Konu: Kanser
View Single Post
Eski 03-09-2008, 11:15   #33
Yaşam Sevgisi
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 02-09-2008
Şehir: İzmir
Mesajlar: 15
Günümüz klasik biliminde kanserin nedeni olarak birtakım bakteri veya virüsler gösterilmekte. Benim de hiç bir zaman kafama yatmayan bir konu oldu bu. Ve hiç etkileyemedi beni açıkçası. Önce virüsler ve bakterilerin, normal hücrelere bir-iki gen aktardığı söyleniyor. Daha sonra hücrenin kendisi durduk yere bir mutasyon geçiriyor. Bu mutasyonun neden oolduğu da belirsiz. Son olarak bir nedenle daha hücre mutasyon geçiriyor. Ve sonuç olarak kanser hücresi oluşuyor. Günümüz bilimi kanseri böyle açıklıyor. Güneş ışınlarına dayandırıyor, virüse, bakteriye dayandırıyor. Böyle birkaç basamakta kanserin temel oluşum mekanizması anlatılıveriyor.

Oysa kanser hücresinin genel özelliği nedir? "Hücreler sonsuz denebilecek kadar büyük bir bölünme yeteneğine kavuşmuşlardır." denir. Aslında bununla bedenin kontrolü dışındaki bir hızlı büyüme anlatılır. İkinci olarak kanser hücreleri damarlaşma yeteneğine sahiptir. Bir kere aktarılan bir veya bir kaç gen vücut hücrelerine şu saydığım kansere özgü nitelikleri kazandırabilcek nitelikte olabilir mi? Damar çekiyor, durmadan çoğalıyor. Bunlar birçok protein ve molekülün birlikte sistemaik bir şekilde gerçekleştirebileceği şeyler. Bunun için bir iki gen değil, birçok gen birlikte çalışması gerekir. Birlikte sistematik olarak mutasyon veya değişim geçirmiş olması gerekir. Dolayısıyla da sağlam bir temele oturmuyor bu görüş.

Kaldı ki "gen" kavramının ne olduğu da belli değil. 2000 yılından sonra insan genom projesinin gerçekleştirilmesi sonucunda, "gen" diye birşeyin olmadığı düşüncesi yavaş yavaş önem kazanıyor ve tüm dünyada şu an yayılmakta. Bilim adamları yeni arayışlar içine girmekte. Çarpık ve ayrık gen kavramları ortaya çıkmakta. Bu da gen diye belli bir DNA zincirin varlığını kökünden sarsmakta. "O halde gen ne" sorusunu ortaya çıkarmakta. Gen belli bir bitişik DNA zinciri mi? İnsan Genom Projesinden çıkan sonuçlar öyle çıkmadığını söylüyor.Akisne bu proje gen kavramını çökertiyor... Bu konuda Oktay Sinanoğlu'nun "Hayatın Örgüsü" isimli makalesini okumanızı öneririm. Bğlantısını veriyorum. İşte burda:

http://www.turandursun.com/forumlar/...ead.php?t=6148

Dönelim biz kansere. Bu özelliklerin ben, vücutta kullanılamayan fazladan bir enerji ve organik madde varlığını gösterdiği kanısındayım. Dokular damarlaşmakta yani besin ve oksijen çekiyor. Hücrelerin çoğalma hızı büyük. Aslında bu vücudun var olan enerji ve besini kullanabilmek için doku hücrelerinin, vücuttan bağımsızlaşarak geliştirdiği, bedene göre kötü bir adaptasyon niteliğinde. Bu ne zaman oluyor? Bedenin maddeyi ve enerjiyi kullanma yeteneği kösteklendiği zaman gerçekleşmekte. Bu mekanizmanın kösteklenmesi, dokuları başka bir arayışa sokmakta: o da kanser. Ama aslında doğa kendi işlevini ve kuralını yerine getiriyor.

Reich'in bozulan doku hücrelerinin dirim kabarcıklarına dönüşerek kansere neden olabileceği düşüncesi de aynı çıkışlı olabileceği düşüncesindeyim. Yani bozulan doku hücreleri, harcanması gereken organik madde ve enerji kaynağını oluşturuyor. Doku bozulması da bedenin canlı işlevlerini yitirmesi sonucu oluşuyor.

Benim düşünceme göre, enerji ve enerji yüklü maddeler, canlıya veya dokuya bir değişim, bir evrim, kendini o enerjiyi ve maddeyi kullanabilecek şekilde bir programlama yeteneği, bir adaptasyon yeteneği, canlı tarafından iyi veya kötü bir şekilde algılanabilecek bir değişme kabiliyeti vermektedir. Yani aslında kanser ve evrimin kökeninin aynı olduğunu düşünüyorum. Fakat kanser kendini bir nesil içersinde ortaya çıkarmakta, bedenden bağımsızlaşarak canlı bedene zarar vermekte. Evrim ise bir nesilin dışına taşmakta, canlının bütünlüğüne dönük olup, ona yarar sağlamaktadır.

Yaşam Sevgisi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön