiz kalmamak gerekiyor.
Suyun en çok israf edildiği yer yanlış tarımsal sulamalar.
Asıl önlem alınması için çaba harcanacak alanlar buraları.

Todor 10-08-2007 10:11

Ziraat Bankası şu anda tarımsal sulama ekipmanları için 5 sene gere ödemeli, 0 faizle kredi veriyor. Böylece tarımsal sulamada minumum kayıp hedeflenmiş oluyor.

http://www.ziraat.com.tr/tr/tarimsal...al-sulama.aspx

kürekçi 10-08-2007 11:12

Bu önemli bir duyuru Todor. Aslında ayrı bir başlık altında belirtmek daha faydalı olabilir. ;)

nevsune 11-08-2007 06:44

Sn. Memet size aynen katılıyorum.
Esas sorumluları sorumluluk almaya davet etmemiz gerekliliğ, şiddetle ortadadır.

Son günlerde Ankara'da yaşanan buna benzer bir şey, bunun ciddi bir örneğidir. Bizler kişisel olarak suyu nasıl daha az kullanırız diye kafa yorup, her türlü fedakarlığı yapmaya çalışırken, sorumsuz ve bilgisiz yöneticiler yüzünden Ankara'yı seller götürdü. Boşa akan suyun bedelini de, bizler hala susuz yaşayarak ödüyoruz. Ankara günlerce susuzluk yaşadı ve bir bölüme hala su verilmedi.

Ama yazı sahibinin yazdığı madalyonun iki yüzünü, ben ters yönde düşünmekten kendimi alakoyamıyorum. İşte bu amada bağlanıyor benim beynim. Bu sorumsuzluklara bir dünyalı olarak ben, suç ortağı olmak zorunda mıyım? Kişisel su kısıtlamasına hayır diyerek keyfimce su harcamaktan, bir süre sonra pişman olmayacağımın garantisi var mı? Gün gelip de çocuğumun, torunumun bulamayacağı suyu, benim gönlümce harcama lüksüm ve hakkım var mı?

Elbette sorumsuz sorumluların, protesto edilmeleri gerekir. Bu konunun çok daha büyük platformlarda dile getirilmesi gerekir. Bilimadamlarının, Üniversitelerin, Sivil toplum örgütlerinin her türlü basın organını kullanarak bu gerekliliği ortaya koyması ve bizlerin de bu bilgileri kişisel olarak internet aracılığıyla dağıtmamız gerekir. Bütün bunların yanısıra, kişisel kısıtlamalara da devam edilmesi gerekir.

Kendi adıma ben, bu dünyada bana düşen görev her ne ise; toplumsal ya da kişisel fark etmez, elimden geleni yapmak niyetindeyim.

malina 11-08-2007 07:49

Algıda seçicilik :)

Bu yazıda esas olan; suyu, esas denetimsiz kullanan kesime hiç çağrı yapılmadığı ve bunun yanlışlığı...

Ama bir şey anlatırken karşındakini de düşünmek gerek. Yazan işin içine isyanını fazla katınca, yanlış anlamaya müsait bir durum çıkmış.

Doğanın hali, susuzluk sorunu umurunda olmayan, bireysel olarak suyu keyfince kullanacak olan biri oturup bu konuda yazı yazmaya tenüzzül etmez.

Ben suyumu dikkatli kullanırım demek kadar, tarımda damlama sulamaya gidilmesi isteniyor ama sanayide ne gibi önlerler alınıyor. Onlara bir şey önerildiğini niye duymuyoruz demek gerekiyor.

nevsune 11-08-2007 08:54

Yazının esas kısmı, zaten gözden kaçmıyor. Ben de kendi yazımda bunu vurgulamaya çalıştım.

Sanayideki önlemler için "Bu konunun çok daha büyük platformlarda dile getirilmesi gerekir. Bilimadamlarının, Üniversitelerin, Sivil toplum örgütlerinin her türlü basın organını kullanarak bu gerekliliği ortaya koyması ve bizlerin de bu bilgileri kişisel olarak internet aracılığıyla dağıtmamız gerekir." satırlarımla zaten dile getirdim.
Benim sağduyumun beni uyardığı şey ise, sizin "Algıda seçicilik " tarafının yanlış anlaşılmaması adına olan bölümüydü.

malina 11-08-2007 09:27

Nevsune, yazdığım sizin yazının altında olmasına bakıp üzerinize alındınız sanırım ama ben genel olarak yazmıştım.

nevsune 11-08-2007 09:57

:)) Hiç olur mu öyle şey. Tartışma ortamındaki yazışmaları hiç kişisel algılamam.
Sizin yazdıklarınız elbette doğru, yazarın da yazdığı da öyle. Ama yineliyorum, çok güzeldi sözünüz "algıda seçicilik".

Sanki bir atışma gibi görünüyor ama değil elbette.

Bir önceki mesajımın yarım kaldığını farkedince (su kısıntısı nedeniyle harabeye dönen mutfağımı toplamayı bırakıp), bitirmek için geri döndüm.

Böylece bir tepki ve sonucunda da baskı oluşturup, sanayi için de, aynı tarımda olduğu gibi kararlar çıkmasına NEDEN OLABİLİRİZ diye düşünüyorum

Sergüzen 11-08-2007 09:58

Malina,

Sana tamamen katılıyorum. Sanayici ve devlet, özellikle devlet, bu konuda en kısa sürede önlem almalı.
Tekstil sektöründe uzun süre çalıştığım için, bu sektörden biraz bilgi aktarayım:

1kg pamuk ipliği boyamak için 60-90 litre, 1kg poliester iplik boyamak için de 40-60 litre temiz ve kaliteli suya gereksinim vardır.

Bir insan ortalama günde 200 litre su tüketir, yani 3 kg pamuk ipliği boyamasında kullanılan su miktarı kadar. Türkiyenin pamuk ipliği ve poliester ipliği tüketimi gözününe alındığında, biz insanların tükettiği su miktarı DEVEDE KULAK KALIR.

Bu demek değildir ki, biz suyu israf edelim.Tabii ki suyu yeterince kullanacağız. İsraf etmeyeceğiz.

İsraf etmeyelim. Etmeyelim de, asıl suyu tasarruf etmesi gerekenler ne yapıyor? Hiççç. Suyu bol ve bedava olan alanlara fabrika kurarak 250-300 metre derinlikteki yeraltı sularını bedava kullanıyor, kirlettiklerini de yine para ödemeden doğaya salıyorlar. Arıtma tesislerini on-onbeş yılda tamamlayarak dış görünüşü kurtarıyorlar. Bu tesisler bir süre sonra göstermelik olarak çalışıyor.

Bugün Bursa yöresinde düzenli ve dört dörtlük çalışan bir arıtma tesisi maalesef göremezsiniz. Çünkü arıtma tesisi para kazandırmaz, devamlı para yer. Nilüfer çayı yaz boyunca çevreye dayanılmaz kokular salar. Bu kokuyu çevrede oturanlar yakından tanır. Bu koku Nilüfer çayı denize dökülene kadar
devam eder. Karacabey sahillerinde son bulur. Nilüfer çayı çevresinde yaşayan küçükbaş hayvanlara dikkat edilirse bu hayvanların bir çoğunda ayak sakatlıkları ve ağız yaraları olduğu görülür. Maalesef bu sakatlıklar ve hastalıklar Nilüfer çayının suyu ile bağdaştırılmaz.

250-300 m derinlikteki derin kuyular ile Bursa ovasının sularının sonuna gelinmektedir. Bugün bazı boyahanelerin kuyuları kurudukları için, daha derinden su çekmek için yeni kuyular açılmaktadır.

Nereye kadar?
Bu konuda bir sivil toplum bilinci oluşturulabilir ve sivil toplum olarak denetlemeler yapılabilirse, suyumuzu daha uzun seneler kullanabiliriz. SU hayattır.

malina 11-08-2007 10:30

Alıntı:

Sanayici ve devlet, özellikle devlet, bu konuda en kısa sürede önlem almalı.
Bu konuda geniş katılımlı bir baskı grubu oluşturmak gerek...
Ama nasıl yapılır bilmiyorum :)

eskimo 11-08-2007 13:34

Alıntı:

Ayşe Teyze"nin Soruları

Greenpeace hükümetin iklim değişikliğine çözüm için seslendiği Ayşe Teyze’yi buldu ve görüşlerini aldı.
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=3175
Şubat 2007, Enerji Bakanı Hilmi Güler Ayşe teyzeye seslenmişti.
Bir de Ayşe teyzeye güvenemeyen İSKİ Ayşe teyzenin köy kuyusuna su saati taktı.
Yaz geldi ayşe teyze bahçesini sulayamadı, ekini tarlada,bahçede kaldı.

Yine 2007 yazı,
Suzan teyze,yemyeşil çimle kaplı, yedi veren gülleri içinde havuz keyfi yapıyor.
Ogün amca,fabrikasında yer altı sularını kullanıp,arıtılmamış zehirli suyu ayşe teyzenin nehrine akıtıyor.

Avrupa'nın en büyük buzdolabı fabrikasının ülkemizde olduğunu açıklanıyor ve biz çok gurur duyoruz.
Avrupa budolabının çalışabilir aksanı olan minicik cipi kendi üretir, sana satar sende koca kasayı yapmakla, kaynaklarını harcamakla övünürsün.

''Avrupa'nın en büyük otagarı bizde'' hadi övünelim.
Avrupa da toplu taşımada otobüs mü kalmış?
O otobüsler havayla çalışıyor sanki.

Nasıl ki kanunlar zenginin malını korumak için varsa,
hükümetin su,çevre politikası da zenginin üretimini,kazancını garanti altına almak için var **** olacak.

Adresteki alıntının son sözü şu;
''Siz bu sorumlulukları yerine getirmezseniz yarın bunun hesabını sormak da bizim sorumluluğumuzdur.''

Amma hesap sorduk ama......

RenkliYonga 11-04-2013 18:43

selamlar,
normal bir otomobilin yıkanması icin harcanan su miktarı 180 lt dir. ancak buharla yıkanan otolarda harcanan su miktarı 2lt ile 7,5 lt arasında degismekte. konu derin, bende ufakta olsa bir katkıda bulunayım dedim.
murat

RenkliYonga 12-04-2013 17:18

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Todor (Mesaj 140266)
Ziraat Bankası şu anda tarımsal sulama ekipmanları için 5 sene gere ödemeli, 0 faizle kredi veriyor. Böylece tarımsal sulamada minumum kayıp hedeflenmiş oluyor.

http://www.ziraat.com.tr/tr/tarimsal...al-sulama.aspx

tarımla uğraşan tanıdıgım, bildiğim kişilere ziraat bankasının bu kredisini söylediğimde aman boşver dediklerini biliyorum. Sebebini sorduğumda kanallardan su aldıklarını ve birde bu ekipmanları yerleştirmek için zaman harcayacaklarını ama çalınma riskinin de olduğunu belirtmişlerdi.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:36.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024