View Single Post
Eski 23-08-2010, 21:12   #93
Halil Önen
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ahmet salih Mesajı Göster
Merhaba Sn;halil önen Başımdan geçen benzer bir olayı aktarayım. geçen sene annemi elinde kocaman bir bıçak 5 yaşında olup hiç çicek açmamış ıhlamur ağaçının başında gördüm,ne yaptığını anlamaya çalışırken annemin yüksek sesle çiçek açmazsan seni keserim, seni keserim diyerek ,bıçakla ağacın gövdesine 2-3 derince kesik attığını gördüm. Biraz gülerek, biraz hayretle anne hayırdır dediğimde ,annem gayet ciddi dedesinin meyva vermeyen ağaçlara bu şekilde yaptığını ,ağaçların meyva vermeye başladığını,dedesinin ağaçları çok sevdiğini ,her türlü aşı yaptığını uzun uzun anlattı. o sene ıhlamur çicek açınca, annem zafer kazanmış komutan edasıyla ayva ağacına da aynı uygulamayı yaptı. Bu esnada Çınar(benim minik köpeğim), güzelim erguvan ağacımı derince kemirmiş, epeyce kabuk soymuştu, halbuki ilk defa bu sene 2-3 tane minik çicek açmıştı. çınarın kemirdiği dönemde yapraklanma başlamıştı.ben gitti erguvan diye hayıflanırken bizim ölümcül yaralı erguvan çoştu mevsim dışı olmasına rağmen bir sürü çicek açtı , Tüm çabalara karşın çiceklenmeden 10 gün sonra erguvanı kaybettik.Erguvanın bu davranışını ben şöyle yorumladım(bu yoruma konuda uzman arkadaşlar eleştiri yaparlarsa sevinirim).bildiğimiz gibi doğanın en önemli yasalarından biri neslin devamlılığı ilkesidir.Bütün bitki ve hayvanlar soylarının devam etmesi için anlayabildiğimiz, bir çoğunu hala anlıyamadığımız bir çok davranış gösterirler, Bu çok güçlü bir genetik içgüdüdür(genetik içgüdü) litaratürde olduğunu sanmıyorum benim uydurmam açıklayacak başka bir kelime bulamadım.Gerçekten canlı davranışlarını bu yasa çerçevesinde incelendiğinde ne kadar etkili olduğu görülecektir. Örneğin ,annenin çocuklarının yaşamı tehdit edildiğinde ölümü bile göze alması.erguvanın sergilediği davanış ise;ölümcül yaralar aldığının bir şekilde farkına varınca neslinin devamlılığını sağlamak için, çicek, dolayısıyla tohum üretmeye çalıştı. Ihlamurun kabuğuna uygulanan kesikler benzer bir mekanizmaları harekete geçiriyor olabilir.Atalarımızın mirası olan geleneksel yöntemlerin iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar binlerce yıllık tecrübe ve bilgi birikimi içeriyorlar.Bazılarına sonradan saçma ,yanlış eklentiler yapılmış olsa da, Bir çoğunun objektif incelendiğinde ciddi faydalar sağlıyacağı aşikardır.Hatta bu konuda sitede bir başlık açılması yararlı olabilr. Bir hikayeden nerelere geldik, sağlıcakla kalın. ayvayı merak eden olursa; bu sene 2 tanecikte olsa ilk meyvalarını verdi.


Sn. Doktorum,

söylediklerinize katılıyorum.

Bitkileden çok daha gelişmiş olan hayvanlar ve hatta insanlar bile öyle değil mi?

Büyük doğa felaketleri, büyük şavaşlar ve amansız hastlıklar _bir zamanlar avrupayı saran veba. vb. gibi_ dönemlerinde insanların, daha çok çocuk yaptıkları istatistiklerle ispatlanmış. Hem de geleneksel aile duvarları bile yıkarak...


Bu gün bile çok çocuk sahibi olma isteği, buna benzer ağır stresli yaşam koşulları değil mi?

Günümüzde bile her gün, bir çok canlı türü yok oluyor ve yeni türler ortaya çıkıyor.

Ayakta kalanlar, geçmişten gelen _atalarından _ yaşam genlerini en iyi koruyanlar ve geliştirenlerdir.

Ayrıca yok olduğunu sandığımız türlerin de bir gün ortaya çıktığı gözlendi. ABD ' de güçlü bir orman yangını sonrası, 200 yıl önce orada yaşayan bir ağaç türü yeşermişti.

Çok ilginç, tarla sınırımızda bir incir ağacı vardı. Dipten çok sürgün verirdi.

Babam her yıl iki üç sürgün bırakır, budardı. 'O' yine çok sürgün verir, bir türlü boya gitmezdi.

Bir gün diplerinden tamamen kesti. (Birinden duymuş olmalıydı) üzerine çalıları yığdı ve ateşledi. Sonra üzerine toprak attı, kapadı.

Baharda üç tane öyle sürgün verdi ki tutabilene aşkolsun. Öbür bahara da meyve antrenmanına başladı.

Babam ' bak görüyormusun, kendisini ölüyorum zannetti kerata, nasıl da büyüyor ' demişti.

Saygılar efendim.

Halil Önen Çevrimdışı   Başa Dön