View Single Post
Eski 11-07-2008, 13:39   #56
lizard
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-04-2007
Şehir: İzmir - Saraykent 6
Mesajlar: 141
Sayın Mermaid;
Yazdıklarınız belli konularda çok gerçekçi ve doğru. Hatta benim de çevreme yaymaya çalıştığım bir nokta. Geçenlerde konuşuyorduk bu pirinç fiyatları hakkında. Fiyatlar yükselince herkes saldırdı pirince ve fiyatlar daha da arttı. O zamanlar marketlerde kimi görsem söylemeye çalıştım 1 hafta ülkenin yarısı bile pirinç almasa fiyatlar eskisinden ucuz olur. Sadece 1 gün hiçkimse araba kullanmasa, mümkünse işten izin alıp evde otursa benzin fiyatları da ucuzlar.

Termik santrallerin yapılmaması için çocuk yaşlarda bile bas bas bağırdığımızda dayak yemiştik. Okulda dışlanmıştık. Şimdi de nükleer santral yapılacak ve ben sesimi çıkarmıyorum. Oturup bize karşı çıkanların sonlarını izliyorum. Dünya'daki her canlı kendisini düşünür sadece. Kendi geleceğini ve neslini düşünür. Biz onu da yapmıyoruz. Zaten bütün sorun burada. Biz bir fare kadar gelecek nesillerimizi düşünmüyoruz. Eğer öyle olsaydı sevgili Ford üretim bandına kafa patlatmaz, sanayileşmek yerine doğallığımızı korumaya devam ederdik.

Fakat buradaki konu suyun dikkatli kullanımı. Bu konuda bireysel olarak yapabileceğimiz tek şey suyu daha az kullanarak hijyenden ödün vermemiz olacaktır. Bu da karşılığında daha büyük sorunlar çıkaracaktır. Her konuda belli bir stratejiyi yakalamak gerekir. Eğer sular kirleniyorsa, azalıyorsa öncelikle bunun sebeplerini ortaya koymak gerekir. Benim aylık su tüketimim 4 ton civarı. Yıllık 48 ton ve ortalama ömrüm boyunca ise sadece 2880 ton yapar. Bir insan olarak, insanca yaşayabilmek için belli miktarda su tüketmem gerekir. Vucudumun büyük çoğunluğu su ve hastalıklardan korunmak için suya ihtiyacım var.
Dünyadaki su miktarı azalmaz. Sadece yer değiştirir. Bu da mevsimsel değişimlerin bir sonucudur. Dünya üzerinde hiç insan olmamış olsaydı bile bunlar olacaktı. Eskiden çok çok verimli olan fakat şu anda çölleşmiş çok fazla sayıda alan var Dünyamızda. Fakat buradaki kilit nokta bu yer değiştiren suyun temiz kalması gerektiği. Kimse bundan bahsetmiyor. Dünya'nın %75'i suyla kaplı. Su sorunumuz yok. Teknoloji var su bulunur bir şekilde. Fakat ağır metallere buladığımız denizler, akarsular kimsenin işine yaramaz.
Benim katılmadığım hatta kızdığım konu suyun yer değiştirmesinin faturasını sıradan bir vatandaş olarak bana kesilmesi. Televizyonda, internette, gazetelerde her yerde suçlu ben olarak gösteriliyorum. Sebep ise suyu gereksiz kullanıyor olmam, tuvaletimi temizleyecek kadar suyu kullanmam, banyo yaparken iyice temizlenmek için su kullanmam, evimi, bulaşıklarımı, yiyeceklerimi temizlemek için, hastalanmamak için su kullanıyor olmam.
Ben de buna karşılık diyorum ki su tasarrufu yapmakla olmaz bu iş. Zaten insanların gereğinden fazla su kullandığına da inanmıyorum. Yapılması gereken insanları suçlayarak bir yere varmayacak eylemler üretmek yerine sorunun kaynağına inip çözümler üretmek.
Geçen yıllarda bas bas bağırıyordu yetkililer yağışlar azaldı diye. Yağışlar azalıyorsa daha fazla baraj yapılır daha çok su toplanır. Yağmur yağdığında 1 kova koyarsanız 1 litre 5 kova koyarsanız 5 litre su toplarsınız en basit mantıkla.
Havalar ısınıyor, bunun tek sebebi atmosferdeki sera gazları. Bunların kaynağı ise egzoz gazları, termik santraller, kömür kullanımı vs... Bana bir alternatif sunmuyorlar ki ben araba kullanmayım. İzmir'de yaşıyorum. İzmir'in yarısına yetecek kadar termal su kaynağımız var. Fakat nedense bütün şehre yayılacak bir projeyi iptal edip başka ülkeden gelen doğal gaz için her yere boruları döşediler. Yer altından çıkan ve yüzyıllardır akıp giden sıcak suyla şehrin yarısını ısıtmak varken doğal gaz yakmaya başladı insanlar.
Elektriği güneş enerjisinden üretebilmek için kendi evime sadece 1500 - 2000 ytl civarı bir yatırım yeterli oluyor. Fakat bununla ilgili devlet teşviki vs... olmadığı için ben doğalgaz veya kömür yakılarak saçma bir şekilde üretilen elektriği kullanmak zorunda kalıyorum.
Türkiye'nin bir çok yerine rüzgar enerjisi ile elektrik üreten santraller yapılabilir, hırçın Karadeniz'e dalgaların hareketinden elektrik üreten santraller kurulabilir. Şehirlerde motosiklet ve bisiklet kullanımına uygun yol düzenlemeleri yapılabilir. Fakat bütün bunlar göz ardı ediliyor, elektrik üretmek için başka ülkelerden getirilen doğalgazı yakıyoruz, herkes araba alsın diye tonlarca krediler veriliyor, toplu taşıma can çekişiyor ama suların azalması benim 2 saatlik duş keyfim oluyor, tuvaletime akıttığım 10 litre su oluyor.

Sevgili Dünya'mızın üzerinde atom bombaları patlatan, nükleer füzeleri sağa sola fırlatan, nükleer santraller kurmayı meziyet sananlar oldukça ve insanlık bunlara karşı halen daha ayaklanmıyorsa, karşı çıkmıyorsa ben de duş keyfimi 2 yerine 4 saate çıkarırım. Dönüşü yok artık bu durumun. 2-3 nesil sonra asit yağmurlarıyla tanışacak torunlarımız. Ben sırf bu konular yüzünden çocuk yapmayı planlamıyorum. Dünya'ya bir tüketici daha gelmesin diye. Benim yaşadığım kadar güzel yaşayamayacağı için. Ama diğer yandan ürememiz teşvik ediliyor. Her çocuk bir tüketicidir. Virüs gibi Dünya'mızı sardık. Bütün kaynakları delice tüketiyoruz. Satın aldığınız her plastik denizlerimizi kirletmeniz demektir. Fakat bana alternatif sunuluyor mu? HAYIR... Plastik şişe yerine cam şişelerden arıyorum yok. Aklım duruyor artık en son sadece alkollü ürünler cam şişelerde satılıyordu fakat artık onları da yavaş yavaş pet şişelere almaya başladılar.

Çocuklarınıza hayal kurmayın. Onlara çok zor günlerin geleceğini anlatın. Haberleri olsun.

lizard Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön