agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Bitkiler ve Sağlığımız
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 16-05-2006, 22:01   #1
Ağaç Dostu
 
bonsaisever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-08-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,775
Galeri: 48
Ulmus rubra: Kırmızı karaağaç faydaları

Sarıgül arkadaşımız karaağaç'ın iç kabuk tozunu ararken görüştük ve ne için kullanacağını yazdı. Türkiyede Ulmus rubra (kırmızı karaağaç) bulunur mu?


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi SariGül
ben karaagacin tozunu sedef icin kullanacagim
Ağrıları keser. Yara ve bereleri tedavi eder. Yaprakları kaynatılıp, içilecek olursa kandaki şeker miktarını düşürür.

Bunun sedefle ne alakasi var diyeceksiniz, siz sormadan ben yazayim
Sedef ve egzema hastaliklari ic organdan kaynaklanir.

bu agacin ic kabugunu toz halinde hazirlamalari lazim. sebebi ise sen bu tozu sicak suyla karistirip sonra 15 dak bekleyip iceceksin. Sicak suyla karisinca hafif jelatin gibi bir kivama geliyor. bu cok onemli bir yontem, sicak suyla jelatin kivamina gelince bagirsaklarinin duvarlarini tamir edebiliyormus.
karaagac kabugu tozu: bu tozdan yarim tatli kasigi 1 bardak sicak suya karistirilip 15dak beklenicek. sabah kahvaltidan 30 dak once 1er bardak icilecek.

Bu yuzden karaagacin ic kabugunun tozunu arayamaya koyuldum

bonsaisever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2006, 22:05   #2
Güle sevdali
 
Giriş Tarihi: 09-05-2006
Şehir: Gurbet
Mesajlar: 16
Tesekkur ederim.

Umarim bir bilen cikar.

SariGül Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2006, 23:24   #3
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Merhaba Sarıgül,
yazını okudum. Sedef ve egzema hastalıklarının iç organdan
kaynaklandığını yazmışsın. Bunu nereden öğrendiğini bilmiyorum
ama hatalı bir tanımlama. Bazı iç organ hastalıkları ciltte de
çeşitli sorunlara yol açabiliyor ama böyle bir genel bilgi yok.
Özellikle sedef=psöriasis oldukça farklı bir hastalık. (Annemde de
sedef hastalığı var)
Bir konuya ayrıca dikkatini çekmek istiyorum. Doğal tedavi
safsataları ile yapılan birçok uygulama faydadan çok zarar getiriyor. Mesleğimin ilk yıllarında romatizmasını havanda dövülmüş
çınar ve kestane yapraklarını dizlerine saran bir hastama
onbeş gün ağır yanık tedavisi yapmak zorunda kalmıştım.
Bitkilerle tedaviye ben de inanmakla beraber çok dikkat etmeni
ve iyi araştırmanı öneririm. Bağırsak yaralarını tedavi etmekle
cilt sedefinin ilgisini de çözemedim. Belki içorgan tutulumu vardır diye düşünüyorum. Ayrıntılı bilgi istersen ilk fırsatta yazarım )

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2006, 23:47   #4
Ağaç Dostu
 
Baki Berk Kayalar's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-03-2005
Şehir: İzmit
Mesajlar: 762
Galeri: 73
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay
Mesleğimin ilk yıllarında romatizmasını havanda dövülmüş
çınar ve kestane yapraklarını dizlerine saran bir hastama
onbeş gün ağır yanık tedavisi yapmak zorunda kalmıştım.
Çınar ve kestane yaprakları bu kadar zehirli mi?

Baki Berk Kayalar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2006, 23:54   #5
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
"Slippery Elm Bulk" ticari ismiyle yurt dışında şişelenmiş satılıyor.

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-05-2006, 00:02   #6
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi BayMineral
Çınar ve kestane yaprakları bu kadar zehirli mi?
Zehirli olarak düşünme Baymineral.
Yaprakların dövülmüş hali kimyasal bir karışım sonuçta.
Bir de üstüne üstlük bu karışımın dizlere sürüldüğünü,
üzerinin sarılarak havayla temasının kesildiğini ve
birkaç gün açılmadığını hayal edin. Sonuç kimyasal yanık!

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-05-2006, 09:56   #7
Güle sevdali
 
Giriş Tarihi: 09-05-2006
Şehir: Gurbet
Mesajlar: 16
Cok tesekkur ederim Sakine Hizir gibi yetisdiniz.


Düzenleyen SariGül : 18-05-2006 saat 16:27
SariGül Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-05-2006, 23:34   #8
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi SariGül
Cok tesekkur ederim Sakine Hizir gibi yetisip Arsakaya cvp verdiniz.

Sakine yeterince yazmis bana soyleyecek soz kalmadi.
...
1- Sayın Sarıgül, üslubunuzdan hiç hoşlanmadım. Yazdıklarımı tekrar okursanız
kişiselleşen tek kelime bulamazsınız. Önerilen tedaviye direk karşı
çıkmış da seğilim. Hekim olmam sebebi ile bazı uyarılarda bulundum.
2-Alternatif tıbba kesinlikle karşı değilim. Tam tersi yanındayım.
Bilimsel olması şartıyla!
3-Yazınızda "Sedef ve egzema iç organdan kaynaklanır" yazmışsınız.
Hangi iç organ?
4-Sayın Sakine açıklamasında "Alternatif tıbba göre sedefin sebebi insan vücudunun fazlasıyla toksik hale gelmesidir" diye yazmış. Bu ne demek?
Anlamsız, saçmasapan bir cümle.
Devamı daha da beter. Toksinlerden ve geçiş yolarında bahsediyor.
Hangi toksinler? ...
5-Sayın Sakine'nin yazısından bir cümle daha. "Bu konuda artık geçerliliği
büyük oranda kanıtlanmış yöntemler var." Nerede? Kim?
Bilimde büyük oranda kanıtlama olur mu?
5-Ortaya attığınız düşünceyi savunmadan önce kendinizi tanıtın.
Kimsiniz? Eğitiminiz, işiniz nedir?
6-
THE MERCK MANUAL
Orjinal: 17. Edisyon
Türkçesi: 17. Edisyonun Birinci Baskısı Şubat 2002
(her yıl basılan bir kitap değil!)
Psöriazis=Sedef (syf.816-817)
........
ana patogenetik faktörün immunolojik olduğunu düşündürmektedir.
....
Hiçbir tedavi yöntemi tam iyileşmeyi sağlayamaz ancak çoğu olgular
yeterli veya iyi kontrol altında tutulabilirler.

7-Amacım ille de dediğim olsun değil. Doğru üslub ve doğru yaklaşımla
doğruyu bulalım.

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2006, 00:02   #9
Ağaç Dostu
 
bonsaisever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-08-2005
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,775
Galeri: 48
@Sakine

Sitede ilk mesajınız ve profilinize hiç bir ekleme yapmadan, uzman edası ile konuyu bağladınız!!

@Sarıgül

Kimse sizin neyi kullanıp kullanmıyacağınıza karar veremez. Kendi bildiğinizi yapar ve uygularsınız. Ancak, bu tür konuşmalarda karşınızdakinin profilini bir okuyun. Ona göre alıntılar yapın ve cevap verin.

bonsaisever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2006, 09:07   #10
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Merhaba Sakine,
aileniz gibi sizin asla zırdeli olduğunuzu düşünmedim
son yazınızda anlattıklarınız konuya bilinçli yaklaştığınızı gösteriyor.
Başka yerlerde de söylediğim gibi ne söylediğiniz değil
nasıl söylediğiniz çok önemli.
İyi niyetli olduğumdan şüphe etmeyin. Yazılanları baştan sona
bir defa daha okursanız neden tepki verdiğimi daha iyi anlarsınız.
Alternatif tıp sadece ülkemizde değil tüm dünyada yaygınlaşıyor,
beraberinde de şarlatanlar ortaya çıkıyor. İnsanlar bunlara çok
kolay inanıp başkalarına da önermeye başlıyor.
İğneyi önce kendime batırmam gerekirse, rant için gazete köşelerinde
yazan ve doğru da olsa yetersiz bilgi ile halkı yanlış yönlendiren birçok
hekim var. (işini hakkıyla yapanları tenzih ederim)
Sonuç olarak alternatif tıp yöntemlerine karşı olmadığımı
birdefa daha hatırlatıyorum. Hatta yanındayım! Hassas olduğum konu
bu yöntemlerle ilgili bilgiyi aktarırken yönlendirme yapılması,
kesinlikten sözedilmesi, olmadık tanımların kullanılması vb.
Yoksa kaynak gösteren, araştırmaya yönlendiren,
kendi bilgi ve deneyimlerini paylaşanlara karşı sözüm yok.

Aramıza hoşgeldiniz ve rahatsızlığınız için çok geçmiş olsun.
Bir de lütfen üye profilinizi doldurun lütfen.

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2006, 12:26   #11
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,244
Galeri: 88
Uzaktan izliyorum.

Alıntı:
Herhangi birseyin zararli olup olmadigini enine boyuna arastirmadan, aylarca internette onun hakkinda yuzlerce kaynaktan birseyler okumadan uygulamiyorum..
Demeniz çok güzel ama yaygın olarak her okuduna, duyduğuna inanan ve denetimsiz uygulayan, kişilerin çokluğu konusunu atlıyor gibisiniz. Arsakayın itirazlarını bu anlamda okumamışsınız. Bu size yönelik kişisel bir tepki değildi.

Bunu nereden mı çıkardım? Aşağıda yazdıklarınızdan...

Alıntı:
Burada ortaligi karistirdigim icin biraz uzgunum, ama sorulan sorulari cevaplamam icin harcayacagim surede doktora tezimle ugrasamadigim icin daha da uzgunum.
Umarım bu yanlış anlamalar düzelir...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-05-2006, 17:00   #12
Güle sevdali
 
Giriş Tarihi: 09-05-2006
Şehir: Gurbet
Mesajlar: 16
Thumbs down

Sarıgül arkadaşımız karaağaç'ın iç kabuk tozunu ararken görüştük ve ne için kullanacağını yazdı. Türkiyede Ulmus rubra (kırmızı karaağaç) bulunur mu?

Bu cumle haric diyer yazilarin silinmesini istiyorum... Lutfen

SariGül Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2006, 09:29   #13
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Arkadaşlar bizler, yani Sarıgül, Sakine ve ben
aramızda geçen tartışmanın birbirimizi
yanlış anlamadan kaynaklandığı konusunda hemfikiriz. )

Ben yazılanların kalmasından yanayım çünkü burada
karşılıklı olarak yazılanların, konuyla (alternatif tıp)
ilgilenen ancak doğru yaklaşımın ne olacağını bilemeyenlere
öğretici olacağını düşünüyorum.

Şimdiii... hadi bakalım ustalar, yanıt verin.

Türkiyede Ulmus rubra (kırmızı karaağaç) bulunur mu?

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2006, 11:13   #14
Ağaç Dostu
 
ormanbotanigi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-08-2005
Şehir: Rize-Çayeli
Mesajlar: 433
Galeri: 21
Türkiye'de doğal olarak 3 karaağaç türü bulunur.
1.Dağ karaağacı (Ulmus glabra)
2.Ova karaağacı (Ulmus minor)
3.Hercai karaağaç (Ulmus laevis)

Kırmızı karaağacın (Ulmus rubra) anavatanı Kuzey Amerika'da Florida ve Teksas bölgesidir. Amerikan karaağacına (Ulmus americana) çok benzer ondan tomurcuk ve sürgünlerin tüylü ve çiçek sapının kısa olmasıyla ayrılır. Kabuğu öğütülerek bulamaç halini getirilir. Oldukça besleyicidir. Ayrıca boğaz ağrısı ve yaraların tedavisinde kullanılan bir zamk içerir. Türkiye'de istanbul bahçeköy'de bir kaç örneğine rastlamıştır.

ormanbotanigi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2006, 18:57   #15
Güle sevdali
 
Giriş Tarihi: 09-05-2006
Şehir: Gurbet
Mesajlar: 16
Bilgileriniz icin tesekkur ederim.

SariGül Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-07-2019, 01:05   #16
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 02-07-2019
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 1
13 yıllık konu hortlayacak belki ama dayanamadım üye oldum ön yargılı ve bilimsel kelimesini sık kullanan kişiler bu ön yargılardan kurtulmalı. öncelikle bu mesaj herhangi bir tavsiye niteliği taşımaz sadece hürriyet haber sitesinden alıntıdır ve orada da iç organları onarıcı etkisi(mesla deri ülseri) yazmaktadır. geniş bilgi için

kayanak: Kaygan Karaağaç bitkisi nedir, faydası nelerdir? - Son Dakika Haberler

Kaygan Karaağaç bitkisi nedir, faydası nelerdir?

Bu bitki, adı gibi hem tat hem de yapı açısından kaygandır. Kaynağı, anavatanı Kuzey Amerika olan orta büyüklükteki Ulmusrubra bitkisinin güzel kokulu iç kabuğudur. Peki Kaygan Karaağaç bitkisi nedir hangi rahatsızlıklara iyi gelir?
Tür adı olan rubra “kırmızı” anlamına gelir ve çiçeklerin pas kırmızısı rengindeki tomurcuklarına ithafen koyulmuştur. Bazı Amerika kabileleri kaygan karaağaç kabuğunu yiyecek olarak tüketirlerdi. Avrupalı göçmenler bu alışkanlığı yerlilerden öğrendiler. Amerikan Devrimi boyunca George Washington ve askerleri Valley Forge’da 12 gün boyunca bu bitkinin iç kabuklarına su veya süt ekleyerek pişirdikleri kaygan karaağaç lapası yiyerek hayatta kaldılar. Besin açısından böyle bir lapa aşağı yukarı yulaf ezmesine denktir. Amerikan yerlileri kaygan karaağacı tıbbi amaçlarla da kullanırlardı, göçmenler bu yöntemleri de öğrendiler. Bitki Amerikan bitkisel tıbbında önemli bir öğe olarak kaldı, ağız, boğaz, mide ve bağırsak rahatsızlıklarını yatıştırmak için kullanıldı.

Kaygan karaağaç Kuzey Amerika’nın doğusundaki kabilelerce yüzyıllar boyunca tıbbi amaçlarla kullanıldı. Öğütülmüş iç kabuk çeşitli yağlarla karıştırılarak yanık, deri ülseri, çıban ve hafif yaralanmaların tedavisinde harici olarak kullanıldı. Boğaz iltihabı, öksürük, mide ve bağırsak tedavisi için de dahili olarak kullanıldı. Şerokeler kaygan karaağacı göz yıkamak için kullanırdı. Amerikan kolonicileri bu yöntemlerin birçoğunu yerlilerden öğrendiler. Kaygan karaağaçtan yapılan lapalar 1700’lü yılların sonunda silah yaralanmaları için kullanılan önemli bir ilaçtı. 19. yüzyılda kaygan karaağaç, hekimler ve bitkisel tıp uygulayıcıları tarafından zatürree ve diğer akciğer enfeksiyonları, bağırsak kurtları, kızarıklık ve çıban, frengi döküntüleri, kırıkkemikler ve hatta cüzzam için tavsiye ediliyordu. Kaygan karaağaç yaygınlığını bugüne kadar devam ettirmiştir. ABD Gıda ve İlaç Yönetimi tarafından onaylanan ve reçetesiz ilaç olarak satılan az sayıdaki bitkiden biridir. Kaygan karaağaç iltihaplı mukoza dokularının, örneğin boğaz, mide ve bağırsak iç dokuları, tedavisi için kullanılır. Bitkisel tıp uygulayıcıları ayrıca gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), Crohn hastalığı, ülseratif kolit ve ishal için de önerirler.

HANGİ YILLARDA NASIL KULLANILDI?

1787; Schoepf Materia Medica American eserinde kaygan karaağaçtan “tedavi edici kabuk” olarak söz etti.

1812; ABD ordusu 1812 savaşında saman bittiğinde atlarını kaygan karaağaçla besledi.

1875; Boston’da okul müdürü olan George Emerson kaygan karaağacın gereğinden fazla hasat edildiğini belirtti.

1800'LERİN SONU Thayer Kaygan Karaağaç pastilleri, bugün hâlâ mevcuttur, ABD’deki marketlerde satılmaya başladı.

Ulmus cinsinin 30-40 kadar türü Kuzey Yarımküre’dedir. Kaygan Karaağaç, Amerika’ya özgü 7 türden biridir. Kışın yapraklarını döken ve boyu 18 metreyle 30 metre arasında değişen bir ağaçtır. Kullanılan kısım sarımsı kahverengi renkli iç kabuklardır –kahverengi dış kabuğun altında bulunur. İç kabuk zamk gibidir ve dokunduğunuzda kayganlık hissi oluşturur. Kaygan karaağacı diğer Kuzey Amerika karaağaçlarından ayıran belirgin özellikler vardır. Kışın ortasında açmadan önce çiçek tomurcukları koyu kırmızı renkleriyle kolayca ayırt edilir (tür adı olan rubra “kırmızı” anlamına gelir). Kışın sonunda ve ilkbaharın başında çiçek açar. Kağıdımsı, ince ve kanatlı meyveler ilkbaharda yapraklar belirmeden önce olgunlaşır. Meyvenin kenarlarında tüy bulunmaz. Yaprakların boyu 10-22 cm arasında değişir, eni de boyunun yarısı kadardır. Dikdörtgen ya da oval biçimindedir. Kenarlar ikilidir, büyük sivri dişlerin arasında daha küçük sivri dişler vardır. Üst yüzey ve özellikle de alt yüzey zımpara kağıdına benzer. Kaygan karaağaç sık sık Amerikan karaağacıyla karıştırılır. Ağaçları birbirinden ayırt eden özelliklerden biri yaprakların yüzeyleridir. Amerikan karaağacının (Ulmus Americana) alt ve üst yaprak yüzeyi oldukça düzdür, tüyler varsa bile kaygan
karaağacın tüylerine göre daha yumuşaktır.

Yetişme Alışkanlıkları

Kaygan karaağaç farklı toprak tiplerinde yetişebilir, ama daha çok tepelerin alçak yamaçlarında, alüvyonlu taşkın alanlarında, nehir kenarlarında ve ovalık arazideki ormanlarda bulunur. Bu geniş yaşam alanı St. Lawrence Vadisi’nden, New England’a ve Kuzey Florida’ya, batıda Teksas’ın doğusuna, Kuzey Dakota’nın kırsal bölgelerine uzanır. Ulmus, karaağacın Latince’deki karşılığıdır, karaağacın İngilizce karşılığı olan “elm” kelimesi “ulmus”tan türetilmiştir. Anglo-Sakson, Kelt, Gotik ve Töton diyalektlerinde de bu kelimenin türevleri kullanılmıştır.

Ekim ve Hasat

Meşhur Amerikan karaağacı kadar görkemli olmasa da kaygan karaağacın geniş ve düz tepesi güzel bir gölgelik yaratır, özellikle de nemli topraklarda. Kaygan karaağaç farklı toprak tiplerini tolere edebilir, ama en çok sık, nemli ve kireçli toprağı sever. Çoğalma tohumla olur. Tohumlar ilkbahar ya da sonbaharda ekilebilir. Kaygan karaağaç çoğu bölgede yabani olarak yetişir, bu yüzden nadiren insan eliyle yetiştirilir. İç kabuklar ilkbaharda hasat edilir. Hasat için en iyi zaman ilkbaharın başında özsuyun yükseldiği ve sıcaklığın gündüz artıp gece hızla azaldığı zamandır. Zamanı geldiğinde, kabuk kolayca şeritler halinde alınır. Ticari üretimin çoğu Appalachia’daki yabani popülasyonlardan elde edilir.

Tedavi Amaçlı Kullanımı
✚✚ Ara sıra olan mide ekşimesi
✚✚ Öksürük
✚✚ Boğaz iltihabı
✚✚ Deri kaşıntısı ve iltihabı

Kaygan karaağaç gıda ve ilaç olarak yüzyıllardır kullanılmaktadır. 1820-1936 yılları arasında Birleşik Devletler Farmakopesi’nde resmi olarak yer alan bir bitkiydi. Günümüzde gerçek anlamda yapılmış bir çalışma olmasa da Gıda ve İlaç Yönetimi (FDA) kaygan karaağacın hafif boğaz rahatsızlıkları ve doku tahribatları için güvenli bir reçetesiz ilaç olduğunu onaylamıştır. Kaygan karaağacın dokulara olumlu etkisi mukopolisakkarit diye adlandırılan ve suyla temas ettiğinde zamklı ya da yapışkan bir özellik gösteren bir grup bileşenle ilgilidir. Kaygan karaağacın boğaz iltihabı, kuru öksürük ve ara sıra olan mide ekşimesine iyi gelmesinin nedeni bu özelliktir. Bitki, Britanya Bitki Dergisi’sinde yemek borusu ve mide iltihabı ve ishal için bir tedavi yöntemi olarak listelenmiştir.

ŞİFALI BİTKİLER ANSİKLOPEDİSİ İSİMLİ KİTABI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYIN

Kullanım Şekli

ÇAY: 1 bardak kaynar suya 1 ya da 2 çay kaşığı toz haline getirilmiş kabuk koyun ve 5 dakika demleyin. Günde 2-3 defa için.

KAPSÜLLER: Günde 3 defa bir bardak suyla birlikte 800-1000 mg alın.

PASTİL: Birçok yerde bulabilirsiniz. Etiketin üzerindeki talimatlara göre kullanın.

LOKAL: 2 yemek kaşığı toz haline getirilmiş kabuğu çeyrek bardak suyla karıştırıp hamur haline getirin. Gerekiyorsa su ekleyebilirsiniz. İltihaplı ya da kaşınan bölgeye 20-30 dakika uygulayın. Gerekirse yeniden uygulayın. Açık yaralara uygulamayın.

Uyarılar

Kaygan Karaağaç vücut tarafından iyi tolere edilir. Ancak safra kanalı obstrüksiyonu ya da safra taşı olanlara tavsiye edilmez.

kaynak: Kaygan Karaağaç bitkisi nedir, faydası nelerdir? - Son Dakika Haberler

derder Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-02-2023, 15:10   #17
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 27-02-2023
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1
Slippery elm bark tree-ulmus ruba

Merhaba arkadaslar,
Slippery elm bark agacinin sedef hastalığına iyi geldiğini Amerikali Edgar cayce nin okumalarinda rastlamistim.
Benim çocukta da egzema var. Araştırma yaparken Edgar Cayce nin okumalarını taradim ve Sedef hastaligina bu slippery elm bark tree ulmus ruba dan yapilmis toz halini suda eriterek içilmesini hatta onunla birlikte amerikan safraninin da kullanilmasini tavsiye ediyor.
Edgar Cayce 1930 larda insanın bağırsaklarını kendi bilinci olduğunu soyluyor.Bu dikkate değer bir iddiadir.Nitekim modern bilim de şimdi bağırsagin da kendi nöron larinin olduğunu bagirsagi ikinci beyinimiz olarak tarif eder hale geldi.
Cayce deri hastalıklarınin; toksinlerin bagirsakdan kan a karismasindan kaynaklandığını iddia ediyor.

Americankurt Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:12.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024