View Single Post
Eski 10-12-2006, 21:28   #17
arodopman
Ağaçsever
 
arodopman's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
AĞAÇ AŞKI

Dedim ya, vakit buldukça gecikmişliğin telaşı ile tek tek okuyorum konuları diye. Bir süredir bu topiğe takılı kaldım. Epey önce açılmış ve de çok ta güzel şeyler yazılmış. Ağaç sevgisi de bence, hayvan sevme gibi, iyi huylu olma gibi bir erdem. Yani bir insanlık sorunsalı. Çocukluk çağlarında yaşanılanlarla ilgisi olduğu gibi, bilinçle, bilinçlenme ile kısacası eğitimle çok yakın ilişkili. Ancak bunu yazarken de şunu demeden geçemeyeceğim. İlkokul kitaplarını ve dergilerinin pek çoğunda ağaçların sevilmeleri, orman, ağaç, toprak, hayvanlar ile ilgili bir dolu yazı varken ve de ülkemizin artık büyük bir çoğunluğu ilkokulu bitirmişken, neden bazılarında bu sevgi oluşuyor da bazılarında oluşamıyor. Yoksa oluşuyor da ortaya mı çıkamıyor?

Yaşanılan çevre, zor ekonomik koşullar, modern hayatın sıkıştırmalarımı insanı değil ağacı, hayvanı,insanı bile gözleri göremez bir hale mi getiriyor?
Çocukluğumuzda, köyümüzde, kasabamızda iç içe olduğumuz o ağaçları acaba biz çok sevdiğimizden mi yanımızda bulmuştuk? Millet olarak ağacı seviyor muyuz? Peki kişi olarak seviyorsak biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey yapamamanın ezincini hissediyorsak, ne yapmalıyız?

Sorular, sorular, sorular pek çoğunun tek bir nedene dayandırılamayacak çeşitli nedenleri var. Ama en önemli etmende yine insanın ta kendisi. İnsan malzemesindeki kalitesizliğin bir göstergesi değil de nedir çevresine, yeşile, canlı cansız her türlü üretilmişe saygısızlık. Kısaca insana ve insan emeğine gösterilen saygısızlık.

Ağaç sevgisini ne kırsal alanda yetişmişliğe, ne çocukluğun kentte geçmesi nedeniyle ağaca duyulan özleme, ne de sosyal duruma bağlamak yeterli. Belki hepsi beklide bir o kadar da bilinmeyen nedenler oluşturuyor. Umarım bu yazışmalar uzadıkça bazı nedenlere bizlerde ulaşırız. Veya neden diye gördüklerimizin neden olmadıklarını anlamış oluruz.

Benim ağaca tutkunluğumun nedenini ben, rahmetli babamın ağaç sevdasına bağlıyorum. Ölürken dahi bana vasiyetlerinden biriydi ‘’Ağaçları ve çocukları sev’’ sözcükleri. Babam ağaçları çok sevmişti yaşamı boyunca. Ölümünden sonra anlayabildik tutumluluğunun altında emeğe duyduğu saygının yattığını. Ve ağacı o kadar çok sevdiğini, ölümünden sonra giysilerini dağıtırken ceplerinden çıkan erik, kiraz, kayısı v.s çekirdeklerini görünce anladık. Onun yediğimiz meyvelerin çekirdeklerini toplayıp, her gittiği yerde eğilipte birkaç tohum gömüp, bir fidan haline gelmelerini izlemesinin yaşama ve yeşile bağladığı umut olduğunu çok sonraları anlayabildik.
Şimdi oturduğum evin her tarafı babamın ektiği tohumlardan çıkan ağaçlarla dolu. Neler neler yok ki. Vişne’ den Kızılcık’ a, Malta Eriği’nden Kiraz’a. Onlarca ağaçta hep babamın anısıyla karşılaşıyorum bahçemde. Ve her sabah işe gitmek için evimden çıkarken babamın söylediklerini işitiyorum sanki ‘’Bir işi iyi yapabilmek için sadece sevmek yetmez. Aşık olman gerekir ona.’’

Belki de bu yüzdendir bilemiyorum. Bende diyorum ki ;’’Ağacı sevmek yetmez, Aşık olmak gerekir ona’’

Saygılarımla
Ahmet Rodopman

arodopman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön