İki günlük uzaklaşmak bile bahçedeki çiçeklerin susuzluktan büzüşmelerine sebep olmuş.
Artık hemen hemen hergün su ister oldular. Bu sıcaklara dayanmaları gittikçe zorlaşıyor. Ben yine gazete külahları yapıp başlarına geçireceğim galiba. Nasılsa adım çıktı deliye.
Gelir gelmez hemen sulamaya niyetlenmiştim ki bir eşek arısının gazabına uğradım ve tabii geceyi hastanede geçirmek zorunda kaldık.
Sabahleyin hemern dört koldan sulama başladı. Bir yandan çimler sulanıyor, bir yandan fıskıyeler yer örtücülerini suluyor. 5 ayrı hortum devrede üçü gülleri, biri saksıları, biri ortanca ve clematisleri suluyor.
Oğuz da sebze bahçesinin damlalıklarını açtı.
Yani, hızlı bir koşuşturma içindeydik. Sağa sola koşup durduk.
Kameriyedeki cam güzelleri iyice büzüşmüş inşallah toprarlanırlar.
Yine giderken kameriyeye aldığım mavişler iyi durumda. Beyaz iyice çiçeklenmiş, mavişde de tomurcuklar yeniden açmaya başlamışlar.
Yeni ektiğim casablancalar coşmuş da çoşmuşlar. Tek tük açmaya bile başlamışlar. Ama saksılardaki tomurcuklanmayı mutlaka görmelisiniz. Bir dalda 5 ve 7 adet tomurcuk var.
Kokuları nefis mi nefis.
Üşenmeden saydım tam 103 tane acacak tomurcuğum var. Deliğe bayram ki bayram.
Oğuz da bu sene ilk defa ektiği kıl biberlerden toplamış getirdi. Onları görürdüm ama çok ince ve uzun oldukları için ekmezdim. Bu sene bir arkadaş ekmem için 7-8 kök getirdi.
Tatlı biber, ama insanın ağız çeperlerini doldurmadığı için pek sevmezdim. Yine de güzel olmuşlar. Bir ikisinin uzunluğunu ölçtüm 31-33 cm arası geliyor.
Ohhh, siz bir de balları çıkmaya başlamış incirleri bir görseniz.
Yok yok tadını anlatmama imkân yok. Böyle tat böyle aroma görülmemiştir.
İnanmazsanız bir bakın.....