10-08-2007, 08:17 | #1 | |
agaclar.net
|
Su tasarrufunda "sadece bireysel önlemler" yetmez
Madalyonunun öbür tarafı... Alıntı:
|
|
10-08-2007, 10:39 | #2 |
Ağaç Dostu
|
Ne yapalım? O zaman hep beraber açalım muslukları inadına o büyük şirketler kısıtlamaya gidince kapatırız. Bireysel su tüketimi bu sayılara göre az olabilir ama su kısıtlamasına kendi paçamızı kurtarmak için gitmiyoruz ki! Doğaya azıcık da olsa katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Kafidir değildir ben elimden geleni yapıyorum. |
10-08-2007, 10:51 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Bir ata sözü var "Damlaya damlaya göl olur" herkes ama herkes birey olarak üzerine düşeni yaparsa, suyu dikkatli kullanırsa suyumuz 3 senede biteceğine 5 senede biter yeterki israf etmeyelim. Bu yüzden ben her zaman kişisel su kısıtına gideceğim benden sonrakinide düşünmem lazım kimsenin hakkına tecavüz edemem. Saygılar, |
10-08-2007, 10:56 | #4 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Su sorunun iki yüzü ortaya çıkıyor. Bireysel önlemler alınırken, suyu oluk oluk harcayıp önlem almayan şirketler içinde sessiz kalmamak gerekiyor. Suyun en çok israf edildiği yer yanlış tarımsal sulamalar. Asıl önlem alınması için çaba harcanacak alanlar buraları. |
10-08-2007, 11:11 | #5 |
Ağaç Dostu
|
Ziraat Bankası şu anda tarımsal sulama ekipmanları için 5 sene gere ödemeli, 0 faizle kredi veriyor. Böylece tarımsal sulamada minumum kayıp hedeflenmiş oluyor. http://www.ziraat.com.tr/tr/tarimsal...al-sulama.aspx |
11-08-2007, 07:44 | #7 |
Ağaç Dostu
|
Sn. Memet size aynen katılıyorum. Esas sorumluları sorumluluk almaya davet etmemiz gerekliliğ, şiddetle ortadadır. Son günlerde Ankara'da yaşanan buna benzer bir şey, bunun ciddi bir örneğidir. Bizler kişisel olarak suyu nasıl daha az kullanırız diye kafa yorup, her türlü fedakarlığı yapmaya çalışırken, sorumsuz ve bilgisiz yöneticiler yüzünden Ankara'yı seller götürdü. Boşa akan suyun bedelini de, bizler hala susuz yaşayarak ödüyoruz. Ankara günlerce susuzluk yaşadı ve bir bölüme hala su verilmedi. Ama yazı sahibinin yazdığı madalyonun iki yüzünü, ben ters yönde düşünmekten kendimi alakoyamıyorum. İşte bu amada bağlanıyor benim beynim. Bu sorumsuzluklara bir dünyalı olarak ben, suç ortağı olmak zorunda mıyım? Kişisel su kısıtlamasına hayır diyerek keyfimce su harcamaktan, bir süre sonra pişman olmayacağımın garantisi var mı? Gün gelip de çocuğumun, torunumun bulamayacağı suyu, benim gönlümce harcama lüksüm ve hakkım var mı? Elbette sorumsuz sorumluların, protesto edilmeleri gerekir. Bu konunun çok daha büyük platformlarda dile getirilmesi gerekir. Bilimadamlarının, Üniversitelerin, Sivil toplum örgütlerinin her türlü basın organını kullanarak bu gerekliliği ortaya koyması ve bizlerin de bu bilgileri kişisel olarak internet aracılığıyla dağıtmamız gerekir. Bütün bunların yanısıra, kişisel kısıtlamalara da devam edilmesi gerekir. Kendi adıma ben, bu dünyada bana düşen görev her ne ise; toplumsal ya da kişisel fark etmez, elimden geleni yapmak niyetindeyim. |
11-08-2007, 08:49 | #8 |
agaclar.net
|
Algıda seçicilik Bu yazıda esas olan; suyu, esas denetimsiz kullanan kesime hiç çağrı yapılmadığı ve bunun yanlışlığı... Ama bir şey anlatırken karşındakini de düşünmek gerek. Yazan işin içine isyanını fazla katınca, yanlış anlamaya müsait bir durum çıkmış. Doğanın hali, susuzluk sorunu umurunda olmayan, bireysel olarak suyu keyfince kullanacak olan biri oturup bu konuda yazı yazmaya tenüzzül etmez. Ben suyumu dikkatli kullanırım demek kadar, tarımda damlama sulamaya gidilmesi isteniyor ama sanayide ne gibi önlerler alınıyor. Onlara bir şey önerildiğini niye duymuyoruz demek gerekiyor. |
11-08-2007, 09:54 | #9 |
Ağaç Dostu
|
Yazının esas kısmı, zaten gözden kaçmıyor. Ben de kendi yazımda bunu vurgulamaya çalıştım. Sanayideki önlemler için "Bu konunun çok daha büyük platformlarda dile getirilmesi gerekir. Bilimadamlarının, Üniversitelerin, Sivil toplum örgütlerinin her türlü basın organını kullanarak bu gerekliliği ortaya koyması ve bizlerin de bu bilgileri kişisel olarak internet aracılığıyla dağıtmamız gerekir." satırlarımla zaten dile getirdim. Benim sağduyumun beni uyardığı şey ise, sizin "Algıda seçicilik " tarafının yanlış anlaşılmaması adına olan bölümüydü. |
11-08-2007, 10:27 | #10 |
agaclar.net
|
Nevsune, yazdığım sizin yazının altında olmasına bakıp üzerinize alındınız sanırım ama ben genel olarak yazmıştım. |
11-08-2007, 10:57 | #11 |
Ağaç Dostu
|
) Hiç olur mu öyle şey. Tartışma ortamındaki yazışmaları hiç kişisel algılamam. Sizin yazdıklarınız elbette doğru, yazarın da yazdığı da öyle. Ama yineliyorum, çok güzeldi sözünüz "algıda seçicilik". Sanki bir atışma gibi görünüyor ama değil elbette. Bir önceki mesajımın yarım kaldığını farkedince (su kısıntısı nedeniyle harabeye dönen mutfağımı toplamayı bırakıp), bitirmek için geri döndüm. Böylece bir tepki ve sonucunda da baskı oluşturup, sanayi için de, aynı tarımda olduğu gibi kararlar çıkmasına NEDEN OLABİLİRİZ diye düşünüyorum |
11-08-2007, 10:58 | #12 |
Ağaç Dostu
|
Malina, Sana tamamen katılıyorum. Sanayici ve devlet, özellikle devlet, bu konuda en kısa sürede önlem almalı. Tekstil sektöründe uzun süre çalıştığım için, bu sektörden biraz bilgi aktarayım: 1kg pamuk ipliği boyamak için 60-90 litre, 1kg poliester iplik boyamak için de 40-60 litre temiz ve kaliteli suya gereksinim vardır. Bir insan ortalama günde 200 litre su tüketir, yani 3 kg pamuk ipliği boyamasında kullanılan su miktarı kadar. Türkiyenin pamuk ipliği ve poliester ipliği tüketimi gözününe alındığında, biz insanların tükettiği su miktarı DEVEDE KULAK KALIR. Bu demek değildir ki, biz suyu israf edelim.Tabii ki suyu yeterince kullanacağız. İsraf etmeyeceğiz. İsraf etmeyelim. Etmeyelim de, asıl suyu tasarruf etmesi gerekenler ne yapıyor? Hiççç. Suyu bol ve bedava olan alanlara fabrika kurarak 250-300 metre derinlikteki yeraltı sularını bedava kullanıyor, kirlettiklerini de yine para ödemeden doğaya salıyorlar. Arıtma tesislerini on-onbeş yılda tamamlayarak dış görünüşü kurtarıyorlar. Bu tesisler bir süre sonra göstermelik olarak çalışıyor. Bugün Bursa yöresinde düzenli ve dört dörtlük çalışan bir arıtma tesisi maalesef göremezsiniz. Çünkü arıtma tesisi para kazandırmaz, devamlı para yer. Nilüfer çayı yaz boyunca çevreye dayanılmaz kokular salar. Bu kokuyu çevrede oturanlar yakından tanır. Bu koku Nilüfer çayı denize dökülene kadar devam eder. Karacabey sahillerinde son bulur. Nilüfer çayı çevresinde yaşayan küçükbaş hayvanlara dikkat edilirse bu hayvanların bir çoğunda ayak sakatlıkları ve ağız yaraları olduğu görülür. Maalesef bu sakatlıklar ve hastalıklar Nilüfer çayının suyu ile bağdaştırılmaz. 250-300 m derinlikteki derin kuyular ile Bursa ovasının sularının sonuna gelinmektedir. Bugün bazı boyahanelerin kuyuları kurudukları için, daha derinden su çekmek için yeni kuyular açılmaktadır. Nereye kadar? Bu konuda bir sivil toplum bilinci oluşturulabilir ve sivil toplum olarak denetlemeler yapılabilirse, suyumuzu daha uzun seneler kullanabiliriz. SU hayattır. |
11-08-2007, 11:30 | #13 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Ama nasıl yapılır bilmiyorum |
|
11-08-2007, 14:34 | #14 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bir de Ayşe teyzeye güvenemeyen İSKİ Ayşe teyzenin köy kuyusuna su saati taktı. Yaz geldi ayşe teyze bahçesini sulayamadı, ekini tarlada,bahçede kaldı. Yine 2007 yazı, Suzan teyze,yemyeşil çimle kaplı, yedi veren gülleri içinde havuz keyfi yapıyor. Ogün amca,fabrikasında yer altı sularını kullanıp,arıtılmamış zehirli suyu ayşe teyzenin nehrine akıtıyor. Avrupa'nın en büyük buzdolabı fabrikasının ülkemizde olduğunu açıklanıyor ve biz çok gurur duyoruz. Avrupa budolabının çalışabilir aksanı olan minicik cipi kendi üretir, sana satar sende koca kasayı yapmakla, kaynaklarını harcamakla övünürsün. ''Avrupa'nın en büyük otagarı bizde'' hadi övünelim. Avrupa da toplu taşımada otobüs mü kalmış? O otobüsler havayla çalışıyor sanki. Nasıl ki kanunlar zenginin malını korumak için varsa, hükümetin su,çevre politikası da zenginin üretimini,kazancını garanti altına almak için var **** olacak. Adresteki alıntının son sözü şu; ''Siz bu sorumlulukları yerine getirmezseniz yarın bunun hesabını sormak da bizim sorumluluğumuzdur.'' Amma hesap sorduk ama...... |
|
11-04-2013, 19:43 | #15 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 10-04-2013
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 8
|
selamlar, normal bir otomobilin yıkanması icin harcanan su miktarı 180 lt dir. ancak buharla yıkanan otolarda harcanan su miktarı 2lt ile 7,5 lt arasında degismekte. konu derin, bende ufakta olsa bir katkıda bulunayım dedim. murat |
12-04-2013, 18:18 | #16 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 10-04-2013
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 8
|
Alıntı:
|
|
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|