17-05-2005, 19:25 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Doğanın Tahribinin Sorumlusu Sizce Kimdir
Bu başlıkla bir konu açıp fikirlerinizi öğrenmek istedim... Bence doğanın tahribinin yegane sorumlusu insandır. Aklıma Matrix-1 filminden bir bölüm geldi. Seyredenler bilir... Ajan Smith, Morpheus'u sorgularken şunları söylemişti: "İnsan bir virüs gibidir. Bir yere yerleşir ve oradaki kaynakları tüketinceye dek uğraşır. Bulunduğu yeri mahvedince de başka bir yere gider aynı işleri tekrarlar. Bu gezegende bir hastalık gibisiniz..." (Yaklaşık olarak bunun gibi sözlerdi.) Gerçekten de insan bu tanımlamaya çok uygun. Bir kaynaktan, Anadolu'da bir zamanlar orman oranının % 60-% 80 olduğunu okudum; ya şimdi... Tropikal ormanların bugün % 90'ı yok olmuş durumda; peki sorumlusu kim? Bir insan olarak utanarak söylüyorum ki, içinde yaşadığı çevreyi yok etmeye insan kadar hevesli ve eğilimli bir varlık yoktur... Biraz karamsar sözler sarfettim ama bence gerçek böyle... Düzenleyen Kagan : 17-05-2005 saat 19:31 Neden: Düzeltme |
17-05-2005, 21:42 | #2 |
agaclar.net
|
"insan" yapıyor diye özetlemek yetersiz değil mi? Diğer ihtimaller epey az çünkü. Hangi insan tipi yapıyor diye konuşmamız gerekir. Cehaletten, çıkar ilişkilerine; yoksulluktan, zengin olma hırsına, politikaya kadar uzanan bir dizi neden var. Bunları tek tek saptamalıyız... |
17-05-2005, 21:52 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Bence insanlar arasında ayrım yapmadan hepsi doğaya zararlı diyorum... Belki de buna sebep insan nüfusunun diğer canlılara oranla çok daha yüksek olması (tabi böcekleri saymazsak). Ama asıl unusur insanın tahrip gücü ve doğayı değiştirme eğilimi. Mesela önce ağaçları yok ediyoruz, sonra da kalkıp yöreye uygun olmayan ağaçlarla ağaçlandırma yaptığımızı sanıyoruz. Belki yeni ormanlar kuruyoruz ama doğanın ekolojik dengesini bozuyoruz... |
18-05-2005, 04:17 | #4 |
-
|
insanlar yapıyor ama insanlar arasında belileyecek olursak kentlerde, şehirlerde yaşayan insanlar orman köylüsüne nazaran ormana daha fazla zarar veriyor. Orman köylüsü gelirinin, yaşamının kaynağının orman oldığunu bilir ve ormanı korur ama şehirde yaşayan insanlar için ormanı koruma, ağaç yetiştirme pek süzkonusu değildir ama tüketime gelince evet. Ayrıca köyden kente hızlı bir şekilde göç olduğu için orman köylüsü de azalmaktadır. Bu şelide bir oran kurarsak orman köylüsüne de ihtiyaç vardır onların kentlere göç etmemelerini engellemek gerekir bu da nasıl olur derseniz bana göre orman köylüsünün ormandan yararlanmasına izin verilmelidir (aşırı olmıyacak şekilde ve belli ölçülerde) ve bunun karşılığında ormanı koruması ve yetiştirmesi istenir ki zaten orman köylüsü bunu yapar. Fakat biz orman köylüsüne ihtiyacından azını verirsek bu sefer orman köylüsü kaçak kesime gidecek buda oramnın yok olmasının iki koldan olmasını sağlıyacak (hem orman köylüsü hemde kentde yaşayan insanlar) |
18-05-2005, 06:00 | #5 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Tabii ki sadece biz değiliz ama bu forumda soruluyor diye, sohbete en yakın kişiler biziz... Ben dahil, buradakiler doğaya hiç zarar vermiyor demek istemiyorum. Ama bilmeye, öğrenmeye çalışıyoruz. "Bu Türkler böyledir" mantığıyla, genelleme yapmak gibi, "insan doğaya zararlı" diye genelleme yapmak da konuyu en baştan çıkmaza sokuyor. Hayır zararsız demek, inanılmayacak bir yalan olduğu için söylenemez. Evet doğru demek ise teslimiyetçilik olmayacak mı? |
|
18-05-2005, 06:03 | #6 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Yazıyı mı ? İnceliyoruz, uygun görürsek yazarından izin alıp, ekleyeceğiz siteye.. |
|
18-05-2005, 09:05 | #8 |
Ağaç Dostu
|
Cihangir'in okuduğu yazıyı merak ediyorum. Bizimle paylaşırsa sevinirim. Başka bir başlık altında da bahsetmiştim. Ağaçlandırma yaparken yeni ormanlar kurarken veya ormana bakım yaparken doğayı taklit etmek zorundayız. Doğa daha önce oraya hangi bitki türünü getirmişse onunla ağaçlandırmaya devam etmek zorundayız. Doğa bizden güçlüdür ve bizi her zaman yener. Bu orman teşkilatının 150 yıllık tecrübesiyle sabittir. |
18-05-2005, 13:17 | #9 |
Ağaç Dostu
|
İnsanlar -köylü ve şehirli ayrımı yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum- doğayı tahrip etme konusunda oldukça başarılılar. Mesela biz çocukken ağaçların dallarını keser ok ve yay yapardık, daha fidan sayılabilecek yaştaki ağaçları toprak hizasından keser mızrak yapardık. Çevremizdeki büyüklerimizden de bu konuda ne bir tepki aldık, ne bir uyarı, ne de bir öğüt... Son zamanlarda Türkiye'deki bazı siyasilerin kavak ağaçlarının polenlerinin zararlı olduğu saplantısıyla kavak katliamı yapmaları da bir başka örnek... Artık insanın doğaya verdiği zararlar hakkında genelleme yapmaya hakkımız yok mudur? Birkaç istisna hariç insan doğaya karşı olan savaşını hala sürdürüyor ve zaferi kazanana yani dünyayı artık yaşanmaz bir yer kılana kadar da bu savaşı sürdürecek gibi görünüyor... Düzenleyen Kagan : 30-03-2013 saat 22:05 |
18-05-2005, 15:33 | #11 |
Ağaç Dostu
|
Evrende insan elbetteki doğayı etkileyen en hakim güç. Bununla birlikte etkisi dışında gelişen olaylarda insan, yuvasını tahrip ettiğimiz karınca kadar aciz kalabiliyor. Kutuplarda eriyen buzulların debisinin Nil Nehrinin debisine eşit olmasında insanın etkisi tabii ki tartışılır. Burada insana düşen, doğanın dinamiği içindeki etkileri gözlemleyerek bunu canlıların lehine çevirecek önlemleri almak. Doğaya eritmesi için yüzyıllar gereken atıklar hediye ederek, ya da değil dünyayı evrenin dengesini altüst edecek nükleer denemeler yaparak ya da bazı canlıların neslinin tükenmesine neden olarak sadece kendi sonunu hızlandırır. |
18-05-2005, 18:44 | #12 | |
Ergün
Giriş Tarihi: 31-01-2005
Şehir: Maltepe/İST
Mesajlar: 23
|
Alıntı:
Bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum öğrendiklerimden aktararak, bir bölgedeki ağaç topluluğunu yok ettikten hemen sonra tekrar bir ağaç topluluğu kurulması zaten mümkün değildir, ekolojik denge ilk oluşmuş ağaç topluluğunun yok edilmesiyle zaten bozulmuştur. Türkiyede ağaçlandırılacak bölgelerin belirlenmesinde sadece o bölge değil tüm türkiyenin ekolojik sistemi göz önüne alınır, gerçi türkiyede bir bölgedeki ağaç topluluğunun diğer bölgeleri etkileyecek kadar büyük olmadığını da biliyoruz, yıllanmış ormanlarımız ne yazık ki çok küçüktür. Kendi ekolojik dengelerini bile çevre şartları yüzünden zorlukla sağlamaktadırlar. Bu dengeler yağış, sıcaklık, nem, toprak, hava, su kaynaklarından oluşur. Tek bir tanesinin yok olması hepsini zincirleme etkiler. Konu hakkında fikrimi söylemek gerekirse, kesinlikle insanın çevreye en büyük zarar veren olduğuna katılıyorum, fakat bunu tartışmak gerekir. Tüm insanlık doğaya zarar vermemiştir, teknolojinin gelişmesi doğaya insanın verdiği zarardan daha fazlasına mal olmuştur. Ağaç ve türlerinin işlenebilmesi, teknolojide kullanılması, büyük savaşlar, yağmalar, yok oluşlar, yangınlar, seller, bunların tamamı doğaya belli zararlar vermektedir, insan unsurunun elinde olan koruma yetisini nefsine terketmesi tüm bunların sebebidir. Fakat hiçbirşey için geç olmadığını biliyoruz, doğa kendini tamir edebilen bir dengeye sahiptir. Yok olan türler yerine yenileri gelebilir, yine ekolojik denge kurulabilir, bizim yapmamız gerekense sadece buna izin vermektir. Sanırım uzun bir yazı oldu. Yanlışlarım varsa düzeltmekte çekinmeyiniz. |
|
18-05-2005, 21:33 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Herkes farklı bir çizgide yürüyor bu dünyada.. Hayat herkesin karşısında farklı olaylar çıkartıyor.. Kafamızdaki fikirler bu yüzden farklı şekilleniyor.. Ben Kağan'ın savunduğu düşüncenin doğruluğuna inanıyorum ama bu düşünce, hayatın içinde Kağan'ın karşısına çıkan olayların şekillendirdiği küçük bir kısım.. Önemli bir konu.. Fakat, tek başına bir bütünü temsil etmiyor, doğayı tahrip konusunu tek başına üstlenecek kadar yeterli bir açıklama değil.. Evet, insanoğlu kendisine sunulan nimetlere karşı, cahilce, canice saygısızlık yapabiliyor.. Bunun pek çok örneği var.. Her konuda bu böyle değil mi ? Zaten böyle uç noktalar olmasaydı, bu dünyada insan kaynaklı sorun kalır mıydı ? Önemli olan bizim bu uç noktalardan hangisinde olduğumuz.. Ormanı kesip yok eden insanların olduğu ucun tam zıt yönündeki uçta yerimizi almışız işte.. Bir aradayız ama topumuz seferber olup, kesilen ağaçların yerine fidan dikmeye kalksak başarabilir miyiz ? Ne mümkün !!! Öyleyse, insanların yanlış şekillenmiş veya şekillenememiş fikirlerine hitabederek güçlenmeliyiz.. Güçlü olmak zorundayız.. Doğayı sadece insan tahrip etmiyor.. Doğal felaketlerin yaptığı tahribattan arta kalan yaşam alanlarına ihanet ediyor insanların bir kısmı.. Diğer kısımda kalanların hakkını yemek doğru olmaz.. Bu nedenle genelleme yapamayız.. Orman yangınlarını söndürmek için çabalarken hayatını kaybeden kaç itfaiye görevlisi var kimbilir.. Kaç insan var ki, bahçesindeki ağaçla konuşur... Bekar evimde, taşınırken düşen saksının içindeki kurumaya yüz tutmuş çiçeğe, altı ay boyunca hergün, sevgi dolu sözcüklerle cesaret veren ben, altı ay sonra gördüğüm bir tomurcuk yüzünden ne kadar mutlu olduysam, şimdi de o kadar mutluyum.. Beni kimse o "genel"in içine sokamaz.. Benim ayrıcalığım var.. Ben bir ağaçlar.net üyesiyim, ben bir düşünceyi temsil ediyorum.. En azından benim çocuklarım, torunlarım bu genellemenin dışında kalacaklar.. Kızımı da bu siteye üye yapacağım.. Henüz altı yaşında ama sokakta yere çöp atmamayı da iki yaşında öğrenmişti..Bu akşam söyledim, çok sevindi.. Bir gün gelir, ağaçları kesip yok edenlerin çocukları da bize katılır.. Sevgilerimle.. |
19-05-2005, 07:18 | #14 |
Ağaç Dostu
|
İnsanın doğayı tahribi hakkında bu bölümün başından beri yazdıklarım bir genellemedir. Yani "insanlar doğaya zararlıdır" dediğim zaman kastettiğim bireyler değil bir topluluktur (insan topluluğu). Zaten adı üstünde: "genelleme"... Bu siteye üye olan bir kişi tabii ki doğa severdir, ağaç severdir, yeşil severdir; hatta öyle olmak zorundadır... Bu niyette olmayan bir kişinin, ağaçlarnet sitesinde yeri olabilir mi? Site yöneticileri ağaçlarnet sitesinin bir misyon sitesi olması yolunda gerekli çaba ve yönlendirmeleri zaten en uygun biçimde yerine getiriyorlar. Benim anlatmak istediğim "insanın" (bireyin değil) doğaya zararlı bir nitelik taşımasıdır. ****** bazı kültürlerde ve bu kültürlere bağlı olan toplumlarda doğaya sevgi ve saygı vardır. Bununla ilgili fikirlerimi de sitenin bir sayfasında (Ağaç Budama) belirtmiştim ve şöyle demiştim: "Malesef kontrol insanda... İnsan da bu kontrol olgusunu kendine tanınmış bir hak olarak düşünüp doğaya acımasızca zarar vermeyi sürdürüyor. Ama bütün insanlar böyle değil; çok az da olsa bazı insanlar doğaya saygılarını sürdürüyor... Mesela Kızılderililer'in bazılarında ve Eski Türkler'de bunların örneklerini görebiliriz. Kzılderililer beyaz adamın neden ormanları yok ettiğini, bufaloları neden ihtiyacından daha çok öldürdüğünü bir türlü anlayamamışlardır. Eskiden bir Kızılderili bufalo avladığını zaman bufalodan özür diler, bufalonun ruhuna onu öldürme nedenini açıklarmış. Benzer inançlar Eski Orta Asya inançlarını sürdüren Türkler'de de görülmektedir. Eski Türkler'in yeni doğan her çocuk için bir ağaç diktiğini hepimiz biliriz. Ayrıca Eski Türkler'de ormanlar ve özellikle ormanlık dağlar kutsaldı. Göktürkler'in ve ataları Hunlar'ın kutsal merkezleri Ötüken Yış idi ("yış" sözcüğü Eski Türkçe'de "ormanlık dağ" anlamına gelir). Bugün dahi Orta Asya'da yaşayan şamanik inançlara bağlı Türk ve Moğol boyları toprağı kutsal saydıklarından, toprağı ekmezler, ona zarar vermek istemezler. İlkel ve vahşi diye tanımladığımız insanların doğaya olan sevgi ve saygısına bakın, bir de uygar (?) olan bizlerin yaptıklarına. Acaba hangimiz uygar..." Sözün kısası savunduğum fikir, insanın (genelleme kavramı içinde düşünecek olursak) doğaya karşı tahripkâr bir tavır alması ve bu tavrını da devam ettirmesidir... |
24-05-2005, 11:43 | #15 |
Ağaç Dostu
|
Bu konuya devam edelim diyorum.. Bence doğayı seven insanların, doğayı korumak gibi bir misyonları da olmalı.. Bu konuda insanları bilinçlendirmeliyiz.. Daha önce, hazır bir aradayken bu konuda da bilgilerimizi paylaşmalıyız bence... Diyorum ki ; köylülerin ormandan ağaç kesmesiyle, bir fabrikanın bacasına filtre takmayıp, hakim rüzgar yönünün diğer tarafındaki tüm canlıları zehirlemesini kıyaslayalım.. Terazinin iki kefesine yerleştirelim bu iki olayı..( Keşke iki kefe de boş kalabilse ) Bir kefeye, ormandan ağaç kesip, eşeğine yükleyen, kışın ısınma ihtiyacını karşılamak için parası olmadığından ağaç kesen bir köylü mü daha ağır basacak, yoksa dünya kadar parasından bir kısmını harcamaya kıyamayıp, canlıları zehirleyen patron mu ağır basacak.. Sizce hangisini engellemek daha öncelikli ? Köylüyü mü yoksa patronu mu ? Peki sizce hangisi daha zor ? Ya da imkansız mı ? İspanya AB'ye girdiğinde 400 küsür fabrikasının filtre yüzünden faaliyetinin durdurulduğunu duymuştum.. Bu konuyu irdeleyenler, patron ya da işçi tarafından bakıyorlardı olaya.. AB'ye girene kadar fabrikalarımızın bacalarını, arıtma tesislerini v.s. AB standartlarına getirebilmesine ise imkansız olarak bakıyorlar.. Ne yani ? Bizi AB'ye almazlarsa, fabrikalarımız filtre takmayacaklar mı ? İnsanlarımız zehir solumaya, bitkilerimiz asit yağmurlarıyla sulanmaya ve çocuklarımız kanser olmaya mahkum mu olacak ? İlla ki AB'ye mi girmemiz lazım, insan gibi yaşayabilmek için ??? Düzenleyen Cihangir : 24-05-2005 saat 20:40 |
24-05-2005, 14:01 | #16 |
Ağaç Dostu
|
Köylülerin ağaç kesmesinden bahsederken niyetim onları suçlamak değildi; yanlış anlaşılmasın. Bir düşünün... Dağın başında oturuyorsunuz... Maddi geliriniz epey düşük... Kışın sıcaklık eksi otuzun altında; kış 7-8 ay sürüyor... Şehre inip kömür almaya kalksanız astarı yüzünden pahalıya gelir; sonuçta ev geçindiriyorsunuz... Bu durumda siz de ağaç kesip ailenizi, evinizi ısıtmaz mısınız; hem arazi sizinse kim karışır? Ben olsam ben de keserdim... Burada önemli olan insan nüfusunun çokluğu... İnsan yaşamak zorunda; yaşamak için de doğadan yararlanmak zorunda... Ev, kağıt, mobilya, kapı, ayakkabı ... vs yapmak için ağaç kesmek zorunda... Ve daha önemlisi 6 küsür milyar insan bunları yapmak zorunda... Sonuçta doğanın tahribi kaçınılmaz... Peki insan nüfusu diyelim 100 milyon olsaydı... O zaman doğadan yararlanma ve doğayı tahrip oranı 60'ta bir azalacaktı.. İnsan nüfusu artmaya devam ettikçe doğayı tahrip oranı da sürekli artacak... Ve bir yerde yaşlı dünyamız bizi taşıyamaz duruma gelecek... |
24-05-2005, 21:24 | #19 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Hani nerede o bilinçli insan grubu ??? Böyle bir konuda, söyleyecek bir çift sözleri yok mu ? Yoksa, insanlara nasıl bilinç verecekler ??? Ben sorarım arkadaş ya.. Ne kızıyonuz hemen !! Kızacağınıza yazın fikrinizi.. Oturup okuyorsunuz ooooh, ne ala memleket.. İcraat olcek bi kere !!!!!!!!!!!! Di mi malina.. İyi dedim di mi ? |
|
25-05-2005, 07:58 | #24 |
Ağaç Dostu
|
İnsan aslında kurbanlardan biri, kurban tüm canlılar.. Gittikçe daha zor bir dünya da yaşıyoruz.. Öncesini bilmediğimizden, doğalının bu olduğunu düşünüyoruz ve bu bazı şeyleri kavramamızı zorlaştırıyor. Hergün yediğimiz besinlerin zararları hakkında yeni bir şey okuyoruz Buna rağmen, aynen devam .. aklından geçen neydi..argosu yani |
26-05-2005, 19:02 | #27 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
26-05-2005, 20:13 | #28 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
26-05-2005, 20:21 | #29 |
Ağaç Dostu
|
" En korkunç istatistik ise, balıklara ait. Son 50 yılda balık türlerinin yüzde 90’ı yok oldu." Nankörlüğün daniskası .. PS : Daniska böyle mi yazılır ? Danimarkalılarla bi alakası var mı ? Merak ettim.. Düzenleyen Cihangir : 26-05-2005 saat 20:23 |
18-10-2007, 15:42 | #30 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 15-11-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1
|
mantalite
meseleyi 'diğer canlılar da insanoğluna hizmet için varlar bu dünyada' şeklinde koyarsak eğer ortada bir problem olmaması gerekmezmi? öyle ya bize hizmet için var olanlar işlerini yapıyor zaten. kullanan-kullanılan ilişkisinin olduğu her yerde mutluluk ve mutsuzluk durumu yok mu? Farkına varılması gereken şey tam da bu noktada insanların da diğer canlı ve cansızlar gibi doğanın efendisi değil sadece bir parçası olduğu gerçeğini unutmamaktır.Tersi durumda bu gerçeğin bize her hatırlatılması daha pahalıya patlamakta, şimdilik ödenebilecek bedeller gibi gözüksede bir gün buna gücümüz yetmeyecek. ne ilginçtir ki o gün geldiğinde efendiler için kimse gözyaşı dökmeyecek. |
|
|