17-07-2007, 15:23 | #1 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 08-11-2006
Şehir: SAKARYA
Mesajlar: 8
|
İthal bitkidense yerli üretim...
Herkese selamlar; Dört bir yanı eşsiz güzellikte olan ülkemizde , süs bitkisi yetiştiriciliği ile uğraşan herkese saygılarla sesleniyorum : Lütfen gerici yöntemleri bırakalım , bizim için olağan sayılacak kaliteli bitki üretimini neden zora koşuyoruz? İthal bitki hevesinden ve vazgeçelim artık! Tabii eğreti bitki yetiştirmektende... |
17-07-2007, 21:13 | #3 |
Ağaç Dostu
|
gr.kuzu söylediklerinize katılmamak mümkün değil.Sanıyorum son beş yıldır küçük üretici sayısı katlanarak artmaya başladı ama, kalite konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim.En azından benim çevremdeki üreticiler için.İnşallah kulaktan dolma bilgileri atıp, araştırarak, bilgili insanlarımızdan yardım alarak süs bitkilerinde yüksek kaliteliteyi arttıracağız. |
18-07-2007, 09:59 | #5 |
Kaybettik...
|
Sayın gr.kuzu'ya katılmamak mümkün değil. Özelikle de beni ilgilendiren konu olan orkidelerde... Ancak bu iş bilginin yanı sıra sermaye gerektiriyor bunu da bilgi ile bağdaşmış olarak dış ülkelerden getiriyoruz gerek sermaye gerekse bilgi anlamında bu oluşumlar demoklesin kılıcı gibi sadece başımızda kalmıyorlar işin kaymağı da kaçıyor. Bir diğer konu ise bu bağlamda kaliteli üretim yapmak adına şu anda özelikle sebze ve meyve fidanlarında çok genetik farklılıkları olan türlere olan eğilim. Bir örnek geçenlerde Isparta cıvarında üretiğimiz bir kirazı memleketimizde yemek için dahi satın alamadığımızdır... Zerdali bulunmaz oldu, pirinç derseniz adeta kimyasal bir polymer kütlesi gib bir şey... Aman yeter ki pilav yaparken unlu pirinç yapışıp çamur olmasın dedik aldık elimize plastik kaplı tatsız, ama yine de ne yaparsanız yapın yapişmıyan ama tane tane pilavlar... Artık sütlaç, yayla çorbası dahi pişiremez olduk, zira pirinç özlenmiyor... Bunlar şu anda iletiyi yazarken aklıma gelen benim de şahsen müzdarip olduğum örnekler.. Bu örnekler sayısızca artırmak mümkün mesela domates... Saygılar iyi günler. |
20-07-2007, 09:32 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Praecox Isparta da yetişen kirazı satın alamazsınız, ama İrandan gelen bademi, cevizi bütün büyük marketlerde bulabilirsiniz. İsrailden gelen kavunlar pazarlarda revac da. Yurt dışından yapılan zirai ürün ithalatı iç üretimimin bazı kalemlerini sildi süpürdü. Yalovalı artık kiwi yetiştirmeyi bıraktı. Ben bir Bursalı olarak, incir mevsiminde Bursa siyahı olarak Avrupada çok tanınan inciri ancak tanıdığım çifftçi dostlarımı ziyarete gittiğimde yiyebiliyorum. Tosya pirinci yerine Pakistandan gelen ne idiğü belirsiz pirinç ile pilav yapmağa alıştık. Yakında lezzetine de alışırız. Yurdumuzun iyileri yurt dışına, yurt dışının genetiği bozuk, ikinci kalite malları bize. Aynı olay et için de söylenebilir. Hayvancılık ne durumda? Bizim kalem pirzolalarımız nerede? Bir parça pirzola nerede ise yarım kilo geliyor. |
20-07-2007, 10:02 | #7 | |
Kaybettik...
|
Alıntı:
razıyım pilavım tane tane olmasın .. ama tadını alayım... |
|
21-07-2007, 10:27 | #8 |
Moderatör
|
Sevgili arkadaşlar, Biraz evvel sitemizdeki bu bölüme girdim ve yazılanları okudum. Ben de sizler gibi düşünüyorum ama,... Bakın benim bahçemde 100 kökün üzerinde gül fidesi var. Bunlardan aşağı yukarı 30-35 tanesi ithal. Bir dostumuz İzmir civarındaki çiftliği için 300 adet sipariş vermiş buarada ben de 50 tane istedim. Benimkilerin birkısmı kargoda yok olmuş, neyse gelenleri ektik. Bu sene açtıkları zaman görmenizi isterdim. Belki inanmıyacaksınız ama benim eski güllerimin 3 katı büyüklükte ve hemen kestane gibi patlamıyor. Çiçekler uzun zaman üstünde ve içleri dolu dolu. Şimdi diyorum ki, bizim buradaki yetiştiriciler neden bunlara dikkat etmezler? neden daha kaliteli ürün yetiştirmezler bilmiyorum? Bu arada Isparta gülünün kokusu bunların hiçbirinde yok. Yok ama ithallerdeki gösteriş te bizdeki güllerde yok. Yıyecek ve diğer gıda maddelerinde sizlerle aynı fikirdeyim. Ama çiçek türlerinde biraz ayrılıyorum galiba. |
21-07-2007, 13:30 | #9 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 19-07-2007
Şehir: BANDIRMA
Mesajlar: 9
|
Tüketici topluma son! İhtiyacımız olan tek şey üretmek..!
Öncelikle kendi hayatımızı kazanmaya başladığmızda insan arayış içine girmeye başlıyor. Yatırım yapmak, bişeylerle uğraşmak istiyor. Ben bunun en güzel yolunun öncelikle biyerlerden kalan mirasları değerlendirerek mümkün olduğunca meyve ağacı dikerek değerlendirmek düşünüyorum. Bu sitede ilk mesajım, benim gibi insanların var olduğunu görmek beni çok mutlu etti! Bu formumda benim gibi tüketimden üretime geçen arkadaşlarımızın anılarını anlatmasını istiyorum. hangi yaşarda başladı, neler planladı, neler başına geldi ben bir senedir içindeyim başıma gelmeyen almadı açıkçası |
07-09-2007, 15:04 | #10 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Aydın
Mesajlar: 201
|
Selam, " Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı" sözü yalnızca bizim kuşağın belleğinde kaldı. Bir yapı marketi gezerken çiçek tohumları gördüm pakette. Almak istedim hemen. Özellikle de ROZET ÇİÇEĞİ tohumları sevindirmişti beni. Ama alışverişte , aldığım ürünün yapım yeri ve son kullanma tarihine bakmadan almamaya özen gösteririm. Çiçek tohumları bile dışarıdan alınmış. Hemen bıraktım. Çok da üzüldüm. Çiçeklerimi kendim üretmenin yollarını arıyorum. Rozet çiçeğini nasıl üretip yetiştirebilirim? Bu konuda bana yol gösterecek çiçek severler vardır umarım. Saygılar. |
09-09-2007, 20:53 | #11 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-08-2007
Şehir: ankara
Mesajlar: 19
|
Merhaba, Ben ankara da yaşıyorum, o susuz günlerde anladım ki ben çimi hiç sevmiyorum. bütün refüjler, bütün park ve bahçeler inadıma çim üstelik. yani üstünde oynamayacaksam ya da serinip uzanmıycaksam niye çim ki?? üstelik bakımı, sulaması ekstra maliyet. yani geçmişten bu güne çime harcanan para ve emekle eminim doğal bitki örtümüzden yer örtücü özellikte çok daha nitelikli bitkiler yetiştirilebilirdi. Var mı böyle üretim yapan bir yer? Ben gönüllü çalışmaya hazırım. |
26-10-2007, 22:43 | #12 |
Ağaç Dostu
|
Belediye bu ağaçcığı her yere dikmiş. Ithal sanıyorum. Bugün bir çevre programında yabancı bitkilerin, çevrenin doğal dengesini bozduğu söyleniyordu. Belediye, Türkiye'nin kendi bitki zenginliği yetmiyormuş gibi habire bitki, ağaç ithal edip yol kenarlarına dikiyor. Tuhaf bir durum ... Bitkileri ve canlıları habitatlarından ayırmamak gerekir diye düşünmekteyim ... |
26-10-2007, 22:55 | #13 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
İstanbul için farklı iklim olabilir ama bu ağaç sulanmayı ve güneşi sevdiğinden Fethiye'ye yakıştırıyorum ben |
|
27-10-2007, 08:00 | #14 |
Ağaç Dostu
|
Hatmi çok masum bir örnek gibi görünüyor; ama habitat değişiminin canlı türlerini yok ettiği söyleniyor. Bu bilgiyi edinmeden önce de ülkemizde onca bitki zenginliği varken yabancı bitkilerin Türkiye'ye getirilmesini garip karşılıyordum. |
27-10-2007, 10:45 | #15 |
Ağaç Dostu
|
Yukarıdaki yazıları okurken istanbul'da Hurma ağaçları dikildiği konusunda bir yorum eklemek istiyorum. Bu bir katliam,bilinçsizlik + gösteriş merakı. Phoenix dactylifera yani Arap Hurması İstanbulumuzun iklimi için hiç doğru bir seçim değil.Mısır'dan ithal ediliyordu ama şu an yasaklandı. güney illeri (Antalya,Mersin,Adana,Muğla ve İzmir)dışında dikilmesi kesinlikle yanlış. Belediyeler ve büyük inşaat firmaları sadece ve sadece gösteriş için dikiyorlar. Ağaçları satanlar ise vicdansız ve para hırsıyla satıyorlar.Belediyelerde bu dikimleri onaylayanların da mühendislik veya mimarlık bilgisinden şüphe ediyorum. İstanbul'da bir çok inşaat projelerinin reklamlarında da illüstrasyon resimlerinde hep hurma var.Dedim ya hep gösteriş. Karar merciileri bilinçsiz.Ben de yüzlerce ithal ettim.ama İstanbul'dan satın almak isteyenlerin Tamamına olumsuz cevap verdim,zira bu bir vicdan meselesidir.Bile bile böyle bir kıyıma izin vermedim. Bu arada bir bilgi ekleyeyim Hurma sıcağı sever ama dikildiği 2/5 ay haricinde çok az su ister. İstanbul'da palmiye ekilecekse bu Trachycarpus fortunei(=eski adıyla Chamaerops excelsa) olmalıdır. Belki Sahil kesimlerinde (Florya,yeşilköy,Kadıköy gibi) Washingtonia filifera veya Phoenix canariensis düşünülebilir. İstanbul'da yol ağaçlandırmaları daha ziyade Yapraklı türlerle olmalıdır. Ağaç Hatmi(Hibiscus syriacus) Kaldırım ağaçlandırmalarında güzel bir tercihtir. selamlar |
27-10-2007, 16:40 | #18 | |
Ağaç Dostu
|
ithalat
Alıntı:
zira birçok bitki türümüz olsa da ticari anlamda üretimimiz çok az. örneğin Manolya üretimiz yok denecek kadar az.olanlar da aşısız ve çok küçük. Bu sektöre yıllardır hizmet ediyorum.Üretim yapan fidanlıklar türleri,kaliteyi,standartları ithal edilen ağaçlarla öğrendi. Ancak bu da her ağacı ithal edelim anlamına gelmesin. her şey yerli yerine göre olmalı.Mantıklı olmalı. örneğin ben şu an Cycas ithalatı yapıyorum.herbiri en az 15 yaşında.Bu bitkiyi yetiştirmek öyle kolay değil.Fidancılık sektörümüzün bütün talepleri karşılayacak üretimi yok henüz.Zira süs bitkisi üreten yabancı devletler 100 yıldır bu işi yapıyor.Bizdeki geçmişi en fazla 15 yıl.Daha kat edecek çok yolumuz var. Ayrıca da şunu belirteyim ki;bundan 2-3 yıl önce türkiye'de güney sahillerinde 2/3 çeşit palmiye kullanılırken şu an bu sayı 6/7 türe çıktı. Sadece ben 24 farklı,Türkiyemiz iklimine uygun palmiye getiridim ve şu an bu türlerin tohumlarıyla binlerce fide ürettim.flora çeşitliliğinin artması zarardan çok fayda getirir. Bu bilimsel açıdan da kanıtlanmıştır. Ancak ****** seçici ve dikkatlki olmalıyız. selamlar |
|
27-10-2007, 17:18 | #20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-07-2007
Şehir: yalova
Mesajlar: 479
|
Büyük bir belediyemizin en yetkili kişisine soruyorlar; neden İstanbul'a en uygun olan çalı türlerinden dikmiyorsunuz diye, cevap: "Çalı türleri zina ve fuhuşun artmasına sebep olur" Namusumuz çalılarla tehlikede ama, iklime uymayıp kuruyacak olan bitkileri dikmekse namusu kurtarmak mı oluyor? mantığı anlamak mümkün değil.Saygılarımla. |
27-10-2007, 21:47 | #23 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
27-10-2007, 22:41 | #24 | |
Ağaç Dostu
|
neyimiz eksik?
Alıntı:
2-1.şıkka bağlı olarak ağaçlandırma ve peyzaja ayıracak fazla bir bütçemiz yok 3-Ağaçlandırma ve peyzaj kültürümüz çok zayıf.Zira çözümlenmesi gereken öncelikli problem sayımız oldukça fazla 4-Ağaç yetiştirme oldukça uzun ve zahmetli bir yatırım., 5-Kalifiye ve ileri görüşlü mühendis sayımız yok ,zaten üniverstelerde verilen eğitim yetersiz. 6-toprak çok pahalı,devletin bu konuda hiçbir teşviği yok. 7-Kısa yoldan para kazanmaya alışmış bir milletiz., 8-Köylerdeki küçük üreticilerin maddi koşullara dayanma gücü olmadığından fidanlarını yeterli olgunluğa ulaşmadan satma hevesi. (italya'da bir ağacı 3 yaşından 20 yaşına kadar bulabiliyorsunuz.Zira mükemmel bir rotasyon ve planlama var.Her yıl satılan bitkinin yerini arkadan gelen bitkiler alıyor 9-Fidancılık sektörünü besleyen büyük belediyelerin yöneticilerinin biliçsiz olması ve yanlış yönlendirmeleri, 10-üretim için gerekli gübre,ilaç,söküm makinesi,üretim materyalinden tutun da ağaçlara bağlanan bambu sırığa kadar herşey yurt dışına bağımlı ve pahalı. 11-Belediyelerin peyzaj işlerini yapan firmaların %90 (abartmıyorum)ının ehliyetsiz oluşu.Başladıkları işi sadece hakediş için yapmaları,hırsızlıkları,vurdum duymazlıkları.....vs en az 100 sebep daha sayabilirim. ancak en önemlisi zamana ihtiyacımız olması.zira 100-150 yıldır üretim yapan ülkelere erişmek için önce zamana ,sonra bu konulara vakit ve nakit ayırabilecek kültüre ihtiyacımız var. Bir çok kişi sevgilisi için aldığı 10 adet kesme güle 50 ytl verirken 10 yılda yetişmiş bir ağaca 100 ytl yi fazla görüyor.Biz buyuz işte selamlar |
|
27-10-2007, 23:16 | #25 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 30-07-2007
Şehir: yalova
Mesajlar: 479
|
Ben üreticiyim, hami beyin eline sağlık büyük bölümünü yazmış. Üretecek bilgim var ama ürettiğin malı ithal kalitesinde bile satamazsın, elindeki yetişmiş mala müşteri olmazlar yok fiatına satmak zorunda kalıp işi yürütmek zorundayız. Malzemeyi en fazla 90 gün vadeyle alırsın ne zaman satılacağı belli değildir. Belediyeler ihale açarlar, girmek için zaten servetin olması gerekir, onlar el altından mal toplar başka isimlerle kendi, kendilerine okkalı fiatlarla ihale yaparlar. İşlerine gelenlere siparişle mal yaptırır üreticiyi sömürürler. Elimdeki her şeyi satıp işi bırakiyim dedim satılmıyor, parasından vazgeçtim bitkilere acıyorum bırak kurusun diyemiyorum, mecburen devam. Devlette hiç bir kaydı olmayıp binlerce bu işi yapan var, kapısına gidip soran yok, kayıtlı olanlarsa kümesteki kaz sınıfında. Çiçekçiler sanayii bakanlığına bağlı, elektrik indirimi yani tarım elektriği kullanamıyor, ama hıyarcı, domatesçi tarım bakanlığına bağlı nerdeyse bedava kullanıyor. Türkçesi tutulacak tarafımız yok. Hollanda'nın sanayisi çiçekle dönüyor bizde un var, yağ var, şeker var helva yapamıyoruz. Selamlar. |
27-10-2007, 23:57 | #27 | |
Ağaç Dostu
|
Datça hurması
Alıntı:
Keşke daha önce uyanıp ekseydik tohumlarını. Muğlalı arkadaşlar el atsın bu işe. Eğer bulabilirsen 2/3 m.gövde boylu ben talibim. Yani konu tercih olsaydı neden Mısır'a gidilsin ki; Mevcudu ithal etmek Hainliktir. selamlar |
|
28-10-2007, 22:17 | #28 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sizin için soracağım Antalya'ya da bizden selamlar |
|
26-11-2007, 16:42 | #29 |
Ağaç Dostu
|
Size bütün kalbimle katılıyorum. İthal gülleri dağlara bayırlara dikiyorlar. Bu memlekette onca yoksulluk varken milyonlarca doları dış memleketlere akıtıyorlar. Yazıklar olsun. Kel başa şimşir tarak!!! |
26-06-2011, 17:23 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-02-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 116
|
yine bu forumda, bana datça hurmasının ticari değeri yok, dikme demişlerdi. ben yine de dikeceğim. kimse almazsa, bakar bakar "ohh ben yetiştirdim bunları" derim en azından. izmir'de çevre düzenlemelerinde, özellikle organize sanayi bölgesinde bir takım feniks tipi palmiye görüyorum. bunlar, arap hurması mı, datça hurması mı? kalın gövdeli oldukları için datça hurması olduklarını sanıyorum. ama, bugün konak heykelin etrafından geçtim, ince gövdeli, seyrek yapraklı. onların arap hurması olduğu belli. konu hakkında da, Türkiye'ye özgü bitkileri ticari olarak kullanmayı becerebildikten sonra, ithal olan ürünlere ağırlık verilmesinin daha faydalı olacağını düşünüyorum. en başta yazan arkadaşa kısmen katılıyorum; şöyle oluyor; Türkiye'de washingtonia üretimindense, phoenix üretimini daha güzel buluyorum. çünkü, her ülke kendi doğasındaki gibi gözükmeli. yeni yapılan toplu konut sitesinin, Amerika gibi gözükmesine gerek yok. yanlışım var ise, affola, doğrusunu göstermenizi gönülden dilerim. |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|