View Single Post
Eski 16-05-2009, 12:10   #2
serander
Yeni Üye
 
serander's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-05-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 6
Doğa ile uyumlu estetik ahşap yapılar

KARADENİZ’İN İNCİSİ SERANDER
(Serender, Nayla, Paska, Bageni, Tekir)

Oysa ambarında sakladığı altın sarısı mısırlarla beslemişti gök gözlü o çocukları. Nereden bilsin di bir gün onlar tarafından; onların çocukları tarafından unutulacaklarını, ölüme terk edileceklerini. Anılar sandığı, Suskun yalnızlık, Hüzünlü Tarih: Seranderler...
Karadeniz sadece doğasıyla değil kültürel değerleriyle de güzel ve eşsiz bir bölgedir. Bunlardan birisi de “Karadeniz’in incisi” olarak adlandırdığım Serander’lerdir.
Kafkasya’dan Kastamonu bölgesine kadar geniş bir çoğrafyada görülen seranderlerin (nayla, paska, bageni) en güzel, sanatsal örnekleri Doğu Karadeniz bölgesinde bulunmaktadır. Serander Orta ve Doğu Karedeniz kırsal halk mimarisinin en güzel örneklerindendir. “Karadeniz’in incisi”dir.

Serander Nedir?

Gövde kısmı, tepesinde teker bulunan direkler üstüne oturtulmuş, 4x5 m. ebatlarında, geçme ve ahşap yığma tekniği ile yapılmış estetik mısır/erzak ambarına Serander denir. 30-50 cm çapında olabilen yuvarlak/bombeli ağaç teker 4,6 ya da 8 olabilen direklerin tepesine konmakta ve bunun üstüne de seranderin gövdesi oturtulmaktadır. Böylece direklerden tırmanan farenin seranderin içine girmesi önlenmiş olmaktadır.

Seranderlerin ana işlevi mısırı kurutmak ve onu güvenli bir şekilde saklamaktır. Mısırın Karadeniz kültüründe önemli bir yeri vardır. Denilebilir ki serander mısırın çocuğudur. Bununla birlikte çeşitli yan işlevleri de vardır. Bir zamanlar hemen her evin yanında bulunan Seranderler, gıda ambarı işlevini yerine getirmektedir. Buğday, mısır, fasülye, patates, meyve kuruları, turşular, baklagiller, fındık ve diğer kışlık ihtiyaçlar seranderde bozulmadan saklanabilmektedir. Serander’in anahtarı genelde evin en yaşlı ve söz sahibi kadınlarında bulunur.

Elde edilen mısırın tamamı ekşidiği ve acıdığı için bir seferde un yapılarak saklanmaz. İhtiyaç duyulduğunda seranderde bulundurulan taş el değirmeni ile öğütülerek yarma ya da değirmende un yapılarak tüketilir.

Kastamonu’dan Artvin’e kadar olan bölgede seranderlerin işlevi hemen hemen aynıdır: Mısırı kurutma, saklama, gıda/erzak ambarı. Fakat dış görünümü, iç yapıları, aksanları, havalandırma tertibatları, bölümleri, merdiven tekniği, balkon yapıları, kat sayısı hep farklı farklıdır. Dolayısıyla sadece tek bir yörenin seranderini ele alıp sadece bunun üzerinden “serander”i anlatmak doğru ve bilimsel bir tutum değildir. Ortak olan tek şey işlevidir. Denilebilir ki “kaç adet serander varsa o kadar da serander çeşidi var”. Aynı usta tarafından yapılmış olsa bile mal sahibinin gereksinmesine göre kimi değişik düzenlemeler yapılmıştır. Bu nedenlerle serander üzerine yapılacak araştırma ve incelemeler bölgesel düzeyde ele alınmalıdır. Çünkü kapalı ekonomi döneminde her yöre kendine has bir serander kültürü-tekniği geliştirmiştir ve her yörenin serander biçimleri de genel olarak birbirine benzemektedir.

Aynı şekilde her yöre, seranderi farklı kavramlarla ifade etmektedir. Bölgede yüzyıllarca kardeşçe bir arada yaşayan çeşitli halklar, dil ve şive farklılıklarının etkisiyle “Serander”in 50’den fazla telaffuzunun doğmasına neden olmuşlardır.

Eklenen Resimler
     
serander Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön