agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Hayvanlar > Yabani Hayvanlar > Börtü Böcek
(https)




Beğeni Düzeni1Beğeniler
  • 1 Gönderen Halil Önen

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 20-04-2010, 19:39   #1
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Thumbs down Böcek Sokması ve Isırması

Bugün bağda bir akrep gördüm. Açık sarı renkte, kuyruktaki iğneden önceki boğum siyahtı. Yanımda makina olmadığı için resmini çekemedim.
Bu konu daki güncel haber:

Herkes bahçe çalışmalarında dikkat etsin

http://www.hurriyet.com.tr/yasasinha...?mnID=14475990

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-04-2010, 20:34   #2
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Arkadaşlar çam kese böceği alerjisine ( kızarık renk alan kabartılar çok kaşınır) sarmısak sürülürse bu alerjiyi durdurur. (Bu katkı da eşimden)

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-04-2010, 21:55   #3
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Mümkün olduğunca bahçe eldiveni kullanın. Gübreyle temas eden ellerde bulunan herhangi bir çatlak, çizikten kolaylıkla mikrop kapabilirsiniz.
Kaldırdığınız bir taş veya odun altında akrep, çiyan olması büyük ihtimal.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-04-2010, 20:37   #4
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Teşekkür ederim, 10 yılda ikinci akrep görmem oldu. Eldiven konusunda haklısınız, ancak bazan çalışmak amacı olmadan bahçede yine bazı işlere dalıveriyoruz.

Sağlık sorunları için www.revir.com a üye oldum oradan soracağım.

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-07-2010, 18:55   #5
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 13-06-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 95
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi nariçi Mesajı Göster
Bugün bağda bir akrep gördüm. Açık sarı renkte, kuyruktaki iğneden önceki boğum siyahtı. Yanımda makina olmadığı için resmini çekemedim.
Bu konu daki güncel haber:

Herkes bahçe çalışmalarında dikkat etsin

http://www.hurriyet.com.tr/yasasinha...?mnID=14475990
Akrep nekadar açık renkse ve kucukse okadar zehirlidir.
Koyu renkliler nispeten daha zararsız.

fikirci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-07-2010, 19:46   #6
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Hakikaten de denememiz bu yönde. Daha önce koyu renkliler sokmuştu. Benim son öldürdüğüm açık renkti.

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-07-2010, 20:20   #7
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,670
Galeri: 32
Akrep ve diğer zararlı olabilecek canlı türlerinin ülkemizde çoğunlukla bulunduğu ve görüldüğü bölgeleri gösteren bir harita ya da çalışma var mıdır?

Örneğin benim doğup büyüdüğüm yerlerde (Trakya) pek akrep bulunmaz, doğada çok bulunurum ama rastlamadım. Oysa bazı yerlerde hemen her akşam akrep "kesenler" olduğunu duyuyorum.

Doğa sporlarının ve doğaya giden şehirlilerin gittikçe arttığı günümüzde böyle bir çalışmanın önemi çok açık.

Tabii ki hemen her yerde olabilir ama özellikle bol bulunduğu yerler v.b. konusunda bilgisi olanlar paylaşabilir mi? Örneğin; sivrisinekler özellikle çeltik ve tatlı su gölleri ve dereler yakınında yaşar, rüzgarsız, esintisiz havalarda çok daha fazla görülürler gibi bazı genellemeler, özel önlem ve uygulamalar mutlaka vardır.

Belki vardır ve böyle bu tür çalışmalar mutlaka paylaşılmalı diye düşünüyorum.


gece
bu tür konularda kimsenin sürpriz yaşamasını istemeyen forum kişisi

gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-07-2010, 20:31   #8
Ağaç Dostu
 
tropik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-11-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 380
Syn Nariçi'nin bahsettiği (çam kese tırtılı) benim bahçemdeki çamda'da bolca var ne zaman yerde veya bitkilerimin üstüne dökülmüş olarak görsem her yerim kaşınmaya başlıyor, kısacası huylanıyorum.Çok korkunç bir görüntüsü var.

tropik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-07-2010, 21:17   #9
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 13-06-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 95
akrep

Önce çam kese tırtılıkonusuna geleyim. zorlu böcektir. Bir dostumun tırtılları koklayıp sonra yalayan köpeginin dilinin bir kısmı kesilmek zorunda kalmıstı. Ormanlarda yeterli ilaçlama yapılmadıgında çok fazla oluyorlar . Tek çare uzak durmak.

Akrebe gelince.Kampçılar doga adamları ve konuya meraklı arkadaşlar.Taşlıkalanlarda taşları dikkatlikaldırın. Arazidebir yere dayanıp uyurken oranın ne olduguna iyi bakın.Toprak setler ve kayalar yaslanıp dinlenecek yerler degil. Yazın açık arazide uyumayın.

Akşam kamp yapacagınız yeri iyi secin. Çimlik yerler boş toprak ve taşlık alandan iyidir. Uyku tulumunuzu vakitli toplayın. Siz tulumun içinde degilseniz tulum kendi paketinin içinde olsun. Bir akreple karsılasınca öldürmekyerine uzaklasın. Unutmayın oda doğanın bir parçası. Yattıgınız yerde uzerinizede görurseniz sakinolun anihareket etmeyin.Onun için siz bir agaç kutugusunuz. Yaasca vebir sopa vs kullanarak onu uzerinizden uzaklastırın.

Sokulursanız panik yapmayın. Ağrınız çok olacaktır ama yetişkin bir insanı öldürecek güçte akrep azdır. Her halukarda çok uzun vaktiniz var. Panik yaparak kendinizi şoka sokmayın. Sokulan heri biraz ustten hafifcesıkarak baglayın ve bir doktora ulaşın.
Yanınızda amonyak varsa kiolsa iyiolur yaranın ustune kompres yapmak ağrınızı azaltır. Seyreltilmiş amonyak her zaman böcek sokmalarına iyi gelir.
Balıkçılar bilir trakonya sokmalarında amonyak yoksa bir miktar idrarda fena çözüm değildir.

fikirci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-07-2010, 23:00   #10
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
izzeterisen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-01-2007
Şehir: Muğla-Ortaca
Mesajlar: 1,316
Galeri: 66
Böcek sokmalarına karşı her zaman yanınızda kuru soğan götürmenizi öneririm. Tarlada, piknikte, denizde... kestikten sonra akan suyunu ısırılan yere sürün . akrep sokmasını bilmem ama. ben hep yanımda götürürüm. ailecek kullanırız.

izzeterisen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2010, 09:32   #11
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Nemrut dağı Sit alanı çevresi kalker taş parçaları ile dolu. Birgün işçiler bana taşların altında akrep var deyince inanmadım birkaç küçük taş parçası kaldırdım, çoğunda gördüm. Akrepler gündüz saklanır gece avlanırlar.

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2010, 09:43   #12
Ağaç Dostu
 
KAPTANzst's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: TRABZON
Mesajlar: 2,691
Galeri: 26
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi nariçi Mesajı Göster
Arkadaşlar çam kese böceği alerjisine ( kızarık renk alan kabartılar çok kaşınır) sarmısak sürülürse bu alerjiyi durdurur. (Bu katkı da eşimden)
Bilgi için teşekkürler. İlk duydum, deneyeceğim. Bahçe nemli olduğundan sivrisineklerden şikayetçiydim. Öneri üzerine 2 adet fesleğen çiçeği aldım. kollarıma sürünce ısırma olmuyor. Isırıncada kaşıntı ve kızarıklık oluyor. Sarmısak çözümü için tekrar size ve özellikle eşinize teşekkür ederim.
Güzel bir paylaşımdı

KAPTANzst Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2010, 10:50   #13
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 13-06-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 95
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi tropik Mesajı Göster
Syn Nariçi'nin bahsettiği (çam kese tırtılı) benim bahçemdeki çamda'da bolca var ne zaman yerde veya bitkilerimin üstüne dökülmüş olarak görsem her yerim kaşınmaya başlıyor, kısacası huylanıyorum.Çok korkunç bir görüntüsü var.
kimyasal ilaç olarak ne kullanılıyor bilmiyorum ama genelde keselerdeki tırtıllar canlanmadan yani kışın keseyi dalla beraber keserek- kese baska turlu kolay kopmuyor daldan- yakma uygulaması yapılır.
eger tırtıllar ortalıkta dolasmaya basladıysa dokunmayın evcil hayvanlarınızıda uzak tutun. üzerine kavak kulu dökerek ortamdan uzaklastırmayı deneyebilirsiniz.

fikirci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2010, 20:38   #14
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
Bu mevsimde çam kese böcekleri toprak altı dönemindeler. Ağaçlardaki keseler boşaldı. Alerjik durum yaratan ortam ilkbahara kadar geçti.Ne zaman ki ağaçlardan küçük yeşil ibre talaşları dökülmeye başlar, alerji dönemi de başlamış demektir.

nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-07-2010, 23:35   #15
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
akrep

Akrep

Name:  IMAG0002 [640x480].jpg
Views: 7105
Size:  72.2 KB

Kuyruğundaki boğumlar hep altı tanedir.( 10, 16, 17 şehir efsanesidir)
Zehir en son boğumdadır.(öyle bütün boğumlar zehir dolu değil)

Eğer canı yanmıyorsa kuyruğunun ucundaki iğne ile sertce birkaç kere üst üste vurur.
Bu uyarıdır.
Canı yanmışsa sizde yandınız demektir.

Karnını altından nefes alır. Suda uzun süre yaşar.

Müthiş bir titreşim algılayıcıdır. (eğer sırrı çözülürse debrem de önceden bilinir)

Dünyada yılda ortaqlama 100 000 kişiye sokar ve 800'ü ölür.

Güney Doğu Anadolu'dakiler tehlikelidir. Ancak akrep zehirine alerjisi yoksa ölen duyulmamıştır.

İğne deliğinin derinliği zehirin etkisini belirler.
İğne yerini kesip zehiri akıtmak çare değildir. (Zehir _protein_kan dolaşım sistemine girmiştir.)

Amonyak ağrıyı azaltır. Şişliği giderir.
En iyi çözüm buz koymaktır. (çıplak buz deriyi yakar beze sarılmalıdır. )
Sokulan bölgeyi fazla oynatmamak gerekir.

(Sadece çocukluğumda toplamda 7 defa soktmuştu_ hepsi ayrı bir maceraydı_ şimdi şerbetlendim; geçenlerde sokmuştu parmağımdan 'bana mısın' demedim.

Eğer dağda veya bağda iseniz ve hiç bir şey yoksa...!

Zaten hemen _bünyeniz korktuğundan_ çişiniz gelecektir. İdrar iyileştiricidir. Hep başkasının yaralı parmağı olacak değil ya...

Saygılar

Coyan beğendi.
Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2010, 12:16   #16
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 13-06-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 95
Lavanta nın akrepleri kaçırdıgı söylenir. Bahçesinde akrep çıkma ihtimali olanbir yerdeyseniz lavanta ekmek iyibir fikir olabilir.

fikirci Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-10-2011, 10:46   #17
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 01-10-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 10
Sokan Böcek Alerjisi

Milattan öncesine kadar uzanan yıllardan beri özellikle Hymenoptera (Zarkanatlılar) takımında bulunan böcek venomlarının insanlarda şiddetli belirtilere, hatta ölümcül allerjik reaksiyonlara yol açabildikleri bilinmektedir. Bazı klasik kitaplarda M.O. 2600 yılında Mısır Firavunu Menes’in bir eşek arısı sokması sonucu anafilaksi nedeniyle öldüğü belirtilmektedir. Ancak 1930 yılında Waddel isimli tarihçinin öne sürdüğü bu ilk yazılı anafılaksi öyküsü, eski Mısır dilinde eşek arısı ve su aygırı aynı hiyeroglif şekliyle ifade edildiği için birçok araştırmacı tarafından kabul edilmemekte ve firavunun ölümü su aygırı saldırısına bağlanmaktadır.


Allerjik belirtilere yol açan sokan böcekler (Çiyan,akrep,karınca,kırkayak,sinek gibi ) incelendiği zaman, bunların tamamına yakınının Hymenoptera takımına ait olduğu görülmektedir. Hymenoptera takımındaki böcekler arasında iseklinik olarak en önemli grubu arılar oluşturur. Arı venomu, hayvanın karnının alt tarafında bulunan özel bezlerden salgılanarak, ğnesine yakın bölgede bulunan venom kesesinde depolanır. Birkaç günlük arının venom kesesi incelendiği zaman, boş olduğu görülmüş ve arı büyüdükçe kesesindeki venom miktarının hızla artarak, 20 günlükken erişkin arıdaki düzeye ulaştığı saptanmıştır. Günümüzde allerjik etki gösteren Hymenoptera takımına ait böceklerin venomları detaylı olarak incelenebilmekte, amino asid dizilerinin tamamına yakın kısmı tanımlanabilmekte, hatta istenilen fraksiyonlar modern tekniklerle ayrılarak klonlanabilmektedir. Yapılan bazı çalışmalarla bu allerjenik proteinlerin bazı fraksiyonlarının değişik böcek, bakteri ve hatta maya hücrelerinde de bulunabildiği gösterilmiştir. Böylece önümüzdeki yıllarda, zehir fraksiyonlarına benzer zincirlerin bol miktarlarda elde edilerek, ticari amaçla kullanılabilmeleri mümkün olabilecektir.
İleride detaylı şekilde inceleneceği gibi değişik böcek venomlarındaki allerjenik maddelerin hemen hemen tamamına yakın kısmı, 100-400 kadar amino asid içeren ve ağırlıkları 10-50 kDa arasında değişen proteinlerdir. Bu genel kuralın tek istisnası ise minör bir bal arısı allerjeni olan 26 amino asid içeren peptid yapısındaki mellitindir . Hymenoptera venomlarındaki diğer peptidler ise allerjenik tesirli olmayıp, venomun toksik ve diğer çeşitli farmakolojik etkilerinden sorumludurlar.
Sokan böceklerle ortaya çıkan allerjik reaksiyonlar başlıca Hymenopteralarla gerçekleştiği için, kitabın bu bölümünde; sadece bu takıma ait böceklerin özellikleri, neden olabildikleri klinik tablolar, tanı ve tedavi yöntemleri ve konuyla ilgili yeni gelişmeler ele alınacaktır.
Sokan Böceklerin Vücut Yapıları

Böcekler toraks ve abdomen kısımları arasında genellikle incelmiş bir bel bölgesi bulunur. Baş ise oldukça ince olan boyuna serbest hareket edebilecek şekilde bağlıdır. Hymenoptera’ların ağızları, genellikle çiğneyici yapıda olmaları na karşılık; örneğin bal arılarında bu yapı değişikliğe uğrayarak yalayıcı-emici karakter almıştır. Hymenoptera’larıfl antenleri ise, genellikle tat almak üzere özelleşmiştir.
isimlerini kanat yapılarından alan Böceklerin kanatları zarımsı karakterde olup, uçma esnasında arka kanatlar öndekilerle kenetlenmektedir. Bazı türlerin larvalarında bacak bulunmasına karşılık, bir bölümünde ise yoktur. Genellikle polen taşıyan türlerin karın ve bacak kısımlarında özel torbalar bulunmaktadır. Döllenmiş olan Hymenoptera yumurtalarından diploid karakterdeki dişiler, döllenmeyenlerden ise haploid yapıdaki erkekler gelişmektedir.
Hymenoptera’ların sokarak venomlarını akıtmalarına yarayan iğneleri, evrimleri sırasında dişi üreme organlarının farklılaşması sonucu oluştuğu için, bazı istisnalar dışında; insanları genellikle dişi böcekler sokmaktadırlar.


Klinik Önemi Olan Böceklerin Sınıflanması

Hymenoptera takımında 70 civarında aileye ait yaklaşık 100,000’den fazla tür bulunmasına karşılık, insanlarda daha sık şekilde allerjik reaksiyon gelişmesine neden olan başlıca üç aile bulunmaktadır. Tablo 1/l’de özetlendiği gibi allerjik reaksiyonların gelişmesine sebep olan başlıca Hymenoptera’lar; Apidae (Arılar), Vespidae (Eşekarıları) ve Formicidae (Karıncalar) ailelerinde yer alırlar.
En sık rastlanan ve en ciddi reaksiyonlara neden olan Hymenoptera’lar, Apidae ve Vespidae ailelerinde yer almaktadır. Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, arı denildiği zaman genellikle bal arısı anlaşıldığı; yani arı sözcüğü bal arısı ile eş anlamlı gibi kullanıldığı için, sorumlu arı tipi araştırılırken bazı yanlışlıklar yapılabilmektedir.

Kaynak:Sokan Böcek Alerjisi | Böcek ilaçlama

Ayrıca bide şu kaynak var ;Sokan böceklere karşı allerji
Burda da uzun uzun böcek alerji durumlarında ne yapılması gerektiğini ziraat mühensileri anlatmış
Sokan böceklere karşı allerji | Böcek İlaçlama

caners98 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-10-2011, 11:05   #18
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 01-10-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 10
Thumbs down Böcek Allerijisi Karşı Tedavi

Böcek sokmasına karşı duyarlı olan vakaların normal kişilere oranla böcekler tarafından daha çok sokulduğu, ancak bu durumun VIT sırasında azaldığı görülmektedir . Ayrıca VIT’yi takiben bazı hastaların bir müddet bal arıları tarafından sokulmadığı bildirilmiştir. Kesin şekilde açıklanabilmesi zor olan bu durum, 1968 yılında “VIT’yi takiben deri üzerinde IgA grubu, anya özel sekretuvar antikorların oluştuğu ve arıların bunu repellant gibi hissederek saldırmadıkları” tarzında bir kuramla izah edilmiştir . Ancak bu kuram o zamanki teknikler yeterli olmadığı için laboratuvar bulgularıyla desteklenememiştir.

Böceklere karşı duyarlı olan kişilerin bahçe işleriyle uğraşmaması, açık havada piknik yapmaması, çöplerin bulunduğu yerlerde dolaşmaması veya dış ortamlarda eldiyen, şapka, uzun pantolon gibi koruyucu elbiseler ve kapalı ayakkabılar giymeleri gibi önlemler tavsiye edilmektedir. Açık havada cam şişe veya teneke kutulardan meşrubat içerken, farketmeden böcek tarafından sokulan vakalar bildirilmektedir. Ayrıca bu kişilere özellikle açık mekanlarda arıların fark edebildikleri sarı, kırmızı, mavi veya parlak renkli giysilerle dolaşmamaları önerilmişse de, günümüzde bazı araştırıcılar tarafından bu önlemin yararlı olmadığı kabul edilmektedir. Bazı ağır kokular arıları cezbettiği için duyarlı kişilerin; parfüm, saç spreyi, deodorant ve diğer çeşitli kozmetiklerden uzak durmaları ve dış ortamlarda yemek piŞirip, yememeleri önerilebilir. Bazı araştırmalarda bu kişilerin böcekleri uzaklaştırıcı etkisi bulunduğu ileri sürülen ve ‘repellant adı verilen bazı preparatları k.illanmalarının; çok az etkili, hatta Çoğu kez yararsız olduğu gösterilmiştir .
Ayrıca bal arısı tarafından sokulan bir kişide, arı iğnesinin elle sıkarak çıkarılmaması, büyüteç ve cımbız yardımıyla venom kesesini zedelemeden alınması da önemle vurgulanmaktadır.


b) Adrenalin Kitt
Günümüzde hastaların rahatlıkla kendTlerine adrenalin uygulamalarını mümkün kılan hazır adrenalin kitteri bulunmaktadır. Bu kitler, ya otoenjektör formunda (Örneğin: Epi-pen 0.3 mg, Epi-pen Jr. 0.15 mg) veya şırınga şeklindedir (Örneğin: Ana-kit 2 doz 0.5 mg/doz). Çocuklar, 25 kiloya ulaştığı zaman erişkin kiti uygulanması önerilmektedir . Risk altındaki hastaların özellikle açık mekanlarda yanlarında bu hazır adrenalin kitlerini ve antihistaminik preparatları taşımaları, ayrıca durumu bildirir bir bitezik takmaları tavsiye edilir .
Yapılan araştırmalarda, hastalara korunma yöntemlerinin ve özellikle adrenalin kit- erinin kullanımının öğretilmesine rağmen, çoğunun bu kitleri yanında taşımadığı veya uygulamada geciktiği görülmüştür. Bu nedenle, hastalara belli aralıklarla tekrarlayan eğitim programlarının uygulanması önerilmektedir.
Bu konuda bir diğer akla gelen soru da, risk altındaki hastaların bu kitleri ne kadar süre yanlarında taşımaları gerektiğidir. Bu nedenle deri testlerinin 2-3 yılda bir tekrarlanması önerilmekte ve bu testlerin negatifteşmesi halinde hastaların anafilaksi geçirme riskleri azalacağı için, bu kitleri yanlarında bulundurma zorunluluğunun da ortadan kaiktığı öne sürülmektedir .
12) Akut Reaksiyonların Tedavisi
Böcek sokması sonucu ortaya çıkan reaksiyonlar, başlıca lokal ve sistemik belirtiler olmak üzere iki değişik grupta toplanmakta ve her iki klinik tablo da farklı şekilde tedavi edilmektedir.
Geniş lokal reaksiyonlar, genellikle tehlikeli olmayıp, analjezik, antihistaminik ve kortizonlu ilaçların lokal veya sistemik olarak uygulanması ile kolayca tedavi edilebilmektedir. Ozellikle baş-boyun bölgesinde görülen reaksiyonlar, daha önce de belirtildiği gibi daha ciddi seyredebileceği için tedavide kısa süreli yüksek doz steroid uygulanımı, örneğin 40- 60 mg prednizon 5 günde azaltılarak kesitme şeklinde önerilmektedir.

Bir diğer yaklaşım, daha önce böcek sokmasına bağlı geniş lokal reaksiyon geçiren hastalarda, yeni bir böcek sokması durumunda zaman kaybetmeden birkaç saat içinde steroid tedaviye baştanmasıdır.
Bir ekstremitede oluşan geniş lokal reaksiyon lenfatik sistemi tutarak, aksilter veya nguinal lenf nodlarına kadar ilerleyebilir. Klinik olarak bazı kere selülit ile karışabilefl ve genellikle 24-48 saatte gelişen bu tabloda, ilk olarak infeksiyon akla getirilmemeli, lokal buz tatbiki ile birlikte 30-40 mgİgün prednizon gibi orta doz steroid tedavisi yaklaşık 4 gün süreyle uygulanmalıdır.
Sistemik reaksiyonlarda ise genellikle daha uzun tedavi protokolleri uygulanmaktadır. Sadece ürtiker oluşan vakalarda antihistamifliklerin yeterli olmasına karşılık; diğer klinik tablolarda genellikle adrenalin enjeksiyonu gerekmektedir.
Hipotansiyon veya solunum obstrüksiyoflu bulguları gelişen hastalarda zaman geçirmeden aköz adrenalin preparatları uygulanmalı, tüm acil tedavi imkanları hazır durumda bulundurularak, hasta en az 3-6 saat veya daha uzun sürede gözlem altında tutulmalıdır. Erişkinlerde önerilen adrenalin dozu 0.3-0.5 mg (0.3-0.5 mI 1:1000 w/v aköz preparat) olup, düzelme oluncaya kadar 10-15 dakikalık aralıklarda 2-3 kez kas içi veya gerektiğinde Iv yolla verilmelidir. Çocuklarda ise 0.01 mg/kg adrenalin aynı yöntemle uygulanmalıdır. Hastane şartlarında hazır adrenalin kitleri kullanılmamalıdır.
Böcek sokmasını takiben hemen reaksiyon başlayan hastalarda veya çok ciddi sistemik reaksiyon geçirenlerde adrenalin kullanımının gecikmesi, bazı kere ölümle dahi sonuçlanabilir. Ayrıca özellikle 13-bloker kullanan anafilaktik şoktaki bazı hastalarda adrenalinin etkisiz kalabileceği unutulmamalı, bu vakalarda glukagorı tercih edilmelidir.

Böcek sokmasına bağlı gelişen anafilaktik belirtiler, diğer nedenlerle oluşan anafilaksi tabloları gibi tedavi edilmelidir. Oncelikle hastanın bilinç durumu, havayolunun açık olup olmadığı, solunumu süratle gözden geçirilmeli, tansiyon ve nabız kontrol edilmelidir. Havayolunun açıklığı sağlandıktan sonra hastada vizing duyulmuyorsa, hastanın bacakları havaya kaldırılarak, sırtüstü yatırılmalıdır. Solunumun devamını sağlayabilmek için önlemler alınmalı, maske ile 02 tedavisi başlanmalı ve gerekiyorsa entübas yon ile ventilasyon sağlanmalıdır. Sokulan bölge kontrol edilerek, varsa arının iğnesi, venorn kesesinin patlamamasına özen gösterilerek çıkarılmalı ve ekstremitenin proksj maline turnike uygulanmalıdır. Komplikasyonların gelişmesini önlemek amacıyla turnike, her 5 dakikada bir gevşetilerek, en çok 30 dakika tutulmalıdır.

Bu vakalara aköz adrenalin, zaman geçirmeden yukarıda önerilen dozlarda uygulanmalıdır. Son çalışmalarda eski bilgilerin aksine intramusküler uygulamayla subkutan yola oranla istenilen plazma adrenalin konsantrasyonuna daha hızlı ulaşılabildiği kesin şekilde gösterildiği için; önerilen uygulama şekli intramusküler yoldur.

Ciddi hipotansiyon olan vakalarda adrenalin, kardiyovasküler monitörizasyon ile aritmi kontrolü yapılarak, intravenöz yolla dahi uygulanabilir Bu amaçla adrenalin, semptomların şiddetine göre önerilen oranlarda sulandırılarak yapılır. Ayrıca ilave olarak sokulan bölgeye de 0.15-0.30mg veya gerekiyorsa kas içi dozunda adrenalin zerkedilmelidir .
Antihistaminik tedavisi, adrenalin ile birlikte uygulanmalıdır. Yapılan çalışmalarda H1 ve H2 antagonistlerin birlikte kullanımının daha etkili Olduğu belirtilerek, parenteral yolla difenhidramin 25-50 mg im, iv ve ranitidin 1 mg/kg iv zerkedilmel eri önerilmektedir.
Astımı olan vakalarda adrenalin tedavisine rağmen kriz gelişebileceği için, ayrıca gerektiği zaman nebülizer ile bronkodilatatör tedavi uygulanmalıdır. Bu tedaviye cevap vermeyen veya 3-bloker kullanmakta olan hastalara intravenöz aminofilirı, astım tedavisinde önerilen dozlarda uygulanmalıdır.

3-bloker kullanan hastalarda Çoğu kere standart tedavi yöntemlerine cevap vermeyen refrakter hipotansiyon ve bradikardi gelişebilir. Bu klinik tablonun f3-bloker kullanımına bağlı kalbin inotropik ve kronotropik fonksiyonlarının baskılanması sonucu oluştuğu düşünülmekte ve tedavi amacıyla glukagon ve atropirı kullanımı önerilmektedir. Atropin, bradikarmin düzeltilmesi aııacıyla maksimum 2 mg dozuna ulaşılıncaya kadar subkutan veya intramusküler y,ldan 0.3 mg veya 0.5 mg’lık dozlarda ve 10 dakikalık aralıklarla uygulanmalıdır. Klasik kitaplarda kaydedildiği gibi glukagonun kalp üzerindeki pozitif inotrop ve kronotrop etkisi katekolamin veya katekolamin reseptörlerine bağlı olmaksızın gelişmekte ve bu nedenle 13-bloker tedaviden etkilenmemektedir Önerilen glukagon dozu 1-5 mg iv bolus, 5-15 .Jg/dakika infüzyon şeklindedir. Genel olarak glukagon 5 mg bolus tedavisinin ardından 1-5 dakika içinde kardiyotonik etkiler başlamakta ve tesiri 5-15 dakikada en üst düzeye ulaşmaktadır. Glukagon tedavisinin en önemli yan etkileri; bulantı ve kusmadır .

Bazı vakalarda anafilaksi 6-24 saate kadar uzayabilir veya tekrarlayan ataklar halinde, yani bifazik şekilde seyredebilir. Genellikle böcek sokmasına bağlı anafilaksi gelişen vakaların %20’sinde anafilaksinin tekrarladığı görülmüştür. Bu vakalarda özellikle geç faz belirtilerine kortikosteroid ve antihistaminik tedavinin etkili olduğu belirtilmektedir

Ancak yapılan deneylerde bu ilaçların, bifazik reaksiyonlar üzerinde kısıtlı oranlarda etkili oldukları saptanmış ve ayrıca anafilaksinin ikinci fazına kesin şekilde etkili ilaçlar henüz bulunamamıştır. Bu nedenle günümüzde uzayan veya tekrarlayan anafilaksinin önlenmesinde güvenli bir tedavi şeması henüz geliştirilememiştir (26). Yine de, ciddi anafilaksi geçiren erişkin hastalarda 100 mg-lg iv/im, çocuklarda 10-100 mg iv/im hıdrokortizon veya eşdeğer dozda prednizon, hafif vakalarda ise oral 30-60 mg prednizon önerilmektedir .

Anafilaksi sonucu gelişen en korkutucu klinik tablolardan biri de hipotansiyondur. lntravasküler sıvının ekstravasküler alana geçmesi sonucu gelişen bu tablonun tedavisi için intravasküler volümün genişletilmesi gerekmektedir. Bu amaçla hızla sıvı replasmani sağlanmalıdır. Bazı çalışmalar seçilecek sıvının kristalloid olmasını savunurken, diğerleri kolloid olmasını desteklemektedir. Erişkinlerde ilk 5 dakikada kan basıncı takibine göre 5-10 mI/kg laktatlı Ringer solüsyonu veya 1000-2000 mI serum fizyolojik gibi bir kristalloid sıvı hızla verilmelidir. Bu amaçla daha çok her iki koldan damar yolu açılması önerilmektedir.
Çocuklarda ise ilk bir saatte en çok 30 mI/kg sıvı verilmelidir. Kolloidlerin ise ilk 500 rnl’si hızlı şekilde uygulanmalı, sonra yavaş infüzyon şekline geçilmelidir.

3-bloker kullanan vakalarda 5-7 litreye kadar ulaşan sıvı replasmanları gerekebilir. Bu boyutta sıvı tedavisi uygulanacak hastalar yoğun bakım ünitelerine alınmalı, santral venöz basınç, pulmoner arter basıncı ölçümleri, EKG monitörizasyonu, idrar çıkışı ve oksijen satürasyonu ölçümleri yapılarak takip edilmelidir. Sıvı replasmanının yetersiz kaldığı hipotandü hastalarda dopamin infüzyonu 2-20 .ıg/kg/dak dozunda tansiyon takibi yapılarak verilmelidir .

Anafilaksi geçiren kişilere ileride olayın tekrarlama riskinin olduğu anlatılmalı, gerektiği zamanlarda kendi başlarına acilen uygulayacakları ilaçlar ve özellikle adrenalin kitinin kullanımı öğretilmelidir. Yapılan araştırmalarda hastaların çoğunun; adrenalin kitini bilmediği, hatta hiç allerjik incelemeden geçmediği ve koruyucu tedaviyi öğrenmediği görülmüştür.

caners98 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:02.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024