03-07-2006, 00:48 | #1 |
agaclar.net
|
Kene / Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA )hastalığı hızla yayılıyor. Özellikle, çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar, veteriner hekimler,ziraatçiler, kırlara gezmeye gidenler, kampçılar, askerler vs. tehdit altında. Aşağıda Tarım Bakanlığı KKGM'nün bu konuda yaptığı uyarıları bulacaksınız. Kırım-Kongo kanamalı ateşinde(KKKA) etken nedir? Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirus soyundan virüslerin meydana getirdiği, Bu grup virüsler, 100 nm (nanometre) büyüklüğünde, Ribonükleik asit (RNA) içeren, heliksel kapsidli ve zarflı virüslerdir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusunun kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı duyarlılığı nedir? Nairoviruslar dayanıksızdır, konakçı dışında yaşayamazlar. Bu viruslar 56ºC’de 30 dakikada inaktive olur, kanda 40 ºC’de 10 gün yaşayabilir, %1 hipoklorit ve %2 gluteraldehite duyarlıdır ve ultravviyole ışınları ile hızla inaktive olur. Ribavirine invitro duyarlıdırlar. Kırım-Kongo kanamalı ateşi nedir? Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), Nairovirüslerin neden olduğu ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden kene kaynaklı bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir. İnsanlarda klinik ve subklinik olarak seyreden, kenelerin vektörlük yaptığı ve insanlarda sendromlar halinde görülen önemli bir enfeksiyondur. İnsanlarda başlıca ensefalitler, kısa süren ateşli hastalıklar, kanamalı ateşler, poliartrit ile ön plana çıkan sendromlar şeklinde görülür. Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı ilk nerede tanımlanmıştır? Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) ilk kez 1944 ve 1945 yılı yaz aylarında Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım hemorajik ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Zaire’ de ateşli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969 ise Kongo virüsu ile Kırım hemorajik ateşi virüslerinin aynı virüs olduğu belirlenmiş ve Kırım-Kongo kanamalı ateşi olarak hastalık yeniden adlandırılmıştır. Kırım-Kongo kanamalı ateşi bugüne kadar hangi ülkelerde tanımlanmıştır? Hastalık sıklıkla Afrika, batı Asya ile Ortadoğu ve doğu Avrupa'da görülmektedir. Kırım-Kongo hemorajik ateş virüsünün Bulgaristan, Makedonyada, Pakistan, Irak, Afganistan, İran, Kosova, Kazakistan, Sahra altı Afrika ülkeleri, eski Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Yunanistan, Arap yarımadası, Dubai, Kuveyt, Çin ve Moritanya’da salgınlar yaptığı bildirilmiştir. Bu sendromlardan kanamalı ateşler grubunda yer alan Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), 2002 yılında bahar ve yaz aylarında bazı illerimizde görülmüş ve Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu çalışmalar neticesinde hastalığın KKKA olduğu doğrulanmıştır. Bulaşmada aracı olan bir etken var mıdır? KKKA hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan bir enfeksiyondur. Virüs, sığır, koyun, keçi, yabani tavşan ve tilki gibi hayvanlardan tespit edilmiştir. Güney Doğu Avrupa ve Güney Afrika arasında göç eden göçmen kuşlar üzerinde bulunabildiği gösterilmiştir. Bu kuşların virüsün iki kıta arasında taşınmasına yol açabildiği düşünülmektedir. Hyalomma soyuna ait keneler Ülkemizin de içinde bulunduğu çok geniş bir coğrafik alanda yaşamaktadırlar. Virüs, sığır ve koyun gibi Hyalomma keneleri için konak olan hayvanlarda belirtisiz enfeksiyon ve bir hafta kadar süren geçici viremi (kanda virüsün bulunması) oluşturmasına rağmen, insanlarda hastalığa neden olmaktadır. Küçük memeli hayvanlarda da viremi ve hafif enfeksiyon oluşup keneler için kaynak oluşturabilmektedir. Bir bölgede, kenelerin ve keneler kan emdiğinde bulaşmayı sağlayacak kanında virüs bulunan hayvanların bol olması salgın için önemli bir faktördür. Hyalomma soyuna ait keneler en etkin ve yaygın olmakla birlikte, 30 kene türünün KKKA virusunu bulaştırabileceği bildirilmektedir. KKKA virüsunun bazı vektör kene türleri arasında, transovaryal ve venereal olarak bulaştığı belirlenmiştir. Bu da virusun doğada dolaşımla korunmasına katkıda bulunabilecek bir mekanizmadır. Henüz ergin olmamış Hyalomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde de muhafaza eder. Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusu insanlara nasıl bulaşmaktadır? İnsanlar virüsü;
Ülkemizde halk arasında kene, sakırga, yavsı, kerni gibi isimlerle bilinmektedir. Keneler zorunlu kan emici artropodlar olup dünyanın her bölgesinde yaşamaktadırlar. Keneler morfolojik olarak diğer artropodlardan farklı olup, vücutları tek bir parçadan oluşmuştur. Vücudun ön tarafında ağız organelleri yer almaktadır. Günümüzde yeryüzünde yaklaşık 850 kene türü bilinmektedir. Kene yaşam döngüsü nasıldır? KKKA sebep olan Hyalloma türü keneler çoğunlukla iki konakta gelişim ve yaşam döngülerini tamamlar. Larva ve nimfler küçük omurgalılarda (tavşan, kuş, fare. vb) erginler ise büyük omurgalı hayvanlarda (koyun, keçi, sığır, at, yabani gevişenler, insan, vb) konaklarlar. Kırım-Kongo kanamalı ateşinin hayvanlarda ki hastalık belirtileri nelerdir? KKKA virusu kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda; bazen hafif ateş çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol (portör) oynamaktadır. Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgınlarını etkileyen doğa şartları nelerdir? Doğu Avrupa ve Asya’daki Kırım-Kongo hemorajik ateş salgınlarının genellikle insanlar tarafından oluşturan çevresel şartlara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Kırım’daki ilk salgının, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kene ile enfekte olmuş bölgelerin tarıma açılması nedeniyle oluştuğu sanılmaktadır. Daha sonra eski Sovyetler Birliği ve Bulgaristan’ da olan salgınlarda ise ziraatçılık ve hayvancılıktaki değişmelerin rol oynadığı belirtilmektedir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi mevsimde görülmektedir? Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak mayıs ve ekim ayları arasında görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi için kimler risk altındadır? Hastalık için çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, et ve et ürünleri market işçileri gibi tarım çalışanları ve hayvancılık ile uğraşanlar, veterinerler, hasta hayvan ile teması olan ve akut hastalarla temas olasılığı bulunan salgın bölgelerde görev yapan sağlık personeli, askerler, kamp yapanlar risk altındadır. Kene ısırığında ne yapılmalıdır? Yapışan keneler ise kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden/patlatılmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, bir pensle doğrudan düz olarak, döndürmeden yavaşça çekilip alınmalıdır. Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp, alkolle temizlenmelidir. Çıplak elle keneye temas edilmemeli eğer elle tutulacaksa eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır. Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, klonya, gazyağı v.b) dökülmemeli, sigara veya ateş kullanarak keneler uzaklaştırılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına sebebiyet vereceğinden hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır. Cilde yapışmış bir keneye ait resim, Kan emdikçe zamanla gövdesi kanla dolan kenenin tutunduğu bölge kızarır ve kaşınır Isırılan kişi iki hafta süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. (ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastahaneye başvurulmalıdır) Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüs bulaştıktan ne kadar süre sonra ortaya çıkar? Kuluçka süresi; virüsün alınma şekline bağlıdır. Kuluçka süresi kene ısırmasından sonra 2-14 gün arasında değişmekle birlikte genellikle 1-3 gündür. Virüsü içeren kan ve diğer doku ya da atıklar ile temastan sonra genel olarak bu süre 5-6 gündür ve 14 güne kadar uzayabilmektedir. Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtiler nelerdir? İnsanlarda; hastalık ateş, üşüme-titreme yaygın kas ağrıları, bulantı-kusma, ishal, yüzde kızarıklık, karaciğerde büyüme ve kanama ile kendini gösterir. Ateş, kırıklık, kas ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, aşırı duyarlılık, sırt ağrısı, kol ve bacaklarda ağrı, mide bölgesinde ağrı, bel bölgesinde ağrı gibi belirtiler ile ani olarak başlamaktadır. Bazen bu bulgulara kusma, karın ağrısı ve ishal ilave olabilmektedir. Gövde ve kol ve bacaklarda cilt içi kanama görülebilir. Burun kanaması ve değişik alanlarda kanama bulguları bulunabilir. Karaciğer iltihaplanma bulgusu genel olarak bulunmakta ve karaciğer büyümüş ve hassas olabilir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi nasıl kontrol edilir ve nasıl korunulur? Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi KKKA’da da korunma ve kontrol önlemlerinin alınması çok önemli ve gereklidir. a- Hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında mutlaka koruyucu önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak, kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temaslının iki hafta süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. (ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastahaneye başvurulmalıdır. Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir b- Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır. c-Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor görülmektedir. Keneler yumurta dönemleri hariç diğer biyolojik evrelerinde insanlara hücum ederek kan emebilir. Hem mera keneleri hem de mesken keneleri gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için konakçılarından kan emmek zorundadırlar; genel olarak da konakçı spesifitesi göstermezler. Bu nedenle öncelikle konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan emmeleri engellenmelidir. d-Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan bir pensle doğrudan alınmalıdır. (Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp, alkolle temizlenmelidir.) e- Diğer önemli hususlardan birisi de piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir. f- Özelikle kırsal alanlarda dolaşılırken çizme giyilmeli veya pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır. g-Hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. h- Hayvan sahipleri ; hayvanların sağım ve kesim zamanını dikkate alarak; hayvanlarını ve hayvan barınaklarını kene ve diğer dış parazitlere karşı uygun ektoparaziter ilaçlarla yılda iki kez ilaçlamalıdır. i- Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. (Repellentler; sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin emdirildiği plastik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.) j- Kenelerin çevrede çok olması halinde; mera, çayır, çalı, çırpı ve gür otların bulunduğu yerler gibi kenelerin yaşamasına müsait alanlarda, diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, çok dikkatlice insektisit uygulamalarına başvurulabilir. Açık alanlara insektisit uygulamalarının uygun görüldüğü durumlarda püskürtme cihazı monte edilmiş araç veya sırtta taşınan pompalar kullanılmalıdır. k-Açık alanlarda yapılabilecek kene mücadelesi amacıyla, her bir hektara aktif madde olarak carbaryl ve propoxur hektara 2 kg, deltamethrin ve lambda-cyhalothrin 0,003-0,3 kg, permethrin 0,03-0,3 kg, pirimiphos-methyl ise 0,1-1 kg olarak uygulanabilmektedir Bakanlığımız il ve ilçe Müdürlüklerince ilkbahar ve sonbahar döneminde olmak üzere yılda en az iki kez ağıllar ve ahırlarda, hayvan gübrelerinin döküldüğü alanlar, çeşme başları ve hayvan durakları ile parazitlerin bulunabileceği muhtemel alanlarda pülverizatör ile ilaçlama yapılmasının yetiştiricilere iyi bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Aynı dönemde büyük ve küçükbaş hayvanların ektoparaziter ilaçlanmanın yapılması, Kene Mücadelesinde; hayvan yetiştiricileri, Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimleri desteğinin sağlanması sorunun çözümünde zorunluluk arz etmektedir. Günümüze kadar kullanılan hiç bir mücadele yöntemi (bir kaç sınırlı alan hariç), tam bir kene eradikasyonu sağlayamamıştır.İnsan ve hayvanlardan kan emen kenelerin sayısını düşük maliyetlerle kabul edilebilir sınırlara indirilmesi hedeflenmelidir. Akarisid ile kene kontrolünün başlıca 7 zorluğu vardır 1. Kenelerin yoğun biçimde tarım ve orman alanları içinde yayılmış olması, çevreye zarar verecek düzeyde akarisid kullanımını gerektirmektedir. 2. Akarisidlerin kenelerin konakları üzerinde tutundukları bölgelere ulaşabilmesi ancak konağın tüm vücudunun yıkanmasını gerektirmektedir 3. Konak üzerinde bulunmadıkları süre içinde keneler akarisid ilaçların ulaşamayacağı yerlerde saklanmaktadır. 4. Kenelerin yüksek orandaki üreme yeteneği (3000-7000 yumurta) ilaçlamaların düzenli bir sıklıkta yapılmasını gerektirmektedir. 5. Kenelerin uygun olmayan çevre koşullarında çok uzun süreler boyunca canlı kalabilmeleri. 6. Kenelerin konak seçiminde çok alternatifinin olması 7. Akarisid direncinin oluşması Kaynak: http://www.kkgm.gov.tr/Birimler/Hayv...irim_kongo.htm Düzenleyen Mine Pakkaner : 03-08-2006 saat 15:16 |
03-08-2006, 15:05 | #2 |
agaclar.net
|
İstanbul-Malatya seferini yapan bir havayolu şirketine ait yolcu uçağında kene bulund
3 Ağustos 2006 Malatya'ya inemeden yakalandı A.A. İstanbul-Malatya seferini yapan bir havayolu şirketine ait yolcu uçağında kene bulundu. Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre, dün akşam 21.00 sularında Malatya'ya inen uçağın yolcu koltuklarının birinde kene olduğu fark edildi. Havayolu şirketi bunun üzerine Tarım İl Müdürlüğüne haber verdi. Yolcular tarafından alınan kene havaalanı yetkililerine teslim edildi. Ardından, incelenmek üzere Malatya Tarım İl Müdürlüğü'ne gönderildi. Yetkililer konuyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Kenenin hastalık yapan türden olup olmadığını belirlemek üzere Elazığ Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne, kargo ile gönderdik. Kene kimseyi ısırmamış. Elazığ'dan sonucun birkaç gün içerisinde gelmesini bekliyoruz. Kenenin hastalık yapan türden çıkması durumunda, havaalanına gidilerek dezenfeksiyon yapılacak. Kenenin nereden geldiği konusunda ise şu an için bir bilgi yok.” Kenenin bulunduğu uçağın Malatya'da ayrıldığı belirtildi. Kaynak:http://www.hurriyet.com.tr/gundem/48...rid=3044&oid=1 |
03-08-2006, 15:23 | #3 |
ağaç dostu
|
Fazlaca paronoyak mı oldum bilmiyorum ama o kenenin nereden geldiğini aramaya keneyi bulan kişiden başlasalar iyi olur. Hastalıkla ilgili olarak kenelerden o kadar çok bahsedildi ki birçok kişi hastalığı kenelerin yaptığını sanıyor. Yani kene tartışması hastalığın önüne geçti. Buna tepki olarak birçok kişi de herşeyin abartıldığını düşünüyor. |
03-08-2006, 15:30 | #4 |
agaclar.net
|
Keneyi üzerinde taşımak maalesef mümkün Arsakay.Ben bir keresinde bir iş seyahatimi pire ile yapmak zorunda kalmıştım. Bu konuyu sıcak tutuyorum çünkü, bizler gibi açık alanlarda çalışanlarda, hayvancılarda vs. risk yarattığı gibi pikniğe giden bir aile için de ölümcül olabiliyor. Ben artık paçalarımı çorabıma sokmadan otluk bahçelere girmiyorum. Kış gelsin rahat edelim |
03-08-2006, 18:38 | #5 |
ağaç dostu
|
Mine hanım yanlış anlaşılmasın, insanın üzerinde kene taşıyabilmesi elbette mümkün. Eleştirimin nedeni insanlarımızın birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ya umursamaz davranmaları ya aşırı panik yapmaları. Haberde yazılanlar tam anlamıyla komedi. İnsanlar şehirde veya kırsal alanda farkına varmadan kenelerle temas ediyorlar. Köpeğim varken her ay kulağından en az bir kene çıkartırdım.O uçakta başka yolcularda da (belki eşyalarında) kene olabilir. Neticede bir kene bulunuyor. Herhalde koltukta onları bekliyordu, yakalanıyor ve incelenmeye gönderiliyor. Neymiş eğer hastalık çıkarsa havaalanında dezenfeksiyon yapılacakmış!!! Koskoca havaalanının neresini dezenfekte edecekler çok merak ettim. Bu gibi haberler insanları bilinçlendirme yönünde hiçbir katkı sağlamıyor. Bunun yerine riskli olanlar ve alabilecekleri önlemler anlatılsa. Örneğin sizin burada paçalarınızı çorabınızın içine sokmadan gezmediğinizi belirtmenizin hastalıkla mücadeleye katkısı uçak haberinden kat kat daha değerli. ) |
03-08-2006, 23:17 | #6 | |
Yeni Üye
|
Alıntı:
Hepsini Yaptık Ve tam Teşekküllü Hastane Yok .Ne yapacaz Kolunu kesecek miyiz.Aspirin,Kalpol alsak yeterlimi (ateş düşücü).Daha net bir çözüm yok mu ?Kanını filan değiştirse ,Daha anlaşılır bilgi alsak halk dilinde Yoksa ölümü Mü bekleyecek insanlar ? (eleştiri anlamında söylemiyorum, sakın yanlış anlamayın,Bu öğrendiklerimizi insanlara anlatağız da Anlayamadıklarımı soruyorum) Saygılarımla Düzenleyen malina : 04-08-2006 saat 11:05 Neden: alıntı hatası düzeltildi |
|
04-08-2006, 00:14 | #7 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Hastalığı kenenin taşıdığı naiovirus adlı virüs yapıyor.Türkiyede ilk kez 2002 yılında teşhis edilmiş. Afrika Avrupa ve Asya 'da görülüyor. Kenelerin 30 kadar türünün hastalığı bulaştırdığı bilgisi var. |
|
04-08-2006, 08:28 | #8 |
ağaç dostu
|
Artadhia, bu hastalık ülkemizde yeni görülmeye başlanan bir hastalık olduğu için enfeksiyon hastalıkları uzmanları dışında biz hekimlerin çok iyi bildiği bir konu değil. Mine hanımın verdiği bilgileri çoğu hekimin bilmediğinden emin olabilirsiniz. Benim öğrencilik yıllarımda sadece sınavlarda karşılaştığımız bir konuydu, soru olarak da genellikle hangi vektörle bulaştığı ile kuluçka süresi sorulurdu. İlk fırsatta klasik kitaplarda yazan farklı bir bilgi var mı araştırıp sizlere aktarırırm. |
05-08-2006, 21:30 | #9 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
|
Alıntı:
Ankara Malatya uçak seferi sırasında kene olduğu şüphelenilen böceğin, hububat zararlısı süne olduğu bildirildi. Önceki gün Ankara-Malatya seferini yapan yolcu uçağında bulunan canlı, kene olduğu şüphesiyle havaalanı yetkilileri tarafından paketlenerek Malatya Tarım İl Müdürlüğü yetkililerine teslim edildi. Malatya Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri tarafından alınan pakette, kene olduğundan şüphelenilen canlının, hububat zararlısı süne olduğu görüldü. Yetkililer, sünenin, yumurtadan çıkan genç bireylerinin buğdayların özünü emerek zarara yol açan bir canlı olduğunu söylediler. Haber aktüel |
|
05-08-2006, 22:42 | #10 |
Yeni Üye
|
Mine hanım ve Arsakay Teşekkür ederim Acil olarak yapılması gerekenleri Mine hanımın dediği şekilde Anlatmaya başladım Virüsün bulaşım anında doktora gitmeden sabunlu su ,alkol vs temizlık yapılacak.Fakat doktordan önce belki yardımı dokunur diye (Hani kuş giribinde Olduğu gibi Bilmem ne ilacı azda olsa yardımı oluyor du. Sevgili Arsakay Doktor dilinde iyi bir araştırma sonucu ,%30 Oranını düşürecek vucudun direncini arttıracak İlaçlar filan varsa. Bulursanız sevinirim. Bu konu üstünde bu bölgelerde doktorların pek bilgisi yok.Dolayısıyla neyin bizi hasta edeceğini tam bilemiyoruz.Bu bölgede bu cins keneye rastlanmamasına rağmen bir çok insanı ısırdığını ve de hiçbir önlem almadan yaşamlarına devam ettiği görülmüş olup ,Bazıları kan testi yaptırıyor.üç gün sonra tekrar gel deniliyor .Artık siz düşünün gerisini |
06-08-2006, 18:20 | #11 |
ağaç dostu
|
Merhaba Arkadhia, önce bir konuyu daha da açayım. %30 ölüm oranı bu virüsün bulaştığı kişilerin %30'u değil. Böyle olsa ne olur düşünebiliyor musun? Bu oran virüsü alan ve hastalığın klinik olarak görüldüğü, teşhis edildiği kişiler arasındaki oran. Buna dikkat edelim ve panik yapmayalım ama önlem almayı da bırakmayalım. Hafif enfeksiyon belirtileri ile hastalığı atlatan ve teşhis konulmayann hastalar da hesaba alınarak ölüm oranı hesaplanacak olursa çok daha düşük bir oranla karşılaşırız. Demek ki virüsün bulaştığı herkes ağır hasta olacak diye bir kural yok. İnsandan insana temas yolu ile bulaşma olmadığına da dikkat. İnsan ve hayvanlar genelde son konak oluyor. Sözünü ettiğin ilaçların tedavi edici hiçbir özelliği yok. Sadece ateşin düşürülmesini ve halsizlik, ağrı şikayetlerinin ortadan kalkmasını sağlıyor. Bu virüsün ait olduğu gurubun tedavisi için ABD'de kullanılan aerosol formunda bir ilaç var ama Türkiye'de bildiğim kadarıyla yok. Her grip, nezle olup da üzerinde böcek ısırığı gören doktora koşarsa vay halimize ) |
06-08-2006, 19:59 | #12 |
Yeni Üye
|
Büyük bir korkuyu üzerimden attım.Bu korku da doğal olarak panik yaratıyor insanlar üzerinde .Benimgibi birçok insan derme çatma bilgilerle kendi kuruntularını yaratıyor.Bu kuruntular ikiye katlanıp etraftaki paniğe destek oluyor. İlginize ve Bilgilerinize teşekkürler Mine Hanım sizede Teşekkürler |
20-10-2006, 07:00 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Bende kaz varken keneye çok az rastlıyodum. Şimdi kazım yok ve kene nufusu çok arttı. Bu bir rastlantıda olabilir tabii. Aynı sorunu salyangozlar içinde yaşıyorum. Kenenin doğal düşmanı nedir bilen var mı acaba? |
19-05-2007, 19:43 | #16 |
Ağaç Dostu
|
Geçen hafta köpeğimizin bakımını hiç eksiksiz yaptığımız halde boynunun alt kısmında kene bulduk. Cımbızla çektik ve temizledik. Ertesi gün de doğru denize gittik ve bol bol yüzdürdük. Tüyleri oldukça gür olduğu için görmemiz imkansızdı. Babamın dediğine göre köydeki köpekler kenelenince hemen dereye girip yüzerlermiş ve kafalarını suya sokmadıkları için kafa bölgelerinin dışında kene kalmazmış. Keneler deriye yapışınca dışardan nefes alırlarmış ve suda belli bir süre kalınırsa boğulurlarmış. Bu ne kadar doğrudur acaba? Köpeğimizi her gün tımarladığımız, damlasını çok düzenli yaptığımız ve boynuna parabandını taktığımız halde ilk defa bu sene başımıza geldi bu durum ve oldukça canımızı sıktı. Evimizin etrafı ormanlık olduğu için daha da huylandık. Bahçemize yapabileceğimiz köpeğimize ve oğlumuza zarar vermeyecek bir ilaçlama var mıdır? Yılan için bahçe duvarının etrafına kükürt önermişlerdi. Eskiden bu KKKA ni bilmediğim gençlik zamanlarımda elime eldivenleri takar sokak köpeklerinin kenelerini temizleyip ilaçlardım. Fakat insan çoluk çocuk sahibi olunca daha hassaslaşıyor. |
20-05-2007, 12:16 | #17 |
agaclar.net
|
Bütün keneler hastalık yapan virüsü taşımamakta. Son senelerde virüsün göçmen kuşlar vasıtası ile geldiği düşünüşüyor. Ülkemizde ilk 2002'de teşhis edilmiş. Bakın bugünkü gazetede neler yazıyor; Keneler uyandı hastalık yayıldı Keneler aracılığıyla bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının son beş yıldaki bilançosu 1035'e yükseldi. En çok Tokat, Sivas ve Çorum'da rastlanan hastalık 58 can aldı YILDIZ YAZICIOĞLU Ankara Türkiye'de keneler aracılığıyla 2002'den bugüne kadar 1035 kişiye bulaşan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı, Tokat, Sivas, Yozgat, Çorum, Erzurum ve Gümüşhane'de yaz sıcağıyla yeniden ortaya çıktı. Türk Veteriner Hekimleri Birliği, özellikle Kelkit Vadisi civarında ve kırsal alanlarda yaşayanları, büyükbaş hayvanlarla çıplak elle temas etmemeleri konusunda uyardı. Sağlık Bakanlığı, 2002'de "hyalomma" türü kenelerden insanlara geçtiğinde ölümcül olan virüsten kaynaklanan KKKA'nın Türkiye'de görüldüğünü resmen tespit etti. Adını, dünyada ilk kez görüldüğü Kırım ve Kongo'dan alan hastalık nedeniyle 2002-2003 yılları arasında 150 vakadan 6'sı, 2004'te 249 vakadan 13'ü, 2005'te 167 vakadan 11'i ve 2006'da 438 vakadan 27'si ölümle sonuçlandı. Bu yılın bilançosu şimdiden 38 vaka Sağlık Bakanlığı'na göre bu yıl 18 Mayıs itibarıyla 31 vaka görüldü ve Çorum'dan 1 kişi KKKA hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nce kesin teşhis konulan vakalar açısından KKKA hastalığı, 2002'den bugüne kadar Türkiye'de 58 can kaybına neden oldu. Türkiye'de ilk kez resmi KKKA vakası tespiti yapılan il olan Tokat, 2002'den bugüne kadar 327 insan vakasıyla KKKA hastalığından en çok etkilenen il oldu. Tokat'ı 129 vakayla Sivas, 113 vakayla Yozgat, 107 vakayla Çorum, 65 vakayla Erzurum ve 62 vakayla Gümüşhane izledi. Amasya'da 36, Çankırı'da 31, Kastamonu'nda 22 ve Ankara'da da 23 kişi, KKKA hastalığına yakalandı. Türk Veteriner Hekimleri Birliği de KKKA hastalığıyla ilgili bilgi notunda, özellikle Kelkit Vadisi'nde fazla sayıda kene bulunduğunu anımsatarak, bu vadi civarındaki Tokat, Gümüşhane, Sivas ve Amasya'nın kırsalında tarım ve hayvancılıkla uğraşanları dikkatli davranmaya çağırdı. Kuş gribinden daha yaygın Ülke genelinde insan vakası açısından 2002'den bugüne kadar 39 ilde KKKA hastalığı tespit edildi. Türkiye'de 2006'da etkili olan kuş gribi salgını insan vakası açısından sadece 7 ilde etkili olmuştu. Kuş gribi nedeniyle 4 kişi hayatını kaybederken, toplam 21 kişiye kesin kuş gribi teşhisi konulmuştu. Kaynak:http://www.milliyet.com.tr/2007/05/2...m/axyas02.html |
20-05-2007, 12:49 | #18 |
Ağaç Dostu
|
Sivas'ta piknik yaparken kene tarafından ısırılan 3'ü üniversite öğrencisi 4 kız, tedavi altına alındı. Cumhuriyet Üniversitesinin çeşitli bölümlerinde öğrenim gören yaklaşık 30 kişilik öğrenci grubu Hafik Gölü yakınlarında pikniğe gitti. Burada arkadaşlarıyla birlikte gölün çevresindeki alanda gezinen üniversite öğrencilerinden F.D, H.D. ve H.B. adlı kız öğrenciler vücutlarının çeşitli yerlerine kene yapıştığını fark etti. Arkadaşlarıyla birlikte Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine gelen öğrencilerden ikisinin bacağına, birinin ise göğsüne yapışan kene, burada sağlık ekiplerince kontrollü bir şekilde çıkarıldı. Genç kızların vücutlarından çıkarılan keneler, incelenmek üzere tüplere konuldu. Bu arada ailesiyle birlikte Karşıyaka Mahallesi Serpincik Göleti yakınlarında piknik yapan Ö.H. (18) piknik dönüşü evde bacağında kene olduğunu fark etti. Genç kızın bacağındaki kene babası tarafından vücuduna yapışmadan çıkarıldı. Ailesiyle birlikte Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Acil Servisine gelen Ö.H. burada sağlık kontrolünden geçirildi. Hastane yetkilileri son günlerde çok sayıda kene vakasının olduğunu belirterek, özellikle piknik yapan vatandaşlardan bu konuda duyarlı olmalarını, vücutlarında kene olduğunu fark edince en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalarını istediler. Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6546298.asp?gid=180 Bu konuya gerçekten çok dikkat etmemiz lazım. Yaz geldi herkes pikniğe gidiyor, bu haberler bize örnek olmalı. Mutlaka önlemlerimizi almalıyız. Mine hanım bilgilendirici yazılarınız için teşekkür ederim efendim. |
21-05-2007, 12:09 | #19 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-11-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 248
|
Alıntı:
Birde damlayı uyguladıktan sonra köpeğinizi 3-5 gün suyla temas ettirmeyinki vücud ilacı absorbe etsin.Ama herşeyden önemlisi kene ile mücadeleye ilk önce çevre ilaçlaması ile başlamalısınız.Eğer çevrenin ve hayvanın barınağının ilaçlaması yapılmamışsa mücadelenin bir anlamı olmaz çünki.Sanıyorum bahçeli bir eviniz var ve size tavsiye edebileceğim çevreyi BLOTİC ( 1 LİTREYE 5-10 cc) **** KENAZ (50 LİTREYE 1 KUTU) olacak şekilde ilaçlamanız.(Bu ilaçları vetriner ilaçları satan ecza depolarından uygun fiyata temin edebilirsiniz) İlaçların prospektüslerinde ne kadar kullanılacağı ve nasıl uygulanacağı yazıyor;ayda bir defa kış gelinceye kadar İlaçlayın.En son olarakta Köpeğinize KKKA VİRÜSÜ için LYME aşısı yaptırmanızı tavsiye ederim.Bu aşı hem köpeğinizin hemde dolayısıyla sizin bu hastalıktan korunmanıza yardımcı olacaktır. |
|
21-05-2007, 13:07 | #20 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Veya suyla temas ederse tekrarlıyoruz. Geçen sene köpeğimizin yerini ilaçladık ama köpeğimiz de bizim gibi alerjik çıktı. Göğüs altı alerji oldu ve bu sefer de onun için ilaç kullanmıştık Aşılarını eşim titizlikle takip ediyor hemen tavsiyelerinizi ileticem. BLOTİC ( 1 LİTREYE 5-10 cc) **** KENAZ (50 LİTREYE 1 KUTU) bunlarla bahçeyi de ilaçlasam sorun olmaz değil mi? Çimlere vs.. zarar vermezler mi? Önerileriniz çok çok teşekkürler. |
|
21-05-2007, 14:18 | #21 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-11-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 248
|
Blotic ve Kenaz'ı zaten çevre ilaçlaması için yazmıştım.Çevre derken, bahçe ve özellikle otlar bu ilaçlarla ilaçlanır çünki keneler,hayvanlara buralardan geçerler.Ben şahsen otların ilaçlamadan sonra zarar gördüğünü hatırlamıyorum ama bu konu çimlerden daha önemli bence.İlacı aldığınız zaman üzerinde ne kadar oranda suyla karıştırılacağı yazar.Yazan oranlarda, suyla karıştırıp daha sonra bununla bahçenizin her yerini ve köpeğinizin kaldığı yere püskürtme şeklinde uygulamanız gerekiyor. |
21-05-2007, 21:58 | #23 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-11-2006
Şehir: izmir
Mesajlar: 248
|
Bir şey değil umarım yardımcı olabilmişimdir. |
04-06-2007, 17:14 | #24 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 04-06-2007
Şehir: heryer
Mesajlar: 2
|
Bu kenlerden Nefret ediyorum
Arkdaşlar kenelerden bende sizin gbi nefret ediyorum. Onalardan kurtulmak için hertülü ilça kulanmaya razıyım. Şuan kulandıgım bir ilaçta var adı chrysamed haşere ilacı yatagımda evcil hayvanımda kulana biliyorum ve en güzelide piknikte kulanaibliyorum. Tavsiye derim çok güzel bir ilaç. İlaç hakında daha ayrıntılı bilgi için www.chrysamed.com bakabilirsiniz |
11-06-2007, 21:26 | #26 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Hangisine önlem almanız gerekir? Selamlar |
|
12-06-2007, 07:37 | #27 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bu durumda hobi bahçesi de kenelerin doğal yaşam alanı olduğuna göre... Acaba bahçede genel bir ilaçlama yapılıyor mu veya kişiler kendince bir önlem alıyor mu? Ne olur ne olmaz... Kenelerin kimi ısıracağına dair yazıya ise bir yorumda bulunamayacağım . |
|
12-06-2007, 07:56 | #28 |
Ağaç Dostu
|
Küçükken biz ilçeden köye gittiğimizde köyde yaşayan arkadaşlarımız bizi, köpeklerle, boynuz atacağını söyleyen ineklerle, bembeyaz tenimize sivri sineklerin daha fazla musallat olduğunu söyleyerek korkuturlardı. Şimdi burda da öyle bir koku seziyorum... |
12-06-2007, 09:12 | #29 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-07-2006
Şehir: Karabük
Mesajlar: 4,526
|
Kuş gribi gibi buda ayrı bir sorun.Ben kendimi bildim bileli kene var.Bence biraz fazla abartılıyor.Kene yi canavar haline getirdiler. |
12-06-2007, 09:19 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-07-2006
Şehir: Karabük
Mesajlar: 4,526
|
Kuş giribinde telef edilen kazlar ,tavuklar ve kuşlar.Nufüs azalancı kenede çoğaldı tabii ki.Bence neden kene çoğaldı diye bir düşünmek lazım...Dünya da çalışan sistem bozuldu.Her gün her saniye bir canlı yok oluyor. |
|
|