Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi balbay
Yöresine ait olmayan türlerin ekilmesini doğru bulmuyorum. Zira Çeşme-Alaçatı bölgesine ait olmayan bir takım dut, errik, kayası, palmiye, badem türlerinin ekilmesi sonucu yeel meyva ağaçlarımız da belirgin hastalıklar peydah oldu.
Mikro ekoloji mutlaka korunmalıdır.
|
Bu konuda size katılıyorum. Özellikle doğal alanlara, alakalı alakasız meyve ağacı çekirdeklerinin atılması saçma ve sorunlu bir uygulama. Bence şu yapılabilir; kent merkezlerinde zaten doğal bir alan kalmadığı için boş apartman bahçelerine vs. bu çekirdekler atılabilir. Ben öyle yapıyorum. Evin karşısında küçük boş toprak arsa vardı. Çekirdekleri veya çürüyen meyveleri atıyordum. 2 tane şeftali fidanı belirdi. Belediye ekiplerinin bu alandaki otları biçmeleri nedeniyle bir tanesi biçildi, diğeri şans eseri kurtuldu. o alanda inşaaat başlayacağı için bir umut söküp apartman bahçemize diktim.
Tema' nın memleketi meşe palamuduna boğma kafasına da karşıyım. Yerel ağaç türlerini kullanmaktansa böyle bir tektipçiliğe kaçılması sorunlu. Üstelik bu örgüt bir çok doğa-ağaç katliamını görmezden gelip çaba harcamazken, bana çok da samimi gelmiyor. Zaten, Türkiyede ekolojik kıyımların büyük bölümüne imza atan büyük sanayiciler tarafından kurulan bir örgütten ne beklenebilirse artık? Batıda, '' green washer( yeşil yıkayıcılar) '' diye adlandırılan örgütlerden birisi olduğunu düşünüyorum. '' Aman bakın ne kadar çevreciyiz '' diye, sanayicilerin paravan olarak kullandığı bir durum.