Konu: Kaptanzst
View Single Post
Eski 28-01-2012, 01:43   #11
Halil Önen
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz Mesajı Göster
Agaclar.net'te avcılıkla uğraşan birini daha görmek sevindirici oldu. Keyifli paylaşımlarınızın artması temennisi ile.
Sevgili syılmaz,
siz bi yede 'avcıdan çevreci olu mu?' derken...

biz bir zamanlar avcılığın felsefesini bile yapmıştık, gecemizi gündüzü katarak; 'o'nu zaafımızdan bile saydırmamıştık.

Aristo'dan başlamış, Karl Marks' ın üzerinden atlamış, Nitetsche' ye giden yolda 'Zerdüşt'e uğramış ' her şey sende başlar sende biter, yeterki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşam sevincini...

hep hatırla...

çaresizseniz, Çare sizsiniz'' diye...

Ve... İnsan, üstüninsan arasında gerilmiş bir iptir, hem de ucurumun üzerinde bir ip demiştik...

Vee insan doğası gereği avcıdır, doğanın ta kendisine dalandır, yoksa Kartal sinek, insan karınca avlamaz... demiştik...

İnsan ayrıcalıklıdır demiş; İnsan dışındaki diğer yaratıklar yalnızca yaşarlar, bizlere ise yalnızca yaşama seçeneği verilmemiştir demiş; öyleyse avlanmanın bir ayrıcalık olmasına halkın duyduğu sürekli tepki bir rastlantı ya da yalnızca yıkıp yok etmeye yönelik bir şiddet eylemi değil;

bu haklı tepkide halkında üst sınıflardan farklı olmadığı _ bir padişahla bir avcının doğada bir sofrada yemek yediği tek olgudur_ bu istekli uğraşın,

yani avlanmanın insan yapısında normal olarak var olduğu gereği vurgulanmış;

'erkeğin milyon yılı' üzerine hala mağara adamının yaşadığı....

aslında avlanmanın 'doğa'yı taklit etmekten başka bir şey olmadığı...

avlanmanın alt konumdaki bir bir türün üstün bir türe karşı özgür mücadelesi olduğu...

avcılığın ona mutluluk veren istekli bir uğraş; temel gıdalarını sağlamak _ günümüzde_ temel gıdalarını sağlamak zorunda kaldığı bir uğraş değil, insana mutluluk veren bir uğraş olduğu...

Vee mutluluğun bizlerin istekli uğraşlarda gizli durduğu...

avcılığın _insanın avcı olanının_ 'doğa'ya (gerçek)dönüşünü sağlayan tek uğraşı olduğu; yani avcılığın insanın kendini insan olma özelliğinden saptırıp _ kentli adama göre_ uzaklaştırması, böylece doğaya tekrar dönüşünü onun temel ve köklü değişimde araması;

'doğal' insanın avcı olan ilk tarih öncesi insan olduğu ve bu doğal insanın değişken tarihsel insanın içinde hep gizlice yaşadığı...

avcılığın, insanın avcı olanının aslında 'öz' e yapay dönüş çabası olduğu...

Veeee çürüme üzerine inşaa edilmiş _mantar gibi_ dünyada insanın avcı olanının, kontrol edemediği dünyasında _ sonuçları için_ yapmakta zorunlu olduğu uğraşlarla örülü yaşamından sızma çabasıyla, mutluluk duyacağı _ yarışmak, konuşmak, dans etmek gibi_ mutluluk duyacağı istekli uğraşlarını kovalama çabasından başka bir şey olamadığı....

ağaca bakarken ormanı gözden kaçırmadığımız , entellektüel bir tartışmaydı becerebildiğimiz...bir zamanlar ama o günün dostlarıyla yüreğimize koyduğumuz bir ölcümüzde vardı tabii...

'ölçü olmayan yerde hiçbir şeyin erdemi yoktur ve insanoğlu yüceliği bile kendini alçatmada kullanabileceği yeteneğe sahiptir derken bile bir kişinin algılama gücünü bir parca esnetmeye çalışmadık; gereksiz ayrıntılarla uğraştığımızı söylemesinler diye...

Evet, Eflatun' un dediği gibidir;

'Avlanmada avın izini sürerek onu ele geçirmekten başka bir şey değildir; ele geçirdikten sonra onunla ne yapılacağı avla ilgili olmayan bir konudur...

Nasıl yukarıdaki şarkının dediği gibi; söyleyene değil, söyletene bakılıyorsa; avlayana değil, genlerine bak...

Rastgele....

Saygılar

Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön