View Single Post
Eski 16-03-2012, 03:01   #238
MeTePe
Ağaç Dostu
 
MeTePe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh Mesajı Göster
Doğanın -kendine has- olağan akışında insanın müdahalesi olmadığı organizmaların DNA'ları konumuz dışı olduğuna göre, insanlık tarihi boyunca karşılaşmadığımız bir durum ile karşı karşıya kaldığımız bir muhakkaktır. Yani her besin için geçerli değildir, GDO'lardır szö konusu olan. Odağı yine bulanıklaştırmayınız.
Ben size çalışmanın aslını referans gösteriyorum... siz bana konuyu bulanıklaştırmaktan bahsediyorsunuz!

Ahmet'in DNA'sının bağ yapmasıyla, Mehmet'in DNA'sının bağ yapması arasında ne fark var? Evet, konumuz GDO'larda kullanılan markör genler ama bu genler de zaten fabrikada üretilmiş değil, doğadaki başka canlılardan alınmış genler.

Siz aynı genlere tamamen doğal yollarla maruz kalmadığınızı nereden biliyorsunuz?

Ayrıca, konu insan DNA'sı değilse risk nerede? Herhalde farelerin sağlığı için duyduğumuz endişe değil!

Farelerle deney yapılır... çünkü ucuzdur, çabuk ürerler, yer kaplamazlar, beslenmesi kolaydır ve İNSANA ÇOK BENZER nitelikleri vardır. Tabi bu deneyleri insanlar üstünde yapmak da pek kolay değildir.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh Mesajı Göster
GDO'lu organizmaların insan ya da diğer canlıların DNA'sına yatay geçişinin "kestirilemeyecek sonuçları" bir tehdit unsuru sayılmaz mı? Plasental geçiş yukarıdaki örnekte görülmekte. Ayrıca yine sözlerin arasında kaybolan bir cümleniz var: "bu DNA parçasının bağırsak hücrelerimize tutunması". Hayır DNA parçası bağırsak hücresine değil DNA'YA TUTUNUYOR. KOVALENT BAĞ ile.
Tehdit olup olmadığı konusundaki makale sonucunu yukarıda verdim.

Hiç bir bilimsel değer taşımamakla birlikte benim görüşüm de tehdit olmadığı şeklindedir. Çünkü bir tehdit söz konusu olsaydı:
- 20-25 yıl içinde bu tohumların kullanıldığı bölgelerde
1. Bitkilerde ciddi boyutta morfoloji ve genetik değişiklikler
2. Bu bitkilerden beslenen vahşi hayvanlarda genetik bozukluklar, kanserler, çeşitli norm dışı hastalıklar
3. Mahsülün verildiği çiftlik hayvanlarında anomaliler, sakatlıklar, kanserler, norm dışı hastalıklar
4. Bunlardan yapılmış ürünleri çok tüketen toplumlarda çeşitli hastalık insidanslarının değişmesi,
5. vs. vs. vs.

gibi gözden kaçmayacak sonuçlar görürdük. Üstelik de bu sonuçları firmalar falan saklayamazdı. Çünkü bunlar doğrudan değil, dolaylı görülebilecek etkiler... Firmaların tüm olası etkilerle ilgili tüm çalışmaları takip ve kontrol edecek gücü olması İMKANSIZDIR!

Bir de "kovalent bağın" nesine takıldınız anlamadım! İsterse lastikle bağla bağlansın. Kovalent bağ bir kimyasal moleküler bağdır ve moleküllerin ciddi bir kısmı bu şekilde birbirine bağlanır. Kovalent olmayıp da metalik bağ oluştursa ne fark eder, ionik bağ oluştursa ne fark eder?

Son olarak; 20 yıl, 220 yıl ile milyonlarca yıllık evrim sürecini birbiriyle kıyaslamak gibi bir hataya düşmüşsünüz. GDO'larda bu tür tehditler varsa milyonlarca yıl beklememize gerek yok. 8-10 yıl içinde dramatik değişiklikleri görürüz zaten.
Birisi, genlerin evrim süreci içerisinde türlerin genomunda bıraktığı artıklardır. Çok yavaş ilerleyen bir süreçtir. Diğeri ise suni olarak ortaya çıkmasından endişe ettiğimiz bir süreçtir. Bunun milyonlarca yılda değil, 1-2 kuşakta ortaya çıkmasından endişe ederiz.

Sanıyorum Junk DNA denilen konu hakkında biraz bilgi edinmeniz gerekiyor. Hatta konuyla bu kadar ilgili olduğunuza göre DNA'da genlerin nasıl işlev gördüğü, aktif, deaktif olduğu, kafasına göre bir genin çalışıp çalışmayacağı, hatta hatta, insan genomundaki 20-25.000 genden sadece %1,5 kadarının protein sentezinde işlev gördüğünü, geri kalan çok ciddi bir kısmın herhangi bir işlevinin görülmediğini falan araştırmanızın yararı olabilir.

Size göre lafı yine bulandırdım!

DNA'yı bir bina gibi düşünürseniz ona kovalent bağ ile bir gen parçası iliştirmek binanın rasgele bir yerine bir kapı veya pencere iliştirmek gibidir. Bir işe yaraması, bir işlev görmesi veya bir zararı olması olasılığı son derece küçüktür.

MeTePe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön