View Single Post
Eski 04-10-2010, 21:27   #2
meymun
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 04-05-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 80
10.000 yıl önce tarımın keşfi sonrası verimli hilal dışına da tarımın götürülmesi, bitkilerin insan eliyle yayılmasına neden olmuştu. Rönesans’tan sonra denizlere açılma ve yeni kıtaların keşfi, bitkilerin dünya üzerindeki dağılımı inanılmaz ölçüde değişti. Sanki dünya yeni bir iklim çağına girdi. 12.000 yıl önce sona eren son buzul çağından sonra tür sayısı olarak fakirleşen Avrupa ve dünyanın diğer uçları insan tarafından taşınan yeni türlerle dolmaya başladı. Bu olay sadece bitkilerde olmayıp hayvanlarda da geçerli olduğundan milyonlarca senede oluşan birçok endemik türler tehdit altında, bazıları da şimdiden ortadan kalktı. Bunun yanında besin olarak yediklerimiz ve evlerde yaşatmaya çalıştığımız evcil hayvanlar türlü biçimlere boyutlara renklere girmekte. Akvaryumlardaki balıklar kafeslerdeki kuşlar, boynu tasmalı köpekler. Marketlerdeki sebzeler ise müşteri bulmak için derinlerin fosforlu canlıların genleriyle parlamakta. Hatta gece üzerine ışık tutulduğunda yeşil renkte parlayan domuzlar bile var.
Bu değişimler sadece günümüzün gen değişimleriyle gerçekleşmemekte, insan tarım yapmaya başladığından beri kültüre alma ve doğanın seçimi dışında insanın istediği özelliklere sahip olan bireyleri seçip üretmesiyle 10.000 yıldan fazladır sürüyor. Çünkü insan tohumu hep doğadan toplayıp ürün elde etmedi, bir süre sonra kendi ürettiğinden tohumluk ayırdı ve gittiği yerlere yanında taşıdı, farklı iklimlerde üretti ve ayrıca melezleştirdi. Başlangıçta tohumluk ayırdıklarını seçmiyordu fakat tohum ekme kendi başına inanılmaz değişimlere neden olur. Dar alanda polenleşme dahi birkaç nesilde bazı özelliklerin belirginleşmesine neden olur. Hasat zamanı toplananlar içinde ilk olgunlaşanların gelecek sezon filizlenmesine, diğerlerinin olgunlaşmadan toplanması nedeniyle elenmesine, yok olmasına ve üçüncü sezonda sadece bunların kalmasına yani aynı zamanda filizlenen aynı zamanda hep birden olgunlaşanlardan insanın elinde kalmasını sağlar. Götürüldükleri yerlerde 30-40 yıl sonra oranın iklimine, toprak ve su koşullarına uyum sağlayabilenlerden bir ırk oluşur.
Toplayan insan, tarıma beslenmeye alıştığı bitki ile başladı. Orta Amerika’da mısır, uzak doğuda pirinç, orta doğuda buğday ve arpa ve diğer yerlerde farklı bitkiler ile ve farklı zamanlarda. Orta doğuda buğday ile başlaması yeni bir çağın başlangıcı oldu. Dünyanın doğu batı yönünde yani yakın iklim koşullarının var olduğu coğrafya tarımın Avrupa’ya ulaşmasını sağladı. Orta Amerika’da bu olmadı, daha başka nedenlerin de olduğu fakat genişleme alanı ancak kuzey ve güney arasında yani iklimin değişkenlik gösterdiği coğrafyaydı bu bölge. Orta doğu tarımında mutasyona uğrayarak 7 den 4 kromozom depolu durum buğdayı ve bu buğdayla melezleşen başka bir tahıldan ekmeklik buğday olmak üzere iki tür gelişti. Akdeniz kıyıları ve balkanlar ilk taşındıkları yerler. Macaristan üzerinden Almanya geldi. Ormanlar tarım alanlarına dönüştürülmeye başlamıştı artık. Zamanla verimsiz hale gelen toprak antik çağda gübrenin yararının keşfedilmesiyle tarım tekrar canlandı. Günümüzde ise nitrat, fosfat, potasyum bileşikleri, iz element katkıları, böcek ve istenmeyen bitkileri öldüren ilaçlarla bunlara uyum sağlamış, mutasyon geçirmiş bitkiler besin kaynaklarımız oluşturuyor. Ve sadece verimi yüksek olan ırklar yetiştirilmekte. 7 milyarlık insan nüfusunu beslemek ancak buna ve insan gücü dışında fosil enerji tüketerek çalışan makinelere bağlı. Organik tarım ürünleri ise hala fasa fiso, ancak parası bol olan azınlığı uyutmak için. Genetik çeşitlik ise verimi bol olan canlıları yetiştirmemiz nedeniyle yok olmakta. Bu olay tüm besinlerimiz için geçerli. Yeni moda domatesler gibi canlılar ise organik tarım aldatmacasına kananlar benzeri müşteriler için. Önemli olan verim. Yerel ırklar verimsiz ise rekabet edemeyip yok oldu, olmakta. Bundan sonrası ise verimli ırkların, tohum vermeyen melez bitkilerinin tohumlarını yetiştiren tekellerin dünya hakimiyeti. Bir ülke istediği kadar tarım ülkesi olduğunu sansın, kendi ırklarını kaybettiğinde kendini besleyemez duruma gelebilir.
1560 ta küçük bir İspanyol grubuyla And dağlarında İnkaların kralı Atahualpa yı esir edip binlercesini kılıç ve tüfekle öldüren Pizzaro dönüşünde 100 adet patatesle İspanya’ya geldi. Papa’ya kadar ulaştı. Ama Avrupa’ya uyum sağlaması 1750 yıllarını buldu. Ekvatorun yüksek tepelerinin bitkisi, yaz aylarında yapılan ekimi uzun yaz günlerinin güneşine ancak 200 yılda uyum sağladı. O zamanlar güneşe karşı kaolin kullanımı bilinmiyordu. Şimdi soframızda yer alan değiştirilmiş bitkilerin çok eskilerden beri var olduğunu sanmayalım. Bunların dünyanın dört bir yanından getirileli ortalama 300 yılı aşmıyor. Ancak içinde bulunduğu ortamı ve koşulları böyle gelmiş ve böyle gideceğini sanan insanlarımız en azından son yılların kivi vs gibi bitkilerinin menümüze yeni girdiğini bilebilir. Bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen Amerika’nın bitkisi ay çiçeği 50 yıl önce Rus tarlalarında yerini aldı. Trakya’ya gelmesi ise 35 yılı geçmez. Şekerkamışı Çinin güneyinden Lübnan ve Mısır’a getirilip, Fas’a kadar yayılmış. Oradan sömürgeciler Azor adalarına götürüyor. Muz eski Yunan zamanında Hindistan’dan getirilmiş. Sonra Afrika Güney Amerika muz ülkelerine gidiyor. Diğer bitkilerin bazılarının yakın geçmişte taşınıp dünyaya yayıldığı yerler;
Soğan Hindistan
Sarımsak Afganistan
Havuç Avrupa ve Asya
Şalgam Çin
Kabak Meksika
Bal kabağı Güney Amerika
Hıyar Himalayalar’dan Keşmir ve İndus vadisine getirilip kültüre alındı
Kavun karpuz Sahel kuşağı daha çok Etiopya
Patlıcan Hindistan
Biber Meksika ve Güney Amerika
Domates orta Amerika – 1700 lerde İtalyada üretimine başlandı
Lahana Avrupa
Şeftali Orta Asya’dan İrana getirildi
Kayısı Orta Asyadan doğu anadoluya getirildi.
Kiraz Avrupa
Vişne Anadolu
Armut ve elma Orta Asya dan İrana getirildi
Ayva İran
İncir Anadolu
Erik Avrupa
Çilek Amerika ve Şili
Maydanoz Orta Doğu
Defne Orta Doğu Akdeniz
Üzüm kuzey yarımküre bitkisi, kıtalar ayrılmadan vardı çeşitli türleri oluştu.

meymun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön