View Single Post
Eski 10-01-2009, 23:47   #42
tatarbeyi
Ağaçsever
 
tatarbeyi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-10-2006
Şehir: adana
Mesajlar: 42
19 mayıs1977 eğitim öğretim yılı bir bayram tatili ile birleşince eğitim yılı bayram öncesi tamamlandı.Meslek lisesini bitirmiştim. Hemen aile şirketinde çalışmaya başladım. Şirketimizin genel müdürü bizleri motife etmek için güzel bir konuşmay la birlikte bayağı yüksek cirolu bir satış kotosu koymuştu.
Beyaz eşya ve dayanıklı tüketim malları ile İstanbul firmasının bazı ürünlerini de Adana ve çevresinde pazarlmaya başladım..Siyah beyaz televizyon yeni çıkmış ayda bir kamyon satıyoruz tabana yeni yayılıyor. Gündüz satılan televizyonları akşamda yayına alıyorum. Saat le yarışıyorum.
Diğer plasiyerlerden duydumki kotayı en fazla aşana tüm masraflar istanbul firmasından olmak üzre bir haftalık Antalya Sidede tatil varmış. Tam iki ayda 4 kamyon siyah beyaz telvizyonu satmıştım. Bilahere teslim edilmek üzere...............
Tatili hak edip tatile çıktım tümTürkiye'den başarılı plasıyerler gelmişti 22 kişi olmuştuk.Firmanın verdiği sürede öyle bir dostluk kurdukki tatili sonlandıramadık.Hemen şirketlerimize telefon edip bir hafta tatilimizi ücretli olarak uzatabilmek için side postanesine gittik sabah sat 9 du şirketlerimize telefon yazdırdık hepimiz şirketlerimizi bilgilendirip bir miktarda para havalesi istediğimizde hava kararmak ta idi.
Tatil bitip dönerken rezillik boy boydu,Bülent Ecevit Başbakandı Deniz baykal Enerji bakanı idi ,şirketin arabası ile giderken adana dan benzini fulladık ve yedek bidonlarlada benzini bağaja almama rağmen.... ama gelirken benzin yokki gelesin. Süprizler le dolu bir dönüş yolculuğu.
Sahil yolu çok virajlı ve rampalar alabildiğince fazla. O yıllarda sahil yolunda yanlış hatırlamıyorsam benzinlikde pek az gerçi çok olsada fark etmiyecekti
Adana ya varmak için sonunda çözümü buldum. Düz yolda ite kalka zaman zaman hızlandırıp boşa alarak olabildiğince az benzin,çok yol felsefesi.
Şimdi oğlum süratle giderken bazen arabayı boşa aldımı sorarım oğlum napıyorsun diye?
Daha önce oğluma anlatmıştım konuyu oğlum şimdi diyorki baba tasarruf vitesine attım diyor. Bizde o zaman Ecevit vitesi derdik.
Rampa başlarında arabanın motor kaputunu açıp bir kamyon beklemeye başlardım,bir kamyon gelipte şayet ikna edebilirsem ekonomik katkıda bulunarak, halatla,rampayı çıkana kadar. Depodaki benzin ile olabildiğince uzun yol kat edebilme çabası ile tam dört günde antalya dan adana ya gelmeye çalışmıştım 20m Fort morka otomobilimizle.
Geliş tarihimi bilen ailem ve şirket genel müdürüm üç gün geçiyor gelen yok Side deki oteli telefonla arıyorlar çıktığımızı öğreniyorlar.Ama gelen yok.....
Otogardan Antalyaya çalışan otbüs firmasına gidiyorlar yolda kaza olup olma- dığını soruyorlar fakat doyurucu bir bilgi alamıyorlar.
O zaman benzin karaborsa satılırdı bol miktarda benzin tedarik ederek üç araba yola çıkıyorlar.Silifke civarında bir rampa başında bizim kırmızı 20m Ford motor kaputu açık yolun tam sağın da duruyor.
Bir kamyon bekliyorumki gelsin ama kamyonda çok az çalışıyor. Sebeb aynı akaryakıt........
Bir baktım Dayımın aracı arkasında amcam arkasında babam ve yanlarında şirketimizin genel müdürü ve şirketteki güçlü kuvvetli çalışan arkadaşlarım.
Korktum,dondum kımıldayamadım, hayırdır ne oluyor diye kendi kendime dilim dönmeden,dudaklarım kımıldamadan kalbimden geçirdim .Adanada kimse kalmamış herkes yolda.....
Arabayı gören sağa çekip elfreni çeken koşuyor yolun bu tarafına,hemen arabanın sağında solunda bana bakıyorlar yok, telaşa kapıldılar araba var ben yokum.
Az yukarıda çam ağacının altında oturuyordum ama dondum sesim çıkmıyor. Yavaşça kalktım aileme doğru koştum hemen babama sarıldım başladım ağlamaya.Babam ve ailemin diğer fertleri çok düşünceli ve sevecenlerdi neyse benide onlar kucakladılar.
Hal hatır derken ben kendime geldiğimde hatamı anlamıştım neden arabayı bir kamyona yüklemeyi düşünememiştim.
Ama ne zaman tek başıma uzun yolculuk yapsam o uzun sahil yolundaki ormanın içinde kıvrılan yolda deniz,seviyesinde seyrederken dalgaların sesini ve yosun kokusu, rampaları tırmandığımızda ormanın sessizliğini bozan, kamyonun gürültüsünü kulaklarımda hissetmekteyim.
Kızım araba kullanmayı öğrenip ehliyetini aldığında tecrübe kazanması için eşi
büyük fedakarlık yaparak zaman ayırmıştı ama kendi kendine istanbulda trafiğe çıkabiliyor,fakat eşi ile oldumu heyacanlanmakta olduğunu duydum.
Bu yaz İstanula gittik çekirdek aile olarak ve tesadüf buya damadım işi gereği bir kaç günlüğüne Almanya ya iş seyahati için gittiğinde kızım sıkıntısını anlattı,Kızıma direksiyona geç dedim ve kızım yaşında olduğum antalya seyahatini anımsadım gözlerim nemlendi babama sarılıp ağladığımı hatırlayınca.
Bir kaç gün kızım bizi İstanbulu gezdirdi istanbul un nadide yerleri idi insanın evladının yanında oturarak kendisinin kullandığı otomobilde seyahaat etmesi ayrı bir mutluluk.
Baba olmak çok güzel ..........

tatarbeyi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön