|
Fotoğraflardaki bitkiler üzülerek belirtmek istiyorum, ancak ve ancak ülkemizde akdeniz kıyısında yetiştirilebiliyor. Özellikle ilk yıllarda dona karşı korumak gerekiyor. Bunun en kestirme yolu ise Kuzey rüzgarlarına karşı korunaklı, güneye bakan bir yere dikmek. Kışın hemen hemen hiç su istemiyorlar. Taban suyundan nefret ediyorlar.
Şimdi kocaman bir ağaç olan Erythrina Crista Galli'yi 8-10 yıl önce tohumdan yetiştirdim. Bunda yerini sevmesinin çok önemli etkisi var. Sert geçen kışlarda soğuktan etkileniyor. Dal uçları donabiliyor. Ancak mart ayında iyi bir budamayla yine coşuyor, aylarca güzelliğini koruyor. Antalya'da Alev Ağacı diyorlar ama bana göre yanlış bir tanımlama, Coral Tree'den hareketle Mercan Ağacı dense daha doğru olurdu.
Jathropha Integerrima'yı da geçen yıl tohumdan yetiştirdim. Bu Küba kökenli bitki inanılmaz güzellikte bir küçük ağaç. Tohumlarını epeyce aramıştım, şu sıralarda da arıyorum ama hiçbir yerde bulamıyorum. Bu güzel bitkinin bir adı da Peregrina
En sorunlu olan ise Plumeria'lar. Henüz bu güzel bitkilerde tam anlamıyla başarılı olamadım.
Soğuktan ve rüzgardan etkileniyorlar. En büyük sorunları ise kışın hiç ama hiç suyu sevmemeleri. Hele hele köklerini çok kötü etkileyen taban suyundan nefret ediyorlar. Alanya ve Kıbrıs'da bir hayli büyük Plumeria'lara (İngiliz fulü diyorlar) rastlayabilirsiniz.
Quisqualis Indica'dan ise çok umutluyum. Bir kere soğuktan çok etkilenmiyor gibi. Neredeyse tüm gün Akdeniz güneşi alan bir yere diktim. Sanıyorum bu yıl çiçekleri ve de övgüyle sözedilen kokusuyla evimizi renklendirecek. (Bana küçücük, neredeyse ölmek üzere olan bu bitkiyi veren kişi Kırmızı Yasemin olarak adlandırıyordu.)
Şimdilik bu kadar. Murraya Paniculata ve Mandevilla'lardan ileride söz edeceğiz.
Serlamlar, sevgiler...
|