View Single Post
Eski 12-03-2009, 00:01   #17
Mehmet Çetin
Ağaç Dostu
 
Mehmet Çetin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-01-2009
Şehir: BURSA
Mesajlar: 120
Ağaçlar Konuşuyor mu?

ALINTI...

Son yıllarda botanikçilerin en fazla ilgilendiği konulardan biri de bitki ve ağaçların -mahiyeti anlaşılamayan- bir şuur sahibi olup olmadıkları. Yirminci yüzyılın başlarında Fransız biyolog Raoul France, bitkilerin yaprak ve çiçeklerinin eğilip bükülerek titrediklerini, filizlerin kıvrılarak uzadıklarını ve sanki elyordamıyla çevrelerini tanımaya çalıştıklarını, köklerinin ise araştırırcasına toprağın içine girdiğini ve neticede onların da hareketli birer canlı olduklarını ilk defa ileri sürmüştür.

Bugün ise, daha önceleri duygusuz otomatlar olarak kabul edilen bitkilerin gerçekte, insan kulağının duymadığı, henüz tam olarak anlaşılamayan basit bir ses çıkarma ve hissetme mekanizmasına sahip olduklarının anlaşılması araştırmacıları hayrete düşürmüştür.
Bitkiler açısından büyük bir tehlike ve dolayısıyla korku sebebi olarak değerlendirilebilecek durumlarda, bunların çığlık atarcasına bağırdıkları, feryat ettikleri tesbit edilmiştir.
Galvanometre yardımıyla, yapraklarına elektrot bağlanan bitkinin gövdesinden zayıf bir elektrik akımı geçirilerek, galvanometre göstergesinin ve bilgisayara bağlı graf kağıdın üstündeki yazıcı ucun oynaması ile, bitkide meydana gelen en küçük titreşim ve değişiklikler kaydedilebilmektedir.

Bilim adamları meşe, kayın, akçaağaç ve çam gibi bazı bitkiler üzerinde yaptıkları araştırmalarda, bitkilerin dibine su döküldüğünde, bitkinin suyu yukarı doğru yavaş yavaş emmesi sırasında, yazıcı aletin, bilgisayar ekranı üzerine giderek azalan zikzaklı bir eğri çizdiğini tespit ettiler. Aynı bitkilere uzun süre su verilmediğinde, ekrandaki izin değişerek yukarı doğru eğimli bir çizgi çizdiği ve gösterilen tepkinin en şiddetli zamanının, eğrinin tepe noktasına karşılık geldiği görüldü. Bu esnada ağaçların 50-5500 kilohertz gibi yüksek frekanslı sesler çıkardıkları tesbit edilmiştir (İnsan kulak zarı saniyede 20.000 titreşime, yani 20 kilohertz'e kadar olan sesleri duyabilecek şekilde yaratılmıştır). Ancak bu çığlıklar insan kulağının algılayamayacağı kadar yüksek frekansta olsa da, kabuk kemiren bazı böcekler bu sinyalleri algılar ve akbabaların hasta bir hayvana veya bir leşe çullanmaları gibi, kuruyacak bitkinin üzerine üşüşüverirler.

Botanikçilerin tesbitine göre, kuraklık zamanında, bitkide su taşıyan borular kurur. Boru duvarlarının büzülüp çökmesiyle sürtünme meydana gelir ve böylece titreşimler oluşur. Diyebiliriz ki, bu da bitkiye has bir lisandır. Yani, bitki âleminin hayat, hareket ve davranış buudları ve buraya mahsus şartlar çerçevesinde bu şekilde bir icraat sürüp gitmektedir. Bir şehre su, gıda ve enerji taşıyan kanallar, mecralar ve bunların oluşturduğu sistemin sanki bir mikroâlem modelidir bitkiler ve ağaçlar. Şehrin su ve enerji şebekesinin varoluş mânâ ve gâyesi nasıl sadece insan ise, dallarındaki ve başaklarındaki bütün faaliyetleri sadece meyveye durmak olan bitki ve ağaçlar da İNSAN'a musahhar kılınan hârika fabrikalardır.

Mehmet Çetin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön