View Single Post
Eski 05-08-2010, 11:45   #104
Fatoş
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Hikmet Çetinkaya'nın Kozak Yaylası Hakkındaki Yazısı.




POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA

Kozak Yaylası...

Bir pazar sabahı yaşamdan, sevgiden, aşktan söz etmek istiyorum...

Düşsel yolculuklara çıkmak!..

Paul Celan'la bir Viyana akşamını yaşamak, Prag'da sokaklarda dolaşmak, Belgrad'da anıları toplamak...

Geçmiş zaman resimlerinde yaşamı yakalamak.

Kıyıda yürürken denizin beyaz köpüklü dalgalarını seyretmek...

Eski Datça'nın taş duvarlı evlerinin bahçelerinde renk renk çiçekleri sulamak...

İlkyaz sıcağını yüreğimde duyumsamak.. .

Duru su baharın, ilk çiçek toprağın mıdır?

Lermontov elinde şarap kadehiyle ayın ışıklarını toplarken yeryüzünde, küreselleşmeye karşı başkaldırmak.

Hani o sağır ve eski pişmanlık yıllarım vardır benim, okura sık sık anlatıp bıkkınlık getirdiğim...

Çokuluslu şirketlerin "altın talanı"nı anlatırken, çocuklarımızın iç çekişleri Fırtına Vadisi'nde, Tunceli Ovacık'ta, Bergama'da, Kaz Dağları'nda yankılanır.

Kapanan gözler vardır ya hani; konuşmayan çocuklar; dağ başları, ovalar, akarsular, göller, denizler...

Yağma vardır, talan vardır ya!..

Filiz süren bir sessizlik gelip çatar hayatın tam ortasına... Soygunun, vurgunun, yolsuzluğun egemen olduğu yer burasıdır bilip de bilmeyene...

Kaz Dağları, Artvin Cerattepe, Bergama Kozak Yaylası, Madra, Efemçukuru, Eşme, Tunceli Ovacık...

Dağlarımız, ovalarımız delik deşik...

66 bin 600 dekarlık Kozak Yaylası'nda altın avcıları...

***

5 milyon çamfıstığı ağacı...

50 milyon dolarlık çamfıstığı dış satımı, 17 köyün geçim kaynağı...

300 binden fazla insana su sağlayan akarsular...

Zehirlenen Madra Çayı...

Yok olan doğa ve insanlık...

Ne zaman açılacak gözlerimiz, ne zaman?..

Ne zaman söylenecek türkümüz, insanca yaşamımız, sevgimiz, tutkumuz?..

300 binden fazla insana su veren Kozak Yaylası gözden ıkarıldı...

Ne yazarsan yaz, siyasal erk umursamaz...

On beş gün önce oralardaydım. ..

Kaz Dağları'ndan Edremit Körfezi'ni seyrederken tarifsiz kederler içindeydim...

Kaz Dağları teslim alınmıştı...

Biga Yarımadası can çekişiyordu...

Vahşi kapitalizmin "Küreselleşme" ya da "Yeni Dünya Düzeni" masalı; aslında "Ahtopot'un Kolları"yla azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri kuşatmıştır...

Çokuluslu "altın avcıları" ve onların taşeronları ülkemin topraklarını "mal" gibi görüyorlar.

Yerli işbirlikçilerini, siyasal erki de "köle".

Elimde Prof. Dr. Yaşar Gürbüz'ün "Siyasal Sosyoloji" kitabı (Filiz Yayınları, İstanbul) var...

İlginç olduğu kadar okunması gereken bir kitap...

Azgelişmiş ülke tanımı Türkiye'yi anlatıyor gibi...

Kısa sürede köşeyi dönenler, sanayileşmiş ülke varsıllarının tersine pahalı otomobiller, yalılar, köşkler, gece kulüplerinde bırakılan binlerce liralar...

Azgelişmiş ya da gelişmemiş ülkelerin fotoğrafları değil midir bu yazdıklarım...

***

Şimdi gel de Karl Marx'ı anımsama...

Yaşar Gürbüz de anımsamış ki, Marx'ın sosyal sınıflara bakışını almış kitabına...

Köle bir çeşit maldır!..

Öyle söyler Marx...

Emekçi ise emeğini satar...

Sınıflar arasındaki çelişkiyi Tunceli Ovacık'ta ya da Eşme Kışladağ'ında "Altın avcıları"nın yanında çalışan köylülere nasıl anlatacaksınız?

Bir uçta köleyi, bir uçta işçiyi alırsanız ne çıkar ortaya?

Sanayileşmemiş bir toplumsanız, din eksenli politikaların boyunduruğu altındaysanız yandınız!..

Tarikatlar siyasete yön verecek, din sömürüsü ivme kazanacak.

Galiba Türkiye'nin siyasal sancısı da bu!..

Suudiler Türkiye'de toprak satın alıp buğday ekmeye hazırlanıyorlar. ..

AKP iktidarı arkalarında.. .

Paraları repoda!..

Çokuluslu şirketler ise dağlarımızı, ovalarımızı talan ediyorlar...

***

Kozak Yaylası'nda kıyım sürüyor...

Acı ama gerçek bu!..

AKP'nin gerçek yüzü ortada sevgili okur!

Türkiye'yi gerenler, hem ekonomiye hem de sosyal yaşama zarar veriyor...

"Demokrasi ve özgürlük" adı altında Türkiye peşkeş çekiliyor...

Her siyasi hareket AKP tarafından durdurulmak isteniyor; sendikalara, demokratik kitle örgütlerine baskı yapılıyor...

Bir pazar sabahı yaşam ve sevgiden söz edecektim, olmadı...

Belki Tahsin Saraç'ın dizeleriyle kendimi bağışlatabilirim:

"Al bahar, yeşil yaprak / Titrerim ak yellerle, dorukta kavak kavak / Ben ozanım / Açlığın kan çizgisinde ve taş dilsizliğinde / Değişip olurum hemen / Suskunluğun o sarı öfkesiyle / Kınında bekleyen soğuk bir bıçak."

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön