View Single Post
Eski 12-09-2010, 02:04   #94
Halil Önen
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Atatürk demiş ki;
''Yakın dostlar, sevdikleri tarafından bir işgenceye mahkumdur. O işkence sevdiklerinin dertlerini dinlemektir''.

Sanki öyle oldu gibi... Ya da hani bir tv. sunucusu bir konuk çağırır ama en çok kendisi konuşur ya...

Uzak bahcelerin yakın dostu, Ağaçlar. net in çalışkan çocuğu ACEMİ/ÇAYLAK arife günü, Aliağa' ya misafirliğe geldi.

Bize gelmeden önce Muğla'ya gitmiş. Muttalip bey (mtlp sitemiz üyesi) ile buluşmuş. Muttalip Bey' in bize fotoğraflarını gönderdiği zeytin bahcesinin sorunlarını yerinde görmek için ona uğramış.

Bize uğradığında akşam olmuştu.

Ayhan kaptan, ben, Hasan Bey ve Acemi usta deniz kenarına, öğretmen evinin lokalinde gecenin geç saatine kadar sohbet ettik.

Neler konuşmadık ki, bu kadar zamanda; sanki yıllar öncesinden tanışık gibiydik.

Zeytinden, Antep fıstığından, enzimden, topraktan, kimyasal gübre ve ilaçlardan, solucan ve onun gübresinden, organik gübre ve organik yetiştircilikten, doğal üretimden daha doğrusu AĞAÇLAR.NET' e dair herşeyden ve dost üyelerinden konuştuk.

Belki biraz dedikodu da yapacaktık ama vakit nakitti.

Acemi dostumuz, izin verdiğimiz sürece konuşabildi.

UBYİ bahçelerinin yapısı, geleceği daha doğrusu kaderi ne olacaktı? Tabelası kalmış, içi boşaltılmış örgütlü yapıların çöplüğü olan ülkemizde...

Kader...

Bu bizim kaderimiz mi? Peki kaderimizi belirleyen ne? Karakterimiz belki. Onu da belirleyen yaptıklarımız, yaptıklarımızı belirleyen sözlerimiz (kelimelerimiz) değil mi? Ve sözlerimizi belirleyen düşüncelerimiz.

Ya da; maddi dünyadan öğrendiğimiz harika şey; şeylerin hayal bile edemiyeceğimiz kadar birbirinden bağımsız olduğu halde, binlerce atomun bağımsız hareketinin birbiriyle etkileşimi ve hareketi doğurması gibi; bu insan ilişkileri için geçerli değil midir?

Belki insanların pek azı geleceğin yönünü değiştirme gücüne sahiptir. Ama her birinin olayların küçük bir parçasını değiştirmek çabası ve bu çabanın toplamı bir kuşağın yapısını belirleyemez mi?

Eğer bir ideal için çalışılıyorsa, başkalarının iyiliği için de harekete geçiliyor, haksızlığa her karşı çıkış küçük bir umut dalgası yaratıyorsa, işte bu büyük enerji en kalın duvarları bile yıkan güçlü bir akıma dönüşemez mi?

Önemli olan nasıl düşündüğümüz, birbirimize nasıl davrandığımız ve doğa ile nasıl ilişki kurduğumuzdur.

Elbette kaygılıyız; doğanın toptan yıkımından ve gelecek için fedakarlıktan bulunmanın gönülsüzlüğünden... daha fazla hayal kırıklığı yaratan şeylerin fazlalığından...

Ancak ''bugün'' geleceğimizi satın alabileceğimiz tek şey değil mi... yaşlı gözlerle geleceğe bakmanın, geleceği belirleme hakkı olabilir mi? Ya da geçmişi geri alacak kadar zengin miyiz?



İnsanın günde 50 000 kadar düşüncesi olurmuş. Hepimiz gün boyunca kendimizle konuşuruz. Bu gece konuşacak dostlar bulamadım. Kendimi kendimle konuştum saydım gitti.

Çünkü bu gece ne Acemi Caylak, ne Ayhan kaptan, ne eski müdürler Hüseyin bey ve Hasan bey vardı.

Acemi Usta geldiğinde, bir gecenin keyfini çıkardık ve yeni bir dost edindik.

Geldiğini için teşekkürler ACEMİ ÇAYLAK

Halil Önen Çevrimdışı   Başa Dön