View Single Post
Eski 19-12-2010, 23:44   #198
acemi_caylak
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Emektar,

Bu konuya yazmıyordum ancak saldırılarınız sürdüğü için yazmak zorunda kalıyorum. Önce bu sözler size ait.


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi emektar
Benim izlenimim burada bir grup hurrraa diyerek bir şirkete yükleniyorlar. Bence bu çok yanlış.
... dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi emektar
Siz bilmiyor musunuz, dünyanın en büyük şirketlerinden
BP'nin okyanusta sondaj kuyusu patladı da milyonlarca ton ham petrol okyanusa aktı. BP firmasında çevre ve güvenlik en önemli konulardandır. Böyle olduğu halde demek ki kazalar yaşanabiliyor. Allah hepimizi kazalardan korusun!

Bundan 40 sene önce Belçikada bir derenin nasıl temizlendiğine tanık oldum.
Bir su firması dereye hem bakteri dozajladı hem pompalarla yapılan
gölcüklerde suya hava basıldı hem de dere yatağı üzerinde taşlardan setler yapıldı. Taşlardan setleri, demir kafeslere almışlardı.

Benim söylemek istediğim ilgili firmaya da gereksiz yere aşırı eleştiri yapıldığıdır.
Olaylar farklı gelişmiş olabilir. Bizler bilmiyoruz. Yürüttüğümüz fikirleri gerçek sanıyor olabiliriz.
Birincisi hangi grup "hurra" diye saldırmış. Bunlar bir grup değiller. Aksine agaclar.net yönetimini bile karşılarına alan ve yazıları silinmesine ve karşı tarafın "vatan haini" suçlamalarına rağmen, sizin gibi Hollanda'dan ahkam kesmeyip bizzat orada yaşayan ve olayı yerinde görüp inceleyen ve başından beri bu işi üstlenen firmanın düzmece senaryolarını tek tek ortaya çıkaran bir kaç tane iyi niyetli insan.

Tarihçeye bir bakacak olursak, derede kurbağalar fotoğrafı ile başlayan bir senaryoydu. Merak etmeyin bu fotoğrafı yazan gazeteyi de aradık ve gerçeklik payını sorduk. Haberi ajanstan aldık diye haberlerine sahip çıkma cesaretini dahi gösteremediler. Çünkü baştan sona düzmeceydi.

Yani bu "hurracılar" olayın nasıl geliştiğini çok iyi biliyorlar. Ahkam kesmeyip, gerçeklerden yola çıkıyorlar.

pH ve tankların sele kapılmasına gelince, bu firmanın bu işi bilmediğinin en iyi göstergesi.

Hadi mikroorganizmalar dereyi temizleyecek diyelim, bir an için buna inandığımızı varsayalım. En azından bu mikroorganizmlarının güvenliğini sağlamayıda mı düşünmediler. BP örneğini veriyorsunuz. Problem burada başlıyor zaten. Dünyadaki bütün şirketler kar üzerine kuruludur. Ve bilumum çevre kirliliğinden bunlar sorumludur. BP'de işin başındaki mühendislerin uyarısını dikkate almadığı, sızıntıya müdahaleyi geciktirdiği için bu felaket oldu. (Ayrıntısını gazeteleri dikkatli incelerseniz bulursunuz. Yani iddia ettiğiniz BP için çevre ve güvenlik değil kar ön plandadır.) Tıpkı hızlı tren kazasında ve dere yatağına yapılan yapılarda selden onlarca kişinin ölmesi gibi. Siz bilimsel uyarıları dinlemeyip ince kar hesapları yaparsanız felaket kaçınılmaz olur. İşte bu noktada Bayindirmevki dediklerini tam anlatamamış olabilir. Şirketlerin amacı hep kısa günün karıdır. Yağmur ormanlarında kereste için ağaç kesen bir firmanın amacı kardır. Bugünden baktığınızda bu firma rasyonel bir iş yapıp para kazanıyordur. Ancak kesilen her ağaç Himalayalardaki ya da Gröndland'daki buzulların erimesini biraz daha hızlandırıyor. Yani bir yanda kar bir yanda insanlığın geleceği. İşte bu noktada ikisi arasında uzlaşmaz çelişkiler vardır. Siz hangi taraftasınız?

Şu bakteri aşılama üzerine de bir kaç söz. Belçikalılar bakın doğrusunu yapmışlar. Ben değil siz söylüyorsunuz. Üstelik suya oksijende vermişler.

Dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur diyorsunuz. Hiç laf cambazlığı yapmadan, ben bir çocuk gibi somut akıl yürütüyorum. Yani kürenin dışından bakıyorum. EM içerisindeki bakteriler topraktan elde edilmiş bakteriler. (Sadece sayısı 80'mi değil mi orası karışık. Neyse bizi ilgilendiren bu değil.) Madem bu bakteriler topraktan elde edildiler. Doğal olarak Ergene Nehrin'de de varlardı. Çünkü bu bakterilerin bir kısmı aynı zamanda suda yaşayan bakteriler. Ya da dereye karışan yağmur suları ile çevredeki topraktan zaten taşınıyorlardır. Yani dere doğal yollardan zaten dozlanıyor. Ve toprağın bir gramında bu baktrilerden milyonlarca adet var. Eğer bu bakteriler suda üreme şansı bulurlarsa (yeterli besin ve oksijen) sizin aklınızın alamayacağı kadar hızlı çoğalırlar. (Bakteriler eşeysiz olarak ürer ve ortalama 20-30 dk'da bir bölünürler ve bu artış hızı geometrik olarak artmaya devam eder.) Ne zamanki ortamdaki besin ve oksijen bitince aynı hızda da ölürler. Yani topraktan karışan bakteriler dozlanan EM içerisindeki bakteri sayısına 1-2 gün içerisinde bilemediniz aynı gün içerisinde ulaşırlar. Ancak başından beri iddia edilen neydi? Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor.

İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer. Gerisini zaten suda bulunan mikroorganizmalar doğal yollardan halleder. Aşağıdaki satırlar, Yıldız Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Gürdal Kanat tarafından Dünya Bankası Raporlarından aktarılıyor. "Enzim veya özel bakteri türü gibi sihirli teknolojilere inanılmamalı, çok iyi bir planlama yapılmalıdır." (Bu söyledikleri kompost için geçerli olsa da su arıtma içinde aynısı geçerli.)

Bu durumda Ergene'de somut olarak fazla maliyete girmeden eğimin yüksek olduğu yerlerde bentler yapılr ve yerçekimi kuvvetinden yararlanılarak su yüksekten aşağıya doğru akıtılarak sudaki çözünmüş oksijen miktarı artırılır. Diğer çözümlerin hepside daha maliyetli olup küçük bir kasabanın tek başına altından kalkabileceği çözümler değildir.

Bu başlıkta Sevgili Malina' nında ısrarla vurguladığı "hiç bir şey yapmayalım mı" diye serzenişine de işte somut yanıt. Yapılan yanlışı alkışlayacağınıza, (Ki bu durumda altyapı hazır olmadan hızlı tren seferlerini başlatanları savunanlardan hiç bir farkınız kalmaz.) basit ve uygulanabilir çözümlerin hayata geçirilmesine katkıda bulununuz.

Sn Emektar, son bir sorum daha olacak. Hollanda'da EM'nin litresini kaça aldınız? Ben Almanya fiyatını biliyorum. Türkiye' dekinin 3 te biri. Oradaki fiyatıda siz açıklarsanız sevinirim.


Düzenleyen acemi_caylak : 20-12-2010 saat 08:24
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön