İlk iki gün yolda ve hızlı geçtikten sonra Trabzon’a geldik ki, burada da Fahri’nin askerlik arkadaşı güler yüzlü, tatlı dilli kardeşimiz Zeki’yi tanıdık.
http://www.odakoutdoor.com adresinden ulaşabileceğiniz dükkanında biz alışveriş yaptık, Fahri de yanında getirdiği yedek pantolonunu bir müşteriye sattı,adam havalara uçtu sevinçten. Çaylar ve daha çok da askerlik sırasında Fahri mi Zeki’yi, yoksa Zeki mi Fahri’yi kurtardı merkezli sohbetten sonra Zeki bize süper bir pide yedirdi. Yuvarlak ramazan pidesi gibi üstü açık, ortasında bol kıymalı ve yumurtalı. Kırılmış yumurtayı şöööyle çatalla yaydırıp yiyeceksiniz.Tadı damağımda vallahi.
Sonra Zeki bize rehberlik etti. Hamsiköy manzaralı bir yoldan Kerkenez Kayak tesislerine kadar çıktık. Tüm ihtişamı, karları ve yeşili ile Zigana dağları tam seyirlikti. Üçümüz de asıl gezi şimdi başladı dedik. Çam ağaçları arasında kaybolmuş Limni gölü kenarındaki küçücük kahvede çaylarımızı içtik. Dönüşte meşhur Hamsiköy sütlacının tadına bakmayı da ihmal etmedik. (Tadı güzel, rengi hafif sarıydı, sütü özelmiş.)
Zeki dağın başında takım elbise ve kösele ayakkabıları ile çok hoş görünüyordu. Ama olsun, o da gezi keyfi tarihine böyle geçti. Teşekkürler, güler yüzün solmasın Zeki. Askerlik ve dedenle ilgili anılarını dinlemek çok hoştu.