PDA

View Full Version : Forumda Türkçenin doğru kullanımı hakkında




Sayfalar : 1 2 3 [4] 5 6

Tamtutulma
29-09-2008, 09:03
Evet dediklerinize çoğu noktada katılıyorum. Unutulmuş sözcükleri yeniden günlük konuşma diline oturtmak gerçekten zor iş. İmkansız değil ancak çok zor. Bir öğretmenim bundan 15 yıl önce Tdk'nın eski Göktürkçe'den dilimize yeniden oturttuğu kelimelerden bahsetmişti, bir kaçta örnek vermişti ancak bir tek " Budun" sözcüğü aklımda kalmış.

Tdk'nın yanlışı yeni bir buluş yapıldığında o buluş gündemimize girmeden ona karşılık bulmayıp bürokratik mantıkla işleri idare etmesi. Gerçekten Türkçe standartlarına uygun sözcükler üretildiğinde milletimiz bu sözcükleri benimseyip kullanıyor; soru, buzdolabı, uçak, bilgisayar gibi...

Bir diğer yanlışta Tdk'nın yerel ağızlardan sözcük alıp genele bunu uyarlamak istemeyişi; diğer Türk şivelerine tamamen burun kıvırması. Oysa yere olarak pek çok yabancı sözcüğe bulunmuş karşılıklar var. Örnek olarak

Arabalı: Feribot
Beşbıyık: Muşmula
Açkı: Kalem açacak ( Kalem sözcüğü Arapça, açacak Türkçe)
Büvelek- bövelek: Mantar
Yal(a)vaç:Peygamber (Peygamber Farsça)
İllik: Sahur
Alaç : Anten ( Fransızca)
İvedi: Acele
Taramalı: Makinalı tüfek

Bunlar gibi yüzlerce; binlerce sözcük var ancak nedense bir türlü kullanılmıyor. Devlet düzeyinde bu konuda ne bir karar alınıyor ne de bir yaptırım var. Böyle sürdükçe de dilimiz talan edilecek, bir kaç sevdalı dışında diline kimse sahip çıkmayacaktır.




Tamtutulma
29-09-2008, 13:10
dikme = ağaç

Babaannemden.. Çok da hoşuma giden bir sözcüktür, ama sanırım bölgesel kalmış..

Sayın Meyveli Tepe, Dikme bizim burada fidan anlamında kullanılır.
Fidan rumcadır; ağaç Türkçe bir sözcük...

Yücel Özlem
29-09-2008, 13:45
"Dikme" sözcüğü, benim çocukluğumda (Kırşehir'de) çok kullandığımız bir kelimeydi. Fidan karşılığı kullanıyorduk. Fidan sözcüğü neredeyse hiç kullanılmazdı.

asker
30-09-2008, 22:50
Benim çocukluğumda da yoğurt kabına (bakraç) "çıngıl" ve "mungurcak" derlerdi.Bu kaplardan büyüğünede "helke" denirdi.Aklıma biranda bunlar geldi.Şimdi bu kelimeler hiç kullanılmıyor.

malina
01-10-2008, 11:13
Ben hep ortalığı karıştırıyorum galiba..

Biraz da ben karıştırayım :)

Nokta ve virgülden sonra boşluk bırakılır. (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=3600)

lerdemir
01-10-2008, 12:23
Hiç şaşırmam :)

asker
01-10-2008, 21:48
Sayın Malina,net ortamında yazarken devamlı imla hatası yapıyorum ve bunu sonradan anlıyorum.Düzeltmeye çalışacağım ve bu ikazlarınız için size müteşekkirim..

Yücel Özlem
02-10-2008, 10:46
Sayın Malina,_net ortamında yazarken devamlı imla hatası yapıyorum ve bunu sonradan anlıyorum._Düzeltmeye çalışacağım ve bu ikazlarınız için size müteşekkirim..

Maaşallah cin gibisiniz. Hem de çok anlayışlı.

malina
02-10-2008, 11:00
Düzeltmeye çalışacağım.

İnsan hiç olmazsa ilk mesajında, hem de düzeltmeye çalışacağım diyorsa yanlışını düzeltir, sonraki yazıları için "unuttum" gerekçesini kullanır :)

asker
04-10-2008, 21:54
Evet yine gördüm. Sezar değilim ama olsun. Kendimi yenmeye çalışacağım..
Veni, vici...
****; Hamdım, piştim, yandım.
Bu kez başardım galiba..
İkazlara lutfen devam edin, teşekkürler..

malina
04-10-2008, 22:01
****

ya da

Ayrıca cümle sonunda, ya tek nokta kullanın ya da üç nokta...
Yanılmıyorsam Hıncal Uluç iki noktayı savunuyor ama kurallara göre iki nokta yok.

Düzeltme çabanız için teşekkür ederim :)

nariçi
09-10-2008, 20:27
Klavye ile yazmak kalemle yazmaya pek benzemiyor. Word offis sayfalarında hata bildiriliyor ama bu sitelerde direk yazılım olunca hatalarda olabiliyor, bunda düşünce den geçenlerle parmalrın ve gözün uyum içinde olması gerekiyor. Kalemde beyin uyarıcıları parmalara yazımda daha çok hakim olabiliyor. Klavye kullanımında bu organizasyonda eşgüdüm hataları yoğun oluyor.

ertugrula
10-10-2008, 01:34
Forumda imlaya çok dikkat ediyoruz. Bu konuda sizdende aynı özeni bekliyoruz. ıns, ***, asl *** gibi kısaltmalar kesinlikle kullanmıyoruz ve kullanılmasına izin vermiyoruz.

Sizinde aynı özeni göstereceğinize inanıyoruz.

Forumda, Türkçenin doğru kullanımı hakkında (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1669)başlığını okumanızı rica ediyoruz.

Merhaba,

Bu siteye bitkiler için geldim. Burada geçirdiğim kısa süre içinde gördüm ki Türkçenin doğru konuşulması ve yazılmasına özen gösteriliyor. Dilin hızla yozlaştırılmasından, bozulmasından rahatsız olan biri olarak bu hoşuma da gitti. Fakat yine aynı kısa süre içinde bunun bazen ifrata kaçırıldığını da gördüm.

Sonuç olarak burası bir dilbilgisi dersanesi ya da laboratuvarı değil. Bu nedenle insanları dil konusunda uyarırken daha hoşgörülü olunmasının ve bazen kullanılan dile dikkat edilmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Hele birisini yanlış yaptığı için uyaran kişinin aynı yazısında başka bir yanlış yapmayacak kadar dikkatli olması gerektiğini de düşünüyorum.

Sevgilerimle.
Ertuğrul A.

Todor
10-10-2008, 18:11
Daha önce bir çok kez konuştuk bu konuda. agaclar.net Forum Kuralları (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=11)'nı okuduğunuzda göreceğiniz üzere normal şartlarda mesajı siliyoruz. Tekrarında ısrar edilmesi üzerine üyenin foruma erişimini engelliyoruz. Ben arkadaşımızın henüz yeni bir üye olması sebebi ile sadece sözlü olarak uyardım. Tekrarında kural ihlali alacak ve bir daha tekrarında erişimi engellenecek. Ancak bu kadar hoşgörü gösteriyoruz.

Benim hatalarıma dikkat çekmeniz konusunda teşekkür edebilirim ancak. Gittim düzelttim bahsedilen hataları. Fakat burada konu hatasız mesaj yazabilmek değil, gerekli özenin gösterilmesi. Hatasız yazılması mümkün değil. Bazı zaman gözümüzden kaçan hatalarımız olabilir, bu normaldir. Kimse aksini bekleyemez zaten.


Özel mesajla uyardığım bir çok kişi, ne mesajını düzeltiyor, ne sonraki mesajlarında özen gösteriyor, ne zahmet edip cevap yazıyor. Bu durumlarda bana foruma yazmasını engellemekten başka çare kalmıyor ne yazık ki. Çünkü, bilgi verilmesi kadar, bilginin nasıl verildiğinin de önemli olduğunu düşünüyoruz.

malina
10-10-2008, 18:38
... gördüm ki Türkçenin doğru konuşulması ve yazılmasına özen gösteriliyor. Dilin hızla yozlaştırılmasından, bozulmasından rahatsız olan biri olarak bu hoşuma da gitti.

diye yazdığınıza göre, uyarıları onaylıyorsunuz. İtiraz ettiğiniz "uyarı tarzımız".

Hiç olmazsa bir ay boyunca, uyarı yapma işine katkılarınızı rica etsek... Nasıl yazmamız gerektiğini öğrenirdik.

ertugrula
10-10-2008, 20:41
Sn. Todor,
Cevabınız için teşekkür ederim. Sanıyorum cevabımı aldım. Bu sitede olduğum süre boyunca yalnızca izleyici olacağım ve belki çok kısa sorular soracağım. Onun dışında birşey yazmayacak, sohbetlere katılmayacağım.

Dilin yaşayan bir organizma olduğunu ve zaman zaman kural dışı şeylerin de yazılıp söylenebileceğini düşünüyorum. Yine TDK gibi kurumların (şimdiki halleriyle değil) en iyi oldukları zamanda bile ancak danışma ve tavsiye kurumu olarak kabul edilmesi gerektiğini, onların söylediği şeylerin yasa olmadığını düşünüyorum. Sizin, benim kural dışı olarak yazabileceğim şeyleri yanlış kabul edeceğiniz için, bir tür yanlış anlamaya ve tartışmaya sebep olmamak için izleyen, okuyan ama susan bir üye olarak kalmaya gayret edeceğim.

İyi günler dileklerimle...
Ertuğrul A.

ertugrula
10-10-2008, 20:58
Sn. Malina,
Öncelikle, alıntıladığınız ifadenin bir sonraki cümlenin sonunda bittiğine dikkat ederseniz, her uyarıyı onaylamadığımı da görürsünüz. Bir önceki mesajımda da belirttiğim gibi bundan sonra suskun bir üye olacağım için ne kendim bir hata yapacağım, ne de başkalarının hatalarına karışırım.

Umarım bu mesaj bu sitede dil ile ilgili yazdığım son mesaj olur. Size çabalarınızda başarılar dilerim.
Ertuğrul A.

malina
10-10-2008, 21:42
olurz abiğ, yazma isterseng.nasilolSa her turlu yazi anlaşILiyor. böylede yazsan anliyor dimi abcimim yaw. bende kendim türkçe yazmış,bozuk yazmış önemsemiyorumşahsen bizzet. önemliolanlar bitki faln bir tarifyapsam küçük HaTa yapsam karşfi taraf anlasin dogrusunu. bende sinir oluyorum şu todormune o dama bide malinaya. offof

Shinjuiro
10-10-2008, 22:02
Selam arkadaşlar. Benim bir sorum olacak ve yanıtlayabilirseniz beni gerçekten mutlu etmiş olacaksınız. Soru ve ünlem işaretinin yanyana kullanımı konusunda bir ikileme düştüm.Hangisi doğrudur? "!?" yoksa "?!"....
Bu arada Türkçe'de böyle bir noktalama işareti olmadığının farkındayım. Kullanılan diller var ve benim merak ettiğim eğer ben kullanacaksam hangisini önce yazmalıyım? İlginiz için şimdiden teşekkürler. Saygılarımla.

Müjgan
10-10-2008, 23:03
Evet yine gördüm. Sezar değilim ama olsun. Kendimi yenmeye çalışacağım..
Veni, vici...
****; Hamdım, piştim, yandım.
Bu kez başardım galiba..
İkazlara lutfen devam edin, teşekkürler..

Veni, vidi, vici Latince venire, videre, vincere fiillerinin birinci tekil şahıs geçmiş zaman halidir. Sezar Tokat'ın Zile ilçesinde Pontus'lu Pharnaces II'ye karşı kazandığı Zela Savaşı'ndaki zaferin ardından Roma Senatosuna gönderdiği mektupta bu cümleyi kullanmıştır.

Yani sevgili asker bu Latince sözlerin Türkçe karşılığı, Mevlana'nın sözleri olan hamdım, piştim… değil, "Geldim, gördüm, yendim"dir.

Ağaçkakan
11-10-2008, 00:38
Güzel ve doğru Türkçe ile ilgili uyarı ve eleştirilerin çok yararlı olduğunu düşünüyor ve buna gösterilen tepkileri anlamadığımı belirtmek istiyorum. Ağaçlar'ın dile özenini tümüyle destekliyorum.

Tabii bu konuyu başından beri izleyemedim. Uygulamada bazı yanlış tavırlar olup olmadığını bilemem. Ancak, dilimizin doğru ve özenli kullanımı konusunda birbirimizi uyarmanın ve bilgilendirmenin çok saygın bir çaba olduğu açık.

Bundan sonra bu konuyu izleyip katkı sunmaya çalışacağım. Yalnızca yazım yanlışları değil, anlatım yanlışlarını da düzeltmeliyiz. Çünkü bence dilimiz asıl bu yönüyle, yani anlatım bozuklukları bakımından zarar görüyor.

ertugrula
11-10-2008, 03:36
Sn. Malina,

Her ne kadar bu yazı dil ile ilgili son yazım olsun desem de ben çabuk tahrik olan biriyimdir.

İlk mektubumda da belirttiğim gibi uyarı yapan, kendinde bu yetkiyi gören kişinin doğru/hatasız yazması beklenir. Sn. Todor'un uyarı yaparken kendi yaptığı yanlışların altını çizmiştim.

Bana cevaben yazdığı ikinci yazıda hata yapılabileceğini fakat asıl önemli olanın gereken özenin gösterilmesi olduğunu belirtmiş. Aynı yazıda yine iki yazım hatası yapılmış. Demek ki gereken özen uyarıcılar tarafından da gösterilmeyebiliyor.

Ayrıca, böyle bir konuda kararlı ve ısrarcı olunacaksa, tutarlılık da gerekir diye düşünüyorum. Son on gün içinde sitede geçirdiğim zamanlarda birçok mesaj okudum. İçinde birçok yanlış olduğu halde uyarılmayan yazılar vardı. İncir çekirdeğini doldurmayacak küçük hatası yüzünden şiddetle eleştirilen bir mesaj gördüm. Sonra, yukarıdan aşağı Osmanlıca yazılmış, noktalama işareti fakiri bir yazıya aman tanrım ne güzel yazmışsınız diye övgü düzüldüğünü gördüm.

Dediğim gibi, Türkçeye sahip çıkmak, onun bozulmasına, yozlaşmasına karşı durmak güzel, fakat ifrata da kaçmamak gerekir.

Atalarımız söylemişler, kantarın topuzunu kaçırmamak gerekir, çuvaldızı başkalarına batırmadan önce iğneyi mutlaka kendimize batırmak gerekir.

Sabahın bu erken saatinde sanırım bu kadar yeter. Uyumaya gitmeden önce biraz da ağaçlara zaman ayırayım.

İyi günler dileklerimle...
Ertuğrul A.

malina
11-10-2008, 11:53
Her zaman söylediğimizi tekrarlayayım. Biz hiç hata yapmıyoruz demiyoruz.

Uyarılar zaman zaman hata barındırıyor diye, "Türkçe kullanımına dikkat etme konusunda uyarı yapılmasın" çıkarımında bulunmak doğru değil. Diğerleri de, uyarıda bulunana uyarıda bulunsun. Hep birlikte daha doğru yazma konusunda birbirimizi teşvik edelim. "kararlı ve ısrarcı" olmak bu yönde olmalı.

Uyarıda bulunandan sıfır yanlış bekler, ancak ondan sonra uyarıda bulun derseniz, "herkes istediği gibi yazsın" demiş olursunuz.

Agaclar.net'in yönetimindeki arkadaşlar da bu foruma üye olduktan sonra, yönetime katıldılar; yani gökten zembille inmiş bir yönetim yok. Onlar da doğal olarak genel Türkçe bilgisine ve kullanım alışkanlıklarına sahip.

Uyarı konusunu özellikle yönetimdekiler yapıyor. Daha önce tüm üyeler birbirini uyarıyordu. Uyarılmak sevimli bir durum olmadığı için tatsızlık çıkıyordu. Bu yüzden son zamanlarda yönetim üzerinde kaldı. Ne de olsa her yere bir günah keçisi lazım... Ve biz az sayıda kişi, günah keçisi olmayı inatla sürdürüyoruz.

Asli görevimiz, her yazanın peşinde koşup yazısını incelemek değil. Bu nedenle dediğiniz gibi kimi üyeler uyarılıyor kimi uyarılmıyor. Umuyoruz ki, başkasına yapılan uyarıdan kendilerine ders çıkarırlar... Daha fazlası elimizden gelmez.

"Sağlıklı beslenmek için, ateşte yanmış eti yeme, çok tuz ve aşırı yağ kullanma" diyen birine, "Sen de geçen gün mangal yaptın, bu nedenle hiç konuşma" diye itiraz etmenin, sizin sağlıklı beslenmeniz üzerine bir faydası olmayacaksa; hatalı bir cümle ile, "Türkçe yazımına dikkat edelim" diyen birine "Sus" demek de, Türkçeye fayda sağlamayacaktır.

Uyarıları, kendi kişisel çıkarımız ya da egomuz için yapmıyoruz.
Bunun herkes tarafından bilinmesini isteriz...

lerdemir
11-10-2008, 12:15
Ben artık "hatırlatma" fiilini kullanalım diyorum.

Son mesajları okudukça "uyarmak"ların çokluğu beni bunalttı.

Bu sıcak, samimi ortamda bunun daha münasip olacağını düşünüyorum.

malina
11-10-2008, 12:22
O zaman da "hatırlatma" fiili bunaltacak :)

Laf aramızda, göndermeden önce yazdığımı okuduğumda, beni de bunaltmıştı :)

"Hatırlatma" içinde bulunduğumuz duruma uygun olsa, çok kolay olurdu, bir şey yazılması gerekmezdi. "Hatırlatma" için, biliniyor olması gerekir. Yaşadığımız geçmiş tartışmalara bakılırsa, bilinmiyor... Gerekli görülmüyor, umursanmıyor. Bu nedenle yapılan şeyin adı ister istemez "uyarma" oluyor.

Shinjuiro
12-10-2008, 08:24
Daha ilk mesajda bu hassasiyet çok hoş doğrusu.Lakin yeni üyelerin önceden uğramaları gereken bir yer daha var ama. :)

Açıklamalarınız için teşekkürler. Nereye uğramam gerekiyordu onu çıkaramadım. Yolu gösterirseniz ayaküstü bir uğrayabilirim.

lerdemir
12-10-2008, 14:48
..."Hatırlatma" için, biliniyor olması gerekir. Yaşadığımız geçmiş tartışmalara bakılırsa, bilinmiyor...

Tamam o zaman. Mümkün mertebe, "bilgilendirme" deriz biz de...

nariçi
12-10-2008, 19:01
Mesajlarda da düzeltmelerde olduğu gibi yazım tarihi olsa çok iyi olacak, sayın editörler bu mümkün değil mi ?

Todor
12-10-2008, 20:34
Hemen isminizin üzerinde mesaj yazım tarihiniz gözüküyor. Bugün yazdığınız için bugün olarak gözüküyor. Yarın, dün olarak gözükecek. Öbür gün ise 12-10-2008 olarak gözükecek.

nariçi
13-10-2008, 19:50
Teşekkür ederim pastel renk hiç dikkatimi çekmemiş demekki.

ertugrula
14-10-2008, 06:27
Sn. Malina,
Merhaba,

Yazılarımın hiçbir yerinde "Türkçe kullanımına dikkat etme konusunda uyarı yapılmasın" demedim. Uyarıda bulunurken “daha hoşgörülü olunması iyi olur” dedim. Bir de “tutarlı olunmalı” dedim. Bir de Sn. Tudor'un bana söylediği gibi, “özenli olunmasını bekliyoruz” demişti, uyarı yaparken “özenli olunmalı” dedim.

Şüphesiz, herkesin sıfır yanlış yapmasını beklemek anlamsız olur. Hele dil gibi hareketli bir yapıda... Böyle bir iddiam ve beklentim yok. Ben kendi yazdığım yazılardaki hataları görüyorum. Henüz kimse beni o hatalarım yüzünden uyarmadı ama her yazımdan sonra ortaokulda kompozisyon yazmış ve öğretmenin azarını bekleyen çocuk gibi hissetmek de istemem.

Bu şekilde hisseden bazı kişilerin forumları tamamen terk edebileceğini düşünüyorum. Bazılarının ise sadece okuyucu olup hiç yazmayacaklarını. Bu iki durumun da istenen durumlar olmadığını düşünüyorum. Öyle olsaydı, forum girişinde “Yeni üyeler neden yazışmalara katılmıyor?” diye bir anket olmazdı. Bu arada ben de sorayım. Eski üyelerin hepsi yazışmalara katılıyorlar mı? Yoksa çeşitli çekincelerinin yanında bir de eleştirilmekten korktukları/çekindikleri için yalnızca izleyici olmayı mı seçiyorlar.

Ben her zaman dili, güzel konuştum ve kullandım, fakat okulda tembel ve ilgisiz bir öğrenci olduğumdan, okul yıllarında yazma konusunda hiç iyi olmadım. Buna rağmen zaman içinde seçimlerim beni yazmak zorunda bıraktı, daha sonra da başkalarının yazdıklarını denetlemek zorunda...

O zaman gördüm ki, adlarının önünde kocaman unvanları olan birçok kişi, birileri onların yazılarını elden geçirmese pek de okunur bir şeyler yazamayacaklar. Onların yazıları böyleyken, iddiasız birilerinin yaptığı hatalar gözüme daha kolay kabul edilebilir, daha kolay görmezden gelinir oldu.

Herkesin dilimizi güzel konuşmasını, güzel yazmasını, duygularını, düşüncelerini güzelce anlatabilmesini ben de arzuluyorum. Yine de tüm eğitim sürecinde bu başarılamamışken, bunu burada birkaç yazı, bir iki eleştiri ve azarlamayla halletmeyi düşünmek çok gerçekçi gelmiyor. Toplumsal olarak eleştiriye açık olmayışımız ve haklı, haksız her eleştiriye muhakkak bir savunma ile karşılık verme alışkanlığımız durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Tüm bu nedenlerle daha tahammüllü, daha yavaş olmalı ve beklentilerimizi daha uzun zamana yaymalıyız diye düşünüyorum.

Bunlar benim düşüncelerim. Kimsenin, bu düşüncelerimi kendisine yönelik eleştiri olarak görmesini ve karşısında savunma geliştirmesini istemem.

Sevgilerimle.
Ertuğrul A.

nevsune
14-10-2008, 17:52
Sn. ertugrula

Bu forumda en çok dikkat ettiğim konu başlıklarından biri de bu olduğu için araya girmeden duramadım. Benim de aynı sizin gibi çabuk tahrik olma özelliğim var:)

Son yazınızdan anladığım kadarıyla, tartışma artık yönteme gelip dayanmış. Site yöneticilerinden biri olan Todor'un yazısını (ki adı ister uyarı olsun, ister hatırlatma, ister bilgilendirme; kimsenin söyleyeceği bir şey olamaz çünkü kurallardan söz ediyordu) defalarca okumama rağmen, sizin anladığınız şekilde okul çocuğunu azarlar bir görüntü bulamadım. Bir süre daha geçsin, biraz daha yazışmaları okuyun. Site yönetiminin; ne kadar tahammüllü, beklentileri ne kadar uzun zamana yaydığını ve her yeni gelen üyeyle aynı şeyleri ne kadar sıklıkla yaşadığını kendiniz çok daha iyi göreceksiniz.

Kişilerin, eleştiri konusunda neden bu kadar tahammülsüz olduğunu hep merak etmişimdir. Hepimiz sadece iyi olduğumuzu mu duymak zorundayız? Egolarımız sadece iyi özelliklerimizi mi duymayı kaldırabiliyor? En önemlisi de yapılan bir yanlış üzerine gelen bir eleştirinin, yöntem yerine haklılığı tartışılsa daha iyi olmaz mı? Hele anadilimiz gibi bir konuda, hele bu konu forum kuralları içerisinde yer alıyor ve her başlıkta "üyeler bu kuralları okuyup kabul etmişlerdir" yazısı bulunduğu halde, hala ne tartışılıyor bunu da anlamakta zorluk çekiyorum.

Adlarının önünde kocaman ünvanları olanların yazılarını, toplum önüne çıkmadan düzeltecek birileri var. Bu onları kurtarıyor mu, evet kurtarıyor. O kişilerin yazım kuralları için verecekleri zamanda, daha iyi işler yaptıklarını varsayıyorum. Ayrıca bu kişiler benim için bir kıstas da değil. Ben kendi sorumluluğumu düşünürüm. Yazdıklarımı düzeltmem için fazladan ayırabilecek zamana da sahibim. Kimse arkamdan kovalayıp da biran önce bu yazıyı baskıya vermemi beklemiyor. Harcayacağım zaman sadece birkaç dakika. *** ile selam arasındaki zaman farkı ise çok daha az.

İlk üye olduğumdan bu yana hep yazıyorum, sonuna dek yazacağım. Anadilimi seviyorum. Elbette bir edebiyatçı değilim ama yazarken de özenli olmak zorundayım. Konuşmalarımız uçup gidiyor ama yazdıklarımız hele internet ortamında iseler bizden geri kalanlar olacaktır. Bir süre sonra ben olmayacağım ama belki bu yazdıklarım bir yerlerde benden sonraki nesillerin karşısına çıkacak. Mirasımı da temiz ve doğru bırakmam gerekir diye düşünüyorum.

Sn. ertugrula. Türkçeyi sizin kadar güzel kullanan birinin aramızda olması beni çok sevindiriyor. Eleştiriler ve karşıt düşüncelerin çarpışması bizleri daha ileriye götürür diye düşünüyorum. Bu yüzden, lütfen hep aramızda ve sesli olun.

lerdemir
14-10-2008, 20:30
Sevgili nevsune,

Ben ertugrula'yı, yazdıklarından hiç de "çabuk tahrik olan" bir üslup içinde algılamadım. Bir ikinci göz olarak algımı belirtmek istedim.


Sayın ertugrula,

Yazılarınıza bakıyorum da, yoksa siz de "dördüncü kuvvet" mensubu musunuz?

malina
14-10-2008, 21:39
ertugrula
Türkçenin doğru konuşulması ve yazılmasına özen gösteriliyor. Dilin hızla yozlaştırılmasından, bozulmasından rahatsız olan biri olarak bu hoşuma da gitti. Fakat yine aynı kısa süre içinde bunun bazen ifrata kaçırıldığını da gördüm.malina
"Türkçenin doğru konuşulması ve yazılmasına özen gösteriliyor. Dilin hızla yozlaştırılmasından, bozulmasından rahatsız olan biri olarak bu hoşuma da gitti." diye yazdığınıza göre, uyarıları onaylıyorsunuz. İtiraz ettiğiniz "uyarı tarzımız".ertugrula
her uyarıyı onaylamadığımı da görürsünüzertugrula
Yazılarımın hiçbir yerinde "Türkçe kullanımına dikkat etme konusunda uyarı yapılmasın" demedim. Uyarıda bulunurken “daha hoşgörülü olunması iyi olur” dedim.İyi de, daha ilk mesajınıza verdiğim cevap, doğru cevapmış, neden bu kadar uzadı peki?

Ne demiştim:


Türkçenin doğru konuşulması ve yazılmasına özen gösteriliyor. Dilin hızla yozlaştırılmasından, bozulmasından rahatsız olan biri olarak bu hoşuma da gitti.diye yazdığınıza göre, uyarıları onaylıyorsunuz. İtiraz ettiğiniz "uyarı tarzımız".

Hiç olmazsa bir ay boyunca, uyarı yapma işine katkılarınızı rica etsek... Nasıl yazmamız gerektiğini öğrenirdik.

Lafın kısası, karşıdan ahkam kesmek kolay. Hem yardan, hem serden olmamak için katkıda bulunun. Bunları kendimi savunmak için yazmıyorum. Ortada bir sorun var. Sorunun ne olduğu konusunda çok farklı düşünmüyoruz.

Herkesin dilimizi güzel konuşmasını, güzel yazmasını, duygularını, düşüncelerini güzelce anlatabilmesini ben de arzuluyorum. Yine de tüm eğitim sürecinde bu başarılamamışken, bunu burada birkaç yazı, bir iki eleştiri ve azarlamayla halletmeyi düşünmek çok gerçekçi gelmiyor. Tüm bu nedenlerle daha tahammüllü, daha yavaş olmalı ve beklentilerimizi daha uzun zamana yaymalıyız diye düşünüyorum.

Tamam uzun zamana yayalım ama zamana yayalım derken, içinden çıkılmaz hale geliyor. Bu kez de, şu kadar zamandır yazıyorum, sesiniz çıkmıyordu yeni mi gördünüz diye itiraz edenler oluyor.

Yani ya bırakacağız dağınık kalsın, kim şimdiye kadar ne öğrendiyse, o biçimde yazacak, ya da müdahele edeceğiz.

malina
14-10-2008, 21:48
Toplumsal olarak eleştiriye açık olmayışımız ve haklı, haksız her eleştiriye muhakkak bir savunma ile karşılık verme alışkanlığımız durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Yazdığınıza cevap vermek neden eleştiriye tahammülsüzlük ya da savunma olarak algılanıyor onu da anlamış değilim. Ben de kendi fikrimi yazıyorum.

Ne yapayım, cevap mı vermeyeyim? Ya da "tamam siz haklısınız" deyip, susayım mı?

Bence, verilen cevapları, eleştiriye tahammülsüz olarak algılamak daha da büyük bir sorun; haklısınız, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor...

Yücel Özlem
14-10-2008, 22:06
Bence sorun bilmemek değil.

"Bilmemek ayıp değil. Öğrenmemek ayıp."

Ama ayıpta direnmek... Ayıba destek olmak... Bile bile ayıp yapmak...

ertugrula
15-10-2008, 03:33
Merhaba,

Bu mektup diliyorum son mektup olsun. Hiç değilse bu serinin son mektubu olsun. Ben tartışmaktan kaçmaya çalıştıkça inadına tartışma çeşitleniyor ve derinleşiyor. Ben konu bir an önce kapansın diye, örneklerimi genelden vermeye çalışıyorum. Tek tek örnekler verip üzerinde tartışmak istemiyorum. Burada şöyle davranılmış, şurada böyle davranılmış demek istemiyorum. Bu nedenle genellemeler yapıyorum.
Gelen son cevaplara bir iki satır cevap verip bitirmeye çalışacağım. Her yazının bir bölümünü ele alıp ona istediğiniz gibi cevap verebilirsiniz fakat bu cevaplar hiçbir zaman yazının bütününü cevaplamazlar. Bence yazıların bütününe cevap vermek gerekir.

lerdemir :
Ben çabuk tahrik olurum dedim, üslubumu bozarım demedim. Bu konuda bir daha yazmayacağım dediğim halde dayanamadım ve yazdım.

nevsune :
Hangi mesajımda yazdım hatırlamıyorum fakat siteye üye olduktan sonraki günlerde birkaç yüz mesaj okudum ve bu hiç de azımsanacak bir sayı değil. Okumaya da devam ediyorum. Fakat ben Todor'un mesajında azarladığını söylemedim. Azarlar tonda mesajlar olduğunu söyledim. Bu da genele ait bir eleştiri. Farklı mesajlarda, farklı yazarların azarlar tonda mesajlarını gördüm.

Yazılarına dikkat edecek zamanı olmayan unvan sahiplerinin bu zamanlarını daha iyi işler yapmak için harcadıklarına da inanmıyorum. Aynen dediğiniz gibi sadece birkaç dakikalarını alır. Ayrıca unvan sahibi olmayanların zamanlarını onlardan daha değersiz işler yaparak geçirdiklerini de sanmıyorum. Eminim herkesin zamanı değerlidir ve herkes kendince önemli ve yararlı bir iş yapıyordur.

Ve malina :
Yazımın sonunda da dediğim gibi, yazıma karşılık bir savunma yazısı yazmanız gerekmiyordu. Çünkü yazımda söz ettiğiniz bölüm sizi değil, sizin uyarı yazısı yazdığınız kişilerin tepkilerini eleştiriyordu. Sanıyorum benim yazıyı kısa tutmaya çalışmam da işin içinden çıkmayı zorlaştırdı. Aslında yazdıklarıma savunma penceresinden bakmazsanız başından beri yanınızda olduğumu da görürsünüz.

Tartışmaya çalıştığımız bu konu burada yazışarak içinden çıkılmaya çok da uygun değil gibi geliyor bana. Yanlış anlamadıysam zaman zaman bazı üyeler toplanıyor. Belki bir gün böyle bir toplantıda yüz yüze konuşarak daha kolay anlaşabiliriz.

Şimdilik bu mektubun son mektup olmasını umarak herkese güzel Türkçeli günler diliyorum.
Ertuğrul A.

nevsune
15-10-2008, 08:53
Sevgili lerdemir, o yazımdan ilginizi çeken sadece tartışılan konuyla ilgisiz o tek bir cümle miydi? Yazının sahibi benim yerime yanıtını vermiş.

Sn. ertugrula, bu konuyu istediğiniz yerde uzatıp, istediğiniz yerde kesmeye kalkıyorsunuz. Dikkat ettim de yazılarınızın sonunda "bu son olsun" demeye gelen ifadeler kullanıyor ama bu arada birilerine de yazmaları için konu yaratıyorsunuz. O zaman yanıtların gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Tartışmada son noktayı koymak istemek, pek de haklılığı sağlamayabilir.

Yazılarına dikkat edecek zamanı olmayan unvan sahiplerinin bu zamanlarını daha iyi işler yapmak için harcadıklarına da inanmıyorum. Aynen dediğiniz gibi sadece birkaç dakikalarını alır. Ayrıca unvan sahibi olmayanların zamanlarını onlardan daha değersiz işler yaparak geçirdiklerini de sanmıyorum. Eminim herkesin zamanı değerlidir ve herkes kendince önemli ve yararlı bir iş yapıyordur.

Size de aynı şeyi soracağım. Sizin yazınızda verdiğiniz bir örnek karşılığındaki o tek cümle miydi yazdıklarımdan sizde yanıt isteği yaratan? O zaten sadece bir varsayımdı (doğruluğunu tartışmıyordum) ve bunun bir kıstas olmadığını da belirtmiştim. Aslında yazımdaki anafikir; yöntem (bunu da yanlışlığına inanmadığımı belirtmiştim) tartışması yerine haklılığı savunmaktı, gözden kaçmış. Siz de Türkçenin doğru kullanılmasını savunuyor ama nedense başka yerlere takılıyorsunuz.

Neyse, yanıt hakkımı kullanayım derken konudan uzaklaşmak, bu tartışmayı sündürmek de istemem. Ben bu başlık altında çok kereler "agaclar.net sitesi forumlarında kullanılması gereken Türkçe yazım kuralları" ile ilgili düşüncelerimi yazdım. Hep de yazacağım.

lerdemir
15-10-2008, 10:33
...
lerdemir :
Ben çabuk tahrik olurum dedim, üslubumu bozarım demedim...

Evet, ben de aynı şeyi demek istedim.

Sevgili lerdemir, o yazımdan ilginizi çeken sadece tartışılan konuyla ilgisiz o tek bir cümle miydi? Yazının sahibi benim yerime yanıtını vermiş.


Evet nevsune, o tek cümle idi; o yüzden sadece o kısıma istinaden yazdım zaten. Üstelik, evet, dediğiniz gibi, yazının sahibi cevabını vermiş, okudum.

malina
15-10-2008, 10:46
yazımda söz ettiğiniz bölüm sizi değil, sizin uyarı yazısı yazdığınız kişilerin tepkilerini eleştiriyordu.

Tekrar bu gözle okuyunca, anladım... Buna "durum önyargısı" diyebiliriz.

Siz de başka bir durum yüzünden, bu kadar hassas davranıyorsunuz. Aşağıdaki mesajınızdan bunu çıkarıyorum.

O zaman gördüm ki, adlarının önünde kocaman unvanları olan birçok kişi, birileri onların yazılarını elden geçirmese pek de okunur bir şeyler yazamayacaklar. Onların yazıları böyleyken, iddiasız birilerinin yaptığı hatalar gözüme daha kolay kabul edilebilir, daha kolay görmezden gelinir oldu.


Benzer endişeleri taşıyoruz:
Bu şekilde hisseden bazı kişilerin forumları tamamen terk edebileceğini düşünüyorum. Bazılarının ise sadece okuyucu olup hiç yazmayacaklarını.

Bu nedenle, karşıdan farkedilmese de dikkatliyiz. Bilgi verenlerdense, soru soranların daha çok uyarıldığını farkettiniz mi bilmem :) "Bilgi elde etmek istiyorsan, karşılığı hiç olmazsa düzgün yazarak öde" diye özetlenecek bir durum... Çok hesaplı kitaplı davranmasak da, böyle bir denge tutturmaya çalışıyoruz.

Tabii bu da "tutarsız olmak" diye eleştiriliyor :)

Bu kez, ben de "son kez yazıyorum" diyeyim. Son cümlem:

İmdaaattt! :)

asker
15-10-2008, 21:51
Veni, vidi, vici Latince venire, videre, vincere fiillerinin birinci tekil şahıs geçmiş zaman halidir. Sezar Tokat'ın Zile ilçesinde Pontus'lu Pharnaces II'ye karşı kazandığı Zela Savaşı'ndaki zaferin ardından Roma Senatosuna gönderdiği mektupta bu cümleyi kullanmıştır.

Yani sevgili asker bu Latince sözlerin Türkçe karşılığı, Mevlana'nın sözleri olan hamdım, piştim… değil, "Geldim, gördüm, yendim"dir.

Sayın Müjgan hanım, üstdeki sözün Sezara ait olduğunu zaten biliyorum. Ben hamdım, piştim... ile karşılaştırırken sadece üçlü dizilişini kastetmiştim. Yanılmıyorsam bu kelimeler bir sigara markasının üstünde de yazıyor. Ne alakası varsa...

asker
15-10-2008, 22:12
Latifeden sayarsanız bizzat Elazığda şahit olduğum bir olayı yazayım.Kuruyemişciden çekirdek alıyordum.O sırada dükkana bir tane amca geldi,sanırım yaşı 55-60 civarındaydı. Bu sigaraların üzerinede uyarı yazılarının yeni olduğu zamanlardı.Neyse bir tane sigara istedi aldı,tam kapıdan çıkarken geri dönüp, kuruyemişciye - Oğlum şunu al bunun sadece öldürenini ver dedi.
Paketin üstüne baktık ki; "sigara içmek cinsel hayatınızı öldürür" yazıyordu. Aynı markanın üstünde aynı yazdığından, amcamız başka sigara aldı gitti...

Cumhur Tonba
16-10-2008, 15:33
"de/da" ve soru takıları ve "ki" konularında yanlış yapanlardan fidan dikimi isteyeceğim:)

Hiç olmazsa bu yanlışlar işe yarar :)

Fidan dikimi ve yanlışlık yapanlardan istenmesi. Bu ikisinin bir araya gelmesi cidden hiç hoş olmuyormuş.

malina
16-10-2008, 17:15
08-08-2006 tarihinde yazılmış ve sonra hiç gündeme gelmemiş bir cümleyi mi buldunuz bula bula? :)

ertugrula
16-10-2008, 18:45
Merhaba,

Ben dil konusundaki sözlerimi bitirdim. Sanıyorum ne demek istediğim anlaşıldı ve ben de cevaplarımı aldım. Daha fazla detaya girmenin ve uzatmanın gereği yok. Hepimiz burada olduğumuz sürece daha çok konuşacağız.

Herkese sevgiler :)
Ertuğrul A.

malina
16-10-2008, 19:05
Ben dil konusundaki sözlerimi bitirdim. Sanıyorum ne demek istediğim anlaşıldı ve ben de cevaplarımı aldım. Hepimiz burada olduğumuz sürece daha çok konuşacağız.
Böyle olsa daha iyi olacaktı diye düşünüyorum.

Daha fazla detaya girmenin ve uzatmanın gereği yok.
Bu ve benzeri cümleleri daha az kullanmanız, yanlış anlaşılmanızı önleyecektir. Yukarıda buna dair eleştiriler okumuş olmalısınız.

Yaptığımız, daha iyisini bulabilmek için karşılıklı fikir yürütmekti. "uzatma" fiilinde rahatsız edici bir tını var. Başka bir konu açıldığında, yazışmalara katılmaya istekli olmayı engelleyebilir. En azından bende bıraktığı etki bu...

Cumhur Tonba
16-10-2008, 21:14
08-08-2006 tarihinde yazılmış ve sonra hiç gündeme gelmemiş bir cümleyi mi buldunuz bula bula? :)

Sayın malina
Türkiye ve Dünyada Gündem. 02.09.2008 sayılı Elinize Sağlık Hakim Bey. Yazısı.
Kulağa ters gelen bir şey yok mu?
Ağaç dikme bir ceza olabilir mi?
Başka bir şekilde yazılması gerekir. Demiştiniz. O aklıma geldi. Yoksa 2 sene önce sizin yazdığınız bir cümleyi gündeme getirmek amacı ile yazılmadı.
Saygılarımla.

Cumhur Tonba
16-10-2008, 21:23
3 saat öncede Gül Kahvehanesinde bir yazı yazdım.
Yazımda buraya uğramadan önce Türkçenin doğru kullanımı yazılarını okuduğumu belirttim. Gerek sizin, gerek Mine Pakkener hanımefendinin ve gerekse Sayın Yücel Özlem'in bu kondaki hassasiyetinizi anlıyorum. Bu konuda yazı yazan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Öğrenmenin yaşı yoktur diyorum ve faydalanmaya çalışıyorum.

malina
16-10-2008, 21:29
Bunu, o konunun altına yazsaydınız anlamlı olabilirdi. Burada yer almasına şaşırdığımı dile getirdim.

Ayrıca benimki, çaresizlikten gelen, "ne yapsak acaba" sorusuna cevap arayan, durumla dalga geçen bir yazıydı :)

malina
17-10-2008, 17:16
Buradaki konu dışı yazıları Politika Kahvesi (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1238) başlığına taşıdım.

kartel
22-10-2008, 05:41
siz hangi türkçeden bahsediyorsunuz neyi korumaya çalışıyorsunuz kelimelerin yazılış şekilleri yerine ne yazdığına odaklansanıza güzel ülkem ne hale geldi bu düşünceler yüzünden sınır kapıları açılsa yüzde 70 ten fazlası kaçar ülkemden bıktırılmış bir millet haline getirildik insanlara eğitim verecek yerde baş örtülerine taktılar öğrencilerine neyin yanlış neyin doğru olduğunu anlatmak yerine büyük harfle başla küçük harfle yaz gibi gerçekte hiç bir anlam ifade etmeyen boş konularla eğitim verdiklerini sanıyorlar diyeceksinizki ne demek boş konular sizce hapishanelerde ve dışarıda vahşice cinayetler işlemiş tecavüz edip öldürmüş binlerce insanın paralarını alıp kaçmış kaç üniverste mezunu var veya imla hatası yapmayan insanlar var hiç araştırdınızmı
bu insanlara eğitim verirken büyük harf küçük harf muhabbeti yapacakları yerde henüz vakit varken düşünmeyi öğretselerdi ya türkçemizi koruyalım diyorsunuz ben of luyum atalarım vatanımın her değerini korumaya son damla kanlarına kadar vardılar ve bende varım ama dikkatinizi çekerim "değerlerini" diyorum birilerinin uydurduğu ve sürekli değiştirdiği boş şeyleri değil türkiye cumhuriyetinin çok ciddi bir geçmişi yok kaçıncı yıl dönümünü kutladığımızı hatırlayın ve bende size sorayım türkiye cumhuriyetinin kurucusu ulu önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK şu an bulunduğunuz mekana gelse hanginizle iletişim kurabilir ne siz onun konuştuğu dilden anlarsınız nede o sizin konuştuğunuz dili anlar hadi bir kısmını anlasanız bile baya bir kelimeyi anlamıyacaksınız hemde aradan çok sene geçmediği halde bu kadar bozulan bir türkçeyi korumaktan bahsedeceksiniz hanginiz arabaya "oturgaçlı getirgeçli götürgeç" diyor biz uyutulmuş bir milletiz güzel ülkem elimizden gidiyor her dalda dışa bağımlı olduk tarımımıza bile karışıyorlar olsun biz türkçemizi koruyalım ne olmuş yani develüasyonlar yaşanmışsa tecavüz edip öldürmeyenler salınmadığı halde tecavüz edip öldürenler bir günde serbest bırakılmışsa ve sayıları binleri buluyorsa ve daha daha salınanların büyük çoğunluğu tekrar öldürüp içeri girmişse ne olmuş biz türkçemizi koruyalım bu linke iyi bakın ve yazılanları okumaya çalışın altındaki imzayada dikkatinizi çekerim
http://img227.imageshack.us/img227/6043/gizli2wf4.jpg
kaçınız bu yazıyı okuyabildi???
ne dersiniz ben salağın tekiyim yanlış konulara önem veriyorum ne nokta ne virgül insan oğlu neden yazı yazmayı icat etmiş bir düşünün cevap basit beyin unutur bilgiyse değerlidir kaybedilmemelidir kaybetmemek için bir yöntem bulunması gereklidir ve bulunmuştur benim eksiğim ney biliyormusunuz virgül nokta değil yazımın okunmaması yazdığım kelimelere değil yazış tarzıma önem veren bir okuyucu kitlesi olması malum slogan varya hani tükçeyi kaybedersek türkiyeyide kaybederiz anlamında olan
canım ülkemi kaybedecek olmamızın tek sebebi öğrenmeye aç bir millet olacağımıza eleştirmeye atak bir millet olmamız eleştirmek gözüyle değilde öğrenmek gözüyle okuyanlarınıza soruyorum yazdığım hangi cümleyi anlamadınız gerçek dünyayla eğitim verenlerin dünyası aynı değil bunun kanıtı tarihte ap açık ortada birçok değerli bilim adamı ve mucitimiz eğitim verenlerin dünyasında başarılı olamadıkları halde gerçek dünyada tarih yazıp tarihin akışını değiştirdiler ve biz gerçek dünyadayız ben ilkokul mezunuyum istanbul iski de taşeron (21.yüzyılın kölelik sistemi) olarak çalışıyorum anlıyacağınız cahilin tekiyim tamam cahilim korumamız gerekiyor dediğiniz değerin varsa değerini bilemiyecek kadar cahilim ama gel görki 9 yıldır yapmakta olduğum bir projeyi bitirmiş bir cahil google ye "rov" diye yazıp görsellerde aratırsanız binlercesi çıkacak yaptığım aracın tanımı kamera ve kol sistemi taşıyan pc konrollü bir deniz altı bir konuya dikkatinizi çekeyim googlede bulduğunuz sonuçların hepsi yurt dışında niye türkiyede yok çünkü çok dertliyiz bir sürü sorunlarımız var çözülmesi gereken noktalar virgüller başörtüyle gelen öğrenciler ve aynı zihniyete sahip olduğu halde hepsini henüz tam olarak tespit edemediğimiz erkek öğrenciler bilmem neredeki içki yasağı biz bu sorunları çözmekle uğraşa duralım bağnaz gerici irticacı iran "NASA" ya rakip olmakla meşgul olsun böyle giderse gerici dediğimiz iran on yıla kalmaz ufukta kaybolmuş olur olsun biz yinede gerici iran diyerek kendimizi ilerici sanarız sorun kalmaz türk usulü çözüm işte.

kalbinizi kırdıysam her hangi birinizi üzdüysem af ola ama dertlendim bu sayfaya girince.

sadece okuyan ve bilgiye aç birisi olarak yetkililer tarafından izin verilirse şimdiden sonrada okuyan birisi olarak kalmayı tercih ederim.
yok izin verilmezse varsın kovulacağım dokuz köyden biriside burası olsun.
hakkınızı helal edin.

Todor
22-10-2008, 06:38
Yerli ve yabancı bir sürü kaynak var iken, neden kurallarının sevilmediği bir foruma üye olunuyor, ben bunu anlayamıyorum. Üstelik forumda yer alan bilgilere ulaşabilmek için üyelik de gerekmiyor. Ama "Ben soru sormak istiyorum." diyorasanız bu kurallara uymanızı rica ediyoruz. Çünkü diğer bilgi veren ortamlara göre daha temiz ve anlaşılabilir bilgiler vermeyi hedefliyoruz.

Ve bazı forum siteleri, bizim kurallarımızı aynen kopyalayıp yapıştırıyorsa, bu bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir.

Sonuçta bilgi hiç bir yerde karşılıksız değildir. Bizim istediğimiz bedel ise forum kurallarına uyulmasıdır. Kişilerin algıladığı gibi bu kurallar biz yöneticilerin egolarını tatmin için konulmamıştır. İnsanların bu kurallara uymalarını isteyerek, çeşitli yaptırımlar uygulayarak zevk alıyor değiliz. Unutmayın, beğenerek üye olduğunuz bu forumu, koymuş olduğumuz kurallar yüzünden beğendiniz.

Bir kişi Türkçe kullanımı konusundaki kurallarımızı beğenmez, bir kişi saygı kurallarımızı beğenmez, bir kişi doğu konuda soru sorulması gerektiğine inanmaz ise, şeftali yetiştiriciliğinde karpuz çimleme ile ilgili bir mesaj görürüz ve tertip banda thm göndresne lan olm yazıldığı zaman bize bu forumu kapamaktan başka bir çare kalmaz. Çünkü ne aradığımız bilgiye ulaşabiliriz, ne insanlar bilgi vermek için şevk duyar.

Güler
22-10-2008, 07:26
Sayın kartel, yazınızı okumak için, önce derin bir nefes alarak ''siz hangiden'' başladım ve ''bu yazıyı kaçınız okuyabildirdi'' de bitirdim. (itiraf edeyim, arada bir soluklandım). Sonra, ikinci bir nefes alarak, ikinci paragrafa geçtim.
Netice; hiç birşey anlayamadım. Tam, ben geri zekâlımıyım ki anlayamıyorum diyecekken, sayın Todor'un yazısını okudum. Ama bu, güzel dilimizin, kurallara uyularak yazılmış metni çok da güzel anladım. Sebep neydi dersiniz?

malina
22-10-2008, 12:53
sadece okuyan ve bilgiye aç birisi olarak yetkililer tarafından izin verilirse şimdiden sonra da okuyan birisi olarak kalmayı tercih ederim.

Sadece okumanız daha iyi olacak diye düşünüyorum.

Tamtutulma
22-10-2008, 13:01
Sayın kartel:( İsterseniz kusura bakın ) Yazınızı okurken, noktalama işaretlerinin keçiler için
olduğunu sandığınız kanısına vardım.

Paragraf, büyük harfle cümleye başlama da tilkiler için olsa gerek...

Baldaş
22-10-2008, 13:29
Oflu Kartel hemşehrim Karadenizli hemen pes etmez, bırakıp kaçmaz. Sana yapılan uyarıları daha iyi olmak için bir fırsat olarak değerlendir. :)

Burada hepimizin kusurları, yazım hataları olabiliyor. Önemli olan iyiniyetle elimizden geleni yapmamız.

Cümlelerine büyük harfle başla, nokta ile bitir. Bu çok zor değil. Bir de anlatmak istediğini bölüm bölüm paragraflar halinde anlat. Kimse bizden makale yazmamızı beklemiyor.

Burada hiçkimse eğitim seviyesi, zeka seviyesi ya da maddi olanakları nedeniyle ayrıma tabi tutulmaz.

Kartel kardeşim hemen sinirlenme yazdığın metne dön bir kez incele. Ondan sonra düzelt düğmesine basıp gereken düzeltmeleri yap.

malina
22-10-2008, 13:32
Bir de şuna kafam basmıyor. Birbirinden çok farklı sorunlarımız var. Herkes birinin ucundan tutsa ya...

Birini düzeltmeye çalışmak neden diğerleri için engel gibi algılanıyor?

"Çok sorunumuz var, şimdi bunun sırası mı?" sorusu, ölüm dışında her şey için söylenebilir. O zaman hiç birşey yapmayalım öyle oturalım, çünkü kimine göre o, kimine göre bu önemli; diğerinin sırası değil...

Cumhur Tonba
22-10-2008, 13:49
Sevgili Baldaş. Ağzından bal damlıyor.
Olayı ne kadar güzel, ne kadar açık ve ne kadar samimi bir şekilde özetleyip, nasihat etmişsin. Hayran oldum. Eline sağlık.

Todor
22-10-2008, 13:50
Sana yapılan uyarıları daha iyi olmak için bir fırsat olarak değerlendir. :)


Sayın Kartel'e herhangi bir uyarı yapılmış değil. Kendisi bir sene önce üye olmuş. İlk mesajını dün başka bir başlıkta yazmış. Yazma sebebi de, benim bir kişiye yaptığım uyarının anlamsız gelmiş olması. Bende mesajını buraya taşıdım. Mesajın orjinal yeri (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?p=301734#post301734)

Geçen bir sene içinde başka bir mesajı yok. Yani uyarı yapmama fırsat vermemiş. :)

Baldaş
22-10-2008, 15:07
Sayın Todor şimdi buradan mimiklerimiz görünmediği için hangi ruh haliyle ne yazdığımız da pek belli olmuyor bu da bazen yanlış anlaşılmalara neden oluyor. Mesela ben bunları yazarken gülüyorum. Sebebi de şu: Genetik midir bilmiyorum ama bölgemin insanları nerede olursa olsun ( Demek ki dış koşullar pek etkili değil ) birdenbire parlama ve anında sakinleşme özelliğine sahip. Hatta günlük hayatta normal bir şekilde sohbet eden iki Karadenizliyi kavga ediyor zannedip ayırmaya bile kalkabilirsiniz.
Leb diyene Çorum demeyi biliyoruz, hazırcevabız, espriliyiz ama gereksiz bir damarımız var.
Bu arada deminden beri avatarınızı inceliyorum hala bir sonuca varamadım :)

Cumhur Bey yazdıklarınız için çok teşekkür ederim.

Sayın Malina kesinlikle haklısınız. Somut olarak sorun çözen tüm site üyelerine saygılarımı ve sevgilerimi gönderiyorum.

Todor
22-10-2008, 16:05
Adaletden yana olmak, adil olmak elbette büyük bir erdem. Buna itirazım olamaz. Ben birisine haksızlık yapar isem tepki görmeyi hak ederim. Fakat ben şunu bir türlü anlayamıyorum;

Burada da bir takım kurallar var. Bu kuralların hepsi bir takım deneyimler sonucunda konulmuş kurallar. Üye olduktan sonra kuralların değiştirilmesini istemek çok mantıklı değil. Kuralları beğenmiyor isen, hiç üye olmazsın. İsrail vatandaşlığına baş vurup, başvurum kabul edilince de, tatil günü cumartesi değil çarşamba olsun deme hakkım var mı?

Avatarım köpeklerimden biri. Sol üst köşede gözü, sağ üst köşede burnu var.:)

nevsune
22-10-2008, 17:17
Okumak bende tuhaf bir hastalık halindedir. Gözüme nerede bir yazı çarparsa okurum. Yolda giderken tabelaları okurum, vitrinlerdeki yazıları okurum, arabaların plakalarını bile okurum. Birşey gazete kağıdına sarılırsa o gazete kağıtlarını okurum. Bir zamanlar ne kadar siyasi slogan varsa hepsini ezbere bilirdim, çünkü duvar yazılarını da okurum. Eskiden poşetler icat edilmeden önce gazete kağıtlarından yapılmış kesekağıtları vardı. Bakkaldan, manavdan bir şey aldığımda o kesekağıtlarının yazılarını da okurdum.

Bu kadar okumaya meraklıyken, kartel'in yazısını hiç okuyamadım. Benim gözümde o yazı, klavyeye rastgele basılmış karman çorman harfler topluluğundan farksız kaldı. Ciddiye almaya uğraştıysam da, ıııhhhh olmadı bir türlü.

Bir şeye karşı çıkarken ne için çıkıldığı kadar, usul da önemli oluyor. Yoksa amaç ortada kalıp, komik duruma da düşebilir insan.

Bizler agaclar.net olarak; güzel Türkçemize sahip çıkanların ve ne yazdığı anlaşılanların hiç de azımsanmayacak bir çoğunluk olduğu güzel bir grup üyeleriyiz. Diğerleri gelirler, giderler, biz yolumuza devam ederiz.

asker
25-10-2008, 20:05
Sayın Kartel; Burada dil, imla kurallarına uyulma uğraşını neredeyse " abesle iştigal" olarak yorumlamışsınız.Şahsen bu forumda dil hususunda en çok ikaz edilenlerden biriyim. Ancak ilerlemenin çağdaş uygarlık düzeyi ve düzenine ulaşmanın hem bedeli, hemde aşamaları var. Kabullenmesenizde bunların içinde "dil meselemiz" de var. (objektif bakarsak) Bu forumda olanlar, site mensupları "karınca kararınca" kurallara uymaya uğraşıyor.Taktir etmek gerekmezmiydi? Bazan bir çok husususa sitem edesimiz geliyor; ama yerini ayarlamak gerekiyor.

asker
01-11-2008, 16:02
Sayın Nevsune; herşeye rağmen okumaya devam etmeliyiz değil mi?

nevsune
01-11-2008, 17:36
Sevgili asker, okumadan nasıl yaşanılır, bilemiyorum ki:)

O okuma ve okuyamama eylemleri tamamen kartelin yazısı ile ilgili kıyaslamalardı. Yoksa “Ben ne çok okuyorum” ukalalığı değildi. Aman yanlış anlamayın n’olur.

Şaka bir yana da, okumaksızın; yazarken veya konuşurken dilin iyi bir şekilde kullanılacağını hiç sanmıyorum. Okumak, insana yazarken de, konuşurken de belli bir disiplin sağlıyor diye düşünüyorum. Okuduklarımızdan belleğimize yer edenleri ister istemez kullanmak durumunda kalıyoruz. Beynimiz onları bellekten çıkartıp bize kullandırtıyor zaten. Bu okuma konusuna bir girersem sayfalar yazarım. Kimsenin sabrını zorlamayayım şimdi. Konuyu “Okumak iyidir, iyidiiiir” diye kapatıvereyim:p

Aslına bakarsanız, yukarda sözünü ettiğimiz o yazı biraz kışkırtmak amacıyla yazılmıştı sanırım. Yazan; aslında dil kurallarını iyi biliyor ve istediğinde oldukça da iyi kullanıyor ama bize bir ders verme amacını güdüyor gibiydi. Yine de içindeki fikirler ne olursa olsun, öylesine gelişigüzel harfler topluluğu şeklindeki bir yazı, okunamadığı için bir anlam taşımıyor. Eğer düşüncelerini düzgün bir yazıyla anlatmış olsaydı, daha ciddiye alınıp gerçek tartışma ortamı doğacaktı. Fikirleri havada kaldı.

Haaaa, kimse bu forumlarda bir edebiyatçı titizliği beklemiyor ama en azından çok genel kurallar var. İlkokulda öğretilen; bir cümleye büyük harfle başlamak, noktalama işaretleri kullanmak, ara vermek, “ismin de hali” olan de, da’ların bitişik, “dahi” anlamına gelenlerinin veya soru eki olan mı, mi, mu, mü’lerin ayrı yazılması, yazının paragraflara bölünmesi bu kadar mı zor? Bize çok mu zaman kaybettirir? Sanki zaman kadar bol harcadığımız başka bir şey var da.

Başka bir tartışma konusu da, Türkçe yazım kurallarının ne gereği var? Var kardeşim. Bu sitenin kuralları var. Sen bu siteye üye olurken, sitenin kurallarını da kabul ediyorsun. Bu sitenin kurallarına uyacaksan kalırsın. Beğenmiyorsan, başıboş yazılan bir yığın web sitesi var, git oralarda yaz. Hem kuralları kabul et, sonra da tartışma çıkar. Ne yapalım, zaman zaman oluyor bu tartışmalar ama kervan, hep yoluna devam ediyor;)

ertugrula
03-11-2008, 01:46
Merhaba Sn. Kartel,

Yukarıdaki yazılarda da görmüş olacağınız gibi, yazım kurallarına uymak konusunda çok katı olmamak gerektiğini savunanlardan biriyim. Yine de sizin yazınız hakkında birşeyler yazmam gerektiğini düşündüm.

Bir süredir siteye gelemediğim için yazınızı yeni gördüm. Önce şunu belirteyim ki, yazınızda hiçbir kurala uymama konusunda tutarsızlık göstermiş ve beş tane hata yapmışsınız,

Bir yerde soru işareti kullanmışsınız,
Bir yerde parantez açmış ve kapatmışsınız,
İki yerde tırnak kullanmışsınız,
Dört yerde nokta koymuşsunuz ve son olarak da
Paragraflar kullanmışsınız.

Bunları ya el alışkanlığından ya da daha iyi bir anlatım için yapmışsınız. Aslında şöyle bir bakınca, noktalama işaretlerini kullansanız, yazdığınız yazı gayet güzel ve akıcı bir dil ile yazılmış.

Hiç sanmıyorum, fakat dediğiniz gibi gerçekten ilkokul mezunu iseniz, çok güzel bir yazım ve anlatım diline sahipsiniz.

Yazınızın içeriğinin çok büyük bölümüne katılmıyorum. Politik görüşlerinizi hiç tartışmayacağım fakat Türkçe ile ve yazım kuralları ile ilgili yazdıklarınız hakkında birşeyler söylemeden edemeyeceğim. Dediğiniz gibi:

İnsan oğlu neden yazı yazmayı icat etmiş, bir düşünün! Cevap basit. Beyin unutur. Bilgiyse değerlidir, kaybedilmemelidir. Kaybetmemek için bir yöntem bulunması gereklidir ve bulunmuştur.

Evet, bilgiyi unutmamak için onu kaydetmenin yolları bulunmuş ve geliştirilmiştir. Daha sonra fark edilmiştir ki, sadece bilgiyi kaydetmek yetmiyor, onu kaydederken, okuyacak olanların kolayca anlayacağı şekilde kaydetmek gerekiyor. Bu nedenle zaman içinde yazım kuralları denen şey ortaya çıkmış. Bu kurallara uyarak yazarsanız, yazdıklarınızı okuyan herkes sizin ne anlatmak istediğinizi hiçbir yanlış anlamaya düşmeden kolayca anlar. Bir cümleye büyük harfle başlamak, cümle sonuna nokta koymak, benzer kelimeleri ve cümle parçacıklarını karışıklığı ve yanlış anlamayı önlemek için virgülle ayırmak gibi...

Bu kurallar, yazana eziyet olsun diye ortaya atılmamışlar, tam tersine, yazan derdini doğru anlatabilsin ve okuyan da kolayca anlayabilsin diye kullanılagelmişler. Tabii ki hiçbir kurala uymadan istediğiniz gibi yazarsınız, fakat buna ancak kişisel not denebilir, çünkü ancak siz kendiniz, ne yazdığınızı bildiğiniz için, fazla zorlanmadan o yazıyı tekrar okuyabilirsiniz. Bu başkalarının onu okuyup anlamasına yetmez.

Eğer yazınızı şimdi yazdığınız gibi yazarsanız, sizi ancak benim gibi, ne kadar kötü yazılmış olursa olsun onu anlamak konusunda deneyim kazanmış olanlar dışında kimse anlamaz. En azından böyle bir yazıyı anlamak için kimse zaman ayırmaz.

Bu nedenle gelin siz yine yazdığınız yazılarda yazım kurallarına uyun. Böylece, sizin yazılarınızı okuyan insanlar neden bahsettiğinizi daha kolay anlarlar ve bakarsınız sizin ilgi gösterdiğiniz projeye onlar da ilgi gösterirler.

Bence, sadece okuyan birisi olarak da kalmayın, yazmaya devam edin. Eminim bu sitede ya da başka bir sitede anlatacağınız çok şey vardır.

Baobab
03-11-2008, 06:15
Merhabalar;

Bence, Türkçe'yi düzgün kullanmaya dikkat ederken, yazım kurallarının yanısıra başlık ile yazılan yazının içeriği ve yazılanların mantıksal tutarlılığı gibi unsurlara da dikkat etmekte fayda var. Bunların da bir şekilde denetlenmesi gerek.

Ben şahsen Sn. kartel'in yazısında, dilbilgisi ve yazım kurallarına dikkat etmekle, Atatürk'ün kendi zamanında bir dönem eski sözcükler kullanmış olması (ki kendi gerçekleştirdiği dil devriminden öncedir); tecavüzcü olup da dilbilgisi kurallarına dikkat etmeyen üniversite mezunu insan sayısı; başörtüsü sorunu ve belediyelerin içki satımını yasaklaması ile İran'ın bizi bilim ve teknolojide geçecek olması arasında herhangi bir mantıksal bağlantı göremiyorum.

Tabii ki herkesin her türlü görüşe sahip olmaya hakkı var, ama bunları ilgili yerlerde belirli bir bağlam içerisinde tartışmak kaydıyla. "Yazım kurallarına dikkat edelim ki insanlar bizi anlayabilsin" dendiğinde, "başörtüsüyle uğraşıyorsunuz ama İran bizi geçecek, ortalıkta yığın yığın dilbilgisi kurallarına uyan tecavüzcü var, zaten Atatürk de 85 sene önce eski sözcükler kullanırdı" diye yanıt vermek bence tam da "ben diyorum bayram haftası sen anlıyorsun mangal tahtası" deyişine uygun bir cevap olmuş. (Kaldı ki Atatürk kendi dönemi gereği, dil devriminden önce elbette eski dilde yazıyordu ama, şahsen dilbilgisi kurallarına aykırı yazılmış, başı sonu beli olmayan hiçbir yazısını hatırlamıyorum).

Saygı ve sevgilerimle.

lerdemir
05-12-2008, 08:15
Aslında yazının farklı bir ana fikri var yine de Türkçemize dair bir yorum getirmekte.

Üstelik de benim eğilimime ters bir görüş olmasına rağmen.

İlginize.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10512601.asp?yazarid=249&gid=61

Penelophe
05-12-2008, 12:48
Aslında anafikir de şunu gösteriyor, sadece batı tarzında yozlaşmıyoruz aynı zamanda doğu tarzında da yozlaşıyoruz..

malbman
06-02-2009, 08:56
Bu başlık yalnızca Türkçe'nin değil, aynı zamanda kavramların da doğru kullanılması konusunun işlenebileceği bir başlık sanırım. Öyle olduğunu düşünerek bir katkı da ben yapmak istiyorum.

Burada ekmek-dikmek filleriyle sürekli haşır neşiriz ama bu kavramların bu güne kadar büyük bir çoğunluk tarafından yanlış kullanıldığını gözlemledim.

Bir çok arkadaş ya tohum dikiyor, ya da fide-fidan ya da çelik ekiyor. Muhtemelen büyük bir çoğunluğu dikkatsizliktendir ama yine de tohumları ekelim, fide-fidan ya da çelikleri de dikelim derim ben.

uzman16
09-02-2009, 09:10
Türkçenin doğru kullanımına dikkat çeken bir yazıdan alıntılar.
"Burası Türkiye mi?" diye sorulan afişin sol alt kısmında Türk Dil Kurumu yazıyor.
Burada dikkat çekilen konulara sitemizde zaten dikkat ediliyor ama üye adları konusunda da aynı hassasiyeti gösterirsek daha iyi olacak sanırım.

Cumhur Tonba
09-02-2009, 09:30
Teşekkürler Sayın Malbman
Bir çok arkadaş ya tohum dikiyor, ya da fide-fidan ya da çelik ekiyor. Muhtemelen büyük bir çoğunluğu dikkatsizliktendir ama yine de tohumları ekelim, fide-fidan ya da çelikleri de dikelim derim ben.

Bir kavram kargaşasıda küspe ve posa kelimelerinde yaşanıyor.
Küspe: Yağlı tohumların artıkları( Ayçiçek, mısır, kolza vs.)
Posa. Pancar, elma, üzüm vs. artıklarıdır.

Todor
09-02-2009, 17:22
Fidan, fide dikilir, tohum ekilir. Bu konu TDK sözlüğünde de yanlış geçiyordu ama Sayın Yücel Özlem'in dikkat çekmesi sonucu hata düzeltildi. Önceki sayfalarda bu konunun yer alması gerekli.

Zeytinci
25-03-2009, 16:43
Sağdaki ABC butonu çalışmıyor. İngilizce metinlerde bunu kullanıyoruz. Kullanırken de doğrusunu öğreniyoruz. Bunun türkçe olanı var mıdır?

''Fesfese'' yazmışım ''vesvese'' galiba doğrusu.

Sûz-i Dilârâ
02-04-2009, 22:48
Ben de forumda gördüğüm bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum.

Özel bir isim yapım eki aldığında bu tırnak işaretiyle ayrılmaz.

Örnek;

Van, yapım eki olan -lı, -li aldığında bu kelimenin kökü artık Vanlı olmuştur.

Vanlı - doğru
Van'lı - yanlış :)

Bir başka yanlış ise özel isimlere çoğul eki eklendiğinde o artık özel isim olmaktan çıkmış, cins isim olmuştur. Burada da ek, tırnak işareti ile ayrılmaz.

Örnek;

Vanlılar - doğru
Vanlı'lar veya Van'lılar - yanlış.

Dil isimleri (Türkçe, Arapça, İngilizce), millet isimleri (Türk, Çeçen, Alman), din isimleri (Hristiyanlık, Müslümanlık, Budizm), şehir adları, dağ, dere, tepe, deniz, göl, ırmak vs. isimleri, büyük harfle yazılır. Örn; Ağrı Dağı, Van Gölü, Ege Denizi, Menderes Nehri vs.
Bu konuda duyarlı olmak isteyip bilgi sahibi olmayan üyelere ve Türkçe'ye ufak bir katkım olsun. :)

Sûz-i Dilârâ
02-04-2009, 23:23
"Dikme" sözcüğü, benim çocukluğumda (Kırşehir'de) çok kullandığımız bir kelimeydi. Fidan karşılığı kullanıyorduk. Fidan sözcüğü neredeyse hiç kullanılmazdı.

Bizim köyün halkı yörüktür ve çok orjinal bir Türkçe konuşurlar. Orda da fidan yerine "çetil" derler. Bunun gibi pek çok sözcük var. Kökenleri Orta Asya'ya kadar gider.
Örn;
Ceviz (Arapça) - Goz (Türkçe),
Mısır (Arapça ?) - Darı (Türkçe),
Hala (Arapça) - Bibi (Türkçe),

Bunun gibi örnekleri bir defter dolusu tutuyorum, kulağım özellikle yaşlılarda, yeni nesil gittikçe kimliksizleşiyor. Yön, renk, eylem ve deyimler hatta ünlemler vs. o kadar zengin ki şaşırıp kalıyorum.
Tarihi boyunca sürekli hareket halinde olan bir milletin eylem ifade eden kelime sayısının çokluğu da normal. Durgun bir kültürün eseri olan Arap ve Fars dillerinin eylemleriyle kıyaslanamayacak kadar çok eylem köklü kelimemiz var.

Sûz-i Dilârâ
02-04-2009, 23:38
Bugün bu sayfaya taktım.:) Hassas olduğum bir konu. Yalnız bir hata gözüme çarptı. Ukalalık gibi algılanmasın ama;

"Forumda, Türkçe'nin doğru kullanımı hakkında" olması gerekiyor doğrusu. :)

celalsungur
02-04-2009, 23:50
şehir adları, dağ, dere, tepe, deniz, göl, ırmak vs. isimleri, büyük harfle yazılır. Örn; Ağrı dağı, Van kedisi, Van gölü, Ege denizi, Menderes nehri, Konya şehri vs.
Bu konuda duyarlı olmak isteyip bilgi sahibi olmayan üyelere ve Türkçe'ye ufak bir katkım olsun. :)
http://www.tdk.gov.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF1 ACFAB512C425173

Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler büyük harfle başlar: Ağrı Dağı, Aral Gölü, Çanakkale Boğazı, Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Tuna Nehri, Van Gölü, Zigana Geçidi, Süveyş Kanalı.


Benim de azıcık katkım olsun.;)

Sûz-i Dilârâ
02-04-2009, 23:52
Celal Bey, inanın ben yazdığım şekilde biliyorum doğrusunu. Özellikle o kısma dikkat çekiliyor sadece isim olarak (Ağrı) verilen kısım büyük yazılır cins kısım (dağı) küçük harfle. :) Afedersiniz TDK bağlantısı gözümden kaçmış, bir bakayım. :)

Sûz-i Dilârâ
02-04-2009, 23:58
Emir büyük yerden. TDK böyle yazılacak diyorsa böyle yazarız. :)

Peki Van kedisi hangi kısma giriyor? Çok iyi hatırladığım bir ÖSS hazırlık kitabında aynen yukardaki şekilde yazılması gerektiği yazıyordu.

malina
03-04-2009, 00:03
Bugün bu sayfaya taktım.:) Hassas olduğum bir konu. Yalnız bir hata gözüme çarptı. Ukalalık gibi algılanmasın ama;

"Forumda, Türkçe'nin doğru kullanımı hakkında" olması gerekiyor doğrusu. :)


02-03-2007 tarihinde konuşmuşuz (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=80182&postcount=330) :)

Penelophe
03-04-2009, 00:08
Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün.

Kaynak (Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün.)

celalsungur
03-04-2009, 00:10
Verdiğim link Türk Dil Kurumunun, Yazım Kılavuzu bölümünün ''Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler'' alt başlığına ait.
Bu foruma katılmadan evvel ben de farkında değildim böyle bir linkin varlığından.;)

Yazım Kılavuzu Linki:http://www.tdk.gov.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF9 DAC10DE3DF29AC6


UYARI: Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına, Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Mavi Köşe Bakkaliyesinden, Gimanın.

(''Türk Dil Kurumunun'' yazarken kesme işareti var mı diye yine aynı kaynağa baktım.;))


İyi niyetli katkılarınız için kendi adıma teşekkür ederim.
Yukarda verdiğiniz örneklerden bir bölümünü ben de yazınızı okuyunca öğrendim.

Sûz-i Dilârâ
03-04-2009, 00:11
Çok enteresan. :) Daha neler öğreneceğim kim bilir? Doğru bildiğim yanlışlardan biri daha çıktı ortaya. Bizim Vanlı örneği de varmış orda. :) Bu da gösteriyor ki ne ben ne de diğer üyeler bu sayfaları yeterince okumuyoruz ki ben 2007'de yapılmış bir uyarıyı 2009'da tekrar yapmak gereği görüyorum üyeler de o tarihten bu yana aynı hatayı yapmaya devam ediyor. Ne diyelim sizin işiniz de çok zor ama en azından konuya duyarlı olup uyarıları dikkate alanlarda düzelme oluyor ki bu da dilimiz açısından bir kazanç. :)

celalsungur
03-04-2009, 00:18
18. Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde özel adlar büyük harfle başlar: Antep fıstığı, Brüksel lahanası, Frenk gömleği, Hindistan cevizi, İngiliz anahtarı, Japon gülü, Maraş dondurması, Van kedisi.;)


Bunu da şimdi öğrendim: 28 Aralık 1982'de göreve başladı. Lale festivali 25 Haziranda başlayacak.

Sûz-i Dilârâ
03-04-2009, 00:32
Çok teşekkür ederim Celal Bey, şöyle kızarmış bir yüz ifadesi yok ki kullanayım. Bir de hassasım diye geçinirim:eek: -geçiniriz-. Lafa gelince mangalda kül bırakmayız, icraatta da böyle duvara toslarız. Ne içler acısı bir durum.:( Her işimiz de böyle. Sanırım sorun da burda; savunduklarımız, bildiklerimiz ve yaptıklarımız arasındaki büyük uçurum.

celalsungur
03-04-2009, 01:03
Biz bir takım oyunu oynuyoruz, lütfen böyle düşünmeyin.

Sûz-i Dilârâ
03-04-2009, 08:31
Sadece bu konu için değil, genel anlamda kastetmiştim. Böyle düşünmek istemiyorum ama gördüklerim ve yaptıklarım böyle düşünmeye sevkediyor. :) Ama şu da var tamamen umutsuz da değilim. :)

celalsungur
07-04-2009, 23:30
Aslında yazının farklı bir ana fikri var yine de Türkçemize dair bir yorum getirmekte.
İlginize.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10512601.asp?yazarid=249&gid=61

Türk Sanat Müziği eserlerinde ''eğilim'' diye bir kelime var mı?;)

seleste
02-05-2009, 13:28
Şiddete tandansım vallahi dertten
Şiddete temayülüm vallahi dertten
Şiddete meylim vallahi dertten
Şiddete meyyalim vallahi dertten
Şiddet eğilimim vallahi dertten
Şiddete eğilimim vallahi dertten

Şiddete yönelimim vallahi dertten
Şiddete yönelmem vallahi dertten sayın cevviz'in önerisi

Ne diyorsunuz arkadaşlar ? :)

seleste
02-05-2009, 13:48
Bu forumun en sevdiğim yönlerinden biri Türkçemize gösterilen özeninin forum girişinde kalmaması. Beni yazım kurallarına özen gösterilmemesi kadar rahatsız eden bir konu da Çeviri Türkçesi konuşulması.

Ali henüz okuldan gelmedi. DOĞRU
Ali henüz okuldan gelmiş değil. YANLIŞ (" Ali hasn't come yet" cümlesinin çevirisi)

İngilizcede bir eylemi olumsuz yapmak için, değil anlamına gelen "not" sözcüğü kullanıyoruz.
Türkçede "değil " sözcüğü değil, olumsuzluk eki olan -me , -ma kullanıyoruz.

Basit aslında değil mi ?

* Oyuncular henüz (daha henüz !!! ) sahaya çıkmış değil. YANLIŞ
* Oyuncular henüz sahaya çıkmadı. DOĞRU

** Neden böyle konuştuğunuzu anlamış değilim. YANLIŞ
** Neden böyle konuştuğunuzu anlamıyorum. DOĞRU

N.Hel
02-05-2009, 17:09
Şiddete tandansım vallahi dertten
Şiddete temayülüm vallahi dertten
Şiddete meylim vallahi dertten
Şiddete meyyalim vallahi dertten
Şiddet eğilimim vallahi dertten
Şiddete eğilimim vallahi dertten

Ne diyorsunuz arkadaşlar ? :)

ek:
Şiddete yönelimim vallahi dertten
Şiddete yönelmem vallahi dertten


Nedense "Şiddet'e meyyalim .." olmazmış gibi geldi.

"Şiddete tandansım .." içinde bir tane bile Türkçe kökenli sözcük içermediği, tamamen Arapça, Farsça ve Fransızca kökenli sözcüklerden oluştuğu için sevimsiz geldi.

Bildiğim kadarıyla şiddet, vallahi, temayül ve meyil Arapça; tandans Fransızca; Dert Farsça kökenli. Yani her durumda yabancı kökenli bir sözcük kullanılacak. Tam Türkçe söylemek istesek ("Kaba güce eğilimim tanrı için sıkıntıdan" belki?) büyük olasılıkla kulak alışık olmadığı için sırıtacak. Bu durumda bir uzman "bu doğrudur" deyinceye kadar, benim için konuşmanın ritmine, ortamın ahengine göre hangisi çıkarsa ağızdan o doğrudur.

MetinT
02-05-2009, 17:58
Üyelik isimlerinin altında rütbe gibi "ağaç dostu" falan yazıyor ya, bunlardan ağaç sever bitişik olarak "ağaçsever" şeklinde yazılmış. Forum yöneticilerimizden bunu bir ara düzeltmelerini rica ediyorum. Dilimiz konusunda duyarlı tüm arkadaşlara teşekkürler.

MetinT
02-05-2009, 18:00
Bu forumun en sevdiğim yönlerinden biri Türkçemize gösterilen özeninin forum girişinde kalmaması. Beni yazım kurallarına özen gösterilmemesi kadar rahatsız eden bir konu da Çeviri Türkçesi konuşulması.

Ali henüz okuldan gelmedi. DOĞRU
Ali henüz okuldan gelmiş değil. YANLIŞ (" Ali hasn't come yet" cümlesinin çevirisi)

İngilizcede bir eylemi olumsuz yapmak için, değil anlamına gelen "not" sözcüğü kullanıyoruz.
Türkçede "değil " sözcüğü değil, olumsuzluk eki olan -me , -ma kullanıyoruz.

Basit aslında değil mi ?

* Oyuncular henüz (daha henüz !!! ) sahaya çıkmış değil. YANLIŞ
* Oyuncular henüz sahaya çıkmadı. DOĞRU

** Neden böyle konuştuğunuzu anlamış değilim. YANLIŞ
** Neden böyle konuştuğunuzu anlamıyorum. DOĞRU

"Neden böyle konuştuğunuzu anlamış değilim" cümlesinin doğrusu "anlamadım şeklinde olmalı bence.

seleste
02-05-2009, 18:16
ek:
Şiddete yönelimim vallahi dertten
Şiddete yönelmem vallahi dertten


Nedense "Şiddet'e meyyalim .." olmazmış gibi geldi.

"Şiddete tandansım .." içinde bir tane bile Türkçe kökenli sözcük içermediği, tamamen Arapça, Farsça ve Fransızca kökenli sözcüklerden oluştuğu için sevimsiz geldi.



Sayın Cevviz,

"şiddete meyyalim ... " yanlış elbette. Meyyal : meyletmiş(kişi) demek. Çiçeklere meyyalim gibi. Meyletmek fiili ile kullanılacaksa, şiddete meylim denmesi gerekirdi.

Şiddete tandansım ...... tamamen şakaydı :)

Yönelimim ve yönelmem eklemeleri için teşekkürler. Bulalım şunun doğrusunu.

jineop
02-05-2009, 18:29
Sevgili Arkadaşlar
Yıllardır sanal ortamlar ,türkçemi o kadar bozmuş ki, bunu buraya başladıktan sonra sevgili Sabah'ın ısrarlı ama tatlı baskısıyla başladığım türkçeyi doğru kullanma çabası sırasında ne kadar zorlandığımı görünce anladım.Şimdi farkında olmadan her yerde yapabildiğim kadar düzgün yazma-konuşma çabasına girmiş buldum kendimi.Buna sebep olduğu için sevgili Sabah ve Ağaçlar.net ailesine teşekkür etmek istiyorum. Ve sizi gönülden destekliyorum. Sevgiler

malina
02-05-2009, 18:59
Üyelik isimlerinin altında rütbe gibi "ağaç dostu" falan yazıyor ya, bunlardan ağaç sever bitişik olarak "ağaçsever" şeklinde yazılmış. Forum yöneticilerimizden bunu bir ara düzeltmelerini rica ediyorum. Dilimiz konusunda duyarlı tüm arkadaşlara teşekkürler.

Kitapsever kelimesi kullanılıyorsa, neden ağaçsever kullanılmasın?

hassoman
02-05-2009, 19:24
Kitapsever kelimesi kullanılıyorsa, neden ağaçsever kullanılmasın?


Bileşik isimlerin bitişik mi , ayrı mı yazılması gerektiği gerçekten karmaşık bir konudur.

Belirlene kurallara göre bileşik kelimeyi oluşturan kelimelerden her biri eski anlamını koruyorlarsa bunlar ayrı yazılıyor. Çam fııstığı, elma şekeri, boşnak böreği gibi... Bu durumda bana göre ağaç sever ayrı yazılması gerekir.

malina
02-05-2009, 19:37
Dergilerin (http://www.agaclar.net/dergi/nisan07.html) son sayfasına bakın. (Yüklenmesi için beklemeniz gerekir) Böyle bir duygu ile ağaçsever biçiminde yazmayı tercih etmiştim.

hassoman
02-05-2009, 19:56
Sevgili malina,
Şimdi, merak ettim kitap sever sözcüğünü taradım; kitapsever yazan da var kitap sever olarak da... Yani, ortada kural var, ama yerleşmiş değil anlaşılan...

MeyveliTepe
02-05-2009, 19:58
Yazarı, ağaçları seven insanları tek bir kelime ile ifade etmek istemiş ise kim buna karşı koyabilir ki? Üstelik, "ağaç sever" ve "ağaçsever" yazım şekillerini ayrı ayrı seslendirdiğimde bana kesinlikle aynı şeyi ifade etmedi. İkincisinin uyandırdığı duygu ve sıcaklık birincisinde yok :)

malina
02-05-2009, 20:00
"ağaç sever" ve "ağaçsever" yazım şekillerini ayrı ayrı seslendirdiğimde bana kesinlikle aynı şeyi ifade etmedi. İkincisinin uyandırdığı duygu ve sıcaklık birincisinde yok :)


Sağolun, sağolun :)

Nasıl anlatacağımı bilememiştim, tam da böyle işte... :)

MeyveliTepe
02-05-2009, 20:18
Ağaçlar.Net'in dilimize "ağaçsever" gibi güzel bir sözcük kazandırmasından daha hoş ne olabilir :)

N.Hel
02-05-2009, 20:26
TDK Güncel Türkçe Sözlük'te kitapsever birleşik olarak yer alıyor. Bu durumda bence ağaçsever'in de birleşik yazılması gerekir.


kitapsever
sıfat (kita'psever) Arapça kit¥b + Türkçe sever

Öz ve biçim yönünden iyi nitelikli kitapları seçen, kitaba tutkuyla bağlı (kimse), bibliyofil.


bakınız (http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F 75456518CA)


Benzer şekilde doğasever, vatansever, barışsever, yurtsever, müziksever ve daha pek çok sözcük var. TDK yazım kılavuzu bunlara da birleşik yazılır diyor.

jineop
02-05-2009, 22:44
Ağaçsever Köyü varmış .(Çınar/Diyarbakır) Ağaçsever Köyü İlköğretim Okuluna ağaçlar.net olarak kitap,eşya vs yollasak mı?

malina
02-05-2009, 23:07
Ağaçsever Köyü varmış .(Çınar/Diyarbakır) Ağaçsever Köyü İlköğretim Okuluna ağaçlar.net olarak kitap,eşya vs yollasak mı?

Bununla ilgili yazışmaları burada yapmamalısınız :)

hassoman
03-05-2009, 00:11
İsm-i mürekkep

Tâhir Kena adında bir dilci 1309 (miladi 1891) yılında yayımladığı Kavâid-i lisân-ı Türkî adlı kitabında bileşik isim konusunu, “ism-i mürekkep” adı altında ele almış ve şöyle tanımlamış:
«İsm-i mürekkep, bir lugat birleştirip bir mana murat etmekten ibarettir.»

Cumhuriyet döneminde Ahmet Cevad Emre 1920 yılında "Türkçe Sarf ve Nahiv-Eski Lisan-ı Osmanî Sarf ve Nahiv" adlı bir dilbilgisi kitabı yazmış... Onun tanımı da şöyle: “Birden ziyade kelimeden terekküp eden isme ism-i mürekkep tabir olunur.” Örnek olarak şunları vermiş:

ağaçkakan (اغاج قاقان), kırkayak (قيرق اياق), sivrisinek (سيوري سينك), hanım*eli (حانم الي).

Midhat Sadullah, 1921 yılında yayınladığı, "Türkçe Yeni Sarf ve Nahiv Dersleri" adlı kitabında ise, “birden ziyade kelimeden terekküp edip yalnız bir şeyi gösteren isimlere ism-i mürekkep derler" şeklinde bir tanım getirmiş ve şöyle örneklemiş:

sakızkabağı (ساقيز قاباغي), tahtakurusu (تخته قوروسي), yerelması (ير الماسي), hanımeli (حانم الي ) (383. s.)......

Bunları Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR'ın "Doğru Yazalım Doğru Konuşalım" adlı yazısından özetleyerek aldım.

Yazının sonrasında aynen şöyle deniliyor:

Yeni Türk harflerinin kabulünden sonra yaşanan sorunların başında kelimeleri birleşik yazma konusu gelir. Örnekleri önce 1928 yılında yayımlanan İmlâ Lûgati’nden alalım. Eski harflerin alfabe sırasına göre kelimelerin dizildiği bu kılavuzda söz konusu kelimelerin önüne yeni harfli biçimleri konmuştur. Yeni harfli biçimle eski harfli biçimin karşı karşıya geldiği bu dizinde örnek olarak bugün bitişik yazdığımız ağaçkakan kelimesi yeni harflere geçildiği ilk yıllarda da ağaçkakan biçiminde yazılmış, ama önüne konun eski harfli biçimde ağaçkakan (آغاج قاقان) ayrı yazılmıştır. Konu ile ilgili örneklerden birkaçı şunlardır:

Bademyağı (بادم ياغي), başkâtip (باش كاتب), akbaba (آق بابا), soğukkanlı (صوغوق قانلي), keçiboynuzu (كجي بوينوزي), kaybolmak (غائب اولمق), kaydetmek (قيدايتمك), nakletmek (نقل ايتمك) vb. Bu durum, eski harflerle kelimelerin yazıldığı dönemde Farsça kelimelerde olduğu gibi kalıplaşmış bir birleşik yazmanın olmadığını göstermektedir.

1928 yılında yayımlanan ve yeni harflerle yazılmış ilk kılavuz olan İmlâ Lûgati’nde pek düzenli olmamakla birlikte birleşik yazmanın başladığını görüyoruz. Ancak birleşik yazma işinde birtakım ilkelerin belirlenmediğini, söz konusu kaynağın baş kısmındaki açıklamalardan ve dizindeki birleşik yazılmış şu kelimelerden anlıyoruz:

Eskiliksever, lazımgelseydi, birtürlü, sözderleme, bununlaberaber, ilkönce, hergün, hervakit, şukadar, karşıgelmek, tekhece, ilerigelmiştir vb. Birkaç örnek de dizinden verelim:

Geceyarısı, kaldırımtaşı, kalçakemiği, koltukaltı, kurusoğan, heryerde, bugibi vb.

1941 yılında Türk Dil Kurumunca çıkartılan İmlâ Kılavuzu’nda büyük ölçüde bu karışıklığa bir düzen getirilmiş, tutarsızlıklara son verilmiştir. Yukarıda dizin bölümünden aktardığım geceyarısı, kaldırımtaşı, kalçakemiği, koltukaltı, kurusoğan, heryerde gibi örneklerin 1941 tarihli İmlâ Kılavuzu’nda bulanmadığını görmekteyiz. İlk yıllarda birleşik yazmadaki tutarsızlık ve aşırılık 1941 yılında büyük ölçüde düzene sokulmuş, birleşik yazma eğilimi daha sonraki yıllara doğru tekrar artmıştır. Bu artışta Batı dillerinden alınan kelimelerin imlasının etkili olduğu bir gerçektir. 1985 yılında Türk Dil Kurumunca çıkartılmış olan İmlâ Kılavuzu’nda birleşik yazılanların büyük bir bölümü tekrar ayrılmış, 1996, 2000 yıllarında yayımlanan İmlâ Kılavuzu bu meseleyi bir esasa bağlamak için örnekleri sınıflandırarak birçok kural getirmiş ve birleşik yazmayı birtakım esaslara bağlamaya çalışmıştır. 2005 yılında Türk Dil Kurumunca yayımlanan Yazım Kılavuzu, bu kuralları korumakla birlikte eskiden ayrı yazılması istenen ama uygulamasında güçlük çekilen biçimleri genel eğilime bakarak bitişik yazma yolunu seçmiş ve bu son şekille birleşik yazma da biraz daha ortalama bir yol bulunmuştur. Ancak aradan 72 yıl geçmiş olmasına rağmen kelimeleri birleşik veya ayrı yazmada gene de sorunlarımız bulunmaktadır....."

Evet, 1980 sonrasi TDK'nın çalışmalarının "Türk Tarih Kurumu da öyle" nasıl sekteye uğratıldığını gördük.

Dilimizle ilgili gün geçtikçe artan sorunlarının çözümünde bu derneğin yetersiz kaldığı kabul edilmeli ve acilen bir Dil Akademisi'nin açılmalı... Üstelik yaşayan dilcilerimiz çok azaldı... Onların sesi de, "dil jandarmalığı" yapmakla suçlanarak kesilmeye çalışılıyor. Konu artık, "agac sever" mi, yoksa "ağaçsever" mi şeklinde yazmalı tartışması kadar masum değil... Bu yüzden bu forumdaki dil ve yazım kurallları üzerindeki özeni ve tartışmaları çok anlamlı buluyorum...

N.Hel
03-05-2009, 21:24
Sn hassoman,

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.

Evet, 1980 sonrasi TDK'nın çalışmalarının "Türk Tarih Kurumu da öyle" nasıl sekteye uğratıldığını gördük.

Üstelik yaşayan dilcilerimiz çok azaldı... Onların sesi de, "dil jandarmalığı" yapmakla suçlanarak kesilmeye çalışılıyor. Konu artık, "agac sever" mi, yoksa "ağaçsever" mi şeklinde yazmalı tartışması kadar masum değil...

Bu tespitlerinize katılmamak elde değil. Tam da bu nedenle bu masum tartışmayı, forumdaki dili doğru kullanma hassasiyetini çok önemsiyorum. Bu masum tartışma yazdıklarınızı okumama, ne zamandır hiç bakmadığımı farkettiğim Dil Derneği'nin sitesini ziyaret etmeme, yazım kurallarını gözden geçirmeme vesile oldu. (80 sonrası TDK'nın "yazım kılavuzu"nu "imla kılavuzu" olarak değiştirdiğini ama bugün yeniden yazım kılavuzu olduğunu, öte yandan -bence- kanıksanmış olan sözcük'ün yoksayılıp kelime'nin kullanılmaya başladığını da anımsadım bu arada.)

Masum tartışmaya dönecek olursak: TDK'nın bileşik isimlerle ilgili kurallarının altıncısını aşağıya alıntıladım. Bu kural ağaçsever'in neden bileşik yazılması gerektiğini tarifliyor. Özellikle bazı bileşik isimlerin yazılışında TDK ile çatışan Dil Derneğinin yazım kılavuzu da (Dil Derneği, 8. Baskı, Ekim 2008) bunu doğruluyor. (bakınız (http://www.dildernegi.org.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF6 11FCE38FE57A3E2)) Tabii bu kontrolü ağaçsever sözcüğü ile değil kitapsever, yurtsever sözcükleri ile yaptım. Sözlükte ağaçsever yer almıyor. Bence de Sn. MeyveliTepe'nin belirttiği gibi bu sözcüğü dilimize katmanın onuru agaclar.net'in. Teşekkürler.



6. -an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez ve -mış/-miş sıfat-fiil eklerinin kalıplaşmasıyla oluşan birleşik kelimeler bitişik yazılır:
ağaçkakan, alaybozan, cankurtaran, çöpçatan, dalgakıran, demirkapan, etyaran, filizkıran, gökdelen, oyunbozan, saçkıran, yelkovan, yolgeçen;
akımtoplar, altıpatlar, barışsever, basınçölçer, betonkarar, bilgisayar,* çoksatar, dil*sever, füzeatar, özezer, pürüzalır, uçaksavar, yurtsever;
baştanımaz, değerbilmez, etyemez, hacıyatmaz, kadirbilmez,* karıncaez-mez, kuşkonmaz, külyutmaz, tanrıtanımaz, varyemez;
çokbilmiş, güngörmüş.

bakınız (http://tdk.org.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EFD 4E0E8C92CD73B10)

sabah
05-05-2009, 17:25
"Misiniz" soru eklerini ayrı yazmayan kimseye göndermeyeceğim... :D
Ücretsiz Tatlı kıl biber tohumu (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=15329) dağıtan arkadaşın yöntemi de gayet iyiymiş.:rolleyes:

MetinT
03-06-2009, 22:36
Kitapsever kelimesi kullanılıyorsa, neden ağaçsever kullanılmasın?

sn malina ve diğer arkadaşlar:
"Ağaçsever" konusunda tamamen haklısınız. O an gözüme takıldı. Bir an hiç düşünemedim bitişik yazılabileceğini. Sonradan aklıma geldi bir sınav sırasında. Deneme sınavında yazım hatası sorusu çözerken cevabı buldum. Bir şıkda da "vatansever" kelimesi vardı ve doğru olarak alınmış. Anında burayı hatırladım :) Bunu ben forumda böyle yazdım ama demek ki bitişik yazılabiliyormuş diye. Bu arada dilimize bu kadar önem vermeniz gerçekten beni çok sevindiriyor.
Malum artık dilimiz o kadar yozlaştı ki özellikle elektronik ortamda... İnsan arkadaşına mesaj atarken "gidicem" yerine "gideceğim" diye yazınca sanki komik bir şey yapmış gibi düşünülüyor maalesef.

yalıçapkını
04-06-2009, 16:22
Forumda Türkçe'yi elimizden geldiğince doğru kullanmaya çalışıyoruz ama kullanıcı isimlerine bakıyorum "frisby,collejen,creziblod,exalıbur" vs. aynı hatayla bende başladım ama sonra güzel bir Türkçe kelime kullandım..Forum çok uzun hepsini okuyamadım ama benim gibi kullanıcı isimlerine de dikkat çeken olmuştur diye düşünüyorum.

malbman
04-06-2009, 20:19
Sayın yalıçapkını, aslında çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Sizin de belirttiğiniz gibi kullanıcı adlarına (isimlerine değil, zira isim Arapça bir kelime) dikkat çeken çok arkadaşımız var ama bana sorarsanız Türkçeyi doğru kullanmakla Türkçe kullanıcı adı kullanmak farklı farklı konular. Örneğin: benim kullanıcı adım malbman olmasına rağmen, Türkçeyi mümkün olduğunca doğru kullanmaya çalışıyorum, çünkü dilimi kötü kullandığım sürece beni anlayamayacağınızı çok iyi biliyorum. Ama kullanıcı adımı değiştirmeyi hiç düşünmedim.

Neden derseniz; sanal dünya ile ilk tanıştığım günlerde aldığım bu adı, yaklaşık on beş yıldır kullandıktan sonra öylesine benimsedim ki, sanki başka bir kullanıcı adı alırsam kendime yabancılaşırmışım gibi geliyor. Tek örnek bu değil tabii ki. Aramızda kullanıcı adlarında w, x, q harflerini kulanan arkadaşlarımız da var ve bunları sorgulamak gibi bir şansımız yok (en azından Türkçeyi doğru kullandıkları sürece).

Bu yüzden; bana sorarsanız Türkçeyi nasıl kullandığımıza odaklanmamız çok daha yararlı olacaktır.

Sevgi ve saygılarımla

hassoman
05-06-2009, 11:20
Yabancı takma isim kullanılması sanal alemde çok yaygın...
İşin garibi birbirlerine yabancı kökenli bir isim takanı görmedim. Hep türkçedir. Ama kendisine yabancı isim takan çok...

Kimi de benim gibi anlamsız ekler kullanma yoluna gidiyor. Örneğin benim hassoman... Yabancı mı yerli mi belli değil... Üzerinde de hiç düşünmedim. Ama ben gençken birileri bana 'hassoçocuk' derdi... Büyüdüm adam oldum ya belki bu nedenle hassoman demiş olabilirim...

Bu isimler özel bir tercih olarak özel hayat kapsamına giriyor mu bilemem. Birinin isminin 'Tijen' olmasının ya da 'Melisa' olmasını nasıl eleştirmeye hakkımız yoksa, takma isimlerimizin de eleştirilmemesi gerekir- mi?..

Peki neden yabancı kökenli isimler seçiliyor?

Bu biraz da kişinin kendisini daha elit, daha seçkin gösterme kaygısında olsa gerek. Denildiğine göre kızlar sanal alemde yabancı kökenli takma isimlere daha çok ilgi gösteriyormuş...:D Öyle ya Mikayel mi daha çok ilgi görür Michael mi, İbrahim mi, Abraham mı, Yusuf mu Yasef mı, Havva mı Eva mı?...

Neyse ben bunlara pek bir şey diyemiyorum. Ama türkçe asıllı kelimeleri bozarak yabancı hava verilmesi beni çok rahatsız ediyor... Örneğin, az önce bir forumda gördüm. Biri, kızdığı birine şöyle yazmış:
- Apthal, geryyy!...

Aptal, geri derse ciddiye alınmayacağını, apthal ve geryy yazmakla daha etkili olacağını mı sanıyor ne?...

Reklam işleri yapan bir arkadaşım söylemişti... Kendi isimlerinin yabancı aksanla yazıldığı kartlar bastırıyorlarmış... Örneğin adamın adı Cahit ise kartta oluyormuş Chait:p

Bu kaygıyı tabelalarda da görür olduk. Örneğin Chorbacı, Börekchi gibi...

83963

83964

Sanırım isim olduğu gibi türkçe yazılınca taşıdığı anlam avam, sıradan, basit oluyor; ama yabancı aksanlı yazılınca elit, seçkin ve nitelikli oluyor...

gurgenli şumnulu
08-06-2009, 13:13
1. Dilimizin şive farkılıkları, dil zenginliğini gösterir. Yurt dışındaki soydaşlarımızın konuştuğu türkçeyi de dikkate alırsan, ne kadar şanslı bir millet olduğumuzu anlarız. Ama ne yazık ki, bunun farkında değiliz. Evet, her ülkenin bir resmi konuşma dili olur, ama neden yöre (şive) dillerini de korumayalım? Burada en büyük görev yazılı ve görsev medyaya düşüyor.
2. Resmi türkçemizin ne kadar yabancı kelimerer ile kirlendiğinin farkındayız. Belki de bu bizim biraz da "yabancı düşkünlümüze" de bağlanabilir. Cadde ve sokaklardaki reklam
panolarına bir bakın.
3. Osmanlının matbaya direnmesinin nedenini şimdi anlıyozum: biz kitap okumayı sevmeyen bir milletiz. Buna karşılık saatlerce zamanımızı içi boş televizyon dizileri karşısında geçiriyoruz.
4. Lütfen okul yanından geçerken bir bakın: yüzlerce çocuk küçük bir alanda. Derslikler de aynı durumda. Ve çocukların kullandığı dile bir kulak asın: küfürlü, jargonlu konuşmalar. Biz bunlara "türkçe" konuşmayı nerede öğreteceğiz.
O kadar çok eksiğimiz var ki, nereden başlamamız gerekecek dersiniz?

Sûz-i Dilârâ
11-06-2009, 14:00
Sayın malina'ya ve sitede bu yönde hassasiyet gösteren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ederim. Sonuçta dil bu, öyle yabana atılacak, önemsiz deyip geçiştirilecek bir konu değil. Yalnız benim gözüme batan bir husus var. Arkadaşlarımızın iyi niyetini asla yargılamıyorum ama Türkçenin doğru kullanılması konusundaki teşekkür ve takdirlerimizi bildirirken bile yanlışlıklar yapıyoruz. :)

Örneğin: Dil isimlerini küçük harfle başlayarak yazan bir mesaj var yukarda, cümle sonuna da nokta koymamış. Bir başka üye de yine kısalttığı kelimeden sonra nokta koymuş ancak ondan sonra gelen kelimeyle arasında boşluk bırakmamış. Yöneticimiz :) "ya - ya da" ikilemelerinin arasına virgül koymuş.

Bir de yine doğru Türkçe kullanımı ile ilgili okuduğum bir yazıda, örneğin "tüm hatalı yazılışlar" gibi bir kullanım olamayacağını "tüm" kelimesinin "hatalı yazılışların tümü" örneğinde olduğu gibi tamlama olarak kullanılabileceğini bu ifadenin doğrusunun "bütün hatalı yazılışlar" şeklinde olması gerektiğini okumuştum.

Yine bir başka yazıda okuduğum kadarıyla yabancı dillerden dilimize geçmiş kelimeleri aynen yazmak zorunda kaldığımız durumlarda "chat" gibi tırnak içinde yazmamızın daha doğru olduğu belirtiliyordu.

"Sansürlü kelimeler özel mesajlarda da aktif.Bizzat denedim." Noktadan sonra boşluk yine bırakılmamış.

Yüklemi olan bir cümle "üç nokta" ile bitirilmiş, içinde istenmeyen bir sözcüğün yerine kullanıldığı intibaı uyandıran hiçbir durum da yok.

"Gördüğün gibi sorun yok Yazdığın okunuyor ... " Yok kelimesinden sonra gülümseyen yüz ifadesi eklendiği için noktaya gerek görülmemiş sanırım.

"yazılar da sansürle karşılaşınca allah allah acaba ne yazmak istemiş diye dakikalarca düşünüyorum. Kelime sayısını çokta abartmamak lazım. Bence bu kadarı yeterli olacaktır."

Yukarıda dikkatli üye arkadaşlarımızın düzelttiği yanlışlar da dahil gördüklerim bu kadar. Hani başka sayfalarda olsa tamam da bir arkadaşımızın dediği gibi :) burada biraz eğreti duruyor.


Not: Bu mesaj da her türlü düzeltmeye açıktır. :) Bu sitede ben de dil kullanımı konusunda çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Umarım malina bana kızmaz. :) Yöneticimiz olarak kendisini -hiç tanışmasak da- çok sevdiğimi bilmesini isterim. :)

malina
11-06-2009, 15:10
Not: Bu mesaj da her türlü düzeltmeye açıktır. :) Bu sitede ben de dil kullanımı konusunda çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Umarım malina bana kızmaz. :) Yöneticimiz olarak kendisini -hiç tanışmasak da- çok sevdiğimi bilmesini isterim. :)

Yazmanız var, bir de okumanız olsa :)



Ne yani, imla hatası yapamaz mıyım?Tabii ki yapabilirsiniz, ben de yaparım. Ama önemli olan iyi niyettir. Yazılarınızın altında düzelt düğmesi var. Daha sonra da düzeltebilirsiniz. Yazınızı göndermeden önce "ön izleme"yi kullanarak son bir göz atmak da işe yarar...Amacımız sıfır hata değil, (Basılı kitaplarda bile, bir çok hata çıkabiliyor) olabildiğince hatasız olmaya çalışmak...

bahtiyar02
11-06-2009, 15:50
Sevgili malina evet dilimizi doğru bir şekilde yazmak güzel bir davranış. Ancak ben dahil bir çoğumuz noktalama işaretlerinin nerelerde hangi işaretlerin kullanılacağını net bilmiyoruz. Yinede elimden geldiğince işaretleri kullanıyor ve dikkat etmeye çalışıyorum. Benim önerim; Küfürlü kelimeler veya sansürlü kelimelerin kullanılmasında müdahale edilmesi.

sonuçta dediğiniz gibi yazılılanların iyi niyete dayalı olması.
saygılarımla

malina
11-06-2009, 16:23
Benim önerim; Küfürlü kelimeler veya sansürlü kelimelerin kullanılmasında müdahale edilmesi.Zaten bu yeni uygulama ile sınırlı sayıda da olsa müdahele ediyoruz. :)

Ancak ben dahil bir çoğumuz noktalama işaretlerinin nerelerde hangi işaretlerin kullanılacağını net bilmiyoruz. Bu konuda çok katı kurallarımız yok ki. Böyle yazılmasın yeter :)

Pek çok GDO lu ürün var Mısır patates domates pirinç soya buğday kabak balkabağı ayçiçeği yer fıstığı bazı balık türleri kolza kasava papaya Bunların dışında çalışmala rın devam ettiği ürünler var Muz ahududu çilke kiraz ananas biber kavun kar puz kanola Üretimi sırasında GDO kullanılmış pek çok ürün var Mısır ve soya genleri ile oynanan ürünlerde ilk sırayı aldıklarında bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin de GDO lu olma riski var Mısır ve soyadan üretilen yağ un nişasta glikoz şurubu sakkaroz fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor Örneğin Bisküvi kraker kaplamalı çerezler pudingler bitkisel yağlar bebek mamaları şekerlemeler çikolata ve gofretler hazır çorbalar mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO lu olma riski taşıyor Sadece mısırdan üretilen ve çeşitli gıdalarda bileşen veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürün sayısı 700'ü soyadan üretilen türevlerinin sayısı ise 900'ü buluyor Yani bu yan rünleri içeriğinde kullanan her bir işlenmiş ürünün GDO'lu olma riski bulunuyor Türkiye'de Denetim Yok GDO lu tohum yasaklanmış olsa da bu tip ürünlerin ithalatının kontrolü yok ve girişler sadece beyana dayalı Gen aktarılmış ürün yetştiriciliği yasak Bakanlık kontrollü olarak bazı sahalarda GDO lu bitki yetiştiriciliği yapıyor GDO içeren ürünlerin Türkiye'ye ithali serbest Türkiye'de GDO içeren ürünleri satılma riski çok yüksek Çünkü bu konuda yasal düzenleme yok Riski enyüksek olan ürünler içeriğinde mısır ve soyadan elde edilen yan ürünleri içerenler Çünkü Türkiye mısırve soya ithalatının büyük bölümünü en büyük GDO lu mısır ve soya üreticileri olan ABD ve Arjantin'den alıyor GIDA SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİ Ürünleri dış görünüşünden anlamaya imkan yok Bu nedenle riski azaltmak gerek Yukarıdaki Hangi ürün GDO lu olabilir bölümünü iyi okuyun Böylecerisk gruplarını tespit edersiniz Organik ürünler yemeye dikkat edin Bu ürünlerin üretiminde ekolojik sertifikalı tohumluk kullanılır Her organik veya ekolojik denen üğrüne itibar etmeyin Mutlaka sertifikasını görmek isteyin Alışveriş yaptığınız marketlerde organik ürün talep edin Gıdaları mevsiminde tüketin Mevsimi dışında yetiştirilen sebze ve meyveler için doğal olmayan zorlama yöntemler kullanılmaktadır Doğal yöntemlerin kullanılmadığı seralarda çok fazla tarım ilacı kullanıldığını da unutmayın Gıdalarınızı yerel olanlardan seçin ABD veya Arjantin gibi dünyada en çok GDo üreten ülkelerden gelen ürünlerin GDO lu olma riski yüksek Ülkemizde üretilee ve kaynağını bildiğimiz ürünler tüketerek yerel çeşitlerin korunmasına da katkıda bulunun Ayrıca dünyanın farklı bölgelerinden gelen ürünlerin ulaştırılması için harcanan yakıtın yarattığı kirliliği unutmayın

N.Hel
11-06-2009, 16:49
Yukarıda dikkatli üye arkadaşlarımızın düzelttiği yanlışlar da dahil gördüklerim bu kadar. Hani başka sayfalarda olsa tamam da bir arkadaşımızın dediği gibi :) burada biraz iğreti duruyor.


Sn. Sûz-i Dilârâ,

"İğreti" sözcüğünü "yakışmamış, yerini bulmamış, uygunsuz" anlamı için kullandıysanız sanırım sizin de küçük bir hatanız oldu. Doğrusu "eğreti" olmalıydı.

Bu vesile ile iki konuda naçizane görüşümü paylaşmak isterim:

1- "Eleştiri", "hataların tespiti" ister iyi ister kötü niyetle yapılsın eleştirilen için bir fırsattır. Kişi hatayı düzelterek bu fırsatı değerlendirir ya da eleştirene kızarak geri teper. Peki eleştirene kızmak ne kazandırır? Hatasız kimse var mı ki?

2- Pek çok yazım kuralı var: Sözcüklerin doğru seçimi, doğru yazımı, noktalama işaretlerinin kullanımı, vs. Bu kuralların nedeni kendimizi doğru ifade etmek değil mi? Doğru ifade doğru iletişimin olmazsa olmazı değil mi? Evde, işyerinde, sokakta yaşanan pek çok anlamsız sorunun nedeni iletişim değil mi? Öyleyse agaclar.net'in doğru yazma hassasiyetinin aslında hepimiz için ne kadar büyük bir hizmet olduğunu anlamak lazım. Tabii ki kuralların tümünü (biraz önce yukarıda görmüştüm) bilmek çok zor. Ama hiç olmazsa bize hatırlatılanları doğru yazmak hassasiyetini göstermeliyiz.

Bu görüşlerimi burada fikir beyan eden arkadaşlara karşılık olarak yazmadığımı forumun içerisinde bazen karşılaştığım "Eleştirine derhal saldır" ve "Bir sürü kural. Ne gerek var ki?" temalı mesajlar için yazdığımı da hatırlatmak isterim.

Lilium
12-06-2009, 22:36
Sayın Hozat,
Lütfen yazdıklarınızı kontrol ediniz. Düşünce olarak çok doğru. İmla olarak? Noktadan sonra boşluk yok. Oludu? eksik yazılmış. Mesajlarınızda bu gibi yazılım yanlışları ve noktadan sonra boşluk bırakmama alışkanlığınız devam ediyor. Başka tarafta olsa hoşgörebilirim. Burada asla. Beni affedin. Bu yazıyı yazdığım için.
Sevgi ve saygılarımla.

Bazen ölüyorum gülmekten, ne kadar yanlış yazmamaya çalışsak ta ister istemez oluyor. Bakınız yukarıda ki mesaj bir arkadaşımız iyi niyetiyle bir diğer arkadaşımızı hatalarını uyarırken bile hata yapabiliyor. (Tencere dibin kara senin ki benden kara):p
Deyimi aklıma geliyor.

Ne kadar güzel, güzel olan yanlış yazmak değil, güzel olan bir birimizi uyarırken kızmamak alınmamak, hoşgörü herşeyin üstesinden gelecektir.

ciceksever70
12-06-2009, 22:38
Yurtdisindan yazan ve ne yazik ki Türkce klavyeleri olmayan bizleri hos görürsünüz degil mi? Bir cok harfi yazmamiz mümkün olmuyor.

COYOTE
12-06-2009, 22:44
Bir cok harfi yazmamiz mümkün olmuyor.
En azından ü var, ona da şükür:p;)

Lilium
12-06-2009, 22:46
Bu iş en çok benim işime yarayacak sayın malina, teşekkür ederim.

Sevgili Lilium, kusura bakma ufak bir hatan var; sanırım en çok da bana yaramış.

Güler abla ben öyle biliyorum, hangisi doğru ya, en çok ta bana yaramış, en çok da bana yaramış.

Çelişki de kaldım bu gece uyuyamam :)

Biraz araştırma yaptım.

Ağlama derdin bana. Derdin ama en çokta sen ağlattın beni,
Sultanıma hamdetmeyi, en çok ta onu ve Resulünü sevmeyi öğret bana anne.

N.Hel
13-06-2009, 09:35
Arkadaşlar,
Emin olamadığınız durumlarda TDK veya Dil Derneği'nin online yazım kılavuzlarından faydalanabilirsiniz.
Bakınız:
TDK (http://tdk.org.tr)
Dil Derneği (http://www.dildernegi.org.tr)


Bağlaç Olan da, de’nin Yazılışı

Bağlaç olan da, de ayrı yazılır. Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur.

UYARI : Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te biçiminde yazılmaz.

UYARI : Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da.

UYARI : Da, de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil).

UYARI : Da, de bağlacının bulunma durumu eki olan -da, -de, -ta, -te ile hiçbir ilgisi yoktur. Bulunma durumu eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır: devede (deve-de) kulak, evde (ev-de) kalmak, yolda (yol-da) kalmak, ayakta (ayak-ta) durmak, çantada (çanta-da) kek*lik. İkide (iki-de) bir aynı sözü söyleyip durma.

Yurtta sulh, cihanda sulh. (Mustafa Kemal Atatürk)




Sn. Lilium, yaptığınız araştırmayla bulduklarınızı sanırım yanlış kullanımlara örnek olarak verdiniz değil mi?

Sûz-i Dilârâ
13-06-2009, 10:24
Bazen ölüyorum gülmekten, ne kadar yanlış yazmamaya çalışsak ta 1 ister istemez oluyor. Bakınız yukarıda ki 2 mesaj bir arkadaşımız iyi niyetiyle bir diğer arkadaşımızı hatalarını uyarırken bile hata yapabiliyor. (Tencere dibin kara senin ki 3 benden kara):p
Deyimi aklıma geliyor.

Ne kadar güzel, güzel olan yanlış yazmak değil, güzel olan bir birimizi 4uyarırken kızmamak alınmamak, hoşgörü herşeyin 5 üstesinden gelecektir.

Sevgili Lilium, bağlaç olan "de, da"nın yazılışı konusunda bildikleriniz yanlış. Bu konuda sayın N.Hel'in de belirttiği gibi en güvenilir kaynağımız Türk Dil Kurumumuz, bilemediğimiz, kafamıza takılan konularda oraya başvurmak en doğrusu.

Yukarıda sizi gülmekten öldüren durum, benim aklıma, "gülme komşuna gelir başına" atasözünü getirdi. :) (Balıkcı'ya sevgiler.)

Alıntıladığım mesajınızdaki koyu renkle belirttiğim kısımlar da sizin yanlışlarınız. :)

1. Bağlaç olan "de-da"nın "te-ta" şekli yoktur.
2. Bağlaç olan "ki" ayrı yazılır, haricindeki "ki"ler her zaman birleşik. Örnek cümlede "ki"yi kaldırıp okuduğunuzda anlamda bir bozulma var, bu, buradaki "ki"nin bağlaç olmadığı ve birleşik yazılması gerektiği anlamına gelir.
3. Burada da farklı bir "ki" kullanımı var ve 2 numaradaki uygulamayı buraya da tatbik ettiğimizde bağlaç olmadığını görürüz, dolayısıyla bu da birleşik yazılacak.
4. "Birbirimiz" kelimesi birleşik yazılır.
5. "Şey" kelimesi hiçbir zaman, hiçbir kelimeye birleşik yazılmaz.

Ayrıca cümlenizin sonuna nokta koymadan devamındaki kelimeyi büyük harfle başlatmışsınız. "... kara):p Deyimi aklıma geliyor."
Bu da başka bir mesajınızdan alıntıladığım yanlışınız. "Çelişki de kaldım bu gece uyuyamam", buradaki "de" eki bulunma hali bildiren bir ek, bağlaç değil dolayısıyla birleşik yazılması gerekir. :)

Bunun yanında forumda çok sık rastladığım "birtakım, birçok" gibi kelimelerin ayrı yazılması yanlışı. Bu iki kelime gibi kalıplaşmış kelime gurupları daima birleşik yazılır. Mantık olarak da, "ikitakım, ikiçok" olamayacağı için birtakım, birçok kalıpları birleşik yazılır.

Daha önce de belirttiğim gibi ben de her zaman düzeltmelere açığım.:) Yukarıda düzelttiklerim, insanların yanlışlarını yüzlerine vurarak onları utandırmak, küçük düşürmek değil, iyi niyetinden emin olduğum dostlarımın benim bildiklerimi de bilmelerini sağlayarak daha iyi olmalarını istememden ileri gelir. Bilgi de sevgi de paylaştıkça çoğalır. :)

Balıkcı
13-06-2009, 11:43
880. mesaja cevaben temayülüm kullanılması uygun olur, diyeceğim.

Bu, hem mana bakımından hem de kulağa daha hoş gelmesi açısından doğru görünüyor.

Türkçeye başka dillerden gelip, yerleşmiş, alışılmış kelimeleri, yabancı diye nitelemek ve dışlamak doğru değil.

Kanaatimce, temayül, yönelmeyle tam olarak karşılanamıyor.
Sözlüklerde böyle yazılabilir.
Sözlükle çeviri yaptığımızda, google tercümesi gibi garip bir dil ortaya çıkar ya, işte bu da onun gibi bir şey olur.:p
Belki sözlük anlamı olarak eğilim, temayüle daha uygun düşer.

Ağaç sever, ağaçsever meselesinde ise görüşüm, ikinciden yana.

Birincide ağaç özne, sever fiil, :p öyle değil mi?

İkinci ise gizli öznenin sıfatı oluyor.

Galiba hepimiz dilbilgisinden sınıfta kalacağız.:(
Biraz daha çalışalım bakalım.

Sitedeki bu yaklaşımın, düşünemeyeceğimiz kadar büyük bir iş ve hizmet olduğuna inanıyorum.

Malina'ya teşekkürler.

Balıkcı
13-06-2009, 11:50
Yukarda sizi gülmekten öldüren durumdan çok yazınızı okurken benim aklıma, "gülme komşuna, gelir başına" atasözü geldi. :)



Daha önce de belirttiğim gibi ben de her zaman düzeltmelere açığım.:) :)

İkinci cümleden cesaret alarak, birinci cümle şöyle olsa, daha doğru ve güzel olmaz mıydı, diyorum.

Yukarıda sizi gülmekten öldüren durum, benim aklıma, gülme komşuna gelir başına atasözünü getirdi.

Tek tek kelime yanlışlarından, cümleler şöyle olsaydıya geçersek işimiz iş.:p

Selam ve sevgiler.

Güler
13-06-2009, 23:31
Pek çoğumuzun bildiği, ama yazarken dikkat etmediği bir iki hususu aydınlatmak istedim.

Bağlaç olan ki eki ayrı yazılır.
Demek ki, kaldı ki, olmaz ki, diyorlar ki.

Kalıplaşmış örneklerde beraber yazılır.
Belki, halbuki, meğerki, oysaki, sanki, mademki.

Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki, sözü ayrı yazılır.
Babam geldi mi ki?
Başbakan konuşacak mı ki?

Güler
13-06-2009, 23:40
Bağlaç olan ne ....ne'nin yazılışı.

Kullanıldığı cümlede, fiil olumlu olmalıdır.

Ne evde ne de markette aradığını buldu.
Ne ziraat ne de ticaret için kâfi nüfus kaldı.

Güler
13-06-2009, 23:46
Sayılar metin içinde yazı ile yazılır.

Haftanın beşinci günü.
Üç ayda bir.
Yüz soru.
Üçüncü sınıf.

Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır.

Üç yüz altmış beş.
İki yüz elli.

Güler
13-06-2009, 23:49
Soru eki olan mı, mi, mu, mü ayrı yazılır.

Kaldı mı?
Sen de mi geldin?
Olur mu?
İnsanlık öldü mü?

Soru ekinden sonra gelen ekler, bitişik yazılır.

Verecek misin?
Okuyor muyuz?
Çocuk muyum?

Lilium
14-06-2009, 00:27
Daha önce de belirttiğim gibi ben de her zaman düzeltmelere açığım. Yukarıda düzelttiklerim, insanların yanlışlarını yüzlerine vurarak onları utandırmak, küçük düşürmek değil, iyi niyetinden emin olduğum dostlarımın benim bildiklerimi de bilmelerini sağlayarak daha iyi olmalarını istememden ileri gelir. Bilgi de sevgi de paylaştıkça çoğalır.

Sevgili Sûz-i Dilârâ;

Sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır, tüm mesajınıza katılıyorum, şu üstteki bölüm de tam benim dediklerim, ama gel gelelim dediklerimizi yapamıyoruz, ellisinden sonra bilgisayar öğrenmek, iyi bir türkçe ile yazı yazmayı bende çok istiyorum ama kafalar kalın almıyor be kardeşim, hatasız yazmaya uğraşıyoruz ama bu kadar beceriyoruz, dediğiniz gibi "daha iyi olmalarını sağlamak" bizlerde daha iyi olmaya çalışıyoruz. Bilmem olurmuyuz:o Üstad sizsiniz.

Gülmeye gelince, gülmemi sakın yanlış anlamayın, küçümsediğimden değildir, iyi niyetle yazılmış bir yazı, o da hata yapmış, deyimim onun içindir, ama görüyorum ki, tencere dibin kara benim ki beş kere kara. Dörde indirebilirsek büyük başarı.:p

Ben yinede iyi niyet, hoşgörü, biraz da caba harcayarak daha iyiye gideceğimizi (gideceğimi) düşünüyorum.

Cumhur Tonba
14-06-2009, 10:26
Devam edin arkadaşlar. Bu bölüm her zaman okuduğum, takip ettiğim bir bölüm. Mesaj yazanlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Elleriniz dert görmesin.

Güler
14-06-2009, 11:19
Böyle olumlu mesajları okudukça, bizler de hem bildiklerimizi hem de öğrendiklerimizi paylaşmaktan zevk alıyoruz.

mi eki sorudan başka görevlerde kullanıldığında da ayrı yazılır.

Güzel mi güzel.
Hoş mu hoş.

Güler
14-06-2009, 11:22
Pekiştirme sıfatları, bitişik yazılır.

güpegündüz, kapkara, paramparça, yemyeşil, sapasağlam, kupkuru, sırılsıklam, çırılçıplak.

Güler
14-06-2009, 11:25
ya sözü ile birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır.

ya da o gelecek.

maki01
14-06-2009, 11:54
Merhaba,
Hepimiz için oldukça yararlı bir başlık olmuş. Agaclar.net'e bir kez daha teşekkür ediyorum.
Foruma mesaj yazdıktan sonra muhakkak durup, okuyup daha sonra gönderiyorum. Ve her nedense mesajım diğer mesajların yanında yer aldıktan sonra bir kez daha okuduğumda bir hatamı farkediyorum. Çoğu mesajımı dönüp düzeltmek durumunda kalıyorum.
Bir şekilde yazarken ve de kontrol ederken kendi hatalarımızı bulmak zor oluyor sanırım.
Bu başlığı sürekli izlemeye çalışıyorum. "Şey" kelimesinin hiçbir zaman bir kelimeyle birleşik yazılamayacağını burada öğrendim. Belki birleşik hiç yazmadım , belki de yazdım ama pratik kullanımın altı çizilmiş oldu.
Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Güler
14-06-2009, 12:09
Sevgili maki01, bizler de yazım hataları yapıyoruz. Ya hızlı yazarken parmağımız başka tuşlara değiyor veya başka bir neden olabiliyor.
Dediğiniz gibi, insan kendi hatasını zor görüyor, ama gönder tuşuna tıklamadan önce okumamız gerekiyor. Daha sonra bile düzeltme imkânımız var.

Balıkcı
15-06-2009, 19:07
Benim bildiğim, özellikle -cek eki geldiğinde, kelime yazıldığı gibi söylenmiyor.
Mesela İstanbul ağzında, geleceğini kelimesi, geliciğini şeklinde söylenir.
Dikkat edilirse, TV spikerlerinin, Türkçeyi doğru telaffuz edebilenleri buna benzer kelimeleri yazdığım şekilde okurlar.
Birçok spiker de maalesef, ya eski kelimeleri bilmedikleri için ya da insana bilmediği kelimeleri de doğru okutmaya yarayan uzatma işaretleri, birileri tarafından yazıdan kaldırıldığı:( için bazı kelimeleri yanlış okuyorlar.

Mesela, yükseklik manasına gelen rakım(a uzun okunacak) rakım(kısa a ile) şeklinde telaffuz ediyorlar.
Aynı şekilde marul kelimesi de İstanbul ağzında uzun a ile söylenir, bunun da kısa a ile marul olarak okunacağını iddia ediyorlar.
Ben de onlara dilinizi eşek arısı soksun diyorum.:D
Bir başka örnek, fasit daire(uzun a ile), fasit diye okunuyor.(Büro makineleri markası ):p

Yine soruya dönersek, verecek, gelecek, vereceğini, yapacağını ve benzeri kelimeler, yazıldığı gibi okununca sırıtıyor, yapmacık, zorlama bir konuşma intibaı veriyor.
Ağızlara göre farklı söyleyişler olmakla birlikte, Ziya Gökalp'in İstanbul konuşması, en saf en ince bize mısraını temel alırsak, bu kelimeleri,
vericek, gelicek, vericiğini, yapıciğini şeklinde okumak gerekiyor.
Bu benim bilgim, itirazlar da gelebilir tabii.:p

Balıkcı
16-06-2009, 16:11
Karşılıklı tartışma yerine, herkese faydası olacak şekilde genel bilgileri paylaşsak daha iyi olacak.

Mesela, Güler'in kurallarını yazdığı kinin hatalı kullanılması beni çok rahatsız ediyor.
Son zamanlarda, (yine de birkaç sene olmuştur) şaka veya gırgır olsun diye başlayıp, bir dil afeti haline dönüşen, geldi ki, yaptı ki tarzındaki kullanışlardan bahsediyorum.
Bakıyorsunuz, kültürlü sayılan insanlar bile kiyi böyle yanlış kullanabiliyor.

Ki sadece olumsuz cümlelerde bu şekilde kullanılabilir.
Gelmedi ki gidelim, Yemeği yapmadı ki yiyelim, gibi.

Lutfen buna çok dikkat edelim, etmeyenleri dövelim,:p, tevbe, uyaralım.

N.Hel
17-06-2009, 10:33
Son zamanlarda, (yine de birkaç sene olmuştur) şaka veya gırgır olsun diye başlayıp, bir dil afeti haline dönüşen, geldi ki, yaptı ki tarzındaki kullanışlardan bahsediyorum.


Sn. Balıkçı,

Karşıtlık belirten örneklerinizde hemfikirim ama hatalı kullanımı tam anlayamadım. Hatalı kullanımlara cümle olarak örnek verebilir misiniz?

Balıkcı
17-06-2009, 11:11
Geldi ki, bir örnekti.

-Ahmet gelmedi mi?
-Geldi ki. :mad:

Bu soruya cevap olarak geldi ya denebilir, geldi ki asla denmez.(tüylerim diken diken oluyor.)

-Neden derslerini yapmıyorsun?
-Yaptım ki. (Türkçede kinin böyle bir kullanımı yoktur.)

Şöyle kullanılabilir:

-Neden sinemaya gitmiyoruz?
-Derslerini yapmadın ki. (Burada ki doğru kullanılmıştır)

celalsungur
17-06-2009, 11:25
Karşılıklı tartışma yerine, herkese faydası olacak şekilde genel bilgileri paylaşsak daha iyi olacak.

Mesela, Güler'in kurallarını yazdığı kinin hatalı kullanılması beni çok rahatsız ediyor.
Son zamanlarda, (yine de birkaç sene olmuştur) şaka veya gırgır olsun diye başlayıp, bir dil afeti haline dönüşen, geldi ki, yaptı ki tarzındaki kullanışlardan bahsediyorum.
Bakıyorsunuz, kültürlü sayılan insanlar bile kiyi böyle yanlış kullanabiliyor.

Ki sadece olumsuz cümlelerde bu şekilde kullanılabilir.
Gelmedi ki gidelim, Yemeği yapmadı ki yiyelim, gibi.

Lutfen buna çok dikkat edelim, etmeyenleri dövelim,:p, tevbe, uyaralım.

Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.
(Mustafa Kemal Atatürk)

Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş.
(Bayburtlu Zihni)

Balıkcı
17-06-2009, 13:53
Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.
(Mustafa Kemal Atatürk)

Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş.
(Bayburtlu Zihni)

Kinin buradaki kullanımı farklı.
Kanaatimce bunlar benim tezimi çürütmüyor.:p

Benim demek istediğim, mesela Atatürk bu cümleyi şöyle kursaydı, yeter ki yi yanlış kullanmış olurdu.

Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, bu yüzden Türkçe, her ihtiyacı karşılamaya yeter ki.
Açıkça görüleceği gibi, bu cümlede ki fazla, gereksiz, özetle yanlış kullanılmış.

Bayburtlu Zihni ise kiyi iki olayı birbirine bağlamak için kullanmış, doğru kullanım.

O da şöyle deseydi, yanlış olurdu.

Terkettin yurdunu, dahi varmadın dediler
Oysa ben vardım ki, onlar bilemediler.

İşte bu benim uydurduğum beyitte,:dilli: ki yersiz ve yanlış kullanılmış .
Arkasından bir fiil gelmesi biraz durumu kurtarır gibi oluyor ama yine de yanlış kullanım.
Burada ki yerine da kullanılsaydı doğru olurdu.

Oysa ben vardım da onlar bilemediler. şeklinde.

Biraz daha açayım.
Benim yanlış dediğim, ki den sonra başka bir kelime gelmeyen olumlu cümlelerdir.

-Bu kadar ekmek üç kişiye yetmez ki. (Doğru)
-Hayır canım, neden yetmesin, bal gibi yeter ki. (Yanlış)

MetinT
18-06-2009, 09:49
Ben anladım sanırım. Söylediğinize göre şu kullanım yanlış mesela:
"Ödevlerini neden yapmadın?"
"Yaptım ki."
Bunu ilk defa duyuyorum. Daha önce hiç böyle bir şey duymadım. Dershanede falan da hiç bahsi geçmedi yazım hataları veya anlatım bozuklukları konusunda.

Balıkcı
18-06-2009, 10:00
Evet, tam da bunu anlatmak istiyordum teşekkür ederim.

"Ödevlerini neden yapmadın?"
"Yaptım ki."

Bu soruyu, yaptım diye cevaplamak yeterli, ki gereksiz.

Şöyle düşünelim, ki nedir, bağlaç, bağlaç nedir, iki cümleyi mana bakımından bağlayan kelime.

Yaptım kide kinin bağladığı cümle... yok.
O halde gereksiz ve yanlış bir kullanım.

Maalesef, son zamanlarda özellikle gençler arasında bu tarz yaygın bir şekilde kullanılıyor.

Olumsuz cevap, ki ile bitebilir.

-Niçin kavga ediyorsunuz, hem senin orada ne işin vardı?
-Ben orada değildim ki. (doğru kullanım)

Burada dikkat edilirse, kiden sonra sanki gizli bir cümle varmış gibi.

Yani, -Ben orada değildim ki kavga edeyim. manası var.

Balıkcı
18-06-2009, 10:05
Dershanede falan da hiç bahsi geçmedi yazım hataları ve ya anlatım bozuklukları konusunda.

Ömer Asım Aksoy'un Dil Yanlışları isimli kitaplarında bunun gibi yanlış kullanımlar, örnekleriyle veriliyordu, çok faydalı çalışmalardı.
O zaman geldim ki tarzı konuşmalar olmadığı için o kitaplarda da doğal olarak böyle örnekler yok.

Dershanede bahsedilmemesi ise ayrı bir acı, maalesef bazı öğretmenlerin bile böyle konuştuğunu duyuyorum.
Yaygın bir dil hastalığı bu, bakalım nasıl tedavi edilecek.:(

celalsungur
18-06-2009, 11:15
Sayın Balıkçı, yüzdeli sayıların veya 15 milyon gibi sayıların metin içinde kullanılması konularında da bildiklerinizi bizle paylaşır mısınız.

malina
18-06-2009, 12:02
Olumsuz cevap, ki ile bitebilir.

-Niçin kavga ediyorsunuz, hem senin orada ne işin vardı?
-Ben orada değildim ki.(doğru kullanım)

Doğru ise, aşağıdaki olumlu cevap neden doğru olamasın?

-Sokağa çıkamazsın, ödevlerini yapmadın.
-Yaptım ki...

MetinT
18-06-2009, 15:31
Doğru ise, aşağıdaki olumlu cevap neden doğru olamasın?

-Sokağa çıkamazsın, ödevlerini yapmadın.
-Yaptım ki...

Bence de "ki" nin bağlaçlığıyla ilgili bir durum. Bağlaç olması için iki cümleyi bağlaması gerekir. Bu cümleyi başka bir cümle ye "ki" ile bağlayamayacağımız için ya da "ki" den sonra anlamca uyumlu bir cümle getiremeyeceğimiz için yanlış diye tahmin ediyorum. Yani ki'yi ayrı yazıyorsak bağlaçtır bağlaçsa sonrasında anlamca uyumlu bir kelime getirilebilmeli getirilemiyorsa demek ki bir hata var.Bu tabii sayın Balıkcı'nın sözlerinden anladığım. Kendisinin cevabını bekleyelim. :)

Yaptım ki çıkayım. (çıkmayayım, çıkabileyim, çıkamayayım vs) Hiçbiri uymuyor. Uyabilecek bir cümle bulamıyorum ben. Oysa olumsuzlarda gizli birçok cümle getirebiliriz.
Orda değildim ki... (kavga edeyim) örneğindeki gibi.

lerdemir
18-06-2009, 16:13
"Yaptım bile!"

Balıkcı
18-06-2009, 16:34
Yaptım ki, kulağa da hoş gelmiyor.

Bunun yerine daha önce de belirttiğim gibi yaptım ya denebilir.

MetinT, demek istediklerimi iyi anlamış,:D güzel örnek vermiş.

Lerdemir dostumuz da farklı bir ifadeyle meramını anlatmış.

Sonuçta, ki ile biten olumlu bir cümle kurallara uygun değildir, diyebiliriz.

Balıkcı
18-06-2009, 16:38
Sayın Balıkçı, yüzdeli sayıların veya 15 milyon gibi sayıların metin içinde kullanılması konularında da bildiklerinizi bizle paylaşır mısınız.

Hocam, şurada bir ki tutturmuş gidiyoruz, sen de bizi imtihana çekme,:p havamızı kaçırma.:D

Sayıların yazılışı, yerine göre değişiyor.
Yanılmıyorsam kaydıyla, muhasebede, rakamların rakam olarak yazılması gerekiyor, binli sayıların bir virgülle(noktayla) ayrılması usulden, ancak burada da bir karmaşa var.

Bankaların internet sitelerine bakalım, mesela bin beşyüz altmış beş, 1.565.00 kimisi böyle yazıyor, kimisi virgülle yazıyor, kimisi birden sonra virgül, kuruş hanesini ayırmak için de nokta kullanıyor, kimi de bunun tersini yapıyor.
Biz mektepteyken, yedi buçuk demek için yedi virgül beş derdik, sonra bu yedi nokta beş oldu.
Birileri dile müdahale edip bir şeyleri karıştırıyor.:(

Güler, yukarıda, sayılar metin içinde harfle yazılır demişti.

TV ve Radyolarda spikere verilecek metinlerde sayılar, en kolay okunabilecek şekilde yazılır.
Mesela, 15 milyon.

Topluca bakalım ,

Matematikte muhasebede, 15.000.000 - 17,5
Yazıda Onbeş milyon - onyedi buçuk( onyedi virgül beş)(Onyedi nokta beş)
TV'de 15 milyon - 17 virgül(nokta) beş.

Nasıl çorba, lezzetli olmuş mu?:p

(Kitaplara bakma imkanım olmadı, yanlışlar varsa affola, böyle hatırlıyorum.)

malina
18-06-2009, 16:59
Balıkcı:
Sonuçta, ki ile biten olumlu bir cümle kurallara uygun değildir, diyebiliriz.

MetinT
Bu cümleyi başka bir cümle ye "ki" ile bağlayamayacağımız için ya da "ki" den sonra anlamca uyumlu bir cümle getiremeyeceğimiz için yanlış diye tahmin ediyorum.

Balıkcı:
MetinT, demek istediklerimi iyi anlamış,:D güzel örnek vermiş.

Karar verseniz iyi olacak :)

celalsungur
18-06-2009, 17:49
Yaptım ki (Uyabilecek bir cümle bulamıyorum ben. Yaptım ki, neden çıkmayayım.;)

celalsungur
18-06-2009, 17:52
Hocam, şurada bir ki tutturmuş gidiyoruz, sen de bizi imtihana çekme,:p havamızı kaçırma.:D



Yok vallahi, öğrenmek için sordum. Metin'e öğrenci diye iltimas geçiyorsun.;)
Dünya nüfusunun %30'u gibi bir cümleyi nasıl yazacağımı bilemedim, TDK'da da çok detaylı açıklama göremedim.

celalsungur
18-06-2009, 17:58
1. Sayılar metin içerisinde yazıyla yazılır: bin yıldan beri, dört kardeş, haftanın beşinci günü, üç ayda bir, yüz soru, iki hafta sonra, üçüncü sınıf.

Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.

Buna karşılık saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılarda rakam kullanılır: 17.30'da, 11.00’de, 1.500.000 lira, 25 kilogram, 150 kilometre, 15 metre kumaş, 1.250.000 kişi, % 25, % 50.

2. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: iki yüz, üç yüz altmış beş.
................................

5. Oyun adlarını niteleyen sayılar bitişik yazılır: altmışaltı.

...................................
7. Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 326.197, 49.750.812, 28.434.250.310.500 .

8. Sayılarda kesirler virgül ile ayrılır: 15,2 (15 tam, onda 2), 5,26 (5 tam, yüzde 26).

9. Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Rakamla gösterilmesi durumunda ya rakamdan sonra bir nokta konur ya da rakamdan sonra kesme işareti konularak derece gösteren ek yazılır: 15., 56., XX.; 5'inci, 6'ncı.

UYARI : Sıra sayıları ekle gösterildiğinde rakamdan sonra sadece kesme işareti ve ek yazılır; ayrıca nokta konmaz: 8.'inci değil 8'inci, 2.'nci değil 2'nci.

10. Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: 2'şer değil ikişer, 9'ar değil dokuzar, 100’er değil yüzer.


Kesme işareti, sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.

1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.

(Mustafa Kemal Atatürk)


%30'un yazılışı doğru galiba.;)

1 milyon mu, bir milyon mu? Onun kaydına rastlayamadım.

Balıkcı
18-06-2009, 21:05
2. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: iki yüz, üç yüz altmış beş.
................................


1 milyon mu, bir milyon mu? Onun kaydına rastlayamadım.


2'nci maddede yazan değil mi? :p

Bir milyon.

İyi fikir jimnastiği oluyor.

Balıkcı
18-06-2009, 21:16
Malina

MetinT beni anlamış derken, aşağıdaki mesajını ve verdiği örneği kasdetmiştim.

Ben anladım sanırım. Söylediğinize göre şu kullanım yanlış mesela:
"Ödevlerini neden yapmadın?"
"Yaptım ki."
Bunu ilk defa duyuyorum. Daha önce hiç böyle bir şey duymadım. Dershanede falan da hiç bahsi geçmedi yazım hataları veya anlatım bozuklukları konusunda.

MetinT
18-06-2009, 22:52
Malina

MetinT beni anlamış derken, aşağıdaki mesajını ve verdiği örneği kasdetmiştim.

O zaman son mesajımla ben tekrar anlamamış mı oluyorum? :)

Sûz-i Dilârâ
19-06-2009, 12:01
Sonu "...-ıp, -ip, -up, -üp" ile biten kelimelerden sonra herhangi bir noktalama işareti kullanılmaz.

Örnek;

"Eve gelip, seni alırım." Yanlış.

"Eve gelip seni alırım." Doğru.

celalsungur
19-06-2009, 13:37
Sonu "...-ıp, -ip, up, üp" ile biten kelimelerden sonra herhangi bir noktalama işareti kullanılmaz.

Örnek;

"Eve gelip, seni alırım." Yanlış.

"Eve gelip seni alırım." Doğru.
Bunu bilmiyordum.;)

Güler
19-06-2009, 15:52
Eve gelip, camları açıp, müzik dinleyerek yemek yaptım.

Bu doğru değil mi?

Sûz-i Dilârâ
19-06-2009, 16:13
Eve gelip, camları açıp, müzik dinleyerek yemek yaptım.

Bu doğru değil mi?


Güler Hanım, verdiğiniz örnekteki kullanım doğru değil. Okulda Selçuklu Tarihi hocamız bir senedir imtihan kâğıtlarımızdaki imlâ ve noktalama işaretleri kullanımımızdaki -daha doğrusu kullanamamamızdaki- yanlışlarımız yüzünden bize kök söktürüyor.;) Söylediğim kural kesinlikle doğru çünkü daha bugün bir öğrencinin kâğıdına çizik attı bu yanlış yüzünden.:p

N.Hel
19-06-2009, 16:33
Eve gelip, camları açıp, müzik dinleyerek yemek yaptım.

Bu doğru değil mi?



UYARI: Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz:
Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi olmadığını anlatmaya çalışıyordu. (Halide Edip Adıvar)
Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi. (Yaşar Kemal)
Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı. (Necati Cumalı)
Ancak yemekte bir karara varıp arkadaşına dikkatli bakarak konuştu. (Samim Kocagöz)

Kaynak: TDK yazım kuralları

MetinT
19-06-2009, 20:31
Eve gelip, camları açıp, müzik dinleyerek yemek yaptım.

Bu doğru değil mi?

Eve gelip, müzik dinleyerek yemek yaptım.
Buradaki yanlışlık tamam.

Ancak burda;
Eve gelip, camları açıp müzik dinleyerek yemek yaptım.
Bir sıralama var sanki yan cümlecikleri sıralamak için kullanılmış virgül. Buradakinin yanlışlığı da kesin mi? Bece doğru gibi duruyor.

N.Hel
20-06-2009, 14:40
Eve gelip , camları açıp müzik dinleyerek yemek yaptım.


Kural -Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz- son derece net. Yorum gerektirecek herhangi bir muallak tarafı yok. Bu nedenle bu cümlede virgül yanlıştır.

Kuralı anlamak için belki şöyle düşünebiliriz: Sıralı cümleri birbirinden ayrımamız gerekli. Bunu bir virgül ile yapabiliriz ya da bir bağlaç kullanıp virgül kullanmayız. Zarf-fiil ekleriyle oluşmuş sözcükler de birer bağlaç görevi görüyor. Bu nedenle böyle bir sözcükten sonra virgüle gerek yok.

Eve gelip camları açıp müzik dinleyerek yemek yaptım.
Eve geldim, camları açtım, müzik dinleyerek yemek yaptım.
Eve geldim, camları açtım ve müzik dinleyerek yemek yaptım.

uyarı: "Noktalama işaretleri kendinden önceki harfe bitişik yazılır ve kesme işareti dışında işaretten sonra bir boşluk bırakılır."

msk4690
24-06-2009, 16:58
Öğretmenlerimin on iki seneden beri öğretemediği imla kurallarını sayenizde öğreniyorum. Demek ki bir tartışmayı okumak düz metini okumaktan daha kalıcı oluyor. Bunu MEB’ na söylemek lazım :D neyse çok teşekkürler. Ha bu arada imla hatası yapmamak için ben genelde önce Word’ de yazıp sonra kopyala-yapıştır yapıyorum. Birde kısaltmalara nasıl ek getireceğiz? Yani benim yazdığım mı doğru yoksa doğrusu “MEB’ e” mi olacak.

lerdemir
24-06-2009, 17:06
Ben "MEB'na" kullanımının esas olduğunu öğrenmiştim öğretim yıllarımda.

4.tekilkişi
24-06-2009, 18:06
MEB, TDK, THY gibi kısaltmalarda okunuşuna göre ek getiriyoruz: Milli Eğitim Bakanlığı'na. Fakat Tubitak, Aselsan vb. artık kelime şeklindeki kısaltmalarda ise kısaltmaya göre ek getiriliyor: Tubitak'a.

malina
24-06-2009, 19:37
Aslında bu ayrıntıları ayrı bir başlık altında konuşmalıydık :)

Çünkü ben hala, noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakın ve paragraf yapın uyarılarını tekrarlamaktayım. Öyle ki de/da takılarını ayrı yazın demeye bile sıra gelmemekte :)

Arkadaşlar, yazılanları okuyunca umutsuzluğa kapılıp, öğrenme isteklerini kaybedecekler...

celalsungur
24-06-2009, 19:52
Kural -Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz- son derece net.
Yorum gerektirecek herhangi bir muallak tarafı yok. Bu nedenle bu cümlede virgül yanlıştır.

Eve gelip camları açıp müzik dinleyerek yemek yaptım.


''Eve gelip camları açıp müzik dinleyerek yemek yedim''
Bu daha güzel, virgülsüz. ;)

lerdemir
25-06-2009, 08:44
Sn.malina,

Bir nev'i, "Temel", "Orta", "İleri" seviye gibi mi başlıklar? :)

MetinT
25-06-2009, 11:00
MEB, TDK, THY gibi kısaltmalarda okunuşuna göre ek getiriyoruz: Milli Eğitim Bakanlığı'na. Fakat Tubitak, Aselsan vb. artık kelime şeklindeki kısaltmalarda ise kısaltmaya göre ek getiriliyor: Tubitak'a.

TDK sitesinden:
"Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır: cm'yi, kg'dan, mm'den, YKr’un. Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısaltmanın son harfinin okunuşu esas alınır: BDT'ye, TDK’den, THY'de, TRT'den, YTL’nin. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya."

Benim bu ifadeden anladığım kadarıyla MEB' e olmalı. Büyük harfli kısaltmalarda son harfe göre ancak kelime şeklinde okunanlarda kelime okunuşuna göre diyor ki bu durumda MEB' e olmalı. Öyle değil mi?

lerdemir
25-06-2009, 11:50
Bu detaylı açıklama sonrasında bile farklı yorum yapmak mümkün.

Siz,

"kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya."

örneğinden yola çıkarak,

"MEB' e olmalı" diyorsunuz,

Bense,

"MEB kısaltması, bir NATO, bir UNESCO gibi kelimeleşmiş bütünlükte bir kullanım mıdır ki o şekilde kullanalım?" diye yorumladım.

Dolayısı ile sizin de alıntıladığınız "TDK'den" örneği, bu bilgi ışğında daha uygunmuş gibi duruyor gibi.

Ancak yine de, dediğim gibi; ben, "TDK'ndan" kullanımının doğru olduğu bilgisi ile yetişmiştim.

MetinT
25-06-2009, 22:30
"MEB kısaltması, bir NATO, bir UNESCO gibi kelimeleşmiş bütünlükte bir kullanım mıdır ki o şekilde kullanalım?" diye yorumladım.

Büyük harfle yazıldığı kesin olduğuna göre bu durumda iki ihtimal mümkün. Ya Me-E-Be şeklinde düşünüp MEB' ye yazacağız -ki bence bu kulağa hoş gelmiyor- ya da MEB diye düşünüp MEB' e yazacağız. İkincisi doğru gibi geliyor. Haklısınız yoruma açık bir konu tabii.

Cumhur Tonba
25-06-2009, 23:49
Genel usulde birden fazla kelimenin kısaltılmasında bunların baş harfleri alınır, araya nokta konulmaz. Kısaltmaya ek geldiğinde okunuş, kısaltma kelime gibi okunuyorsa kelimeye göre, okunamıyorsa son harfe göredir. İSO'nun, TBMM'nin gibi.

Cümleye kısaltma ile başlanmaz. Bilimsel çalışmalarda özet bölümünde kısaltma kullanılmaz. Kısaltmalar metinden önce bir tabloda verilir. Metinde bir kısaltma ilk kez geçtiği yerde açık yazılır. Meşhur kısaltmalarda buna gerek yoktur (TRT, NATO, ABD gibi). Tablolarda kullanılan kısaltmalar tablo altında açıklanır. Şekillerdeki kısaltmalar metin içinde açık verilir. Terim olmayan kısaltmaların sonuna genel olarak nokta konur, bunlara kesme işareti konulmaz (vb., bkz. gibi). Yabancı kısaltmalar aynen kullanılır (IMF, ILO, WHO). Ölçü birimleri uluslararası sistemlere göredir. Dipnot ve sonnotlarda latince ibid, op cit, loc cit, passim kullanılmaz, türkçeleri kullanılır (a.e., a.g.e.). Başlıklarda kısaltma kullanılmaz.

Kısaltmalarda iç noktada boşluk bırakılmaz, son noktadan sonra bir boşluk bırakılır (a.m. den, p.m. de gibi). İsimleri yazarken soyadından önceki bir veya iki ismin kısaltmasında iç noktalar arasında boşluk bırakılmaz, ikinci noktadan sonra bırakılır (Ş.S. Aydemir, M.K. Atatürk gibi). Sayfa, cilt kısaltmasından sonra bir boşluk bırakılır (s. 100, c. 1 gibi). Kurum kısaltmalarında noktadan sonra bir boşluk bulunur (Gen. Kur. gibi).

Vikipedi

Cumhur Tonba
25-06-2009, 23:56
Kısaltma; bir kelime, terim veya özel adın, içerdiği harflerden biri veya birkaçı ile daha kısa olarak ifade edilmesi ve simgeleştirilmesidir. Kısaltmalarla ilgili kurallar şunlardır:

1. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları genellikle her kelimenin ilk harfinin büyük olarak yazılmasıyla yapılır: TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk Dil Kurumu), ABD (Amerika Birleşik Devletleri); KB (Kutadgu Bilig); TD (Türk Dili), TK (Türk Kültürü), TDED (Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi); B (batı), D (doğu), G (güney), K (kuzey); GB (güneybatı), GD (güneydoğu), KB (kuzeybatı), KD (kuzeydoğu).

Ancak bazen kelimelerin, özellikle son kelimenin birkaç harfinin kısaltmaya alındığı da görülür. Bazen de aradaki kelimelerden hiç harf alınmadığı olur. Bu tür kısaltmalarda, kısaltmanın akılda kalabilmesi için yeni bir kelime oluşturma amacı güdülür: BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi), İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği), TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi).



Gelenekleşmiş olan T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe) kısaltmalarının dışında büyük harflerle yapılan kısaltmalarda nokta kullanılmaz.

2. Element ve ölçülerin uluslararası kısaltmaları kabul edilmiştir: C (karbon), Ca (kalsiyum), Fe (demir); m (metre), mm (milimetre), cm (santimetre), km (kilometre), g (gram), kg (kilogram), l (litre), hl (hektolitre), mg (miligram), m² (metre kare), cm² (santimetre kare).

3. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarıyla element ve ölçülerin dışında kalan kelime veya kelime gruplarının kısaltılmasında, ilk harfle birlikte kelimeyi oluşturan temel harfler dikkate alınır. Kısaltılan kelime veya kelime grubu; özel ad, unvan veya rütbe ise ilk harf büyük; cins isim ise ilk harf küçük olur: Alm. (Almanca), İng. (İngilizce), Kocatepe Mah. (Kocatepe Mahallesi), Güniz Sok. (Güniz Sokağı), Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), Alb. (Albay), Gen. (General); is. (isim), sf. (sıfat), hzl. (hazırlayan), çev. (çeviren), ed. (edebiyat), fiz. (fizik), kim. (kimya).

Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır: cmyi, kgdan, mmden, YKrun. Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısalt*manın son harfinin okunuşu esas alınır: BDTye, TDKden, THYde, TRTden, YTLnin. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSANda, BOTAŞın, NATOdan, UNESCOya.

Sonunda nokta bulunan kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kı*saltmalarda ek, noktadan sonra ve kelimenin okunuşuna uygun olarak yazılır: Alm.dan, İng.yi, vb.leri.

Tonsuz (sert) ünsüzle biten kısaltmalar, ek aldıkları zaman oku*nuşta tonsuz ses tonlulaştırılmaz: AGİKin (AGİĞin değil), CMUKun (CMUĞun değil), RTÜKe (RTÜĞe değil), TÜBİTAKın (TÜBİTAĞın değil).

Ancak birlik kelimesiyle yapılan kısaltmalarda söyleyişte knin yumuşatılması normaldir: ÇUKOBİRLİKe (söylenişi ÇUKOBİRLİĞE), FİSKOBİRLİKin (söylenişi FİSKOBİRLİĞİN).

www.bibilgi.com

saynur öztürk
29-06-2009, 14:29
Keşke, hayatımızda da dili düzgün kullanmayanların kelimeleri sansürlense; yanlış ve çirkin kelimeler, cümleler yerine yıldızlar çıksa... (Sanırım o zaman da uçuşan yıldızlardan burnumuzun ucunu göremezdik.)
Dil konusundaki hassasiyetiniz için teşekkür ediyorum. Görüyorum ki, bu zincirleme bir reaksiyon gibi: Tabiatı seven dili seviyor, dili seven okumayı seviyor, okumayı seven... Kısacası, işin özü sevgi.

Güler
02-07-2009, 07:29
Keşke, sizin gibi düşünenlerimiz sitemizde de çok olsa.
O zaman, ara sıra yaptığımız uyarılara olumlu cevaplar alırdık, sana ne yerine.
Teşekkürler, sevgili saynur öztürk.

Cumhur Tonba
02-07-2009, 11:55
Güler Abla,
saynur öztürk gibi düşünenlerin sitemizde çoğunlukta olduğunu düşünmek isterim. Sizler faydalı olabilmek için uğraşıyorsunuz. Bizlerde faydalanıyoruz. Tekrar tekrar teşekkürler.

lerdemir
02-07-2009, 13:07
İyi ki varlar...

Mühim değerler...

denizakvaryumu
13-07-2009, 16:19
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=131501

Mikroorganizmalar bu sefer yok :)

yazokur
04-08-2009, 18:42
Merak ettim;
-de, -da ekinin (ismin hali ve dahi anlamında) yanlış yazılıpta, anlam kayması olan bir cümle var mı bildiğiniz?
Demek istiyorum ki;
aslında "dahi" anlamında yazılmak istenipte, birleşik yazıldığı için ismin -de halini alarak, anlamı değişen bir cümle biliyor musunuz? (ya da tersi?)

tiya
04-08-2009, 19:02
"Evde yıkıldı kaldı"

"Ev de yıkıldı kaldı"

Yeterli mi, başka örnek ister misiniz?

malina
04-08-2009, 19:03
Cümle büyük harfle başlamayınca da anlam yanlışı olmuyor. Soru takılarını ayrı yazmazsanız da...

yazılmak istenipte
yazdığınız zaman da ne demek istediğinizi anlıyoruz.
Doğrusu: yazılmak istenip de

Yani ne yapalım?

acemifüsun
05-08-2009, 22:12
Sevgili malina; Türkçemize gösterdiğiniz özen için sonsuz teşekkürler, iyi ki varsınız.

Sevgi Durul
09-08-2009, 16:35
Ben; yeni üyelerdenim. Türkçeyi doğru kullanmak konusunda özen göstermeye çalışıyorum. Ancak bilgisayarı kendi kendime öğrendiğim için biraz zorlanıyorum yazmakta. Türkçemizin doğru kullanımına özen gösteren site yönetimine ve buna dikkat eden üyelerimize teşekkür ediyorum.

yazokur
15-08-2009, 12:34
"Evde yıkıldı kaldı"

"Ev de yıkıldı kaldı"

Yeterli mi, başka örnek ister misiniz?

Türkçe dil bilgimin yeterli düzeyde olduğunu düşünürüm.
Türkçe'ye ve yazım kurallarına elimden geldiğince uymaya özen gösteririm.

Bir an düşündüm; bu -de -da ekinini yazımının neden ayrı olması gerektiğini?
Konuşurken "vurgu" ile anlamı verebiliyoruz ama yazımda bu vurguyu tipografik özellikler dışında belirtmemek nasıl bir yanlışa sebep olabilir diye sordum kendi kendime.

Cevabınız yeterli. Ciddi bir anlam kayması söz konusu olabiliyor. Bu güne kadar karşılaşmamıştım böyle bir örnek ile. Sayenizde birşey öğrenmiş oldum. Teşekkür ederim.

yazokur
15-08-2009, 12:37
Cümle büyük harfle başlamayınca da anlam yanlışı olmuyor. Soru takılarını ayrı yazmazsanız da...


yazdığınız zaman da ne demek istediğinizi anlıyoruz.
Doğrusu: yazılmak istenip de

Yani ne yapalım?

Haklısınız..

ama sorunuzun nedenini veya anlamını anlayamadım.

malina
15-08-2009, 12:40
"Anlam yanlışı olmuyor, öyleyse de/da'yı ayrı yazmasak da olabilir mi?" demek istemediniz mi?

doğalbahçe
21-08-2009, 23:17
Yıldızlı ifade bulunmayan hatalı yazılarda görünmüyor değil, çok üzücü bir durum.

Örnek,


"Sayın bari karkom şimdi geldi çok teşekkür ederim emeyinize salık."

http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=16867&page=2

doğalbahçe
21-08-2009, 23:20
Hata yapılabilir ama düzeltme gibi bir imkan varken bu konuda ısrarcı olunmamalı.

tiya
22-08-2009, 11:49
mtuncer54 izninizle tartışmaya katılmak istiyorum.

Verdiğiniz örnek bana Hz.Musa'nın bir yanlışı düzelttiği söylenceyi hatırlattı. Yanlış yapan kişi o kadar çok utanır ki, yanlış uyguladığı ibadetten vaz geçer. Bunun üzerine Tanrısı Musa'ya kızar: Bana inanan birini nasıl ürkütürsün?

Alıntı yaptığınız ileti sahibi birkaç bölüme cesurca yazıyor. Türkçe, konuşulduğu gibi yazılan ender dillerdendir. Kimi kişiler yerel söyleyişleri ile yazar, ortaya verdiğiniz örnek çıkar. O arkadaşımız için yazdığı doğrudur haberi olsa çok şaşırırdı, tartışmaya örnek olduğu için.

Oysa burada tartışılan başka bir şey: Bildiği halde kuralları eğmek, ters yüz etmek. Kimsenin buna hakkı yoktur. Perihan Mağden gibi ünlü bir yazar olursunuz, size ait gazete köşesinde istediğiniz çevirmeyi yaparsınız. Okurlarınız da bellidir. Kimse kimseyi kınamaz. Çünkü yazar "bu benim üslubum" demektedir. Saygılarımla...

berduray
22-08-2009, 12:00
Ben bir kaç uyardım ama ısrarla aynı tarz yazmaya devam edince, üşeniyor mu? umursamıyor mu? anlayamadım.

Bemim rastladığım cümledeki ifade "eyer varsa bende isterim" gibi bir şeydi.

Bu at eyeri şeklinde anlaşılıyor, doğrusu "eğer" diye yazdım.

İki gün uyarı mesajım durmasına rağmen düzeltmemiş.

Ya da hakikaten ne yazdığının farkında değil.

berduray
22-08-2009, 12:05
Sevim4Birtanede bana mümkünse eyer.
Teşekkürler.

tiya
22-08-2009, 12:19
Berduray bu örnek üzerinden gidince, saplanıp kalacağız gibi görünüyor.

Geçen yıl Hatay'dan bir öneri almıştım. Öneri sahibi elinde birkaç dizi film konusu olduğunu ve senarist aradığını duyurmuştu. Talebim üzerine önce telefonda konuştuk, bir şey anlayamadım söylediklerinden. Yazarak, MSN üzerinden anlaşmayı denedik, daha kötü oldu. Çünkü öneri sahibi Arap kökenliydi ve Türkçesi sağlıklı değildi. Büyük bir olasılıkla erken yaşta evlenmiş bir hanımefendiydi(bana göre), dolayısyla eğitim eksikliği de vardı.
Bir ses kayıt cihazıyla Hatay'a gitmek en doğru şey olacaktı. Fiyatta anlaşamadığımız için yarım kaldı o iş.

Kısacası bu Türkiye gerçeği. Konu, bilip de yanlış yapılması... Tehlikeli olan o, diye düşünüyorum.

hassoman
22-08-2009, 12:40
"....."Verdiğiniz örnek bana Hz.Musa'nın bir yanlışı düzelttiği söylenceyi hatırlattı. Yanlış yapan kişi o kadar çok utanır ki, yanlış uyguladığı ibadetten vaz geçer. Bunun üzerine Tanrısı Musa'ya kızar: Bana inanan birini nasıl ürkütürsün? "....."

Hz. Musa, zavallı kulun yanlışını hangi uslup ve biçimde düzeltti bilemiyorum. Ama insanları utandıracak biçimde, onları küçümseyerek, yanlışlarını sanki kişisel bir kusurmuş gibi yüzüne vurarak yapılan uyarı uyarı değil elbette. Ama, birine "eğer" yazman gerekirken "eyer" yazmışsın bunu lütfen düzelt derseniz sanırım o kişi yazı yazmaktan vazgeçmez....

nur_sen
22-08-2009, 12:49
kelimeleri yerinde kullanırsak daha anlaşılır olacağına inanıyorum....

doğalbahçe
22-08-2009, 13:14
mtuncer54 izninizle tartışmaya katılmak istiyorum.

Verdiğiniz örnek bana Hz.Musa'nın bir yanlışı düzelttiği söylenceyi hatırlattı. Yanlış yapan kişi o kadar çok utanır ki, yanlış uyguladığı ibadetten vaz geçer. Bunun üzerine Tanrısı Musa'ya kızar: Bana inanan birini nasıl ürkütürsün?

Alıntı yaptığınız ileti sahibi birkaç bölüme cesurca yazıyor. Türkçe, konuşulduğu gibi yazılan ender dillerdendir. Kimi kişiler yerel söyleyişleri ile yazar, ortaya verdiğiniz örnek çıkar. O arkadaşımız için yazdığı doğrudur haberi olsa çok şaşırırdı, tartışmaya örnek olduğu için.

Oysa burada tartışılan başka bir şey: Bildiği halde kuralları eğmek, ters yüz etmek. Kimsenin buna hakkı yoktur. Perihan Mağden gibi ünlü bir yazar olursunuz, size ait gazete köşesinde istediğiniz çevirmeyi yaparsınız. Okurlarınız da bellidir. Kimse kimseyi kınamaz. Çünkü yazar "bu benim üslubum" demektedir. Saygılarımla...

Sn. Tiya
Eğer bazı kurallar varsa, bu kurallarda yöneticiler tarafından tekrar tekrar üstüne basa basa dile getiriliyorsa fazla söze hacet yok. Kişiye hatasını düzeltmesi için imkan verilmiş ayrıca her yazdığımızı mesaj olarak yollayacağız diye bir kaide yok bence, yazdıklarımızı okumalı,düşünmeli sonra tekrar hatalı sözcükler bulunup bulunmadığına bakılmalıyız, bu forum çöp tenekesi tarzı bir forum değil, her ağızımızdan çıkanı da mesaj yazıp yollamak hoş bir davranış değil, ben kişisel anlamda kimseyle bu konularda söz savaşına girecek değilim, kimseninde avukatlığını yapmak benim haddim değil, benim amacım göstermiş olduğum titizliği sizinde, Ahmet beyinde, mehmet beyinde, Ayşe hanımında dikkat etmesidir.

Kişi bazında şu kişi hatalıymış, şu şöyle yazmış onun yazdıkları imla kurallarına aykırıymış şeklinde kimsenin eksiklikleriyle uğraşmak benim görevim değildir, ama ben eğer zaman ayırıp hatamı düzeltmeye çalışıyorsam seninde gereken özeni göstermen gerekir, gücenilecek sıkılacak bir durum yoktur.

tiya
22-08-2009, 13:19
Sayın Hassoman emin değilsiniz ki "sanırım" demişsiniz. İnsanlar "eleştiriye açığım "derler ama eleştirilmekten hoşlanmazlar. Kişi kırılgan bir yapıya sahipse hele daha özenli olmak gerekir. Yine yazıyorum. Amaç bu yanlış söyleyişler değil, Türkçenin kurallarına uyulmasıdır.

Yani beni çileden çıkaran "***,****" gibi uydurmalar. Arapçada sesli harf yoktur ama işaretler vardır onların yerine geçecek. Bu sözcüklerde o da yok.

Bir gazete başlığı:*** Erdoğan... Araya hangi ünlü harfleri koyalım?

tiya
22-08-2009, 13:24
Sayın Hassoman emin değilsiniz ki "sanırım" demişsiniz. İnsanlar "eleştiriye açığım "derler ama eleştirilmekten hoşlanmazlar. Kişi kırılgan bir yapıya sahipse hele daha özenli olmak gerekir. Yine yazıyorum. Amaç bu yanlış söyleyişler değil, Türkçenin kurallarına uyulmasıdır.

Yani beni çileden çıkaran "***,****" gibi uydurmalar. Arapçada sesli harf yoktur ama işaretler vardır onların yerine geçecek. Bu sözcüklerde o da yok.

Bir gazete başlığı:*** Erdoğan... Araya hangi ünlü harfleri koyalım?

Sayenizde ilk yıldızlarımı almış oldum. Malina bu sözcükleri yerine koyabilir miyiz? Çünkü örnek olarak kullanılmıştı. Şimdi yazı, bütünlüğünü kaybedip, kuşa döndü.

malina
22-08-2009, 14:18
Malina bu sözcükleri yerine koyabilir miyiz?Harflerin arasına boşluk bırakarak yazar mısınız?
Ben de yasak kelimeleri yazamıyorum :)

Bir gazete başlığı:S y n Erdoğan... Araya hangi ünlü harfleri koyalım?

tiya
22-08-2009, 14:49
Malina yanıtınız çok hoş:=))
Sözcükler:
s l m

m r h b

t ş k

hassoman
22-08-2009, 18:13
Sayın Hassoman emin değilsiniz ki "sanırım" demişsiniz. İnsanlar "eleştiriye açığım "derler ama eleştirilmekten hoşlanmazlar. Kişi kırılgan bir yapıya sahipse hele daha özenli olmak gerekir. "........"



99174

Evet haklısınız. Şimdi bu zavallı öğrenci ne yapsın değil mi ama?..:D

kako
24-08-2009, 12:52
Eskiden, yani bizim zamanımızda olsaydı o öğrenci daha çok çaba gösterebilir, böylece kendini gelişririrdi. Ama şimdiki gençler daha çok çaba göstermek yerine daha çok tepki göstermeyi biliyorlar.

Güler
24-08-2009, 21:01
Bu düşüncenize ben de katılıyorum.

katmer
28-08-2009, 13:32
Sevgili Hassoman, beni güldürdünüz...Allah iyiliğinizi versin:))
Bence o kadar tepki vereceklerine, dönüp yıldızlanan kelimelerini düzeltseler ya. Bu sayede onlar düzgün yazmayı öğrenecekler, bizler de burada ne yazmış diye düşünmekten kurtulacağız.

mayranci
08-09-2009, 00:35
Güzel Türkçemizin Seyir Defteri

Yıl: 1967

"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım ve çok mütehassis oldum...
Nasil bir edâ takınacağıma hüküm veremedim, âdetâ vecde geldim.
Buna mukâbil az bir müddet sonra kendimi toparlar gibi oldum.
Cemâlinde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı...
Üstümü başımı toparladım, kendimden emin bir sesle:
'Akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim..."

Yıl: 1977

"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım ve hislendim..
Ne yapacağıma karar veremedim. heyecandan ayaklarım titredi.
Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı..
Üstüme çeki düzen verdim. kendimden emin bir sesle: 'iyi akşamlar' dedim.."

Yıl: 1987

"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım ve duygulandım.. .
Nitekim ne yapacağıma hüküm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi.
Amma ve lâkin kısa bir süre sonra kendime gelir gibi oldum. Yüzünde beni ferahlatan bir gülümseme vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendimden emin bir sesle 'Hayırlı akşamlar' dedim.."


Yıl 1997

"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım ve duygulandım.. .
Fena halde kal geldi yani.. Ama bu iş bizi bozar dedim.
Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim...
Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'selam' dedim.."

Yıl: 2007

"Abi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yani ve duygu durumum kabardı...
Oğlum bu is bizi kasar dedim, fena göçeriz dedim, enjoy durumları yani...
Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik..
Sarıl oğlum dedim, bu manita senin... 'Hav ar yu yavrum?''

Lilium
08-09-2009, 01:24
Güzel Türkçemizin Seyir Defteri
Yıl: 1967
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım ve çok mütehassis oldum...
Nasil bir edâ takınacağıma hüküm veremedim, âdetâ vecde geldim.
Buna mukâbil az bir müddet sonra kendimi toparlar gibi oldum.
Cemâlinde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı...
Üstümü başımı toparladım, kendimden emin bir sesle:
'Akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim..."
Yıl: 2007

"Abi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yani ve duygu durumum kabardı...
Oğlum bu is bizi kasar dedim, fena göçeriz dedim, enjoy durumları yani...
Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik..
Sarıl oğlum dedim, bu manita senin... 'Hav ar yu yavrum?''

Teşekkürler meyrancı, iki mesajı yan yana koyunca güzelliğimiz, türkçemiz ne hale geldiği daha da belirginleşiyor, bu güzel türkçemize mi bir şeyler oluyor yoksa bizlere mi? Galiba bizlere bir şeyler oluyor ki, özümüzü benliğimizi kaybettik.
Neden, niçin, niye?

malbman
17-09-2009, 09:02
Sanırım uzun bir zamandır gözden kaçıyor. Bu nedenle dikkat çekmek istedim. Çoklu forum sayfalarının sayfa numaralarında birinci sayfa "first" son sayfa ise "last" sözcükleri ile gösteriliyor. Bunların değiştirilmesi mümkündür eminim.

Türkçenin kullanımına bu kadar özen gösterir, bu uygulamayı çeşitli yaptırımlarla da desteklerken, bu özenli uygulamayı zaman zaman (yalnızca çıkıntılık olsun diye ya da haktan yana görünmek kisvesi altında) eleştirenlerin ağzına da sakız vermemiş oluruz böylece.

Sevgilerimle

malina
27-10-2009, 23:03
Yılın gafını nasıl yaptığını anlattı!

“Balta” koleksiyonu yapan Cemal Hünal’a “Balata” hediye eden Özge Uzun VATAN'a konuştu

“İnternette ‘Cemal Hünal’ın balata koleksiyonu var’ diye yazıyordu. Jest olsun diye sanayiden balata aldık. Yayın öncesi ellerim yağlanmasın diye eldiven buldular. Cemal ağır bir adam, önce bir türlü konuyu açamadım. Konuşmuyor, soruyorum konuşmuyor. Ben de ’Madem konuşmuyorsun dün doğum günündü sana bir hediye vereyim’ dedim.

Sonra eldivenlerimi taktım balatayı elime aldım. Cemal bana ’bu ne yapıyor’ diye bakmaya başladı. ’Senin balata koleksiyonun varmış’ dedim. ’Nasıl yani! Balta olmasın’ dedi. Ama ben hiç alttan almadan, taviz vermeden konuşmaya devam ettim. ’Hayatında hiç bu kadar özel balata hediye eden oldu mu’ deyip eline tutuşturdum balatayı. Gerçeği öğrendikten sonra da nasıl böyle bir hata yaptık dedim ama bir taraftan da çok eğlendim.”

Vatan (http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=27.10.2009&Newsid=266534&Categoryid=11)

Basit bir imla hatası yapmış internette yazan :)

gece
27-10-2009, 23:33
Vatan (http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=27.10.2009&Newsid=266534&Categoryid=11)

Basit bir imla hatası yapmış internette yazan :)

Basit bir hata ve şaşırtıcı olmayan sonuç; 1/3'e düşmüş (http://www.gazeteciler.com/ozge-uzun-gafiyla-balatayi-siyirdi-news7498.html), dahası programın hepten kaldırılması gündemde.

"Çok eğlenmeye" devam eder mi sizce, yoksa zararın neresinden dönülse kâr mıdır?



gece
bir kez daha "söz ola kese savaşı, söz ola..." diyen forum kişisi!

Offrire
05-12-2009, 07:30
bu uygulamanın bütün forumlarda kullanılmasını dilerim.

yaylaboztaş
05-12-2009, 13:03
" Türkçenin Doğru Kullanımı " başlığında bu türden bilgilendirme ve yazışmalar
olduğunu yeni öğrendim ve gerçekten çok mutlu oldum. Yalnızca Forum
Kullanma Kılavuzunu okumuş ve yazım kurallarına uyma konusunda bilgi
sahibi olmuştum.
Umutsuz, çaresiz günler yaşadığımız şu zaman diliminde inanın bu çalışma
beni umutlandırdı. Hala güzel ve doğru şeyler yapılıyor, yanlışlar yanın-
da doğrular hala konuşuluyor, özen gösteriliyor.
Yazışmalarda 'herkez, yanlız ve yalnış sözcükleri yanlış olarak kullanılıyor.
burada rastlamadım ama, konuşma dilinde "lanet" yerine "nalet" sözcüğü
doğrusunun yerini almış gibi. Oysa lanetli ve lanetlemek, lanetlenmek
sözcükleri doğrusunun ipucu nerdeyse.

Bu bölümden çok yararlanacağıma inanıyorum. Saygı ve sevgiyle kalınız.

maki01
06-12-2009, 00:46
Afrika Menekşesi başlığında son mesajlarda "paragraf " diye düzeltmeler yapılıyor. Benim mesajımda (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=541212&postcount=6162)da yapıldı. Mesaj yazarken türkçeyi doğru kullanmaya, paragraflara dikkat ediyorum, yanlış yazmış isem farkettiğim anda düzeltiyorum.
Bilinen tanımıyla paragraf, metinde bir konudan farklı bir konuya geçerken satır başı yapmaktır, satır atlamak değil.
Konuyu yanlış biliyorsam, doğru tanımın yapılmasını rica ediyorum.
Teşekkürler.

malina
06-12-2009, 10:20
metinde bir konudan farklı bir konuya geçerken satır başı yapmaktır, satır atlamak değil.

Haklısınız, satır atlamak değil, satır başı yapmaktır ama yeni cümleyi de biraz içeriden başlamaktır değil mi? Böylece okuyan göz, oranın pragraf başı olduğunu hemen farkeder.

Peki buradaki yazı alanlarında pragrafı, içten başlatıp gönderdiğinizde nasıl görüyorsunuz? Yaptığınız boşluk kaybolmuyor mu? Kayboluyor, çünkü forum yazılımı otomatik olarak o boşlukları iptal ediyor.

Bu nedenle, bir satır boşluk bırakmak gerekiyor.

Ek olarak, monitörden okumak biraz daha zor. Uzun yazılarda, satır boşlukları, satırı takip etmemizi de kolaylaştırıyor.

malina
06-12-2009, 12:33
Bugün, 11:20'de size cevap verdim.

Son düzenleme maki01, Bugün saat 02:26.


Yani bu arada benim mesajımı da görmüş olmalısınız. Karşı cevap vermelisiniz ki açıklamalarım yeterli geldi mi anlayayım.

maki01
06-12-2009, 12:37
Açıklama için teşekkür ediyorum sevgili malina.

Paragraf yerine 1 satır boşluk bırakmaya özen göstereceğim.

malina
06-12-2009, 12:46
Gereksiz bir dayatma olarak algılamadığınızı, kolaylık sağladığı sizin de kabul ettiğinizi düşünebilir miyim? :)

Ayrıntılar için:
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=2079

maki01
06-12-2009, 12:53
Sitemiz dayatma politikası üzerine değil , gönüllülük politikası üzerine inşa ediliyor, farkındayım sevgili malina.

Boşluklu yazılar elbette daha kolay okunacaktır, tıpkı çocuklar için hazırlanan bol resimli kitaplar gibi. Anladığımı , kabul ettiğimi ve de hemen uygulamaya başladığımı söyleyerek bitireyim mesajımı.

malina
06-12-2009, 13:35
Bugün, 11:20'de size cevap verdim.

Son düzenleme maki01, Bugün saat 02:26.


Yani bu arada benim mesajımı da görmüş olmalısınız. Karşı cevap vermelisiniz ki açıklamalarım yeterli geldi mi anlayayım.


Buradaki komik durumu, özel mesajla haber verme nezaketi gösterdiniz ama benim burada yazmam gerek :)
Adaylığımı koyuyorum çünkü :)

Acemilik, sakarlık, şaşkınlık konusunda en yetenekli üye yarışması :) (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1399)

maki01
06-12-2009, 14:19
Sevgili malina,
Aynı anda yüzlerce mesajla uğraşıyorsunuz, eminim. Şaşkınlık değil, yoğunluk diyelim adına :)

Erdal85
15-12-2009, 10:35
Bu siteyi sevmemdeki en büyük neden TÜRKÇE'ye sahip çıkılmasıdır.

betito
15-12-2009, 11:18
Genel usulde birden fazla kelimenin kısaltılmasında bunların baş harfleri alınır, araya nokta konulmaz. Kısaltmaya ek geldiğinde okunuş, kısaltma kelime gibi okunuyorsa kelimeye göre, okunamıyorsa son harfe göredir. İSO'nun, TBMM'nin gibi.

Vikipedi

Bizim aldığımız eğitimlerde böyle bir açıklama yapılmamıştı. Kelimelerin kısaltılmasında oluşan baş harflerin arasına nokta konulur. T.B.M.M., A.O.Ç., İ.B.B.. Sadece kısaltılmış kelimelerin sonuna nokta konmazdı; TBMM., AOÇ., İBB. ayrıca eksik noktalama da yapılmamalı; T.B.M.M, A.O.Ç vb.. Böyle biliyordum ta ki burda bu yazıyı görene kadar.
TDK'nin sitesine baktım, orada da bunlar yazınca şaşırdım doğrusu.

Cumhur Tonba
15-12-2009, 21:21
Sayın mavi ladin,
Çoğumuzun eksiklikleri var. Sitede yazı yazmaya başlayıncaya kadar, bu gibi hususlar aklıma dahi gelmezdi. Doğru bildiğim bir çok kural vardı. Hiç olmazsa olabildiğince dikkat ediyor ve en az hata ile yazmaya çalışıyorum. Bu bile benim için bir ilerleme sayılır. Önemli olan hatalarımızı düzeltmek. (Bu cümleler sizin için değil.)

Sevilay
16-12-2009, 00:07
Çoğumuzun eksiklikleri var. Önemli olan hatalarımızı düzeltmek.

Tabii ki eksiklerimiz var. Ve evet, önemli olan hatalarımızı düzeltmek.:)

Şu üç çok basit hatayı yapmasak bile, oldukça yol almış olacağız bence;

1- Cümleye büyük harfle başlasak.
2- Nokta ve virgülden sonra, bir tık boşluk bıraksak.
3- Yazdıklarımızın daha rahat okunur olması için, en az iki satır boşluk bıraksak.

Ama yapmıyoruz. :(

Bazı üyelerimizin yazdıkları değerli bilgileri okumaya çalışıyorum ama inanın, sanki koşarken yazılmış gibi.:)

Arada ne virgül var, ne nokta. Nefes nefese yazılmış bir yazı.

Şöyle düşünsek; Bu yazdıklarımızı sadece biz değil, internette bilgi arayan herkes, yıllar sonra bile okuyacak.

Bir tür miras bırakıyoruz yani geleceğe.:)

Lütfen, hep birlikte, azıcık daha dikkat edelim.:)

Cumhur Tonba
16-12-2009, 00:12
Sayın Sevilay,
Çok yararlı hatırlatmalar yaptığınız için teşekkürler. Sizin de dediğiniz gibi, hiç olmazsa bunları yapabilsek. Biraz itina göstersek.

Lilium
16-12-2009, 03:10
Çok doğru söylüyorsunuz arkadaşlar, imlâ kurallarına uymak en birinci vazifemiz olması gerekiyor.

Yalnız yeni üye olmuş bir iki mesajı olan üyelerimize her zaman yaptığımız gibi kırmadan inciltmeden yaptıkları hatalarıyla ilgili uyarılarımızı yapalım. Onları ürkütmeden, korkutmadan, kaçırmadan, kazanmaya bakalım.

Bizlerin de hala hatalar yaptığımızı, hele ben hiç unutmuyorum, halen de istemeden de olsa yapabiliyorum, ne yapayım yeteneğim bu kadar herkesten de çok özür diliyorum.

Güler
16-12-2009, 06:11
Sevgili arkadaşlar, genelde bu uyarıları vazifem icabı ben yapıyorum. Arkadaşlara hoş geldiniz dediğim başlıkta, herkesi isim isim karşılamaya gayret ediyor, Forum Kullanma Kılavuzunu okumalarını hatırlatıyor ve mini mini notlarla imlâ kurallarını belirtiyordum.

Daha sonra dikkat ettim ki benim bu yazdıklarım sadece orada kalıyor, arkadaşların çoğu dönüp de buraya göz atmıyorlar, bu işten vaz geçtim.

Çok düzensiz yazanlara da özelden mesaj gönderip, hatırlatmalarımı olabildiğince nazik yapıyorum.
Pek çok arkadaştan olumlu cevap aldığım gibi "sana ne, nasıl istersem yazarım - adliyeye dilekçe mi veriyoruz" gibi cevaplar da aldığım oluyor.

Site hepimizin. Bizler burada gönüllü olarak olarak hem bilgi paylaşımında bulunuyor hem de tohum-fidelerimizi paylaşıyoruz.

Bütün bu yazışmalarımızı güzel dilimizli dikkatli kullanarak, daha anlaşılır şekilde yapmanın bizden sonraki arkadaşlarımıza ne kadar büyük faydası olabileceğini düşünebiliyor musunuz?

betito
16-12-2009, 09:12
Mesela son cevaplarda bile hatalar bulabilirim :)
Benzer, farklı anlama gelen iki kelime; sayın Sevilay ve Lilium'un cevaplarında var :) :)
Umarım kırılmadınız.

Sevilay
16-12-2009, 11:47
Mesela son cevaplarda bile hatalar bulabilirim :)
Benzer, farklı anlama gelen iki kelime; sayın Sevilay ve Lilium'un cevaplarında var :) :)
Umarım kırılmadınız.

Ben kırılmam, hattâ yazarsanız öğrenirim ve bir daha yapmam.:)

betito
17-12-2009, 09:01
Aslında kullandığınız ortak bir kelime var, o kelimenin yazım yanlışından bahsettim. Ama doğrusunu siz yazdınız.

Aslında "Hata Avcısı" rolünde değilim sadece gözüme çarpanlar...:)

Bu arada şapkalı a harfini nasıl yapıyorsunuz? Daha önce göstermişlerdi, klavyeden yapıldığını, ama unuttum.

malina
17-12-2009, 10:02
Ascii Kodları (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=12050)

betito
21-12-2009, 14:16
Sayın malina ve Cumhur Tonba, teşekkürler

Cumhur Tonba
26-12-2009, 15:53
ÜÇ NOKTA (...)

1. Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur: Bir Ulus ağlıyordu. Sarsıla sarsıla, hıçkıra hıçkıra...

2. Bir cümlede örnekler sıralandıktan sonra '' ve benzerleri'' ya da ''gibi'' anlamı vermek için için de üç nokta kullanılır: Sitemiz agaçlar.net'de gördüğüm gülleri, begonyaları, karanfilleri... unutamıyorum.

3. Karşılıklı konuşmalarda, konuşanın karşısındakinin susuşunu göstermek için üç nokta konur:
- Agacı bu şekilde sen mi budadın?
- ...
4. Söz sırasında söylenmeyen ya da söylenmek istenmeyen sözcüklerin yerine konur. Eksik sözcüğü okuyucu tamamlar: Herkes seni ... sanıyordu.

5. Alıntı cümleden önce başka bir cümlenin var olduğunu göstermek için o cümlenin başına konur: ... Nihayet başladık.

6. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur: Hey... Hey. buraya bak.

... Ben de bilgilerimi, unuttuklarımı... pekiştirmiş oldum.

M Fatih
29-12-2009, 22:36
Birşey demek istiyorum türkçenin doğru kullanılmamasıyla ilgili olarak, bazı ardaşlarımız mesajlarında Örnek: ''Resimleri en kısa zamanda yüklemeye çalışıcam.'' buradaki resim doğru olarak kullanılmamakta çünkü resim demek bir kağıda bir düzleme birşeyler çizerek yapılan bir şey.Buradaki resim yerine fotoğraf kullanılması uygun olanıdır diye düşünüyorum.Sizin de bir fikrinizi alayım.

Cumhur Tonba
30-12-2009, 02:25
Sayın mfg34,
Haklısınız. Bu konuda çok sayıda hatırlatma yapıldı.

betito
02-01-2010, 11:37
Acaba sitede İngilizce olarak görülen kelimeleri Türkçeye çevirseniz nasıl olur?
Misal; "Similes Açık" Değiştirilebilir olanları Türkçe yazılsa...

Böyle bir öneri veya uygulama var mıydı bilmiyorum.

malina
02-01-2010, 11:46
Çevrilmemiş sadece onu mu buldunuz?
Madem konuyla ilgilisiniz, eksik kalmış çeviriler konusunda bir araştırma yapıp bildirseniz nasıl olur?
Hepsini bir defada hallederiz.

uzaytek
02-01-2010, 11:50
Aslında yazılımdaki çoğu şeyi görünce değiştiriyoruz ve meslek yüzünden çoğu şey dikkatimizi (en azından benim) çekmiyor.

Smilies için "gülen suratlar" mı demek lazım? Komik bir çeviri oluyor, yerine ne kullanılabilir?

betito
02-01-2010, 11:54
Yazdıklarınızdan bana kızmış gibi görünüyorsunuz ama, bir soru sordum bilgi almak istedim. İsterseniz bir daha soru sormam merak etmeyin.

uzaytek
02-01-2010, 12:08
kızsaydı "gibi görünmezdi", direkt kızardı... :)

malina
02-01-2010, 12:36
Yazdıklarınızdan bana kızmış gibi görünüyorsunuz ama, bir soru sordum bilgi almak istedim. İsterseniz bir daha soru sormam merak etmeyin.

Çevrilmemiş sadece onu mu buldunuz?
Madem konuyla ilgilisiniz, eksik kalmış çeviriler konusunda bir araştırma yapıp bildirseniz nasıl olur?
Hepsini bir defada hallederiz.

Verdiğim cevabı bir de siz yazar mısınız? :)
Yani sizin sorduğunuzu ben sormuş olayım, siz de bana cevap verme durumundaki kişi olun...


Cevabınızda aşağıdaki ön bilgileri kullanmalısınız:
Çevrilmemiş bölümler olduğunu kabul edin.
Herkesin forumun bu ayrıntılarına dikkat etmediğini biliyor olun.
Hazır dikkatli bir üye bulmuşken yardım isteyin.
Zamanınızın tek tek düzetme yerine toplu düzeltmeye daha uygun olduğunu belirtmeniz gereksin.

mer.cann
26-01-2010, 12:08
Ben gerçekten bu konuya çok dikkat ederim.Dikkat edenleri de tebrik ediyorum.Birçok insanın yazım yanlışını düzeltmek istediğimde genelde sert bir tepki ile karşılaşıyorum.Türkçe harika bir dilbilgisine sahip.Lütfen koruyalım bu dili.Saygılar...

malina
26-01-2010, 12:17
Böyle düşünmenize sevindik :)
Noktadan sonra boşluk bırakmaya dikkat eder misiniz?

Sûz-i Dilârâ
26-01-2010, 18:42
"Başlıbaşına" ayrı mı yazılır, birleşik mi? Bilen var mı?:confused::o

malbman
26-01-2010, 18:54
Doğru yazılışı "başlı başına" dır.

sabah
27-01-2010, 07:37
Dil Derneği (http://www.dildernegi.org.tr/TR/Sozluk.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF2F7BB1 70F57409B3) ve Türk Dil Kurumu (http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF9 DAC10DE3DF29AC6) sayfalarında arama yapabileceğiniz yazım kılavuzları ve sözlükleri bulunmakta.

mbdeniz
01-03-2010, 16:16
Bu tutumunuzu destekliyorum. Her ne kadar yıllardır Türkçe karakterleri internette kullanamayışımdan dolayı bu karakterler olmaksızın yazmaya alışmış olsam da, buraya yazdıkça daha da düzelteceğimi umuyor, sizleri kutluyorum.