agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 17-05-2005, 19:25   #1
Ağaç Dostu
 
Kagan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-04-2005
Şehir: Erzurum
Mesajlar: 216
Galeri: 54
Doğanın Tahribinin Sorumlusu Sizce Kimdir

Bu başlıkla bir konu açıp fikirlerinizi öğrenmek istedim...

Bence doğanın tahribinin yegane sorumlusu insandır. Aklıma Matrix-1 filminden bir bölüm geldi. Seyredenler bilir... Ajan Smith, Morpheus'u sorgularken şunları söylemişti:

"İnsan bir virüs gibidir. Bir yere yerleşir ve oradaki kaynakları tüketinceye dek uğraşır. Bulunduğu yeri mahvedince de başka bir yere gider aynı işleri tekrarlar. Bu gezegende bir hastalık gibisiniz..." (Yaklaşık olarak bunun gibi sözlerdi.)

Gerçekten de insan bu tanımlamaya çok uygun. Bir kaynaktan, Anadolu'da bir zamanlar orman oranının % 60-% 80 olduğunu okudum; ya şimdi... Tropikal ormanların bugün % 90'ı yok olmuş durumda; peki sorumlusu kim?

Bir insan olarak utanarak söylüyorum ki, içinde yaşadığı çevreyi yok etmeye insan kadar hevesli ve eğilimli bir varlık yoktur...

Biraz karamsar sözler sarfettim ama bence gerçek böyle...


Düzenleyen Kagan : 17-05-2005 saat 19:31 Neden: Düzeltme
Kagan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-05-2005, 21:42   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
"insan" yapıyor diye özetlemek yetersiz değil mi? Diğer ihtimaller epey az çünkü.

Hangi insan tipi yapıyor diye konuşmamız gerekir. Cehaletten, çıkar ilişkilerine; yoksulluktan, zengin olma hırsına, politikaya kadar uzanan bir dizi neden var. Bunları tek tek saptamalıyız...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-05-2005, 21:52   #3
Ağaç Dostu
 
Kagan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-04-2005
Şehir: Erzurum
Mesajlar: 216
Galeri: 54
Bence insanlar arasında ayrım yapmadan hepsi doğaya zararlı diyorum... Belki de buna sebep insan nüfusunun diğer canlılara oranla çok daha yüksek olması (tabi böcekleri saymazsak). Ama asıl unusur insanın tahrip gücü ve doğayı değiştirme eğilimi.

Mesela önce ağaçları yok ediyoruz, sonra da kalkıp yöreye uygun olmayan ağaçlarla ağaçlandırma yaptığımızı sanıyoruz. Belki yeni ormanlar kuruyoruz ama doğanın ekolojik dengesini bozuyoruz...

Kagan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2005, 04:17   #4
-
 
Giriş Tarihi: 10-05-2005
Şehir: Trabzon-İstanbul-Bartın
Mesajlar: 27
Galeri: 2
insanlar yapıyor ama insanlar arasında belileyecek olursak kentlerde, şehirlerde yaşayan insanlar orman köylüsüne nazaran ormana daha fazla zarar veriyor. Orman köylüsü gelirinin, yaşamının kaynağının orman oldığunu bilir ve ormanı korur ama şehirde yaşayan insanlar için ormanı koruma, ağaç yetiştirme pek süzkonusu değildir ama tüketime gelince evet. Ayrıca köyden kente hızlı bir şekilde göç olduğu için orman köylüsü de azalmaktadır. Bu şelide bir oran kurarsak orman köylüsüne de ihtiyaç vardır onların kentlere göç etmemelerini engellemek gerekir bu da nasıl olur derseniz bana göre orman köylüsünün ormandan yararlanmasına izin verilmelidir (aşırı olmıyacak şekilde ve belli ölçülerde) ve bunun karşılığında ormanı koruması ve yetiştirmesi istenir ki zaten orman köylüsü bunu yapar. Fakat biz orman köylüsüne ihtiyacından azını verirsek bu sefer orman köylüsü kaçak kesime gidecek buda oramnın yok olmasının iki koldan olmasını sağlıyacak (hem orman köylüsü hemde kentde yaşayan insanlar)

LaZKoPaT Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2005, 06:00   #5
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Kagan
Bence insanlar arasında ayrım yapmadan hepsi doğaya zararlı diyorum... Belki de buna sebep insan nüfusunun diğer canlılara oranla çok daha yüksek olması (tabi böcekleri saymazsak). Ama asıl unusur insanın tahrip gücü ve doğayı değiştirme eğilimi.
Bu cümleleri olduğu gibi kabul edersek, elimiz kolumuz bağlanmaz mı? "insan böyledir" diye kesip atıyorsak, biz burada neden varız, ne yapmaya çalışıyoruz?
Tabii ki sadece biz değiliz ama bu forumda soruluyor diye, sohbete en yakın kişiler biziz...

Ben dahil, buradakiler doğaya hiç zarar vermiyor demek istemiyorum. Ama bilmeye, öğrenmeye çalışıyoruz. "Bu Türkler böyledir" mantığıyla, genelleme yapmak gibi, "insan doğaya zararlı" diye genelleme yapmak da konuyu en baştan çıkmaza sokuyor.

Hayır zararsız demek, inanılmayacak bir yalan olduğu için söylenemez.
Evet doğru demek ise teslimiyetçilik olmayacak mı?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2005, 06:03   #6
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Kagan
Mesela önce ağaçları yok ediyoruz, sonra da kalkıp yöreye uygun olmayan ağaçlarla ağaçlandırma yaptığımızı sanıyoruz. Belki yeni ormanlar kuruyoruz ama doğanın ekolojik dengesini bozuyoruz...
Dün akşam, tam da bu söylediklerini anlatan bir yazı okudum.. Paralelinde doğru bir saptama yapmışsın diyebilirim.. Çok iyi..
Yazıyı mı ? İnceliyoruz, uygun görürsek yazarından izin alıp, ekleyeceğiz siteye..

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2005, 06:06   #7
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
"Hangi canlı türü ?" sorusuna verilecek cevap bence de insan olacaktır.. Ancak agaclar net üyeleri koro halinde "ben insan deeeeğil miyiiiim ! " diye başlamazlar mı türküye ? di mi ama....

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2005, 09:05   #8
Ağaç Dostu
 
sezinci's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-11-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,969
Galeri: 28
Cihangir'in okuduğu yazıyı merak ediyorum. Bizimle paylaşırsa sevinirim.

Başka bir başlık altında da bahsetmiştim. Ağaçlandırma yaparken yeni ormanlar kurarken veya ormana bakım yaparken doğayı taklit etmek zorundayız. Doğa daha önce oraya hangi bitki türünü getirmişse onunla ağaçlandırmaya devam etmek zorundayız. Doğa bizden güçlüdür ve bizi her zaman yener. Bu orman teşkilatının 150 yıllık tecrübesiyle sabittir.

sezinci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2005, 18:44   #9
Ergün
 
Divinity's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-01-2005
Şehir: Maltepe/İST
Mesajlar: 23
Red face

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Kagan
Bence insanlar arasında ayrım yapmadan hepsi doğaya zararlı diyorum... Belki de buna sebep insan nüfusunun diğer canlılara oranla çok daha yüksek olması (tabi böcekleri saymazsak). Ama asıl unusur insanın tahrip gücü ve doğayı değiştirme eğilimi.

Mesela önce ağaçları yok ediyoruz, sonra da kalkıp yöreye uygun olmayan ağaçlarla ağaçlandırma yaptığımızı sanıyoruz. Belki yeni ormanlar kuruyoruz ama doğanın ekolojik dengesini bozuyoruz...

Bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum öğrendiklerimden aktararak, bir bölgedeki ağaç topluluğunu yok ettikten hemen sonra tekrar bir ağaç topluluğu kurulması zaten mümkün değildir, ekolojik denge ilk oluşmuş ağaç topluluğunun yok edilmesiyle zaten bozulmuştur.

Türkiyede ağaçlandırılacak bölgelerin belirlenmesinde sadece o bölge değil tüm türkiyenin ekolojik sistemi göz önüne alınır, gerçi türkiyede bir bölgedeki ağaç topluluğunun diğer bölgeleri etkileyecek kadar büyük olmadığını da biliyoruz, yıllanmış ormanlarımız ne yazık ki çok küçüktür. Kendi ekolojik dengelerini bile çevre şartları yüzünden zorlukla sağlamaktadırlar. Bu dengeler yağış, sıcaklık, nem, toprak, hava, su kaynaklarından oluşur. Tek bir tanesinin yok olması hepsini zincirleme etkiler.

Konu hakkında fikrimi söylemek gerekirse, kesinlikle insanın çevreye en büyük zarar veren olduğuna katılıyorum, fakat bunu tartışmak gerekir. Tüm insanlık doğaya zarar vermemiştir, teknolojinin gelişmesi doğaya insanın verdiği zarardan daha fazlasına mal olmuştur. Ağaç ve türlerinin işlenebilmesi, teknolojide kullanılması, büyük savaşlar, yağmalar, yok oluşlar, yangınlar, seller, bunların tamamı doğaya belli zararlar vermektedir, insan unsurunun elinde olan koruma yetisini nefsine terketmesi tüm bunların sebebidir. Fakat hiçbirşey için geç olmadığını biliyoruz, doğa kendini tamir edebilen bir dengeye sahiptir. Yok olan türler yerine yenileri gelebilir, yine ekolojik denge kurulabilir, bizim yapmamız gerekense sadece buna izin vermektir.

Sanırım uzun bir yazı oldu. Yanlışlarım varsa düzeltmekte çekinmeyiniz.

Divinity Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2005, 21:33   #10
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
Herkes farklı bir çizgide yürüyor bu dünyada.. Hayat herkesin karşısında farklı olaylar çıkartıyor.. Kafamızdaki fikirler bu yüzden farklı şekilleniyor..
Ben Kağan'ın savunduğu düşüncenin doğruluğuna inanıyorum ama bu düşünce, hayatın içinde Kağan'ın karşısına çıkan olayların şekillendirdiği küçük bir kısım.. Önemli bir konu.. Fakat, tek başına bir bütünü temsil etmiyor, doğayı tahrip konusunu tek başına üstlenecek kadar yeterli bir açıklama değil..
Evet, insanoğlu kendisine sunulan nimetlere karşı, cahilce, canice saygısızlık yapabiliyor.. Bunun pek çok örneği var.. Her konuda bu böyle değil mi ? Zaten böyle uç noktalar olmasaydı, bu dünyada insan kaynaklı sorun kalır mıydı ?
Önemli olan bizim bu uç noktalardan hangisinde olduğumuz.. Ormanı kesip yok eden insanların olduğu ucun tam zıt yönündeki uçta yerimizi almışız işte.. Bir aradayız ama topumuz seferber olup, kesilen ağaçların yerine fidan dikmeye kalksak başarabilir miyiz ? Ne mümkün !!! Öyleyse, insanların yanlış şekillenmiş veya şekillenememiş fikirlerine hitabederek güçlenmeliyiz.. Güçlü olmak zorundayız..
Doğayı sadece insan tahrip etmiyor.. Doğal felaketlerin yaptığı tahribattan arta kalan yaşam alanlarına ihanet ediyor insanların bir kısmı.. Diğer kısımda kalanların hakkını yemek doğru olmaz.. Bu nedenle genelleme yapamayız..
Orman yangınlarını söndürmek için çabalarken hayatını kaybeden kaç itfaiye görevlisi var kimbilir.. Kaç insan var ki, bahçesindeki ağaçla konuşur...
Bekar evimde, taşınırken düşen saksının içindeki kurumaya yüz tutmuş çiçeğe, altı ay boyunca hergün, sevgi dolu sözcüklerle cesaret veren ben, altı ay sonra gördüğüm bir tomurcuk yüzünden ne kadar mutlu olduysam, şimdi de o kadar mutluyum.. Beni kimse o "genel"in içine sokamaz.. Benim ayrıcalığım var.. Ben bir ağaçlar.net üyesiyim, ben bir düşünceyi temsil ediyorum.. En azından benim çocuklarım, torunlarım bu genellemenin dışında kalacaklar..
Kızımı da bu siteye üye yapacağım.. Henüz altı yaşında ama sokakta yere çöp atmamayı da iki yaşında öğrenmişti..Bu akşam söyledim, çok sevindi..
Bir gün gelir, ağaçları kesip yok edenlerin çocukları da bize katılır..

Sevgilerimle..

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2005, 07:18   #11
Ağaç Dostu
 
Kagan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-04-2005
Şehir: Erzurum
Mesajlar: 216
Galeri: 54
İnsanın doğayı tahribi hakkında bu bölümün başından beri yazdıklarım bir genellemedir. Yani "insanlar doğaya zararlıdır" dediğim zaman kastettiğim bireyler değil bir topluluktur (insan topluluğu). Zaten adı üstünde: "genelleme"...

Bu siteye üye olan bir kişi tabii ki doğa severdir, ağaç severdir, yeşil severdir; hatta öyle olmak zorundadır... Bu niyette olmayan bir kişinin, ağaçlarnet sitesinde yeri olabilir mi? Site yöneticileri ağaçlarnet sitesinin bir misyon sitesi olması yolunda gerekli çaba ve yönlendirmeleri zaten en uygun biçimde yerine getiriyorlar.

Benim anlatmak istediğim "insanın" (bireyin değil) doğaya zararlı bir nitelik taşımasıdır. ****** bazı kültürlerde ve bu kültürlere bağlı olan toplumlarda doğaya sevgi ve saygı vardır. Bununla ilgili fikirlerimi de sitenin bir sayfasında (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=172) belirtmiştim ve şöyle demiştim:

"Malesef kontrol insanda... İnsan da bu kontrol olgusunu kendine tanınmış bir hak olarak düşünüp doğaya acımasızca zarar vermeyi sürdürüyor. Ama bütün insanlar böyle değil; çok az da olsa bazı insanlar doğaya saygılarını sürdürüyor... Mesela Kızılderililer'in bazılarında ve Eski Türkler'de bunların örneklerini görebiliriz. Kzılderililer beyaz adamın neden ormanları yok ettiğini, bufaloları neden ihtiyacından daha çok öldürdüğünü bir türlü anlayamamışlardır.

Eskiden bir Kızılderili bufalo avladığını zaman bufalodan özür diler, bufalonun ruhuna onu öldürme nedenini açıklarmış.

Benzer inançlar Eski Orta Asya inançlarını sürdüren Türkler'de de görülmektedir. Eski Türkler'in yeni doğan her çocuk için bir ağaç diktiğini hepimiz biliriz. Ayrıca Eski Türkler'de ormanlar ve özellikle ormanlık dağlar kutsaldı. Göktürkler'in ve ataları Hunlar'ın kutsal merkezleri Ötüken Yış idi ("yış" sözcüğü Eski Türkçe'de "ormanlık dağ" anlamına gelir). Bugün dahi Orta Asya'da yaşayan şamanik inançlara bağlı Türk ve Moğol boyları toprağı kutsal saydıklarından, toprağı ekmezler, ona zarar vermek istemezler.

İlkel ve vahşi diye tanımladığımız insanların doğaya olan sevgi ve saygısına bakın, bir de uygar (?) olan bizlerin yaptıklarına. Acaba hangimiz uygar..."


Sözün kısası savunduğum fikir, insanın (genelleme kavramı içinde düşünecek olursak) doğaya karşı tahripkâr bir tavır alması ve bu tavrını da devam ettirmesidir...

Kagan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2005, 06:21   #12
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
Çayımı aldım, dinliyorum..
sonuçta suçlu da, savcı da, yargıç da insan mı oldu..
Kurban?

aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2005, 07:40   #13
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-07-2004
Şehir: Adana
Mesajlar: 3,563
Galeri: 270
kurban da kendisi aslında
farkında değil
"siz onu umursamazsanız, doğa sizi hiç umursamaz"

backyard Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2005, 07:50   #14
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
site sloganı bu amaçla seçilmişti... Sonunda yaptıklarınız size dönecek...

Aslında duygum, daha argo bir dille ifade etmekti ama toparladım...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2005, 07:58   #15
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
İnsan aslında kurbanlardan biri, kurban tüm canlılar..
Gittikçe daha zor bir dünya da yaşıyoruz..
Öncesini bilmediğimizden, doğalının bu olduğunu düşünüyoruz ve
bu bazı şeyleri kavramamızı zorlaştırıyor.
Hergün yediğimiz besinlerin zararları hakkında yeni bir şey okuyoruz
Buna rağmen, aynen devam ..


aklından geçen neydi..argosu yani

aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2005, 19:02   #16
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi aybala
İnsan aslında kurbanlardan biri, kurban tüm canlılar..
Gittikçe daha zor bir dünya da yaşıyoruz..
Aslında olayın ayrıntısını yakalamaya çalışırken, bütünün anlamını kaçırmamak lazım di mi ama ? Şöyle ki ; dünya üzerinde kurulmuş bütün sistemler, canlı&cansız herşey, insanoğluna yaşayabileceği veya daha iyi yaşayabileceği ortamı hazırlamak için yaratılmış.. Yani, diğer canlılar da insanoğluna hizmet için varlar bu dünyada .. Eğer insan onlara kötü davranıyorsa, bu hem kendine hem de diğer insanlara zarar verir.. Düşünüyorum da ; ağaçlar ve/veya diğer bitkiler olmasaydı, evcil&yabani hayvanlar olmasaydı, hatta mikroorganizmalar olmasaydı nasıl yaşayabilirdik ki bu dünyada.. Onların yaptığı hizmetleri görmüyorsak bunun adı nankörlüktür.. Düşünün bir kere; yumurtadan çıkan bir civciv, diğer kanatlı yavruları gibi, tüysüz, gözleri kapalı, annesinin ağızdan kendisini beslemesini bekleyen çaresiz yavrucaklar olsalardı ! Tavuk sektörü olur muydu sizce ? Ya da, hamsiler & istavritler & sardalyalar senede tek bir yavru yapsalardı ! Bu şöyle birşey... Kadınlar olmasaydı biz erkekler bu dünyada aç & susuz kalırdık.. Sersefil gezmiyorsak onlar sayesindedir.. Dedim ya, nankörlük etmeyelim !!

Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-10-2007, 15:42   #17
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 15-11-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1
mantalite

meseleyi 'diğer canlılar da insanoğluna hizmet için varlar bu dünyada' şeklinde koyarsak eğer ortada bir problem olmaması gerekmezmi? öyle ya bize hizmet için var olanlar işlerini yapıyor zaten. kullanan-kullanılan ilişkisinin olduğu her yerde mutluluk ve mutsuzluk durumu yok mu? Farkına varılması gereken şey tam da bu noktada insanların da diğer canlı ve cansızlar gibi doğanın efendisi değil sadece bir parçası olduğu gerçeğini unutmamaktır.Tersi durumda bu gerçeğin bize her hatırlatılması daha pahalıya patlamakta, şimdilik ödenebilecek bedeller gibi gözüksede bir gün buna gücümüz yetmeyecek. ne ilginçtir ki o gün geldiğinde efendiler için kimse gözyaşı dökmeyecek.

faruk altun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2005, 08:04   #18
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Hhhaaaa, söylemicem

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-05-2005, 08:07   #19
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
Çok pis tahmin ederim...

aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2005, 20:13   #20
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-07-2004
Şehir: Adana
Mesajlar: 3,563
Galeri: 270
Alıntı:
İnsanoğlu, son yüzyılda, tüm tarih boyunca yok ettiği canlı türlerinin yaklaşık bin katını yeryüzünden sildi. Soyları tükenen canlıların yüzde 12’sini kuş, yüzde 23’ünü memeliler, yüzde 25’ini ağaç türleri ve yüzde 32’sini de kıyı canlıları oluşturuyor. En korkunç istatistik ise, balıklara ait. Son 50 yılda balık türlerinin yüzde 90’ı yok oldu.
http://www.agaclar.net/index.php?id=1757

backyard Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-05-2005, 20:21   #21
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-04-2005
Mesajlar: 1,017
Galeri: 108
" En korkunç istatistik ise, balıklara ait. Son 50 yılda balık türlerinin yüzde 90’ı yok oldu."
Nankörlüğün daniskası ..

PS : Daniska böyle mi yazılır ? Danimarkalılarla bi alakası var mı ? Merak ettim..


Düzenleyen Cihangir : 26-05-2005 saat 20:23
Cihangir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-02-2008, 00:36   #22
-
 
Giriş Tarihi: 25-02-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 2
Ekolojide İnsan Merkezlilik?!

(Çağatay Tavşanoğlu)

Günümüzde insan merkezlilik, sahip olduğu doğaya karşı vurdumduymaz
ve bencil özellikleriyle ekolojistler tarafından şiddetle reddedilen ve
toplumdaki yaygın etkisinin silinmesine çabalanan bir olgu olarak
karşımıza çıkmaktadır. İnsan merkezli yaklaşımlar, insanoğlunun
doğayı teknoloji yoluyla katlettiğini ve geri dönülmez bir uçuruma
doğru sürüklenmeye başladığını fark ettiği 1960’lardan beri
sorgulanmaya başlanmıştır. Bu zamandan sonra geçen 40-45 yıllık
dönemde, doğa bilimlerinde ve birçok uygulamalı bilimde ekolojik
(bütünsel) bakış açısı yaygınlaşmaya başlamıştır.

Ancak özellikle –insana daha yakın duran – sosyal bilimlerde, bu
anlayıştan kurtulmaya karşı bir direnç ortaya çıktığından
dolayı, doğa bilimlerindeki kadar hızlı bir ekolojik düşünce
dönüşümü yaşanamamıştır. İnsanı dışlayarak ekosistemlerin
devamlılığının sağlanamadığının fark edilmesiyle birlikte,
ekoloji biliminin çok disiplinli bir alan haline gelişi, ister istemez
birçok sosyal bilim dalının da ekoloji ile çalışma zorunluluğunu
doğurmuştur (Kışlalıoğlu ve Berkes, 1994). Bunun sonucunda da,
sosyal bilimlerde ekolojik kıpırdanmalar yaşanmış ve “sosyal
ekoloji” ya da “insan ekolojisi” olarak adlandırılan kavram ortaya
çıkmıştır.

Editörlü bir kitapta yayınlanan bir makalede (Kaplan, 2005), “ne
kadar insanmerkezlilik?” sorusu, kentsel ekolojik planlamada geleneksel
paradigmayla ekolojik paradigma arasındaki zıtlıklar sentezlenmeye
çalışırken sorulmaktadır. “Ekolojist yaklaşımların içine biraz
da insanmerkezlilik katalım, ama ne kadar?” söylemi aslında ekolojist
bilimciler açısından yadırganacak bir durumdur. Bunun sebebi,
21.yy’da yaşadığımız bu günlerde artık bu tarz indirgemeci
“çevreci” yaklaşımların ekolojik yaklaşımların içine sokulmaya
çabalanmasına son verilmesi gerekmesi ve ekolojist paradigmanın, kentsel alanların planlanmasında ana ekseni oluşturmasının kaçınılmaz
olmasıdır (Kaplan, 2005). Böyle bir sorunun sorulması, sığ
kapsamlı “çevre” yaklaşımlarının hakim olduğu yıllara
dönülmesinin beklendiği hissini uyandırmaktadır. Gerçi, yazarın
makalesinin aslında, 1994 yılında yayınlanmış bir sunumun yalnızca
–yazarın kendi deyimiyle- “tümce ve sözcük düzenlemesi
yapılarak” 2005 yılında yeniden yayınlandığı göz önüne
alınırsa, bu belki hoşgörülebilir! Ancak, bu noktada yazarın on bir
yıl boyunca ilgili literatürü de takip etmediğini görmek
üzücüdür.

Makalede yer alan ilginç bir nokta da, temelde farklı kavramlar olan
insan ekolojisi ile sosyo-biyolojinin özdeşleştirilmesidir.
Sosyo-biyolojinin, insana uygulanabilecek kısımları hakkındaki
tartışmalar halen sürüp gitmektedir (bkz. Gould, 1997). Oysa insan
ekolojisi, ekolojinin ve sosyal bilimlerin buluştuğu bir noktadır ve
çok disiplinli “çevre bilimleri” adı altında, günümüzde insan
tarafından yaratılmış birçok ekolojik sorunun çözümünde baş
rolü oynamaktadır.

Daha önce tarafımızdan vurgulandığı gibi, sosyal bilimci adaylarına
ekoloji dersinin hangi içerikle verilmesi gerektiği ülkemizde önemli
bir sorun oluşturmaktadır (Tavşanoğlu, 2004). “Çevrebilim” adı
altında yutturulmaya çalışılan olgunun aslında “ekoloji” olmadığı artık ortaya çıkmıştır.(Çalgüner, 2003). Nitekim, konunun son yıllarda yoğun olarak
tartışılmasıyla birlikte olguyu savunan ana kitap olan
“Çevrebilim”in son baskısında adı “Çevre
Politikası” olarak değiştirilmiştir (Keleş ve Hamamcı, 2005).
Kapsamlı bir ekoloji dersinin sosyal bilimler öğrencilerinden önce,
ekoloji konularında yeterince bilgi sahibi olmadan fikir yürüten bazı
sosyal bilimci akademisyenlere de “ne kadar!” ve “ne içerikte”
verilmesi gerektiğini de sanırım ekologların bundan sonra düşünmesi
gerekecek.


Dr.Çağatay Tavşanoğlu
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı


Kaynakça:
Çalgüner, Tahir., 2003. Çevre mi Ekoloji mi? Nobel Yayın Dağıtım, 104
sf., Ankara.

Çalgüner, Tahir., 2005. “Ekolojik bilim paradigması” ve planlama.
Çalgüner, T. (ed.) Şehircilik Çalışmaları’nda, sf. 267-299, Nobel
Yayın Dağıtım, Ankara.

Gould, S.J., 1977. Darwin ve sonrası: doğa tarihi üzerine
düşünceler. (Çeviri: Temürcü, C., 1998, Tübitak Popüler Bilim
Kitapları), 313 sf., Ankara.

Kaplan, Hülagü., 2005. Yeni bir kentsel tasarım paradigması olarak
ekolojik kentsel tasarım: açımlanması, temel ilkelerinin belirlenmesi
ve insan merkezlililğin yorumu. Çalgüner, T. (ed.) Şehircilik
Çalışmaları’nda, sf. 147-168, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.

Keleş, R., Hamamcı, C., 1998. Çevrebilim, 3. baskı. İmge Kitabevi,
368 sf., Ankara.

Keleş, R., Hamamcı, C., 2005. Çevre Politikası, 5. baskı. İmge
Kitabevi, 427 sf., Ankara.

Kışlalıoğlu, Mine., Berkes, Fikret., 1994. Ekoloji ve Çevre bilimleri. Remzi
Kitabevi, 350 sf., İstanbul.

Tavşanoğlu, Çağatay., 2004. Ekoloji ≠ Çevrebilim: tartışmaya doğa
bilimleri cephesinden bir bakış. Üç Ekoloji 3: 139-141.

salvador Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-03-2008, 20:32   #23
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
izzeterisen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-01-2007
Şehir: Muğla-Ortaca
Mesajlar: 1,316
Galeri: 66
Doğanın tahribinin tek sorumlusu "para"dır.
Bir ormana odun, bir ağaca kereste, bir keçiye pirzola, bir eve kira geliri, tatile lüks bir otel, ayağımıza bulaşan bir çamura pislik gözüyle bakıyoruz. Ardından festivaller düzenliyoruz,adında çevre, doğa vs. kelimeler olan. Hepsi hikaye. Adı doğa çevfe festivali ama festival korunması gereken doğa parçaları üzerinde yapılıyor,
Türkiyede de çok değişik vaadler (güya ideallar) le seçilen adamlar dopdolu, partisi ne olursa olsun,herkes torbayı doldurma derdinde. Vatandaşla güya diğer partililerle düşmanmış gibi konuşup sonra da karşılıklı kadeh tokuştururlar.
İnsan ömrü kısa, Üzümlüye fabrika yapılırsa yapılsın, devam eden nesil düşünsün. Değil mi?
Yatağan'a filtre taktırabildiler mi. Bildiğim kadarıyla hayır. Neden dersiniz. Vatandaşın tarım zararını ödemek filtre yaptırmaktan daha ucuz. İnsan sağlığı bozulmuş, insanlar ölmüş kimin umurunda. Yaban ellerin köpeğinini canı bizim insanımızın canından daha kıymetli.
Ohh içimi döktüm.

izzeterisen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2008, 10:30   #24
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Doğa insanın kirletmesi için vardır.

Merhaba.

Saat 10,30' da National Geography adlı televizyon kanalında bu sorunun cevabını nedenler ve sayılar ile verildi. Bir insanın doğumundan ölümüne kadar kullandığı malzemeler ve atıklar anlatıldı.

Mesela hayatımız boyunca 34 milyon kez göz kırptığımız, Yıkanmaya 1 milyon litre su harcadığımız 185 şişe losyon 200 şişe şampuan, 1,600 bebek bezi, 150 tüp diş macunu 3,5 buzdolabı ve fırın ve çamaşır makinası, ve bunun gibi çok güzel istatistiki bilgiler verildi.

Sonuç korkunç. Demek ki doğayı biz kirletiyoruz ve biz tahrib ediyoruz. Ama bir gerçeğin altını daha çizmek lazım. Birçok doğayı sevdiğini sanan kişi de teknoloji kullanarak bu işi hızlandırıyor. Mesela bilgisayarımızı üretmek için 150 litre kimyasal kullanılıyormuş. Peki bu kimyasal nereye gidiyor ?

Programda, Bu gün kullanmadığımız ancak yakın bir gelecekte onlar olmadan yaşayamayacağımız nesneler diye bir şeyden de söz edildi. Bunlar teneke kutu, fritöz, mikrodalga fırın, bisiklet, buzdolabı, çamaşır makinası, çamaşır asma telleri, cd, ısıtıcılar, bilgisayarlar, deterjanlar, video, kozmetikler, kurutma makinası, yeni ürünler, daha yeni ürünler den bahsedildi. Bazılarının artık çok gerekli malzemeler olduğunu varsaysak bile geri kalanları kullanmamamız için yeterli neden var.

Programın sonunda, bazıları doğada birkaç yılda kaybolabilecek ama birçoğunun petrol türevi olması nedeniyle 5,000 yıl kadar dayanabilecek plastikli malzemeden yapılmış çocuk bezi gibi ve aspiratör filtresi gibi ürünler olduğu vurgulandı ve yaşamı boyunca bir insanın kullandığı malzemeler bir meydanda sergilendi. Taksim kadar olmasa bile Şişli meydanı kadar bir alanı doldurduğu görüldü.

Kimseden Musa gibi yaşamasını beklemiyoruz. Ama doğayı korumak istiyorsak, kullandığımız malzemeleri seçerek kullanalım, ne kadar atık kalacağını ve nelere mal olacağını düşünelim. Artık seçici olmanın zamanı geldi.

Bir anlık rahatlığımızın veya şıklığımızın dünyamıza nelere mal olduğunu bilerek yaşarsak, bazılarından vazgeçebiliriz sanıyorum.

Saygılar.


Düzenleyen Oğuz Karsan : 03-03-2009 saat 20:05
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2008, 12:53   #25
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Üç çocuk dedi olmadı, sonra beş,altıya çıkardı,
ispat için dokuz çocuklu bir aileye plaket verdi.
(plaketi verirken ne dediğini çok merak ettim
Bilimsel olarak çok çoğun iyiliğinin kanıtlandığını savundu.
Bence doğanın tahribinin birinci nedeni bu zihniyetler........

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-05-2008, 13:21   #26
Yeni Üye
 
aliko69's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-05-2008
Şehir: Duisburg-Almanya
Mesajlar: 22
Galeri: 1
Tabi kim olabilir ki? Yasadigimz gezegenin akili canlilari (yani insanlar). Bence yasadigimiz Dünya`yi böyle hoyratca kullanmak akil isi degildir. Dünyamizda yasayan canlilar arasinda insanlardan baska hicbir canli cevresinin sonunu getirmiyor. Göya Insanlar en akkili yaratikmis Dünya´da.

------
Unutmamalıyız ki, sağlıklı bir çevre için vereceğimiz her hizmet, kendi sağlığımız ve çocuklarımızın geleceği içindir.

www.cevremizikoruyalim.de.tl

aliko69 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-12-2008, 09:02   #27
Ağaç Dostu
 
berduray's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-04-2007
Şehir: bodrum
Mesajlar: 3,153
Galeri: 72
Çevreyi Çevre Bakanlarından Korumalıyız

Bu haberi gördünüz mü?

berduray Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-12-2008, 23:56   #28
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba.

Sn. berduray,

Eklediğiniz yazıyı okuyunca pek şaşırmadım. Halka hizmet edeceğiz vaadiyle iktidara gelen her siyasinin, ülkemiz insanına değil de kendine ve yandaşlarına hizmet etmesi sanki bir gelenek haline gelmiş.

1. sınıf tarım arazisinin üzerine bile kendi çıkarları doğrultusunda inşaat izni verebilenler var.

Esas düşündürücü olan, işledikleri suç sayılabilecek icraatlarından dolayı şimdiye kadar kimsenin hesap vermemeyi becerebilmiş olması. Acaba çok duyarsız mıyız?

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 22:07.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025