agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Daha İyi Bir Yaşam İçin > Ağaç Dostları
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 15-09-2005, 08:00   #1
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
Roy, Maathai, Vandelac ve Shiva Arundhati Roy



"1990 yılında Hint hükümeti, Hindistan'ın yedi kutsal nehrinden biri olan Narmada üzerinde ilk büyük baraj inşaatını tamamladı. Hükümet, baraj dolayısıyla yörede 70 bin kişilik göç olacağını ve 101 köy ve kasabanın suyla kaplanacağını bildirdi. Bir gün uyarı yapılmaksızın bu alan suyla dolduruldu; 114 bin kişi yerinden oldu ve 162 köyü su bastı. İnsanlar, çocukları ve hayvanlarıyla birlikte koşarak dağa kaçmak zorunda kaldılar. 10 yıl sonra ise barajın, öngörülen arazinin sadece yüzde 5'ini sulayabildiği görüldü. Bu yüzde 5'lik alan ise su baskını yaşayan ve yok olan köylerin alanından çok daha az bir alanı kapsıyordu..."

Hintli yazar Arundhati Roy, 1997'de yayınlanarak 40 dile çevrilen, Booker Prize ödüllü "Küçük Şeylerin Tanrısı" ile 1999'da yayınlanan "Yaşamın Değeri" adlı kitapların yazarı. Roy, özellikle Narmada Vadisi'ndeki büyük baraj yapılarına karşı verilen sivil mücadelenin aktif katılımcılarından. 6 Mart 2002'de Hint Yüksek Mahkemesi tarafından bir gün hapis cezasına çarptırıldı. Suçu, 1990'da mahkemenin, "Sardar Sarovar" Barajı'nın inşasının ertelenme kararını kaldırmasını eleştirmesiydi. İnşaat, Narmada Nehri'ni yüzlerce parçaya bölen bir "mega plan"ın sadece küçük bir bölümüydü: 30 büyük baraj, 135 orta ve 3 bin küçük baraj yapımı... Roy, barajların yapımıyla 500 bin yoksul köylünün yerinden sürüleceğini söylüyor ve mücadelesini yazılarıyla sürdürüyordu:

"... Çok sınırlı toprak, su ve orman kaynağımız var. Eğer tüm bu kaynakları, klima/havalandırma sistemine, patates kızartmasına veya otomobile dönüştürürseniz bir an gelir ki hiçbir şeyiniz kalmaz. Para üretirsiniz, ama satın alacak hiçbir şey olmaz; havayı satın alamazsınız, suyu da satın alamazsınız. Hindistan, kendi ekonomisi için kendisi karar vermiyor. Milyonlarca Hintli yurttaş yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve günde bir öğün bile yemek imkanları yok," diye yazıyor Arundhati Roy, 21-27 Mart 2002 tarihli Courrier International'de yayınlanan "Görüyorum, yazıyorum, bağırıyorum" başlıklı yazısında.

Arundhati Roy, yazılarında "kalkınma" ile ilgili görüşlerine de yer veriyor:

"... Kalkınma adı altında seçilen yol, bunu "ödeten"le "ödeyen"in arasında biçimleniyor. Hindistan 50 yıl öncesine göre 20 kere daha fazla elektrik üretiyor ama size demiyorlar ki evlerin yüzde 80'inde elektrik yok ve bu nüfusun yüzde 90'ı yoksul. Sadece zirvede yaşayan nüfus gitgide daha çok elektrik kullanıyor ve bu yüzde 10'luk nüfus daha fazla tükettiği için ülkenin "kalkındığından" söz ediliyor.

15 yıldır Yeni Delhi'de yaşıyorum, insanların bir kısmı zenginleştiler, daha büyük arabalar, daha büyük evlere sahip oldular ama hava "siyah"laştı ve yoksullar kentin her köşesinde kalabalık yığınlar halinde yaşıyorlar. Bir gün zenginler tüketim tarzlarını değiştirebilmeyi başarabilecekler mi bilmiyorum, ancak itiraz edilemez bir egoistlikleri var.

Şunu söyleyebilirim; Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi organlar, üçüncü dünya ülkeleri ile Batı ülkeleri arasında bir koalisyon kuruyor ve "yardım" maskesi altında üçüncü dünya ülkelerinin doğal kaynakları satılıyor. Hindistan bugün yönetimini büyük uluslararası organların hizmetine sunmuş durumda. Kısa bir süre önce Yeni Delhi'de Narmada Barajı'na karşı 5 bin kişinin katıldığı bir protesto yürüyüşü yaptık ve projeyi destekleyen Dünya Bankası Başkanı'nın çekilmesini istedik.

Başkan tam bir beyaz kral gibi çıktı ve şunu dedi: 'Bu durumu kişisel olarak araştıracağım.' Ve tabii şunu sorduk ona: 'İyi de siz kimsiniz? Ve kim oluyorsunuz da bizim için karar veriyorsunuz ve bizim adımıza kontroller yapıyorsunuz? Neden bizim toprağımız ve bizim nehrimizin geleceği için siz karar verme hakkına sahip oluyorsunuz?'

Bunların hepsi bir şekilde nükleer silahlanma yarışı gibi; aslında, ne diyeceğinizi bilemiyorsunuz, zira sorun eninde sonunda "etik". Her eleştirinin bir karşı-argümanı/kanıtı var. Çözümün yüreği "çevreye saygı" dır ve başka da bir alternatifi yoktur."

Kaynak: Recto-Verso Dergisi Mayıs-Haziran 2002

aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Kapalı
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 23:13.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024