agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bitki Dünyası > Bitkiler Hakkında Genel Konuşmalar
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 04-10-2010, 12:28   #1
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 04-05-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 80
Pek Kültürlü Bitkiler

Neolitik çağ ile tarıma başlayan insan dünyayı değiştiren ilk canlı değildi. Ancak insanın dünyanın değişmesinde yaptığı değişimler çok hızlı olmuş ve bu hız sürekli artmakta. Başlangıçta, ilk canlılardan olan basit bakterilerin sularda oluşturduğu demir ve kalsiyum çökeltileri dünyanın değişimde çok önemlidir. Atmosferi değiştirmeleri ise 3 milyar yıldır sürmekte olan değişimlerdir. Dünya sürekli değişmekte ve bu değişime ayak uydurmak zorunluluğunda olan canlı madde de değiştirmekte, ancak canlıların da dünyayı değiştirmeleri karşılıklı süreç. İnsan, bu dünyada var olduğumuz sürenin son onda birinde besinlerini ekip biçerek çok şeyin değişmesine neden oldu. Nadir ensest bitkilerden olan buğday, pirinç, yulaf insan tarafından yetiştirilmeye başlayınca tüm özellikleri kendiliğinden değişmeye başlamıştı.

Ekilen tohumlardan elde edilen ürünün, tümünün tüketilmeyip bir kısmının tohum olarak saklanması ve bu işlemin yıllarca tekrarlanması, ilk ekilenlerden farklı bir varyasyonun ortaya çıkmasını sağlar. Tohumu her yıl doğadan toplamak yerine, kendi tohumunu üretmek türün kültüre alınmasını sağlar. İnsan bir süre sonra, istediği özellikleri olanları tohumluk olarak ayırmaya başlayınca yetiştirdiği ürünün doğal olana benzerliği kalmaz. Bunun dışında yer değiştirip göçerse birkaç senede gittiği yerin koşullarına uygun varyasyonlar ortaya çıkar.

Sıcak bir bölgede yetişen canlı, daha soğuk bölgede ekildiğinde ilk yıllar verim çok düşük olacak fakat yıllar geçtikçe, ortaya kendiliğinden seçile seçile o türün yeni iklime ya da toprak koşullarına uygun varyasyonları ortaya çıkacaktır. Hatta mutasyon geçirip orijinalinden bambaşka özellikleri olanlar da ortaya çıkacaktır.

Vatanı Çin olan bir bitki bugün dünyanın uygun olan birçok yetiştirilmekte, bir zamanlar yalnızca Peru’nun And dağlarında yaşayan patates bizim Toros’ların da, Adapazarı’nın canlılarından biri. Hareket etme özelliği olmayan canlılar olan bitkilerin tohumunu artık sadece rüzgar ve kuşlar taşımıyor. İnsan da taşıyor ve değiştirip duruyor. Oluşturulan alt türler yok edilip yerlerine daha verimli, dayanıklı olanlar bırakılarak çeşitlilik azalıyor, yok edilen vahşi yaşamla ilk örnekleri de doğadan kaybolabiliyor. 40 yıl önce 200 den fazla çeşidi olan Bursa şeftalilerinin tek örneği bitki kalmadı. Onların yetiştirildiği bahçeler de artık sanayi bölgesi veya gecekondu mahallesi.

Bugün yetiştirmekte olduğumuz buğdaya verilen azot bileşiklerini, aynı oranda 50 yıl önce var olan buğdaylara verilseydi hepsi aşırı boy verip tek başak veremeden yerlere yatar ölürdü. Bu olayın denediğini de ekleyeyim. Biz de, zaten onları değiştirerek bugünkü türleri ürettik. İnsanın evrimleştirdiği türler insansız yaşamaz duruma geldi.

Denizden tutup yediğimiz balıklar ve Ege’de çayırlardan toplanan otlar hariç, tüm hem bitkisel hem hayvansal besinlerimiz bizim istediğimiz özellikleri kazandı. Buna bir bakıma zorunluyuz, çünkü insan nüfusu 1900 lerin 7 katı. Herkes aynı şekilde beslenemese de, senede kişi başı 800 kg buğday tüketen ülkeler var. Bugün Hindistan’ın kişi başı tükettiği 200 kg buğday miktarını, ABD halkı 1900 yılında tüketiyordu.

Ekonomik değeri büyük olan kültüre alınmış 80 kadar bitki var. Bunların hiçbirinin ve diğer ekilen dünya ekonomisinde önemi düşük yerel türlerin doğal olanla benzer özelliği kalmamış ve her birinin birçok farklı varyasyonları oluşmuş. Kendi tüketimi için üretim yapanların dışında, büyük alanlarda yapılan tarımın envanteri şöyle.

80 önemli kültür bitkisinin içinde 8 tanesi tahıl. Yıllık 620 milyon ton buğday, 490 milyon ton mısır, 400 milyon ton pirinç, 170 milyon ton arpa, 60 milyon ton hintdarısı, 30 milyon ton darı. Bunların dışında yulaf ve çavdar.
Bir milyar tondan fazla, 17 sebze bu envantere girmiş. Domates, biber, patlıcan, kabak ve diğer türleri, karnabahar, lahana, enginar, taze fasulye, soğan, sarımsak, bezelye, havuç ve kavun, karpuz, üzüm, hurma da sınıflandırmada sebzelere katılmış.
Kök ve yumru olarak, patates, tatlı patates, hint patatesi, manyoko ve taro 5 adet.

300 milyon ton 20 tür meyve, elma, armut, şeftali, kayısı, erik, ananas, mango, muz, avokado, çilek, böğürtlen, sinirotu, frenküzümü, papaya, amerikaelması, fındık, fıstık, badem, ceviz, kestane.
6 turunçgil, portakal, mandalina, küçük mandalina, turunç, greyfurt, limon.
Şeker elde edilen şeker pancarı ve kamışı 2 bitki türü var. Keten, kenevir, sisal, pamuk, jüt 5 önemli lifli bitki dışında, çay, kahve, kakao, şerbetçiotu ve kauçuk ilk 80 e giren tarımı yapılan önemli bitkiler. Yer elması, kereviz, kiraz, turp, bizim rakı malzemesi anason listede yok. Belki de istatistikleri yapılamadığı için yoklar, ya da üretim miktarlarının düşük olması nedeniyle listeye sokulmamışlar.

Bugün dünyada, varlıkları saptanmış, sınıflandırmaya alınıp isim verilmiş yarım milyondan fazla bitki türü var. Ve belki bilinmeyen bir bu kadarı vardır. 50 yıl önce keşfedilmişlerin sayısı 300.000 di. Bizim yemek masamıza gelenler ve kumaş yaptıklarımız sadece bu kadarı. İnsan tarafından üretimi yapılanlar ilk 80 önemli ile birlikte ikinci grupla 500 tür, bu tanıdığımız bitki türlerinin binde biri olacağından açgözlü düşünceyle kültüre alınabilecek başka bitkiler kesinlikle vardır. Bir zamanların alglerinden oluşmuş petrolü, karboniferin damarlı ağaçlarından toprağa dönüşmemiş kömürü bile bulup kullanıyoruz, yeryüzünde yaşayan işimize yarayabilecek diğerlerini de bulup verimli üretebilecek formlara dönüştürüp kullanabiliriz. Bu, canlı maddenin yaşama isteğinin beslenme dalı olur ki, hakkımızdır. Diğerleri de kültürsüz kalmamalı.

Besinlerimizi üretirken, bunlara ortak olmaya çalışanlara zararlı deyip bunları öldürmek için, ve ayrıca doğal formlarından uzaklaştırmamız nedeniyle mikroplara karşı dirençlerini kırdığımızdan, daha yüksek verim için onlara ilaçlarla yardım etmeye çalışırken, dünyamızı kutuplarındaki buzullardan Amazon ormanlarında yumurtasından yeni çıkan kuş yavrusunun kemiklerine kadar zehire buladık. Olsun varsın, dünya değişiyor, kuşların soyu tükenip kurtuluyorlar, buzullar da eriyor nasıl olsa.

meymun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-10-2010, 21:27   #2
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 04-05-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 80
10.000 yıl önce tarımın keşfi sonrası verimli hilal dışına da tarımın götürülmesi, bitkilerin insan eliyle yayılmasına neden olmuştu. Rönesans’tan sonra denizlere açılma ve yeni kıtaların keşfi, bitkilerin dünya üzerindeki dağılımı inanılmaz ölçüde değişti. Sanki dünya yeni bir iklim çağına girdi. 12.000 yıl önce sona eren son buzul çağından sonra tür sayısı olarak fakirleşen Avrupa ve dünyanın diğer uçları insan tarafından taşınan yeni türlerle dolmaya başladı. Bu olay sadece bitkilerde olmayıp hayvanlarda da geçerli olduğundan milyonlarca senede oluşan birçok endemik türler tehdit altında, bazıları da şimdiden ortadan kalktı. Bunun yanında besin olarak yediklerimiz ve evlerde yaşatmaya çalıştığımız evcil hayvanlar türlü biçimlere boyutlara renklere girmekte. Akvaryumlardaki balıklar kafeslerdeki kuşlar, boynu tasmalı köpekler. Marketlerdeki sebzeler ise müşteri bulmak için derinlerin fosforlu canlıların genleriyle parlamakta. Hatta gece üzerine ışık tutulduğunda yeşil renkte parlayan domuzlar bile var.
Bu değişimler sadece günümüzün gen değişimleriyle gerçekleşmemekte, insan tarım yapmaya başladığından beri kültüre alma ve doğanın seçimi dışında insanın istediği özelliklere sahip olan bireyleri seçip üretmesiyle 10.000 yıldan fazladır sürüyor. Çünkü insan tohumu hep doğadan toplayıp ürün elde etmedi, bir süre sonra kendi ürettiğinden tohumluk ayırdı ve gittiği yerlere yanında taşıdı, farklı iklimlerde üretti ve ayrıca melezleştirdi. Başlangıçta tohumluk ayırdıklarını seçmiyordu fakat tohum ekme kendi başına inanılmaz değişimlere neden olur. Dar alanda polenleşme dahi birkaç nesilde bazı özelliklerin belirginleşmesine neden olur. Hasat zamanı toplananlar içinde ilk olgunlaşanların gelecek sezon filizlenmesine, diğerlerinin olgunlaşmadan toplanması nedeniyle elenmesine, yok olmasına ve üçüncü sezonda sadece bunların kalmasına yani aynı zamanda filizlenen aynı zamanda hep birden olgunlaşanlardan insanın elinde kalmasını sağlar. Götürüldükleri yerlerde 30-40 yıl sonra oranın iklimine, toprak ve su koşullarına uyum sağlayabilenlerden bir ırk oluşur.
Toplayan insan, tarıma beslenmeye alıştığı bitki ile başladı. Orta Amerika’da mısır, uzak doğuda pirinç, orta doğuda buğday ve arpa ve diğer yerlerde farklı bitkiler ile ve farklı zamanlarda. Orta doğuda buğday ile başlaması yeni bir çağın başlangıcı oldu. Dünyanın doğu batı yönünde yani yakın iklim koşullarının var olduğu coğrafya tarımın Avrupa’ya ulaşmasını sağladı. Orta Amerika’da bu olmadı, daha başka nedenlerin de olduğu fakat genişleme alanı ancak kuzey ve güney arasında yani iklimin değişkenlik gösterdiği coğrafyaydı bu bölge. Orta doğu tarımında mutasyona uğrayarak 7 den 4 kromozom depolu durum buğdayı ve bu buğdayla melezleşen başka bir tahıldan ekmeklik buğday olmak üzere iki tür gelişti. Akdeniz kıyıları ve balkanlar ilk taşındıkları yerler. Macaristan üzerinden Almanya geldi. Ormanlar tarım alanlarına dönüştürülmeye başlamıştı artık. Zamanla verimsiz hale gelen toprak antik çağda gübrenin yararının keşfedilmesiyle tarım tekrar canlandı. Günümüzde ise nitrat, fosfat, potasyum bileşikleri, iz element katkıları, böcek ve istenmeyen bitkileri öldüren ilaçlarla bunlara uyum sağlamış, mutasyon geçirmiş bitkiler besin kaynaklarımız oluşturuyor. Ve sadece verimi yüksek olan ırklar yetiştirilmekte. 7 milyarlık insan nüfusunu beslemek ancak buna ve insan gücü dışında fosil enerji tüketerek çalışan makinelere bağlı. Organik tarım ürünleri ise hala fasa fiso, ancak parası bol olan azınlığı uyutmak için. Genetik çeşitlik ise verimi bol olan canlıları yetiştirmemiz nedeniyle yok olmakta. Bu olay tüm besinlerimiz için geçerli. Yeni moda domatesler gibi canlılar ise organik tarım aldatmacasına kananlar benzeri müşteriler için. Önemli olan verim. Yerel ırklar verimsiz ise rekabet edemeyip yok oldu, olmakta. Bundan sonrası ise verimli ırkların, tohum vermeyen melez bitkilerinin tohumlarını yetiştiren tekellerin dünya hakimiyeti. Bir ülke istediği kadar tarım ülkesi olduğunu sansın, kendi ırklarını kaybettiğinde kendini besleyemez duruma gelebilir.
1560 ta küçük bir İspanyol grubuyla And dağlarında İnkaların kralı Atahualpa yı esir edip binlercesini kılıç ve tüfekle öldüren Pizzaro dönüşünde 100 adet patatesle İspanya’ya geldi. Papa’ya kadar ulaştı. Ama Avrupa’ya uyum sağlaması 1750 yıllarını buldu. Ekvatorun yüksek tepelerinin bitkisi, yaz aylarında yapılan ekimi uzun yaz günlerinin güneşine ancak 200 yılda uyum sağladı. O zamanlar güneşe karşı kaolin kullanımı bilinmiyordu. Şimdi soframızda yer alan değiştirilmiş bitkilerin çok eskilerden beri var olduğunu sanmayalım. Bunların dünyanın dört bir yanından getirileli ortalama 300 yılı aşmıyor. Ancak içinde bulunduğu ortamı ve koşulları böyle gelmiş ve böyle gideceğini sanan insanlarımız en azından son yılların kivi vs gibi bitkilerinin menümüze yeni girdiğini bilebilir. Bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen Amerika’nın bitkisi ay çiçeği 50 yıl önce Rus tarlalarında yerini aldı. Trakya’ya gelmesi ise 35 yılı geçmez. Şekerkamışı Çinin güneyinden Lübnan ve Mısır’a getirilip, Fas’a kadar yayılmış. Oradan sömürgeciler Azor adalarına götürüyor. Muz eski Yunan zamanında Hindistan’dan getirilmiş. Sonra Afrika Güney Amerika muz ülkelerine gidiyor. Diğer bitkilerin bazılarının yakın geçmişte taşınıp dünyaya yayıldığı yerler;
Soğan Hindistan
Sarımsak Afganistan
Havuç Avrupa ve Asya
Şalgam Çin
Kabak Meksika
Bal kabağı Güney Amerika
Hıyar Himalayalar’dan Keşmir ve İndus vadisine getirilip kültüre alındı
Kavun karpuz Sahel kuşağı daha çok Etiopya
Patlıcan Hindistan
Biber Meksika ve Güney Amerika
Domates orta Amerika – 1700 lerde İtalyada üretimine başlandı
Lahana Avrupa
Şeftali Orta Asya’dan İrana getirildi
Kayısı Orta Asyadan doğu anadoluya getirildi.
Kiraz Avrupa
Vişne Anadolu
Armut ve elma Orta Asya dan İrana getirildi
Ayva İran
İncir Anadolu
Erik Avrupa
Çilek Amerika ve Şili
Maydanoz Orta Doğu
Defne Orta Doğu Akdeniz
Üzüm kuzey yarımküre bitkisi, kıtalar ayrılmadan vardı çeşitli türleri oluştu.

meymun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-10-2010, 21:52   #3
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Yazılarınızı takip ediyorum, teşekkür ederim.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:43.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024